araf

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
232
Baskı Tarihi
2010
ISBN
978-605-111-902-1
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Doğan Yayıncılık
Tadına doyulmaz, kimi zaman kışkırtıcı, kimi zaman sakinleştirici ama ruhu hep özgür kalan yazılar İnsan ki eşrefi mahlukattır, içindeki semavi özü keşfetmekle yükümlüdür. Çıkacaksın yollara, kendine doğru git gidebildiğin kadar. Keşif boynumuzun borcudur. Kendimizi keşfetmek, aşkı keşfetmek, dünyayı keşfetmek, Öteki’ni keşfetmek… ()

Miskinliğe Övgü

Bir toplumda ideolojik tartışmaların hızlandığı zamanlarda hiçbir tartışmaya girmeden köşesine çekilen ya da alıp başını gitmek isteyen çok insan oluyor. Sesleri duyulmasa da var onlar. Uzaktan bakıyorlar genel ortama: Bir tartışmadır gidiyor gırla. Çetin, kutuplaşmacı, kırıcı sözler telaffuz ediliyor ortada, siyaset ve medya meydanlarında. Her kırılan daha çok kırıyor karşıdakini. Hırpalıyoruz kendimizi, birbirimizi milletçe, memleketçe. Birbirimizden "öteki"ler yaratıyoruz. Anlamadan dışlıyor, görmeden kapatıyor, tanımadan etmeden sevmediğimize kanaat getiriyoruz. Ha bire farklılıklarımıza yoğunlaşıyoruz, zerre kadar ortak noktamız yokmuş gibi davranarak. Birbirimizi "bizden olanlar" ve "bizden olmayanlar" diye ikiye ayırıyoruz. Arada kalanlara ya da herhangi bir kutba ait olmayı reddedenlere şüpheyle yaklaşıyoruz. Arafta kalanları anlayamıyor, öteliyoruz. Şehir bezginleri, felsefi miskinler ise hep varoluşsal bir arafta yaşıyorlar. Kimseye kin tutmadan. Kamu alemi bir görerek...

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
139
Baskı Tarihi
1999
ISBN
975-437-02-30
Baskı Sayısı
9. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Ötüken
Yazar bu romanında Tanzimat'tan kopup gelen, Millî Mücadelede ve sonraki yıllarda alevlenen batılılaşma hareketlerinin Türk tipindeki ve cemiyetindeki etkilerini incelemektedir. Birbirinden giderek kopmaya ve birbirini reddetmeye başlayan iki hayat tarzı arasında yaşanan çatışma ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Tramvay yoluyla birbirine bağlanan ama birbiriyle bağdaşması mümkün olmayan iki semt: Fatih ve Harbiye. Bir genç kızın bu ikisi arasındaki gelgitleri, madde ile mana, albeni ile muhteva, göz ile kalp arasındaki çırpınışlarının hikâyesidir.

Azap Izdırap Intibah

(kendi evinde) Bütün gece neşeli geçti. Neriman bu mahallede, bu evin içinde , bu gaz lambası, bu ihtiyar adam, bu dökülmüş sıvalar, bu eğrilmiş korniş, ve çatlamış eski atlas perdeler karşısında, bu yeni silinmiş küflü tahta kokuları arasındainsanın mes'ut olabileceğini görüyordu ve bu evde geçen neş'eli günlerini hatırladı. Şinasi de, koca olarak bu eve gelebilir ve herkesin paylaştığı müşterek bir saadet içinde, Neriman, vicdan azabı duymadan mes'ut olabilirdi. Fakat ne idi, arasıra Neriman'ı yakalayan o kuvvetli arzu ki bunların hepsine karşı nefret, isyan uyandırıyordu.