hastalık

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
270
Baskı Tarihi
Ekim 2009
ISBN
978-975-510-767-7
Baskı Sayısı
13. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Can
Mütercimi
Nedret Tanyolaç Öztokat
Orijinal Adı
La Peste
Albert Camus adı, çoğu okurun aklına hemen Yabancı adlı romanı getirir. Ancak, yazarın en önemli yapıtı, aslında, Veba’dır. Keskin bir gözlem gücünün desteklediği arı bir bilinçle yazılmış olan Veba, yalnızca 20. yüzyılın değil, bütün bir insanlık tarihinin ortak bir sorununa değinir: felaketin yazgıya dönüşmesi. Albert Camus’nün hiçbir yapıtında böylesine acı bir yazgı, böylesine şiirsel bir dille ele alınmamıştır. Veba, insanın ve aydınlığın şiiridir. Bu şiirde renkler alabildiğine koyu, ancak yazarın sesi o denli umut doludur.

Veba

Adamın uğursuzluğu önceden haber verdiğini kabullenmekle birlikte, bunun deprem olacağını anımsatan Tarrou'ya yaşlı adam şöyle karşılık veriyordu:'' Ah keşke bir deprem olsaydı!Tam bir sarsıntı... ve bu iş biterdi. Ölüler diriler sayılır ve oyun biterdi.Ama şu domuz hastalık! Hastalığa yakalanmamış olanlar bile onu içlerinde taşıyorlar''

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
364
Baskı Tarihi
Kasım 1999
Baskı Sayısı
4. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Dergâh

Hasta yatağı

Yatak oldukça geniş...Ben bir kenarında uzanıyorum,o bir kenarına...O, yani hastalığım.Bundan evvel de geniş yataklarda yattım; yanımda yine yatak arkadaşlarım vardı;ümitlerim, hülyalarım, vehimlerim, gündelik acı ve kederlerim sırasıyla gecelerime arkadaşlık ederlerdi. Fakat bu sefer onların hepsinden, hatta büyülü gözleriyle un musırrı olan arzudan bile ayrıldım.Şimdi hastalığımla başbaşayım. Onu, anlaşılan, geç doğan bir çocuk gibi yıllarca kendimde gezdirdim. Belki bu yüzdendir ki bana hiç yabancı gelmiyor. Bu geniş yatakta yan yana hatta kucak kucağa yatıyoruz; ayaklarımın ucunda hararetim var. Küçük, siyah, sokulgan bir köpek gibi orada,ayaklarımın ucunda yatıyor. Ara sıra ince, uzun başını uzatıyor, ellerimi yalıyor. Ah bu yapışkan sıcak yalama...Sanki erimiş kauçuktan bir eldiven gibi onu giyiyorum. Sonra yavaş yavaş bu okşama bütün vücuduma dağılıyor, aynı musır, sıcak ve bunaltıcı dil bütün vücudumu aynı yapışkan unsurla giydiriyor.

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
128
Baskı Tarihi
2009
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Parıltı Yayınları
Editörü
Murat Kartal
"Ahmet Haşim'in ince, zarif, nükteli, sanatlı, işlenmiş, kadife gibi yumuşak ve açılmış çiçekler gibi olgun nesrini methetmek için ne söylense az gelir. Ekseriyetle pek zeki ve bazen de için için alaycı olan bu nesir hakikaten ne güzeldir! Ahmet Haşim bunlarla 'Bize Göre' hisler ve fikirler yazmıştır... Hatırlıyorum, Ahmet Haşim, İkdam'da bir 'Bize Göre' parçasının fikrinden ve kalbinden sızdıra sızdıra bütün yarım gününü geçirecek, akşama doğru bitirir ve imzalardı. En evvel, yazdıklarını birer birer herkese, İkdam'ın her yazarına ve her gelen misafirine okurdu.

Kırk Derece

Tanıdıklarımdan bir zat meyveleri hiç sevmez,zira işitmiş ki, ekseri yaz hastalıkları sadece meyveden gelir. Meyvelere karşı nefreti o kadar büyüktür ki, onlardan bahsedilmesine bile tahammül edemez. Hatta en hürmet ettiği bir adamı meyve yerken görse, ona karşı hürmetinin büyük bir ölçüde azalacağını itirak eder. Ben , onun aksine olarak, meyveleri, sırf hastalık verdikleri için severim. Bu satırları hafif bir meyve rahatsızlığının tatlı tatlı nekahati sonunda yazıyorum. İki,üç fazla armut ve şeftali yemek yüzünden kanımı tutuşturan kırk derecelik bir hararet sayesinde görülmemiş bir alemde efsanevi bir seyahat yapmış gibi sinirlerim hayret verici bir takım hatıraların intibalarıyla doludur. Kırk derece hararet!.. Bu Çin,Japon ,Amerikan ve Afrika'dan ziyade bir insan için görülmesi lüzumlu,meraklı bir dünyadır.Yalnız nabzınızı saymak için bileğinizi tutan elin büyümüş kıllarını seyretmek, göğsünüzü dinlemek üzere üzerinize eğilen başın tayfun gürültüsünü andıran nefesini işitmek,kırk derece ateşin korkunç zevklerini tattırmaya kafidir. Dalga geçiren esrarkeşin gözü ne görürse, kırk derece ateşle yanan adamın dışa fırlayan gözü de onu görür. Doktorun başı yüzüme yaklaştıkça, kıpkızıl bir çehreye takılmış hortum şeklinde iri müthiş bir burnun sürgüler gibi dimdik duran kıllarla dolu delikleri , başıma birer külah gibi geçmek tehlikesini gösteriyordu. Bir vehim eseri olduğu bilinen, fakat hakiki imiş gibi insana korku ve ürperti veren sıtmanın heyecanlı tehlikeleri! Fakat kırk derecelik hararetin en büyük fazileti, hastanın gözüne,etrafındaki insanları asıl ruhlarının çehreleriyle göstermesidir. sanki derisi soyulmuş ve kıpkızıl etleri kanayan, fakat buna rağmen, yine kıs kıs gülen dost ve akraba çehreleri!