Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
527
Baskı Tarihi
Eylül 2010
ISBN
978-605-5482-00-8
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
Ankara 2010
Yayın Evi
FECR YAYINEVİ
Mütercimi
Prof.Dr.Hicabi Kırlangıç - Prof.Dr.Derya Örs
Orijinal Adı
Hubut der Kevir
Birden elindeki elmayı uzattı ve gözleriyle benden onu dişlememi istedi. Fakat ben dudaklarımı daha sıkı kapattım. Yüreğimdeki dilsiz bir duygu diyordu ki an, büyük bir inkılâp anıdır. Bütün varlık olduğu yerde durmuş heyecanla bekliyordu. O, bir isyan alevi gibi karşımda dalgalanıyor ve sabırsız yakıyordu beni. Bense kalbinde korkunç bir volkanın patlamak için sabırsızlandığı dağ zirvesinin sakinliğine sahiptim. O her an daha kararlı ve saldırgan, ben her an daha tereddütlü ve ezgin. Günah duygusu.

Ahmaklık

Ne yazık ki ahmaklık ilahi bir lütuf olup çabayla vuslatına erilemez. İnsan kendisini öldürebilir ama sadece gerektiği kadar anlamaya karar veremez.

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı

Doktor - Hekim

Her ne kadar İkinci Dünya Savaşı öncesinin Hitler Almanyası tutkunluğumuz sonunda, birçok eşraf ve ayan çocuklarımız, ağa, efendi, bey, paşa belinden inmelerimiz özel liseleri bitirip burs alıp Almanya'ya atlayıp, oranın ünlü birahanelerinde epey hüner gösterip başka zanaatların da doktorluklarını, sözgelimi, tarım, hesap, hayvancılık, hatta hokkabazlık, gübrecilik, domuzculuk zanaatlarında da doktorluk elde etmişlerse de, genellikle bu doktor lafı, hekim takımının üstünde kalmıştır.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
527
Baskı Tarihi
Eylül 2010
ISBN
978-605-5482-00-8
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
Ankara 2010
Yayın Evi
FECR YAYINEVİ
Mütercimi
Prof.Dr.Hicabi Kırlangıç - Prof.Dr.Derya Örs
Orijinal Adı
Hubut der Kevir
Birden elindeki elmayı uzattı ve gözleriyle benden onu dişlememi istedi. Fakat ben dudaklarımı daha sıkı kapattım. Yüreğimdeki dilsiz bir duygu diyordu ki an, büyük bir inkılâp anıdır. Bütün varlık olduğu yerde durmuş heyecanla bekliyordu. O, bir isyan alevi gibi karşımda dalgalanıyor ve sabırsız yakıyordu beni. Bense kalbinde korkunç bir volkanın patlamak için sabırsızlandığı dağ zirvesinin sakinliğine sahiptim. O her an daha kararlı ve saldırgan, ben her an daha tereddütlü ve ezgin. Günah duygusu.

Hadî Esrar

Din ona, dünyanın ve içindeki her şeyin tümüyle pislikten ibaret olduğunu, temiz kalpleri ve yüce ruhları aldatamadığını, bu bataklıkta pis sularla kendinden geçip sevinen kurtçuklardan başka bir şey olmadığını öğretmişti. Böylece ne aldatılmak ne de çamurlara bulanmak istemeyen o, şehri ve şehrin gürültü patırtısını terk etti. Gözleri intizarda bırakıp, onun gibisinin gelişini asla beklemeyen bir köye geldi.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Fecr Yayınevi
Şehadet

Bırak geçsin bu haram yıllar!

İmam Sadık diyor ki: "Her ay Muharrem, her gün Aşura, her yer Kerbelâ!" Arap kabileleri arasında her zaman savaş vardı. Fakat Mekke haram bölge idi. Dört ay; recep, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem haram zaman idi. Yani bu aylarda savaş yasaktı. Birbirleriyle savaşan iki kabile, yasak aylar girince geçici olarak savaşı bırakırlardı. Fakat yine savaş durumundaydılar. Yasak aylar girmiştir. Yasak aylar geçince savaş yine devam edecektir. Bunu ilân etmek, dostların, düşmanların ve halkın henüz savaşın sona ermediğini bilmeleri için kabile komutanının çadırının tepesine kırmızı bir bayrak asmak gelenekti. Kerbelâ'ya gidenler, savaşın Yezit'in zaferiyle bittiğini ve savaş alanına bir ölüm sessizliğinin hâkim olduğunu görürler. Fakat Hüseyin'in kabrinin tepesinde de kırmızı bir bayrağın dalgalandığını fark ederler! Bırak geçsin bu haram yıllar!

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
364
Baskı Tarihi
Kasım 1999
Baskı Sayısı
4. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Dergâh

Gerçek sevilen...

Düşüncesine devam etti: "O halde niçin bu noktadan hareket etmemeli; mesela sevilen ayrılığına en az tahammül edilendir; yahut gerçekten sevilen bizim kainatla birleşme noktamız oluyor demeli!..."

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Beyan Yayınları
Mütercimi
Prof.Dr. Adnan Demircan
Hz. Ali'nin Konuşmaları, Mektupları ve Hikmetli Sözleri (Eş-Şerif er-Radi 'nin derlemesi ile)

İnatçı bir çağ ve nankör bir zaman

Ey insanlar! İnatçı bir çağda ve nankör bir zamanda yaşamaya başladık. Bu zamanda iyilik yapan kötülük yapmış sayılıyor; zâlim olan daha fazla serkeşlik yapıyor. Bildiklerimizden yararlanmıyoruz; bilmediklerimizi ise sormuyoruz. Bize uğramadıkça felaketten korkmuyoruz.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
527
Baskı Tarihi
Eylül 2010
ISBN
978-605-5482-00-8
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
Ankara 2010
Yayın Evi
FECR YAYINEVİ
Mütercimi
Prof.Dr.Hicabi Kırlangıç - Prof.Dr.Derya Örs
Orijinal Adı
Hubut der Kevir
Birden elindeki elmayı uzattı ve gözleriyle benden onu dişlememi istedi. Fakat ben dudaklarımı daha sıkı kapattım. Yüreğimdeki dilsiz bir duygu diyordu ki an, büyük bir inkılâp anıdır. Bütün varlık olduğu yerde durmuş heyecanla bekliyordu. O, bir isyan alevi gibi karşımda dalgalanıyor ve sabırsız yakıyordu beni. Bense kalbinde korkunç bir volkanın patlamak için sabırsızlandığı dağ zirvesinin sakinliğine sahiptim. O her an daha kararlı ve saldırgan, ben her an daha tereddütlü ve ezgin. Günah duygusu.

İnsana lâyık sövgü

Müreffeh insanın bugünkü isyanı, ruhun herzamanki "handikap"ını "mutluluk" aldatmacasıyla da dindirmenin mümkün olmadığını, pis, sahte ve gelip geçici cennetiyle burjuva değil sadece, hatta Tanrı bile, gerçek ve ebedi temiz cennetiyle insanı kendine muti körlükte tutamamış ve süt ve bal ırmağının kıyısında, Kevser'in ab-ı hayat çeşmesinin yanıbaşında Tuba gölgesi altında ve huri, gılmanın kucağında, anlama ihtiyacından kurtaramamıştır. İnsan, şuurun acısını ve mutsuzluğunu şuursuzluğun lezzet ve mutluluğuna yeğleyip isyan etmiş, bilinç meyvesini yemiş ve meyve boğazından geçince de Adn cenneti onun gözünde kuru bir çöle dönmüş, huzuru ızdırap, yakînî hayret, lezzeti elem ve kanmışlığı susuzluk olup çıkmıştır. İşte bu yüzden zalûm ve cehûldur. Bu, sadece insanın layık olduğu bir sövgüdür. Biz hepimiz Âdem'iz. Cennetse şu hayattır. Herkes o yasak ağacın meyvesinden yediği ölçüde kendisini yeryüzünün daha fazla sürgünü ve zamanın daha fazla yabancısı olarak görür.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
527
Baskı Tarihi
Eylül 2010
ISBN
978-605-5482-00-8
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
Ankara 2010
Yayın Evi
FECR YAYINEVİ
Mütercimi
Prof.Dr.Hicabi Kırlangıç - Prof.Dr.Derya Örs
Orijinal Adı
Hubut der Kevir
Birden elindeki elmayı uzattı ve gözleriyle benden onu dişlememi istedi. Fakat ben dudaklarımı daha sıkı kapattım. Yüreğimdeki dilsiz bir duygu diyordu ki an, büyük bir inkılâp anıdır. Bütün varlık olduğu yerde durmuş heyecanla bekliyordu. O, bir isyan alevi gibi karşımda dalgalanıyor ve sabırsız yakıyordu beni. Bense kalbinde korkunç bir volkanın patlamak için sabırsızlandığı dağ zirvesinin sakinliğine sahiptim. O her an daha kararlı ve saldırgan, ben her an daha tereddütlü ve ezgin. Günah duygusu.

Sartre egzistansiyalizme inanır, ama egzistanyalist değildir

Sartre, egzistanyalizm ve kendisinin geliştirdiği "dünyanın boşluğu" felsefesi, yeni kuşakta niçin, "belediyenin kötülük ve uyuşturucuyla mücadele kurumlarının" korku ve öfkeyle algılayacağı bir dalga meydana getirdi, diye hep sızlanır. Oysa Sartre'ın kendisi sorumlu, fedakar, mücadeleci ve olumlu insanın parlak bir örneğidir. O, Cezayir'in kurtuluşu için hayatını defalarca tehlikeye atmış, hayatını esir milletlerin özgürlüğüne adamış, "zalimin düşmanı, mazlumun dostu", hakikate bağlı, mümin ve hedefe inanan bir adamdır. Onunla ümmeti arasında kendisine de meçhul olup kendisini çok rahatsız eden bu çelişkiyi ben onun kendisinde keşfettim. Bu çelişki, Sartre'ın "felsefe"si ve "fıtrat"ı arasındaki çelişkinin yansımasıdır. Sartre egzistansiyalizme inanır, ama egzistanyalist değildir. Nitekim Marks'ın kendisi "Ben marksist değilim" diye feryat ediyordu. Nitekim Ali'yi iyi tanıyan herkes Ali'nin Şia olmadığını bilir.