kanun

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
326
Baskı Tarihi
2014
Yazılış Tarihi
2014
ISBN
978-605-9908-32-0
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kırmızı Kedi Yayınevi
Editörü
Tunca Arslan
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun'dan, uzun süredir beklenen kitap... İN, Emniyet'te 40 yıl görev yapan bir İstihbaratçının, teşkilat içinde yuvalanan Cemaat'le yüzleşmesini, mücadelesini, kurulan tuzak ve komploları anlatan, Türkiye gündemini sarsacak bir çalışma...

Cemaatçilerin göbeklerinin üstünde motor-şasi numarası mı var?

Mülkiye Müfettişlerine şunları da söyledim: "Kabul edin ki ben Fethullah Gülen Cemaati üzerinde ça­lışma yaptım ve size mülkiye müfettişi olarak, bu çalışmamı tahkik etme görevi verildi. İlk soracağınız soru; 'Hangi ka­nuna dayanarak bu çalışmayı yaptırdınız'şeklinde olacaktı. Kabul edin ki, ben gerer imi yapmadım, Fethullahçı po­lisleri tespit etmedim. Sizden rica ediyorum; siz, bugün bir­likte çalıştığınız Cemaatçi mülkiye müfettişlerinin listesini yapınız bakalım. Size soruyorum, bunların, yani Cemaatçilerin göbeklerinin üstünde motor-şasi numarası mı var; bu numaralara göre Cemaatçi olan kişilere ruhsatname mi çıkartıldı, plaka mı takıldı? Kanunla düzenlenmeyen bir suç icat edip, bu suçlulara da 'Cemaatçi' adını takmış olsaydım, Türkiye demokrasisi­ ne en büyük zararı vermiş olurdum."

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Neden Altını Çizdim?
( http://fizy.com/#s/1a2clm ) Kronos Quartet güzel söyler : Getme getme...

Getme, Getme

Gelip gelip de gelemeyen akarsuydu, kanun; ney; suyun melalini boğuk boğuk haykırdı. Sonra karşılıklı konuştular. Ney ağladı, yakardı kanuna. Kalksın, boşansın istiyordu. Kanul mırıl mırıl direndi. Bir süre böyle çekiştiler. Kudüm dayanamadı, neyi destekledi, haydi! haydi!... Ses yükseldi, yükseldi, vadileri, dağların doruklarındaki buzulları koynuna aldı. Akar su ricaları kıramadı, önce yavaş yavaş sonra hoplaya zıplaya koşmaya başladı. Tribünlerdeki mineler mavi mavi gülümsediler. Güneş ışığını gök kuşağı yapacak şekilde ayarladı. Çalgılar şöyle bir es verdiler, sonra hep beraber güneşe şükranlarını sundular. Karşı dağlardan bir kadın sesi katıldı, "Gözlerin aldı mene, kemende saldı mene, getme getme gel, gözel yar, getme getme gel!" diye yalvardı, suyun arkasından. Nereden çıktığı belli olmayan kavallar katıldı, "Amandır koymayayım, yar gözden saldı meni, getme getme gözel yar, getme getme, gel!" "Gurbanam han gözüne yar, nazla bahan gözüne yar... Yene sürme çekipsen, eller yıkan gözüne yar, getme getme gel..." "Getme, getme" diye yakardığının Türkiye olduğunun farkındaydı. Burun direği sızladı Günay'ın. Bütün gücüyle sevmeye çalıştığı adamlara baktı. Onlar da hüzünlenmiş gibiydiler. senin ala gözlerin, canım ala gözlerin gorhuram birden ölem, yâda gala gözlerim"