Osmanlı ve Adab

Seçkinler sadece iktidar sahibi olmakla kalmayıp, (ulemanın bekçisi olduğu ve medreseler sistemi kanalıyla yeniden üretilen) yazılı İslâm kaynaklarına ve (asker/bürokrat seçkinler sınıfının niteliği olan ve gayrıresmî öğrenim ve eğitim yoluyla yeniden üretilen) adab adındaki, daha laik bir töreler ve beğeniler bütününe dayanan klâsik bir uygarlığın, bir “büyük geleneğin” bekçiliğini de yapıyordu. Bir Osmanlıyı Osmanlı yapan değerler ve kanılar bütünü olan bu uygarlık, çok farklı unsurlardan meydana gelmiş bir İmparatorlukta esaslı bir bütünleştirici güç oluşturmuştu. Bu uygarlıkla, ufku yakınındaki köylerle ya da diyelim ki pazarın kurulduğu kasaba ile sınırlanmış ve neredeyse tek bir kişinin bile okur-yazar olmadığı kırsal nüfusun bakış tarzı arasında son derece geniş bir uçurum vardı. Seçkinler uygarlığı ile halk kültürü arasındaki tek bağ, İmparatorluğun her tarafında sıkı bir tekkeler ağı kurmuş olan Mevlevi, Nakşibendi, Rifâi ve aykırı Bektaşi tarikatleri gibi tarikatler tarafından oluşturulmuştu. Bu tarikatlere üyeliğin farklı toplum katmanı gibi sınırlamaları bulunmuyordu ve önde gelen şeyhlerin nüfuzları en yüksek çevrelerde bile güçlüydü.

Erik Jan Zürcher - Modernleşen Türkiye'nin Tarihi - Sayfa 29

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
523
Baskı Tarihi
2000
Yazılış Tarihi
1992
ISBN
975-470-514-3
Baskı Sayısı
7. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İletişim
Mütercimi
Yasemin Saner Gönen
Orijinal Adı
Turkey, A Modern History

1800'lerden bugüne, özgün, karmaşık, tartışmalı hatta kavgalı bir süreç olarak yaşanan modernleşme tarihimiz üzerine derinlikli bir inceleme... Zürcher'in emeği, hem yeni bilgiler sunuyor okurlara hem de tutarlı bir yaklaşım. Üçüncü Selim'den, Zürcher'in tanımlamasıyla "Üçüncü Cumnuriyet"e, yani 1980 sonrasına.
(Tanıtım Bülteninden)