Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
64
Baskı Tarihi
1963
Yazılış Tarihi
1918
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Bu kitap, Gökalp’in en temel konulardaki fikirlerini söylediği önemlieserlerinden biridir. Onun fikir dünyasına girişi bu eser ile yapılmalıdır. 21. yüzyılı yaşadığımız şu günleri (de) anlattığı bu küçük hacimli eser içinde serdedilen fikirlerden neredeyse mazide kalmış olanı yoktur. 100 sene öncesinin aydını olarak Gökalp bizim gündemimizi konuşmaktadır.
Neden Altını Çizdim?
Mütefennin: Alim, münevver, fen adamı. Teknik ilimle uğraşan.
Bizde fen tahsili bir vasıta değil, bir gayedir.
Fenler sanayiden doğar, sanayii sevk ve idareye uğraşır. Bizde fen tahsili bir vasıta değil, bir gayedir. Halbuki bizim mütefenninlerimiz yanlız fenden bahsetmeyi bilirler, fennin tatbikatiyle uğraşmaya iktidarları yoktur. O halde bizde hakikî mânasiyle ne fen, ne de mütefennin vardır.
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
64
Baskı Tarihi
1963
Yazılış Tarihi
1918
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Bu kitap, Gökalp’in en temel konulardaki fikirlerini söylediği önemlieserlerinden biridir. Onun fikir dünyasına girişi bu eser ile yapılmalıdır. 21. yüzyılı yaşadığımız şu günleri (de) anlattığı bu küçük hacimli eser içinde serdedilen fikirlerden neredeyse mazide kalmış olanı yoktur. 100 sene öncesinin aydını olarak Gökalp bizim gündemimizi konuşmaktadır.
Neden Altını Çizdim?
Yüz senedir aynı problemler... Yüz sene önce teşhis konulmuş ama tedavi yüz sene sonraya kalmış...
Memura dayanan hükûmetler zayıf olmaya mahkumdur
Memleketimizde kuvvetli bir hükumet teessüs edememesi, Türklerin iktisadi sınıflardan mahrumiyeti yüzündendir. Hangi millette hükûmet, iktisadi sınıflara istinat ederse orada hükûmet, gayet kuvvetli olur; çünkü tüccar, sanatkâr, iş adamı sırf kendi, faydası için hükûmetin kuvvetli olmasını ister. Hangi memlekette hükûmet, memurlar sınıfına istinat ederse orada hükûmet daima zayıftır; çünkü mazul memurlar iş başına geçmek, mensup memurlar daha yüksek bir mevkie yükselmek için daima mevcut hükûmeti devirmeye çalışırlar.
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
64
Baskı Tarihi
1963
Yazılış Tarihi
1918
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Bu kitap, Gökalp’in en temel konulardaki fikirlerini söylediği önemlieserlerinden biridir. Onun fikir dünyasına girişi bu eser ile yapılmalıdır. 21. yüzyılı yaşadığımız şu günleri (de) anlattığı bu küçük hacimli eser içinde serdedilen fikirlerden neredeyse mazide kalmış olanı yoktur. 100 sene öncesinin aydını olarak Gökalp bizim gündemimizi konuşmaktadır.
Üç cereyan da hakikî ihtiyaçlardan doğmuştur
İslamlaşmak fikrinin mürevvici "Sırâtı Müstakim", "Sebilürreşad", Türkleşmek fikrinin mürevvici "Türk Yurdu" mecmualarıdır. Dikkat olununca (modernleşme ile beraber) bu üç cereyanın da hakikî ihtiyaçlardan doğmuş olduğu görülür.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
651
Baskı Tarihi
Kasım 2009
Yazılış Tarihi
1968
ISBN
975-273-133-3
Baskı Sayısı
7. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Sevengül Sönmez
Rum bacıları
Karıları bile dövüşkendir Ertuğrul Bey'in... Bunlara "Rum bacıları" derler, başkanları, Demircan eniştemin anası Bacıbey'dir. Bunların töreleri de, gaziler, savaşçı dervişler töresi gibi, din yayma üstünedir. Anladın mı neden razılık vermemekte Bacıbey, Demircan enişteme? Bunlar Hıristiyanları tenhada tuttular mı, kılıcı kafalarında çevirip "imana gel yaa kâfir, bitiyorsun" demeden, geçemezler. Aslında bunlar dur durak bilmeyecek, kitaplarının kavlince, hiç at sırtından inmeyecek, boyuna seğirtecek...
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
651
Baskı Tarihi
Kasım 2009
Yazılış Tarihi
1968
ISBN
975-273-133-3
Baskı Sayısı
7. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Sevengül Sönmez
Yiğitlik nerde biter, kahpelik nerde başlar bilinmez...
Mavro içini çekti. (babam) "Adam öldürmeyi zanaat edinmekte adamlık yok!" derdi, "Akıllı adam ömrü boyu kılıç taşımaz" derdi, "Hamallıktır" diye gülüverirdi. "Kılıç hamallarının çoğu kancık olur, oğlum Mavro, zartına zurtuna bakma sen," derdi. "Kılıç kılıcı çeker üstüne... 'Ölmeyeyim' dersen, atik davranıp karşısındaki öldüreceksin... Atik davranıp öldürmeninse çizgisi çok bulanıktır... Yiğitlik nerde biter, kahpelik nerde başlar, bilinmez!" derdi. "Silahşörlükte Kahpelikle adam vurmaya da bir kez başlayan, hiç iflah olmaz!" derdi rahmetli...
Gökalp'in dilde sadeleştirme çalışmalarına karşı tutumu 2
Türkçeyi ıslah için bu lisandan bütün arabi ve farsi kelimeleri değil,umum arabi ve farsi kaideleri atmak.Arabi ve farisi kelimelerden de Türkçesi olanları terkederek ,Türkçe bulunmayanları lisanda yerinde bırakmak
Gökalp'in dilde sadeleştirme çalışmalarına karşı tutumu
İkdam gazetesi etrafında toplanan bu Türkçülerden özellikle,Fuat Raif Bey'in Türkçeyi sadeleştirmek hususunda yanlış bir kuramı takip etmesi,Türkçülük cereyanının kıymetten düşmesine sebeb oldu.Bu yanlış kuram arılaştırma fikriydi.
Arılaştırma,lisanımızdan Arap,Acem cezirlerinden(köklerinden) gelmiş bütün kelimeleri çıkararak,bunların yerine Türk kökünden gelmiş eski kelimeleri,yahut Türk cezrinden yeni edatlarla yapılacak yeni Türk kelimelerini yerine koymaktan oluşur.Bu kuramın fiili tatbikini göstermek üzere yayımlanan bazı makaleler ve mektuplar zevk sahibi olan okuyucuları tiksindirmeye başladı.Halk lisanına geçmiş olan arabi ve farisi kelimeleri, Türkçeden çıkarmak,bu lisanı en canlı kelimelerden,dini, ahlaki,felsefi tabirlerden mahrum edecekti. Türk kökünden yeni yapılan kelimeler, dilbilgisi kurallarını birbirine karıştırmaktan başka, halk için yabancı kelimelerden daha yabancı,daha meçhuldü.Bundan ötürü bu hareket lisanımızı sadeciliğe,açıklığa götürecek yerde ,anlaşılmazlığa ve karanlığa doğru götürüyordu.Bundan başka doğal kelimeleri atarak,onların yerine yapay kelimeler koymaya çalıştığı için,hakiki bir lisan yerine yapay bir Türk Esperantosu oluşturuyordu.Memleketin ihtiyacı ise böyle bir yapma Esperantoya değil,bildiği ve anladığı alışılan ve yapay olmayan kelimelerden olma bir müdahame(anlaşma) vasıtasına idi.İşte bu sebepten dolayı İkdamdaki tasfiyecilik akımından,fayda yerine zarar meydana geldi.
Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
261
Baskı Tarihi
aralık 2009
Yazılış Tarihi
2009
ISBN
978-975-473-032-6
Baskı Sayısı
17. Baskı
Basım Yeri
istanbul
Editörü
ravza matbaası
Sömürü
Sömürünün en tipik kahramanlarından birisi olan Firavun, ezdiği insanların sadece maddi varlıklarına değil,düşünce yargılarına bile göz koymuştu.
"Musa'nın rabbine inandık" deyip secdeye varınca Firavun şöyle bağırmıştı:
"Ben size izin vermeden mi inandınız?
Odak Noktası
1960'ların başlarında bir çok insan, hayatta en önemli şeyin dürüstlük, çalışkanlık, gayretlilik, vefakarlık ve başkalarına saygılı davranmak olduğunu söylerdi. mutlu olup olmadığımı hatırlamıyorum bile. bu elbette ki 'mutlu değildik' demek değil, sadece odak noktamız bu değildi.
Sıhhat dolandırıcısı
DOKTOR Latince'de ÖĞRETEN, OKUTAN anlamına geldiği gibi kalıplaştıran, DOGMATİZE eden anlamına da gelir. Günümüzde hiçbir memleketin doktorları, hiç kimseye bir şey öğretmediklerine, okutmadıklarına göre, kelimenin ilk iki anlamı zamanla ufalanıp kaybolmuş yerine son, belki de asıl anlamı yani DOGMACI anlamı yaşamakta bulunmuştur.(Bizde bu iş, biraz daha kitaba uygun bulunmaktadır. Çünkü Tıbbiye'den, son yüzyıldır hekim anlamına doktor çıkacağına, sürüyle politikacı, şair, yazar, iş adamı, hepsinden yaygını da, rapor tüccarı, sıhhat dolandırıcısı yetişmektedir ki, bunun da ayrıca üstünde durulmaya değer.)