Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
326
Baskı Tarihi
2014
Yazılış Tarihi
2014
ISBN
978-605-9908-32-0
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Tunca Arslan
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun'dan, uzun süredir beklenen kitap... İN, Emniyet'te 40 yıl görev yapan bir İstihbaratçının, teşkilat içinde yuvalanan Cemaat'le yüzleşmesini, mücadelesini, kurulan tuzak ve komploları anlatan, Türkiye gündemini sarsacak bir çalışma...
Neden Altını Çizdim?
Bunu ilk okuduğumda dehşete kapılmıştım.
Polis köpekleri masum!
Başbakan Erdoğan'a suikast düzenlemek amacıyla Van'dan getirilen "bombalı araç" işi, dört üniversite öğrencisinin üzerine kalmıştı. Yargılama sonucunda Mustafa Bayar beraat etti. İdris Nakçi 20 yıl 11 ay 20 gün; Ali Sayan 8 yıl 9 ay, Alpaslan Özkan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Üstelik bu olay bazı medya organlarında "Ergenekon-PKK bağlantısı"nın kanıtı olarak yazıldı çizildi!
Ey Cemaat İmamı polis müdürleri!
Bu minibüsü, bir yardımcı istihbarat elemanına siz kiralatmadınız mı?
O patlayıcı dediğiniz gübreyi siz satın aldırmadınız mı?
O minibüsü, kendi ajanınıza verip Ankara'ya siz getirtmediniz mi?
O minibüsü, Kurtuluş Katlı Otoparkı'na siz park ettirmediniz mi?
Park ettirmeden önce üç dört gün İstihbarat Dairesi'nin kapalı garajında bekletip, ABD'deki İkiz Kuleler'e yapılan 11 Eylül saldırılarını çağrıştırsın diye 11 Eylül 2007 gününü özellikle beklemediniz mi?
Üzerinde parmak izi bulunmasın diye İstihbarat Dairesi'nin garajında yıkattığınız minibüsü bir polis memuruna eldivenle kullandırmadınız mı?
Siz, bugüne kadar "parmak izi bulunmaması için" polis tarafından yıkatılan örgüt arabası gördünüz mü?
O minibüsü, Kurtuluş Otoparkı'na park etmeye götüren 42 polis memurunun kamera kayıtlarına yakalanmaması için şapka giymesini emreden Daire Başkan Yardımcısı kim; o memur kim?
Bu olayda kullandığınız yardımcı istihbarat elemanına 30 bin dolar ödediniz mi?
Son sorum:
O minibüsü Kurtuluş Otoparkı'na "Cemaat" park etti", yine "Cemaat buldu" dersek daha doğru olmaz mı? Neden "Polis köpekleri buldu" diverek o masum köpekleri kendi komplonuza alet ediyorsunuz?
O "polis köpeği" dediğimiz köpekler mi daha dürüst, yoksa Cemaat'in sözde polisleri mi daha dürüst?
O polis köpekleri, hiçbir zaman Başbakan'a komplo kurup sonra da kurdukları komployu "para ödülüne" çeviremezler!
Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
326
Baskı Tarihi
2014
Yazılış Tarihi
2014
ISBN
978-605-9908-32-0
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Tunca Arslan
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun'dan, uzun süredir beklenen kitap... İN, Emniyet'te 40 yıl görev yapan bir İstihbaratçının, teşkilat içinde yuvalanan Cemaat'le yüzleşmesini, mücadelesini, kurulan tuzak ve komploları anlatan, Türkiye gündemini sarsacak bir çalışma...
AK Partinin Getirildiği Oyun
Son sözüm şu: Ak Parti'nin 2005 yılı öncesinde göreve getirdiği bürokratların içinde hiç "Cemaat İmamı" yoktu.
Ak Parti'nin yalan ihbarlarla, dürüst, sadık, samimi bürokratlarını harcadığını söyleyebilirim. Cemaat, samimi, dürüst, işinin ehli, liyakatli bürokratları adli-idari soruşturmalarla görevlerinden aldırdı. Böylece Ak Parti’yi, hem o bürokratlardan uzaklaştırdı, hem de kendi kuşatması ve himayesi altına aldı.
Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
326
Baskı Tarihi
2014
Yazılış Tarihi
2014
ISBN
978-605-9908-32-0
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Tunca Arslan
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun'dan, uzun süredir beklenen kitap... İN, Emniyet'te 40 yıl görev yapan bir İstihbaratçının, teşkilat içinde yuvalanan Cemaat'le yüzleşmesini, mücadelesini, kurulan tuzak ve komploları anlatan, Türkiye gündemini sarsacak bir çalışma...
Savcı, hakim kimliğini neden gizler?
Adliye teşkilatındaki bir hâkim, savcı, mülki teşkilattaki bir vali, kaymakam veya mülkiye müfettişi kendisini neden gizler? Bu durum ancak gizli bir örgüte bağlıysa ve gizli bir amacı varsa mantıklı olacaktır.
Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
228
Baskı Tarihi
şubat 2005
ISBN
975-7270-02-4
Baskı Sayısı
8. Baskı
Basım Yeri
istanbul
Editörü
ibrahim emir
Mütercimi
Erkıl Günur
Neden Altını Çizdim?
cemaat deyince ülkemiz ölçeğince düşündüğümüzde aklımıza hemen belirli çevreler geliyor hemen şunu belirtmeliyim eric hoffer ın cemaat kavramı ile bizdeki cemaat kavramları aynı değil ama ben bu satırları okuyunca bir parelellik sezdim. sadece sezdim 8))
cemaatlerin kullanım alanları
Sömürgelerde egemen yönetime karşı duyulacak huzursuzluğu önlemek için cemaat birliğini teşvik etme yöntemleri ,sanayileşmiş ülkelerde de işçi huzursuzluğunu önlemek için kullanılabilir.
Türü
Akademik
Sayfa Sayısı
264
Baskı Tarihi
2004
Yazılış Tarihi
1996
ISBN
975-539-196-7
Baskı Sayısı
4. Baskı
Editörü
Özden Arıkan
Mütercimi
Abdullah Yılmaz
Orijinal Adı
Thinking Sociologically
Özellikle modernlik ve post-modernlik üzerine incelemeleriyle son dönemin en dikkate değer düşünürlerinden biri haline gelen Zygmunt Bauman, sosyal bilimler alanında son derece faydalı bir kitap sunuyor bizlere. 'Sosyolojik Düşünmek', sadece sosyoloji öğrenimi görenler için kaleme alınmış bir çalışma değil. Konuya ilgi ve merak duyan genel okurun da sosyolojinin anlamı ve işlevi, sosyolojide değişik tarzlar ve yaklaşımlar üzerine bilgilenmesini sağlayacak önemli bir kaynak kitap.
Birlikte ve Ayrı
Hepimizin bildiği gibi ya da "hepimizin hemfikir olduğu gibi" ifadelerini kullanmışsam, fark gözetmeden benim gibi düşünen insanları kastetmiş olurum.Hatta dahası böyle insanları seçip onları farklı düşünen başkalarından ayrı bir yere koyduğumu, bu seçilmiş topluluğun benim için her halükârda önemli olduğunu ima etmiş ve önemli olanın özellikle başkası değil bu seçilmiş grup olduğunu, bu grubun üyelerinin ortak fikrinin söylediklerine bir otorite -yeterli, güvenilir ve sağlam bir otorite- kazandırdığını belirtmiş olurum.Bu ifadeyi kullanarak kendimle dinleyicilerim ya da okuyucularım arasında görünmez bir karşılıklı anlayış bağı kurmuş olurum.Ortak görüşlerimizin, üzerinde konuştuğumuz konuyu aynı şekilde ve aynı açıdan görmemizin sayesinde, birlik olduğumuzu kastederim. Akla gelen tüm bu anlamlar, sözünü etmeksizin kullandığım ifadeye örtük olarak eşlik etmişlerdir.Sanki hem hemfikir olan "biz hepimiz"in birliği hem de hemfikir olmayanları ortaklaşa dikkate almayışımız, üzerinde kafa yormaya ya da aslında durumun böyle olduğuna ilişkin kanıt aramaya ve sunmaya gerek duymayacağım kadar doğal görünür (ve bunun aynı şekilde izleyicim için de böyle olduğunu umarım ya da böyle olduğunu baştan kabul ederim).
İşte cemaatten bahsederken, başka insanların muhtemelen reddettiği şeyleri kabul eden hiç de açıkça tanımlanmamış ya da sınırları belirlenmemiş böyle bir insan topluluğu ve başka herşeye kafa tutma ve başka her şeyi dikkate almama üzerine hemfikir olmaktan gelen böyle bir otoritedir aklımızdaki. Gelgelelim biz cemaatin "birlikteliğini", birliğini, sahici ya da sırf arzulanan devamlılığını ne kadar haklılaştırmaya ya da açıklamaya çalışırsak çalışalım, her şeyden önce düşündüğümüz, ortak bir manevi otoriteyle kurduğumuz manevi birliktir. Bu yoksa, cemaat de yoktur.