Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
393
Baskı Tarihi
Kasım 2007
Yazılış Tarihi
1992
ISBN
9944-125-03-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İzmir
Editörü
Şeref Yılmaz
Yazan: AHMED ŞAHİN
Yazı Kaynağı: Zaman Gazetesi, Ailem Eki, Sayı: 228
Çileli bir devrin hikayesini Ali Ulvi Kurucu merhumun hatıralarından okumak büyük bir şans. Hayatını tamamen ilme adamış yüksek bir kâmet olan merhum Kurucu, hatıralarıyla da irşad vazifesini yerine getiriyor.
Neden Altını Çizdim?
Bugün ülkemizin başkentinin tüm camilerinde tek bir camide okunan merkezi ezan, ve Cuma namazlarında yine aynı tek camiden yapılan merkezi vaaz dinlenmek zorunda! Hutbede ise hocaların asla hürriyeti yok! Kendilerine verilmiş belli bir metni okumaya mecburlar. Böylece "devlet" tek tek hocaların peşinde koşmaktan kurtulmuş! İşte terakki diye buna denir (!)
Yazılı Hutbeler, Vaazlar
Konya'da bulunduğum 1930-1939 yılları zarfında, amcam merhum, Pirî Paşa Camii'nde vaaz ederdi. Fakat o zaman bütün hocalar, vaazlarda ne söyleyeceklerini, önceden yazılı olarak müftülüğe vermek zorunda idiler... Amcam bunları halazadesi Eyvaz-zade Mustafa Efendi'ye yazdırırdı.
Amcam, Mustafa Efendi'ye vaaz mevzularının ana hatlarını söylerken, üzülür, hiddetlenir, hüzünlenir, şöyle konuşurdu:
"Mustafa Efendi, hakimiyet kayıtsız şartsız Türk milletinin mi? Hayır öyle değil! Aslında, esaret kayıtsız şartsız Türk milletine has ve aittir. Hâlin en açık ve en gerçek ifadesi budur. Hâkimiyet değil, mahkûmiyet, mağlûbiyet ve esaret, kayıtsız şartsız Türk milletine ait ve hastır. Başka milletlerin başına böyle bir çember geçirilemez, patlar... Fakat Türk milleti kuzudur, çeker...
Her gün, her yerde hürriyet bayramları yapılır; ama şurada Pirî Paşa Camii'nin kürsüsünden dört garibana yaptığımız sohbet, vaaz ve nasihat tarassut ve kayıt altındadır... Acaba Sulukahve'deki hanendelerin, sazendelerin de böyle bir listesi var mıdır? Onlara da acaba hangi besteyi okudun, hangi şarkıyı türküyü söyledin diye bir soran; çağırıp ifadesini alan bir merci var mı acaba?"
Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
438
Baskı Tarihi
Mayıs 2008
ISBN
978-975-9169-77-0
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Fahri Özdemir
"Bu çıkmazı aşmak için, bir zihin devrimine gerek vardır. Türkiye'de çağdaş ve özgürlükçü düşünce, kendisini yetmiş veya seksen yıldan beri cenderesine alan ipoteği atmalı, Türk modernleşmesinin tarihi eleştirel bir gözle yeniden değerlendirilmelidir."
Ancak bu kambur atıldıktan sonradır ki, Kemal Atatürk adındaki parıltılı ve trajik insan, gerçek boyutlarında ele alınabilir; Türkiye gibi toplumlarda yüzyılda bir yetişen bu büyük kabiliyet, olağanüstü ihtirasları ve olağanüstü hatalarıyla, tarihte ait olduğu yere konabilir."
Soru 4) 1920'ler Türkiyesi demokrasinin nesnel koşullarına sahip midir?
"Koşul"lardan söz edenlerin asıl söylemek istedikleri şey, sanırız başkadır.1920'lerde Kemalistler açısından Türkiye'de demokrasinin koşulları yoktur;çünkü en geç 1923 veya 1924'ten itibaren CHP rejiminin serbest seçim ve serbest basın ortamında iktidarda kalabilmesi imkansızdır.Koşullar hazır değildir, çünkü koşulların hazır olabilmesi için önce halkın "eğitilmesi", sonra Kemalist kadronun her ne koşulda olursa olsun iktidardan düşmemesini sağlayacak tedbirlerin alınması gerekirdi. Sözü edilen tedbirler, 1946-50'de, 1960-65'te, 1971-73'te, 1980-83'te Kemalist aparatın başlıca uğraşını oluşturmuşlardır.Koşullar henüz olgunlaşmamış olacak ki, bu-gün de hala aynı uğraş sürmektedir.