Neden Altını Çizdim?
İlk baskısı 1982 yılında eserde geçen bu sözler adeta bir kehanet gibi. Adım adım gerçekleştiğini bizzat müşahade ettiğimiz bir kehanet...
Önümüzdeki günlerde yeni bir şeriat-tarikat münakaşasının bütün harareti ile ortaya çıkması ve İslami uyanışın iki değişik yönde çekişme konusu olması beklenebilir. Türkiye'nin geleneğinde din hayatının bu iki biçimi çoğunlukla te'lif edilmiş ve bir arada gitmiştir. Buna rağmen aradaki uzlaşmanın özellikle bugünkü nesiller bakımından organik bir anlam taşımadığını unutmamalıyız. Başka ifade ile, bu mesele henüz halledilmiş değildir.
Tasavvufun İslam'daki yeri nedir? Bu soru ilk bakışta ilmi bir mesele olarak görünmektedir ki buna din açısından verilecek cevap din alimlerinin işidir. Diğer taraftan İslam tasavvufu İslam medeniyeti ve kültürünün özel bir yanı olmak itibariyle incelenmeye değer olmalıdır. Tasavvufun dini ve felsefi düşünce tarihindeki kaynakları nelerdir? Gelişmesi ve teşkilatlanması nasıl olmuştur? İslam dünyasındaki fonksiyonu hakkında neler söylenebilir? Bunlar ve benzeri sosyolojik soruların yanında bir de felsefi ve psikolojik sorular var: Mistik yaşantının mahiyeti ve kıymeti nedir? Mistik iddialar ne türlü kriterlerIe tahkik edilebilir? Mistik bilgi ile ilmi bilgi arasındaki fark nedir? İlh.
Memleketimizde tasavvuf konusunda bugüne kadar çıkan kitap ve makalelerin bu sorulardan ziyade hep dinin nasları ile ilgili tarafı üzerinde toplandığını görüyoruz. Bir tarafta klasik tasavvuf kitapları veya bunlar istikametinde çoğu eskilerin tamamıyle tekrarından ibaret eserler, diğer tarafta din veya ilim açısından bunları tenkid eden ve -maalesef- birincilere göre seviye ve kalitesi hayli düşük olan yayınlarla karşılaşıyoruz. Tasavvufun aleyhinde bulunanların hücumlarının pek büyük bir kısmı klasik metinlerin kabataslak yorumlanmasından, yani bilgisizlik ve düşünce kısırlığından ileri gelmektedir. Fakat bunların karşısında tasavvufu savunanların da yine klasik metinlerin gölgesine sığınmaktan başka herhangi bir düşünce canlılığı gösterdiklerine şahit olmuş değiliz. Eski müelliflerin eserlerini tercüme ve şerh eden birkaç kıymetli araştırıcımızın metod kusurları onların çalışmalarının değerini önemli ölçüde azaltmaktadır. Bu çağdaş yazarlar metin açıklamalarında bile eski şerh metodunu tıpatıp uyquluyorlar, yani müelliflerin fikirlerini yine onların bakış açılarından genişletmekten ve misallendirmekten başka bir şey yapmıyorlar. O kadar ki, bu kitaplarda müellif ile yorumcuyu birbirinden ayırmak imkansızdır; bugün yapılan bir şerhin bundan beş-altı yüz yıl önce yapılmış olanlardan sadece tarih farkı vardır.
İslam Tasavvufunun Meseleleri -
Sayfa 13
-
Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
220
Baskı Tarihi
1998
Yazılış Tarihi
1982
ISBN
975-437-042-7
Baskı Sayısı
7. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Hicret'in 15. asrına girdiğimiz şu yıllarda 'İslam bir inanç sistemi ve hayat nizamı olarak bütün dünyanın ilgisini çekmektedir. ''İslamın Bugünkü Meseleleri'' adıyla neşrettiğimiz eserde yazar, bu meseleyi sosyal ilimci gözüyle incelemişti. Bu kitapta ise, aynı metodla tasavvuf meselelerini ele almaktadır. Günümüzde tasavvuf Türk aydınının zihnini ne bakımlardan meşgul etmektedir? Çağımızın tarih, felsefe, sosyoloji-psikoloji bilgileri hesaba katıldığında, tasavvuf üzerinde nasıl bir değerlendirme yapılabilir? Tasavvufi düşüncenin geleceği ne olabilir? Tasavvufun İslam'daki yeri nedir?