Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
157
Baskı Tarihi
1981
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Cengiz Çandar'ın seksenlerin başında İran üzerine kaleme aldığı eseri.
Tarihin En Görkemli Halk Ayaklanması
20. yüzyılın son çeyreği, tarihe, bir üçüncü büyük devrimi, İran İslam Devrimi’ni armağan etti. Fransız Devrimi bir burjuva devrimiydi. Sovyet Devrimi ise bir başka evrensel sistemi öngören bir sosyalist devrimdi. İran devrimi ise ne bir burjuva devrimi, ne de bir sosyalist devrim. Adı üzerinde bir İslam devrimi. ……. evrensel olma iddiasına sahip İslamiyet adına ve İslami bir düzen yaratmak amacıyla gerçekleşen ilk devrim.
Ne ideolojisi, ne hedefi, ne gerçekleşme biçimi 1789 Fransız Devrimi’ne de, 1917 Sovyet Devrimi’ne de benzemiyor. Ancak, yarattığı uluslar arası sarsıntı ve yol açacağı şimdiden sezilebilen gelişmeler, İran İslam Devrimi’nin de tıpkı 1789 Fransız Devrimi ve 1917 Sovyet Devrimi gibi çağ yaratan büyük tarihsel dönüşümlerden biri olduğunu daha bugünden belli ediyor.
İran İslam Devrimi, İslamiyet’in ortaya çıkışından tam 15 yüzyıl sonra gerçeklemiş bulunmasıyla ve Batı kökenli herhangi bir ideolojinin en küçük bir etkisini duymadan meydana gelen tek dev dönüşüm olmasıyla da çarpıcı bir özellik kazanıyor.
Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
157
Baskı Tarihi
1981
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Cengiz Çandar'ın seksenlerin başında İran üzerine kaleme aldığı eseri.
Tebriz Ayaklanması
Bu olayla birlikte, 2500 yıllık monarşinin yıkılması ve İslam Devrimi’nin zaferi ile sonuçlanacak olaylar zinciri başlıyor. İslam geleneklerine göre, Kum’da ölenlerin anısına ölümlerinin 40. gününde İran’ın çeşitli kentlerinde anma toplantıları düzenleniyor. Nüfusunun neredeyse tümü Türk olan, Doğu Azerbaycan eyaletinin merkezi ülkenin dördüncü büyük kenti, Tebriz’deki toplantı polisin dini önderlere hakaret etmesi sonucunda büyük bir ayaklanmaya ve kanlı çatışmalara dönüşüyor. Ardında, yüzlerce ölü bırakan Tebriz ayaklanması, İran İslam Devrimi’nin de dönemeç noktası oluyor.
Ramazan ayı boyunca giderek büyüyen bir kitle hareketi, böylece Humeyni’nin kişiliğinde önderini de bulmaya başlıyor. Ramazan ayından başlayarak Humeyni ve milyonlarca İranlı arasında garip bir iletişim kuruluyor. Humeyni’nin her çağrısı milyonları harekete geçiriyor. Milyonların her hareketi Humeyni’yi yüceltiyor.
Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
157
Baskı Tarihi
1981
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Cengiz Çandar'ın seksenlerin başında İran üzerine kaleme aldığı eseri.
Sinema Ayaklanmasi
Ne var ki, komplo tersine tepiyor ve Abadan sinema yangının rejimin marifeti olduğuna inanan milyonlarca kişinin muhalefeti doruğa varıyor. Şah, halkın gazabından kendisini kurtarmak için Cemşid Amuzegar hükümetini feda ederek yerine İslamcı çevrelere şirin gözükeceğini sandığı dini bir aileden gelme Cafer Şerif İmami’ye başbakanlığa atıyor. İmami, işbaşına gelir gelmez şöyle konuşuyor: “Kötü yönetime son vereceğiz ve ülkenin yasalarını İslami yasalara dayandıracağız. Fuhşu ve kumarı önleyeceğiz.” Bu vaadlerine iki gün sonra bir başka vaad ekliyor ve Ayetullah Humeyni’nin İran’a dönmesine izin verileceğini bildiriyor. s.11-12
Rejim, Cafer Şerif İmami ile yeni bir taktik denemiş oluyor. İslami muhalefeti gözden düşürerek kitlelerden koparmak ve devrimci ayaklanmayı bu biçimde önlemek yerine İslami maske ardına sığınarak aynı amaca ulaşmayı deniyor. s.12
İmami’nin son vaadlerinden tam bir gün sonra, rejime karşı yürütülen mücadelenin tartışılamaz önderi durumuna gelmiş bulunan Ayetullah Humeyni milyonların merakla beklediği mesajını yayınlıyor. kesin bir dille, mücadelenin amacının Şah rejiminin ve monarşi sisteminin yıkılması olduğunu ve İslam Cumhuriyeti kurulması olduğunu ilan ediyor. Halkı rejimin aldatmalarına kanmamaya ve mücadeleye devama çağırıyor. s.12
Ramazanın ardından gelen Şeker Bayramı’nda gösteriler Tahran’da yüz binlerce kişinin sabahtan akşama her gün yaklaşık 10 kilometre yürümesiyle yeni boyular kazanıyor. S.12
Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
157
Baskı Tarihi
1981
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Cengiz Çandar'ın seksenlerin başında İran üzerine kaleme aldığı eseri.
Kara Cuma
7 Eylül’de düzenlenen gösteride muazzam sayılara ulaşan göstericiler ik kez İran silahlı kuvvetleri ile yakınlaşmaya başlıyorlar. Yürüyüş yollarında güvelik önlemleri alan askerlere çiçekler sunarak geçen göstericiler, “askerler kardeşimiz, Humeyni önderimiz”, “Aksarlar Amerika’nın değil bizimsiniz”, “Size çiçekler veriyoruz, siz bize kurşun mu vereceksiniz?!” gibi sloganlar söylüyor.s.12-11
Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
157
Baskı Tarihi
1981
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Cengiz Çandar'ın seksenlerin başında İran üzerine kaleme aldığı eseri.
Önsöz
İran’ı görmüş, devrimci atmosferi, devremin kadrolarını yakından tanımış olmamdan çok, günümüzün bu büyük olayını kendi mantığı ve özgünlüğü içinde anlamaya çalışmış olmamı olumlu sayıyorum. Bunu ne derece becerebildiğimi takdir elbette bana ait değildir. Ama bu yönde bir çaba gösterilmeden, alışılagelmiş, bilinen tahlil yöntemleriyle İran’ı anlamaya çalışmanın, anlamaktan başka her türlü sonuç vereceğini kendi dolaysız deneyimime dayanarak güvenle söyleyebilirim.
Bu kitap daha önce de işaret etmeye çalıştığım gibi, devasa bir tarih olayının birçok boyutunu kapsamaktan uzak. Esas olarak, İran’daki iktidar mücadelesi teması üzerine kuruludur. Bince, İran’a tüm dinamizmini sağlayan, toplumsal dokusunu aydınlatan ve gerek İran, gerekse bölgemizin geleceği konusunda değerli ipuçları taşıyan da bu iktidar mücadelesi. Asla bir siyasi dedikodu konusu değil. İyi bilmek, iyi anlamak ve üzerinde hayli kafa yormak gerektiren önemi büyük bir siyasi olgudur. Bu kitap bu konuya biraz berraklık kazandıracaksa, yazılmış amacı yerine gelmiş demektir.
Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
157
Baskı Tarihi
1981
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Cengiz Çandar'ın seksenlerin başında İran üzerine kaleme aldığı eseri.
Önsöz
İslam tarihi boyunca süre gelen İslami mücadelenin Peygamberlerden sonraki en önemli olay olan İran İslam İnkilabı'nın anlaşılması için okunması gereken bir kitaptır "dünden yarına İran" İran İslam İnkilab'ı moderin beşeri devrimle içinde de kendine has bir yeri olaması açısından dünya siyasi dengelerini altüst etmiş ve 25 yıl aradan geçmiş olmasına rağmen hala emperyalist güçlerin korkulu rüyası olmaya devam etmektedir. Öyleki Ortadoğu'da yaptığı sarsıntı ve halkların uyanışına rehberlik etmesi bölge ülkelerinin de kendileri için bir tehdit görmelerine neden olmuştur...
İran’ı görmüş, devrimci atmosferi, devremin kadrolarını yakından tanımış olmamdan çok, günümüzün bu büyük olayını kendi mantığı ve özgünlüğü içinde anlamaya çalışmış olmamı olumlu sayıyorum. Bunu ne derece becerebildiğimi takdir elbette bana ait değildir. Ama bu yönde bir çaba gösterilmeden, alışılagelmiş, bilinen tahlil yöntemleriyle İran’ı anlamaya çalışmanın, anlamaktan başka her türlü sonuç vereceğini kendi dolaysız deneyimime dayanarak güvenle söyleyebilirim.
Bu kitap daha önce de işaret etmeye çalıştığım gibi, devasa bir tarih olayının birçok boyutunu kapsamaktan uzak. Esas olarak, İran’daki iktidar mücadelesi teması üzerine kuruludur. Bince, İran’a tüm dinamizmini sağlayan, toplumsal dokusunu aydınlatan ve gerek İran, gerekse bölgemizin geleceği konusunda değerli ipuçları taşıyan da bu iktidar mücadelesi. Asla bir siyasi dedikodu konusu değil. İyi bilmek, iyi anlamak ve üzerinde hayli kafa yormak gerektiren önemi büyük bir siyasi olgudur. Bu kitap bu konuya biraz berraklık kazandıracaksa, yazılmış amacı yerine gelmiş demektir.
Selef KARA