Horrr-horrr-hortlak
Mobidik Sokağı'ndaki evde eşyalar beyaz örtülerle kaplıydı. Nuh Tufan benim namıma öldürülene kadar bu kefenlenmiş yerde huzur içinde yatabilirdim. Madem hortlayacaktım, uykumu almalıydım.
hayati bir sır
Onun tabiriyle "hayati bir sır" taşıyordum. "Ve sırlar, esas itibariyle hayati"idiler.
Kepekli Ekmek?
Kepek veya tam buğday unu, gerçekte açık süt kahvesi rengindedir. İsmail Tokalak ekmeklerin renginin nereden geldiğini anlatıyor: Piyasada kepek ekmeği, köy ekmeği ya da tam buğday ekmeği olarak satılan ekmeklerin rengi, kahverengiye oldukça yakındır. Fırıncılar bu tip ekmekleri, beyaz una "dark malt" eklemesiyle elde ederler." (İsmail Tokalak, Dünya Gıda ve İlaç Terörü)
Ülker ve GDO
Dünyanın en büyük GDO'cusu ABD'li Cargill ile Ülker, yüzde 50 ortaklıkla istanbul Pendik'te mısır nişastası üretiyorlar.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
232
Baskı Tarihi
2004
ISBN
975-8859-05-6
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Mustafa Arslantunalı
Mütercimi
Roza Hakmen
Orijinal Adı
Destiny
İngiliz gazeteci Chris Burton yıllarca İtalya muhabiri olarak çalışmıştır. Karısı da soylu bir İtalyandır... Tam da, bir şaheser olacağını düşündüğü kitabını yazmaya başlayacakken şizofreni hastası oğlunun intihar etmiş olduğu haberini alır... Ve okur, daha ilk sayfadan, romanın kahramanının zihnindeki girdaplara kapılır.
Kader bir yolculuk hikâyesi olabilir: İngiltere’den İtalya’ya, Torino’dan Roma’ya, havaalanından tren garına... Kendi kendine konuşmak da denebilir Kader için: Ne yapmak istiyordum? Ne yaptım? Ne yapmalıydım? Ne yapabilirdim?
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
232
Baskı Tarihi
2004
ISBN
975-8859-05-6
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Mustafa Arslantunalı
Mütercimi
Roza Hakmen
Orijinal Adı
Destiny
İngiliz gazeteci Chris Burton yıllarca İtalya muhabiri olarak çalışmıştır. Karısı da soylu bir İtalyandır... Tam da, bir şaheser olacağını düşündüğü kitabını yazmaya başlayacakken şizofreni hastası oğlunun intihar etmiş olduğu haberini alır... Ve okur, daha ilk sayfadan, romanın kahramanının zihnindeki girdaplara kapılır.
Kader bir yolculuk hikâyesi olabilir: İngiltere’den İtalya’ya, Torino’dan Roma’ya, havaalanından tren garına... Kendi kendine konuşmak da denebilir Kader için: Ne yapmak istiyordum? Ne yaptım? Ne yapmalıydım? Ne yapabilirdim?
Kötü Müzik
Kötü müzik bitmek tükenmez bir kaynaktan fışkırıyor, diye düşündüm, insan ruhunun bitmez tükenmez riyakârlığından.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
466
ISBN
9944486903
Baskı Sayısı
0. Baskı
İskender Pala'nın bir müzayededen satın alıp içindekileri yalınlaştırarak yayınladığı "Yek Cinayet Şast u Şeş Sual" (66 Soruda Cinayet) adlı elyazmasıdır.
Kahramanlarımız bir cinayetin peşinde koşuyor, bu sırada bir çok tarihi sima da olaya karışıyor. Arka planda tüm şatafatıyla Lale Devri, ön planda ise kadife yapraklarıyla lale ve tabi ki aşk...
Neden Altını Çizdim?
Değerli arkadaşlar kitaptaki en sevdiğim satırlar bunlardır. Laleciye evlatlık olan Yusuf'un hasta yatağındaki sözleridir. Laleci çelebi burada daha fazla dayanamayıp sözünü kesiyor. Ama ben keşke devam etseydi demekten kendimi alamadım. Alegorisi çok güzel..
Ben bir gelincik..
Efendim, beni de bahçende açan bir lale say artık. Hani anlattığın o atın terkisinde diyardan diyara dolanıp da sonra İstanbul’da vatan tutan lale gibi. Ben de o lale gibi şu şehirde kapıdan kapıya dolanıp senin eşiğinde kendime yurt edinmedim mi?.. İşte bak, onun bağrındaki yara gibi benim de bağrımda bir yara var artık. Onun ince dalı üzerindeki kadehte alevler, benim zavallı gönül kadehimde yangınlar… Onun ateşi renginden, benimkisi dumanından bilinir. Onun her yerde başka lakabı, benim her menzilde başka adım var. Binlerce adım olsaydı hiçbiri sizin şefkatli sesinizdeki “oğulcuğum!” gibi olamazdı. Tıpkı milyonlarca lale yetiştirenlerden hiçbirinin, sizin ‘katre-i matem’e verdiğiniz kıymeti veremediği gibi. Ama beni kaybettiğiniz vakit katre-i matem kadar üzülmeyiniz, beni bahçenizin dışında açılmış bir gelincik, bir şakayık sayınız. Gelinciğin ömrü laleden az olur ya, dalımın kırıldığını, yaprağımın dağıldığını…”
Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
406
Baskı Tarihi
Haziran 2007
ISBN
9944-125-12-1
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
Gaziemir / İzmir
Editörü
Şeref Yılmaz
Yazan: AHMED ŞAHİN
Yazı Kaynağı: Zaman Gazetesi, Ailem Eki, Sayı: 228
Çileli bir devrin hikayesini Ali Ulvi Kurucu merhumun hatıralarından okumak büyük bir şans. Hayatını tamamen ilme adamış yüksek bir kâmet olan merhum Kurucu, hatıralarıyla da irşad vazifesini yerine getiriyor.
Akif
Ya, Çanakkale'deki,
Bir hilâl uğruna yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Bu nasıl söylenir? Bu ne demek yahu? Bu ilham... İnsanı vecde getirir, deli divane eder. Ben, yıkarca bunun tesiri altında
kaldım...
Mustafa Sabri Efendi böyle söyleyince, sordum:
"Efendim, bunları Akif Bey'e de söylediniz mi?"
"Aaa, kaç kere! Mütevazı insan. Ben şiirlerini medhederken, utanır, terler, mendiliyle alnını silerdi..."