Türü
          Araştırma
              Sayfa Sayısı
              228
          Baskı Tarihi
              şubat 2005
          ISBN
              975-7270-02-4
          Baskı Sayısı
              8. Baskı
          Basım Yeri
              istanbul
          Editörü
              ibrahim emir
          Mütercimi
              Erkıl Günur
          Güçlü hissetmeden değişiklik talep edilmez
Hoşnutsuzluğun bizzat kendisi her zaman bir değişildik isteği yaratmaz. Hoşnutsuzluğun muhalefet haline gelmesi için, başka etkenlerin de mevcut olması gerekir. Bu etkenlerden birisi kendini güçlü hissetmektir. Çevreleri tarafından korkutulmuş kişiler, durumları ne kadar kötü olursa olsun, değişiklik düşünmezler.
      
              
              Türü
          Deneme
              Sayfa Sayısı
              0
          ISBN
              978-975-510-577-2
          Baskı Sayısı
              0. Baskı
          Mütercimi
              Tahsin Yücel
          1957 yılında kırk dört yaşında Nobel Ödülünü alan Albert Camus (1913-1960), yaşamı boyunca şu sorunun yanıtını aradı: "İnsan toprakla nasıl bağdaşabilir, yoksulluğu yüzünden acı çekerek, ama güzelliğini koruyarak saçma ve yücelik için nasıl yaşayabilir?" Camus'ye göre sanat `yalancı bir lüks' ve bencil bir edebiyatçının yapıtı değildir. Sanat yaşayabilir, kullanılabilir bir durumdadır; gerçeğe sadık ve onun üzerinde olduğu için, hiç uysallaşmayan saçmalığı ve hiç yok olmayan umudu ile insanın durumunu tepeden tırnağa kapsar.
      
    Türü
          Roman
              Sayfa Sayısı
              639
          Baskı Tarihi
              Ekim 2009
          Yazılış Tarihi
              Nisan 2008
          ISBN
              978-975-6006-23-8
          Baskı Sayısı
              13. Baskı
          Basım Yeri
              İstanbul
          Editörü
              K.Egemen İpek
          Mütercimi
              Murat Kayı
          Neden Altını Çizdim?
              Küçük Charlie ile öğaretmeni Zinser'in felsefe dersindeki baş döndüren dialoğu gerçektende ilgi çekici.
          Yaşamınızın kontrolu sizde değil!
Zinser gülümsedi '' Bir deneycinin bakış açısından kendimiz üzerindeki `gücümüz` anlaşılablir değildir ,çünkü`güç` sözçüğünü tanımlamak mümkün değildir.''
''Bu delice ,''dedi Charlie.
''Peki,'' dedi Zinser yakışıklı çoçuğa dönerek.''O zaman bana açıkla.''
''Güç...''Charlie önce notlarına ,sonra da Zinser'e baktı.''Güç bir fikirdir.''
''Kaynağı nedir bellek mi yoksa imgelem mi?''
''Bellek.Bedenimi hareket ettirdiğime dair olan anılarım.'' Göstermek için parmaklarını oynattı.
''Ama iradenin bedenini hareket ettirmekte kullandığı gücü bilmek mümkün değil.''
''Ne demek istediğinizi anlamıyorum.''
''Zihnin ve bedenin arasındaki bağlantı tam bir muamma.Düşün: Eğer sana görünmez bir ruhun nesneleri yerinden oynatabildiği başka bir durum anlatsaydım,bana deli derdin.Zihnin beden üzerindeki etkisi,sana zihnimle dağları yerinden oynatabileceğimi söylememden daha akıl dışı değil.''
''Ama zihin bedene bağlı.''
''Beyin bedene bağlı. Ama zihin öylemi?Bilinç öylemi? Bilim adamlarının bilincin ne olduğu,hatta nerede olduğu hakkında  küçük bir fikirleri yok.Öyleyse bedenine nasıl bağlı  oluyor? Bu bağlantıyı hissedebiliyor musun?''
''Yani...Edemiyorum.''
''O zaman olduğunuı nasıl bilebilirsin?''
''Çünkü bedenimi kontrol edebiliyorum!''diye bağırdı Charlie.
''Hayır edemezsin.''
''Ne demek, edemem?''
''Tüm organların üzerinde aynı derecede kontrole sahip değilsin.Miden,böbrekelrin,karaciğerin...Hepsi senin bilinçli zihninden tamamen bağımsız çalışır.''
''Böbreklerimi kontrol edemiyor olmam bedenimin geri kalanı üzerinde güç sahibi olmadığım anlamına gelmez.''
''Ama bu gücün nerede başlayıp nerede bittiğinin farkında değilsin.Gücü hissedemezsin.Sadece deneyimlerin arayıcılığıyla iradenin sınırlarını biliyorsun.Ve deneyimlerin her ne kadar sana parmağının sen istediğin zaman oynadığını öğretmiş olsa da, bu deneyimler parmağın ve zihninin birbirine nasıl bağlı olduğunu söylemiyor.''
''Ama parmağımı oynatmak istediğim zaman zihnim onu oynatıyor.''
''Hayır ,oynatmıyor.''
Charlie ellerini havaya kaldırarak,''O zaman oynatan nedir?'' diye sordu.
''Nöronların ürettiği elektiriksel dürtülerle idare edilen sinirler tarafından tetiklenen kaslar.Bilincin parmağını oynatmaya çalıştığın zaman neler olduğunun farkında bile değil. Zihnin parmağını oynatmak istiyor, ama onun yerine bir nöronu tetikliyor. Senin ne hissedebileceğin, ne de kavrayabileceğin ve asıl amaçladığından tümüyle farklı bir olay.''
Charlie soluğunu gürültüyle koyuverdi.Zinser aldırmadan devam etti, çünkü onun anlamanın eşiğinde olduğunu kavramıştı.
''Ateşlenen nöron parmağın oynayana kadar bir dizi kasıtsız olaya neden oluyor.Yani gördüğün gibi parmağını oynatacak bir 'gücün' bilincinde değilsin çünkü böyle bir gücün yok. sahip olduğun tek şey, bir takım elektronik darbeleri tetikleyecek bir güç. Bunlarda her ne kadar sonunda bir harekete yol açsalar da , senin anlayışının dışında çalışıyor.Onun için bir daha soruyorum: Bedenin üzerinde  sahip olduğun gücü nasıl 'bilebilirsin'?''
Charlie'nin omuzları çöktü.'' sanırım bilemem''
''Bilemezsin. Hareket, deneyimlediğin bir şeydir, ama arkasındaki gücün bilinçli zihin tarafından bilinmesi olanaksızdır.''
      
              
               
 
