marks

Bildiğimiz Dünyanın Sonu

Türü
Akademik
Sayfa Sayısı
280
Baskı Tarihi
2000
Yazılış Tarihi
1999
ISBN
975-342-287-3
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Metis Yayınevi
Editörü
Bülent Somay, Semih Sökmen
Mütercimi
Tuncay Birkan
Orijinal Adı
The End of the World as We Know it, Social Science for the Twenty-First Century

Marx’ın ve Engels'in Manifesto'yu yazmalarından bu yana geçen yüz elliyi aşkın yılda, Marksistlerin "kapitalizm krizi" ile ilişkileri, "Kurt var!" diye bağıran çobanın hikâyesine benzedi. O dev, sarsıcı ve yok edici kriz bir türlü gelmek bilmiyor. Marksistler de her geçici, kısmi krizi beklenen nihai kriz sanmaktan vazgeçmiyorlar.

Marx'ın Bahsettiği Hayalet

Marx ve Engels daha 1848'de, Manifesto 'da "Avrupa'ya musallat olan bir hayalet var, Komünizm hayaleti" demişlerdi. Bu hayalet, birçok açıdan Avrupa'ya hâlâ musallat oluyor. Sadece Avrupa'ya mı? Bunu tartışalım. Hayalet 1917'den önce neydi? 1917 ile 1991 arasında neydi? Bugün nedir? Hayaletin 1917'den önce ne olduğu konusunda anlaşmak o kadar da güç değil bence. Eğitimden, terbiyeden ve görgüden pek nasibini almamış kişilerden oluşan bir yığın olarak görülen "halk"ın her nasılsa gürültülü bir biçimde ayaklanıp özel mülkleri imha ve müsadere edeceği, şu ya da bu şekilde yeniden dağıtacağı, iktidara da ülkeyi yetenek ya da inisiyatife saygı göstermeden yönetecek kişileri getireceği şeklindeki kâbustu bu hayalet. Bu arada, bir ülkenin aralarında dini geleneklerin de olduğu en değerli geleneklerini de tahrip edeceklerdi

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
527
Baskı Tarihi
Eylül 2010
ISBN
978-605-5482-00-8
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
Ankara 2010
Yayın Evi
FECR YAYINEVİ
Mütercimi
Prof.Dr.Hicabi Kırlangıç - Prof.Dr.Derya Örs
Orijinal Adı
Hubut der Kevir
Birden elindeki elmayı uzattı ve gözleriyle benden onu dişlememi istedi. Fakat ben dudaklarımı daha sıkı kapattım. Yüreğimdeki dilsiz bir duygu diyordu ki an, büyük bir inkılâp anıdır. Bütün varlık olduğu yerde durmuş heyecanla bekliyordu. O, bir isyan alevi gibi karşımda dalgalanıyor ve sabırsız yakıyordu beni. Bense kalbinde korkunç bir volkanın patlamak için sabırsızlandığı dağ zirvesinin sakinliğine sahiptim. O her an daha kararlı ve saldırgan, ben her an daha tereddütlü ve ezgin. Günah duygusu.

Sartre egzistansiyalizme inanır, ama egzistanyalist değildir

Sartre, egzistanyalizm ve kendisinin geliştirdiği "dünyanın boşluğu" felsefesi, yeni kuşakta niçin, "belediyenin kötülük ve uyuşturucuyla mücadele kurumlarının" korku ve öfkeyle algılayacağı bir dalga meydana getirdi, diye hep sızlanır. Oysa Sartre'ın kendisi sorumlu, fedakar, mücadeleci ve olumlu insanın parlak bir örneğidir. O, Cezayir'in kurtuluşu için hayatını defalarca tehlikeye atmış, hayatını esir milletlerin özgürlüğüne adamış, "zalimin düşmanı, mazlumun dostu", hakikate bağlı, mümin ve hedefe inanan bir adamdır. Onunla ümmeti arasında kendisine de meçhul olup kendisini çok rahatsız eden bu çelişkiyi ben onun kendisinde keşfettim. Bu çelişki, Sartre'ın "felsefe"si ve "fıtrat"ı arasındaki çelişkinin yansımasıdır. Sartre egzistansiyalizme inanır, ama egzistanyalist değildir. Nitekim Marks'ın kendisi "Ben marksist değilim" diye feryat ediyordu. Nitekim Ali'yi iyi tanıyan herkes Ali'nin Şia olmadığını bilir.