Türkiye'nin müzmin tartışma konularına Mardin'in yaklaşımı, modernleşme sürecini bildik "ileri" - "geri" kutuplaşmasına indirgemiyor. Derleme, farklı düşünce akımlarının modernleşmeyi algılayışlarını ele alan makalelerin yanısıra, modernleşme sürecinin gençlik, kültür, kitle gibi kavramsal çerçevelerdeki izdüşümlerini tartışan yazıları içeriyor...
Büyük ve Küçük Kültürel Gelenek
"Büyük” ve "küçük” kültürel gelenek bizim kabaca "halk" - "divan" edebiyatı ikiliği olarak bildiğimiz olayın daha genel ve bilimsel bir ifadesidir. Bu konuda, 1940’lardâ, kültür üzerinde çalışan bir antropolog, Robert Redfield, yeni sayılamayacak fakat şimdiye dek bu kadar açıkça ortaya konmamış bir görüş ileri sürdü. Bu görüşe göre kültür iki ana kola ayrılabilirdi: biri kırsal bir hayat yaşayan ve tarımla geçinen insanların kültürü, diğeri de şehirde yaşayan özellikle yönetici sınıfın insanlarının kültürü. Redfield bunlardan birine "küçük gelenek", diğerine "büyük gelenek" adını verdi. Redfîeld’in görüşü Meksika’da ve Guatemala’da yaptığı araştırmalara dayanıyordu. Redfıeld’in Meksika’da gezdiği köylerde bir yanda eski Maya kültürünü bir yandan da Mayaları ortadan kaldırıp, onların yerini alan istilâcı İspanyol kültürünü farklı oranlarda fakat daima birlikte, birbirine girmiş bir kaneva halinde bulmuştu
1888 yılında Beylerbeyinde doğan Refik Halid, 18.yüzyıl sonlarında bir kolu Mudurnudan İstanbula göçen Karakayış ailesindendir. Galatasaray Sultanisi ve Mekteb-i hukuk da okuyan yazar, Meşrutiyet sıralarında gazeteciliğe başlamıştır.Kısa sürede üne kavuşmuş Fecri Ati edebiyat topluluğunun kurucularından olmuştur.
İslamiyette tesettür meselesi!
Melal yeni partinin ilçe idare heyeti azasından olmuştu, nutuklar ve konferanslar veriyordu. Mebus listesinde yer alması ihtimali kuvvetliydi. Eh, okumuş yazmış bir kadındı da ... yaşı müsait olduğu gibi malumatfuruşluğu 1 ile de dikkati çekiyordu.
O akşam parti ilçe binasında "İslam demokrasisinde kadının mevkii" üzerine bir konferans mevzuu hazırlamıştı. Malumatın çoğunu Şeyh Baki'den topladığını, vukufuna hayran kaldığını söyledikten sonra Bersad'a dedi ki:
"Fakat Aşık'tan öğrendiğim birçok şey var ki fena tevil edilir korkusuyla konferansımdan çıkarmaya mecbur oldum. Mesela İslamiyette tesettür meselesi... Şeyh'in anlattığına göre kadının örtünmesi hakkındaki hükümler sonradan verilen ağır şekilleri haklı gösterecek mahiyette değildir. Kur'an sadece dışarıda kadınların örtülerini omuzlarından aşağı sarkıtmalarını emrediyormuş, hatta ziynet ve süslerinin bir kısmını gizlemelerine lüzum göstermiyormuş.
Evden çıkarken bir sokak elbisesi giymelerini tavsiye ediyormuş, o da tanınıp incinmemeleri içinmiş ... "
"Bunları karıştırma güzelim! Galiba seçimde halk dinine bağlıyı bile kafi bulmayacak, mutaassıp olanları tercih edecek."
"O yolu açan biz değiliz iktidardakiler başladı."
Aliya, inasnın evrensel sorunları üzerine düşünen müslüman bir mütefekkir, baskılara boyun eğmeyen bir özgürlük savaşçısı, halkının bağımsızlık savaşına öncülük eden bir lider, askeri ve diplomatik alandaki başarılarıyla devlet kurmuş bir önderdir.
Bu kitap, Aliya'nın çok farklı ortamlarda yaptığı konuşmalardan oluşuyor. Konuşmalar bir lider ve düşünür olarak Aliya'nın anlaşılmasına önemli bir katkı yapmakla kalmıyor, yirminci yüzyılın sonunda yaşanan insanlık trajedisinin ve bunun sorumlusu olan bir 'dünya sistemi'nin doğru okunmasına da hizmet ediyor.
Birlik için Çalışma ve Yasalara Saygı
"Kurtulmak için, geleneklerinizi bir kenara bırakmak ve asimile olmak zorundasınız". Şayet kendinizi değiştirirseniz, dünya kurtulmanıza izin verecek. Ancak, bizler asimile olmak istemiyoruz. Tıpkı, Amerika'daki Kızılderililerin, Kızılderili kalmayı isteyerek değişmeyi reddetmeleri gibi. Ne isek, o olmayı istediğimizi söylemekten gurur duyuyoruz. Sözkonusu olan bir İslam tasavvuru ise biz, modern bir İslam, bir Avrupa İslamı tasavvur ediyoruz. Bu anlamda bizler, hem Doğu için, hem Batı için pek çok şey yapbailirilz. Bizim görevimiz, belki de, İslamı yeni bir bakış açısından ve hakiki ışığı ile göstermektir. Allah'a şükürler olsun ki bunu yapmayı başardık.
Yazar bu romanında Tanzimat'tan kopup gelen, Millî Mücadelede ve sonraki yıllarda alevlenen batılılaşma hareketlerinin Türk tipindeki ve cemiyetindeki etkilerini incelemektedir.
Birbirinden giderek kopmaya ve birbirini reddetmeye başlayan iki hayat tarzı arasında yaşanan çatışma ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Tramvay yoluyla birbirine bağlanan ama birbiriyle bağdaşması mümkün olmayan iki semt: Fatih ve Harbiye. Bir genç kızın bu ikisi arasındaki gelgitleri, madde ile mana, albeni ile muhteva, göz ile kalp arasındaki çırpınışlarının hikâyesidir.
Azap Izdırap Intibah
(kendi evinde) Bütün gece neşeli geçti. Neriman bu mahallede, bu evin içinde , bu gaz lambası, bu ihtiyar adam, bu dökülmüş sıvalar, bu eğrilmiş korniş, ve çatlamış eski atlas perdeler karşısında, bu yeni silinmiş küflü tahta kokuları arasındainsanın mes'ut olabileceğini görüyordu ve bu evde geçen neş'eli günlerini hatırladı. Şinasi de, koca olarak bu eve gelebilir ve herkesin paylaştığı müşterek bir saadet içinde, Neriman, vicdan azabı duymadan mes'ut olabilirdi. Fakat ne idi, arasıra Neriman'ı yakalayan o kuvvetli arzu ki bunların hepsine karşı nefret, isyan uyandırıyordu.