Türü
Akademik
Sayfa Sayısı
0
ISBN
975-8470-03-5
Baskı Sayısı
0. Baskı
Mütercimi
kenan demirayak
Orijinal Adı
Zâdu'l-me'âd
Dönüş Yurdu..
İnsan kendisini bir çıkış ve dönüş yeri olarak görebilseydi yaşamındaki bütün gayretini, kendisine döneceği yerin temiz olması için, çıktığı yeri temizlemeye sarf ederdi.
Türü
Akademik
Sayfa Sayısı
0
ISBN
975-8470-03-5
Baskı Sayısı
0. Baskı
Mütercimi
kenan demirayak
Orijinal Adı
Zâdu'l-me'âd
Öğretmen
Öğrencisinden öğrenmeyen öğretmen, ona öğretemez. Yaşama öğrenci olma dönemini kaçıran öğretmen, bir öğretmen olarak faydalı olma dönemini de kaçırmıştır. Kendini tanımayan öğretmen başkalarına nasıl kendilerini gösterebilir ki?
Türü
Akademik
Sayfa Sayısı
0
ISBN
975-8470-03-5
Baskı Sayısı
0. Baskı
Mütercimi
kenan demirayak
Orijinal Adı
Zâdu'l-me'âd
Okul
Bir ebe gibidir okul; annelerin rahimlerinden bebekleri çeker alır, fakat onları doğurmaz. Dilerseniz bir tavuktur okul; belirli günler için yumurtaya konar ve yumurtadan çıkacak olan civcivin rengi ve cinsiyeti konusunda kesinlikle bir görüşü yoktur onun. Aksine tüm yapacağı, kendisinin deneyimlerle bulduğu rızık kaynaklarını göstermektir ona.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
639
Baskı Tarihi
Ekim 2009
Yazılış Tarihi
Nisan 2008
ISBN
978-975-6006-23-8
Baskı Sayısı
13. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
K.Egemen İpek
Mütercimi
Murat Kayı
Acı hissetmeyen tek organ..
Sonra ikinci mermi kafatasını deldi. Laszlo beyni dağılırken kafa derisindeki keskin acıdan başka bir şey hissetmedi. Tüm duyuların merkezi olan beynin acı hissetmeyen tek organ olması ona hep garip gelmişti. Ama şimdi o gerçeğe şükrediyordu.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
639
Baskı Tarihi
Ekim 2009
Yazılış Tarihi
Nisan 2008
ISBN
978-975-6006-23-8
Baskı Sayısı
13. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
K.Egemen İpek
Mütercimi
Murat Kayı
Kutuplaşma eğilimi..
Winter, "Kolyelerin üzerinde neden Hıristiyan haçı vardı?"
"Sizleri şartlandırmak için güçlü, kimsenin yadırgayamayacağı bir imge gerekiyordu. Ve haç da öyledir."
"Ama kolye umduğun şekilde çalışmadı, değil mi?" diye sordu Winter."Onu hiç çıkartmadığım halde çalarken insanlar benim... Projeksiyonlarımı hissetti, öyle değil mi?"
"Evet" dedi Laszlo başını sallayarak. "Cep telefonları, kablosuz Internet, GPS ve bunlar gibi sistemlerin çoğalmasıyla on yedi yıl önce olmayan radyo frekanslarında yayın yapan milyonlarca aygıt var artık. Tüm bu sinyallerin bileşimi bir şekilde insanların düşünceleri algılama yeteneklerini güçlendirmiş olmalı. Yani sadece bilinçlatı düzeyinde de olsa, gerçek duyguları birbirine açık hale geldikçe insanlık gittikçe kutuplaşma eğilimi gösterdi. Bunun kanıtlarını dünyanın her tarafında görüyoruz. Soykırım ve etnik temizlik kavramlarını işaret eden şiddet belki on misli çoğaldı. Kendi ülkemizde bile bundan önce hiç olmadığı şekilde birbirimizin boğazına sarılıyoruz."
Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
212
Baskı Tarihi
1963
Baskı Sayısı
0. Baskı
Mütercimi
Abdülbaki Gölpınarlı
http://tr.wikipedia.org/wiki/Mant%C4%B1ku't-Tayr
Pervane ile Mum
Bir gece pervaneler, daracık bir yere toplanıp mumu araştırmaya koyuldular. Hepsi de dediler ki: Birisi gerek, istediğimizi arasın bulsun. Bize birazcık olsun haber getirsin.
Bir pervane uçup gitti, uzaktan bir köşk gördü. Köşkün içinde nur gibi yanan bir mum vardı. Dönüp defterini açtı, anladığı kadar mumu anlatmaya çalıştı. O toplulukta ulu bir pervane vardı, kınayıp dedi ki : Bunun mumdan haberi bile yok.
Başka bir pervane, o muma atıldı, kendisini muma attı, şöyle bir etrafını döndü dolaştı. Kanatlarını çırparak dileğine kavuştu, mum üst geldi o alt oldu. Geri döndü, o da bir miktar sırlar söyledi, mumun vuslatından bahsetti. Yine ulu pervane dile geldi, Azizim bu da mumun nişanesi değil, sen de öbürüne benziyorsun; nerden nişane vereceksin ki?
Derken başka bir pervane kalktı, sarhoş sarhoş ayaklarını vurarak ateşe atıldı. Canından el çekti, ateşe daldı, kendisini güzelce yok etti. Ateş pervaneyi tepeden tırnağa sardı. Bütün azası ateş kesildi, kıpkızıl oldu. Diğerlerini kınayan pervane, uzaktan mumun bu pervaneyi nurlandırıp kendi rengine boyadığını görünce, dedi ki; İşte ancak o pervane işe girişti. Kim ne bilir? Mumdan yalnız onun haberi var!
Herkesin içinde hakikatten haberdar olan, ancak herşeyden bihaber olmakla beraber eseri de kalmayan kişidir. Candan da cisimden de bihaber olmadıkça nasıl olur da Canandan haberdar olacaksın?
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
ISBN
9753169612
Baskı Sayısı
0. Baskı
Ne her şeyimi satılığa çıkardım, ne onların bir şeylerini talep ettim! Asli organizma, annem, rahminden sürüp fırlattığından beri ona bile ait değilim. Babamdan bile sadece belirli bir şeyler aldım. Derimin içinde tek, terkibim itibariyle eşsizim. Hal buyken, bireysel insanı, Günay'ı her türlü toplumsal düzenlemeden ve toplumdan ayrı bir varlık olarak kavramak bu kadar mı zor?" "Orda Kimse Var mı?" dörtlüsü, azgın iştahların beslediği cehaleti şehvetle bağrına basan Türkiye toplumunun kıydığı bir aydının, Günay Rodoplu'nun öyküsü.
Nöbetlerin yalnızlığı
O zamanlar, başta Harp okulu öğrencileri olmak üzere, hemen bütün askeri öğrencilerinin bildikleri, neredeyse kendilerine özgü şiirler vardı. Geceleri ışıklar söndürüldükten sonra yaakhanelerde bu şiirleri okurlardı. Asker ocağı dayanışmasının özü belki de bu ortak hüzündür diye düşünürdüm. Hele nöbetlerde...
...
Nöbetlerin yalnızlığı hiçbir şeye benzemez. Delikanlılar karanlıkta bir başlarına kaldıklarında, birşeyi koruduklarından çok, korunmadıkları duygusuna kapılırlardı. Ana yoktu, baba yoktu, sevgili yoktu. Üşüdüğünü söyleyecek kimseler yoktu. Belki "tarih"e fısıldanabilirdi ama barış zamanında tarih de yoktu.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
795
Baskı Tarihi
13.Baskı Ekim 2009, İstanbul (1.Baskı Haziran 2001, İstanbul)
ISBN
975-470-890-8
Baskı Sayısı
0. Baskı
Mütercimi
Ergin Altay
Dünya edebiyatının en büyük üç eserinin Sophokles’in Oedipus Rex’inin, Shakespeare’in Hamlet’inin ve Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler’inin aynı konuyu, yani “baba katilliğini” ele alması rastlantı olarak açıklanamaz.
Üstelik, bu üç eserde de sözkonusu davranışın kaynağı, yani bir kadın yüzünden doğan cinsel düşmanlık açıkça ortaya konulmuştur.
Sigmund Freud
Ön yargı
Çoğu zaman insanlar, hatta caniler bile, haklarında verdiğimiz yargılardan çok daha saf, temiz ruhlu olurlar. Biz de böyleyiz.
Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
212
Baskı Tarihi
1963
Baskı Sayısı
0. Baskı
Mütercimi
Abdülbaki Gölpınarlı
http://tr.wikipedia.org/wiki/Mant%C4%B1ku't-Tayr
Bu kadın da onun alıcılarından...
Rivayet edilir ki, Yusuf'u satarlarken Mısırlılar, onu elde etmek aşkıyla yanıp yakılıyordu. Satın almak isteyenler çoğalıp üşüşünce satanlar, beş on misli ağırlığınca misk istediler. O sırada kanlara bulanmış bir koca karı da elinde bir kaç iplik yumağı alarak, kalabalığın tam orta yerine gelip çoştu: "Ey Kenan Yusuf'unu satan tellal," dedi. "Bu çocuğun iştiyakıyla aklım başımda yok. Bunu almak için tam on yumak ip eğirdim. Gel, yumaklarımı al da Yusuf'u bana sat. Hiç söz söyleme, teslim et Yusuf'u bana..."
Adam güldü de dedi ki "A saf kadıncağız, bu eşi bulunmaz inci, senin harcın değil. Değeri yüz hazine dolusu altın... Sen nerede, yumaklarınla bunu almak nerede a koca karı..."
Koca karı dedi ki,"Biliyorum, bu çocuğu şu kadarcık yumakla hiç kimse satın alamaz. Fakat bana şu yeter; Görenler, dost olsun, düşman olsun, bu kadın da onun alıcılarından derler ya!