Medine çevresindeki küçük bir beldeden çıkan Müslümanlık görülmemiş, duyulmamış bir hızla yayılmıştı. İmparatorluk, nasıl söyleyeyim? İslam imparatorluğu Pirene'lerden, İndus kıyılarına kadar uzanıyordu. Fethedilen ve birkaç on yıl içinde Müslümanlığı kabul eden ülkeleri saymak gerekir: İber yarımadası, Mağrib, Libya, Mısır, Arabistan, Suriye, Türkiye, Irak, İran, Kafkasya, Pencab. Ve kısa bir süre sonra Sicilya. İskender'in imparatorluğundan sonra, Roma imparatorluğundan sonra, İslam imparatorluğu..
Müslümanlığı yeni kabul etmiş bu halkların birleştirilmesi için yalnızca din yeterliydi.Ortak bir dil gerekiyordu, bu dil, birbirlerinden çok farklı milyonlarca insanı birleştiren çimento olacaktı. Çölde ortaya çıkan, çok az insanın konuştuğu Arap dili yepyeni bir dildi.Kendisine yabancı olan bütün bu kavramları açıklayabilmesi için bu dili zenginleştirmek, uyarlamak, yeni sözcükler bulmak, anlam alanlarını genişletmek, anlamları zorlamak gerekiyordu. Allah’tan, bu dilin kendi yapısı soyut terimlerin formülasyonu için uygundu.Sanki cebir için yaratılmıştı bu dil.
Çevirmek, özümlemek, zenginleştirmek ve geliştirmek.Bir dil inşa etmek müthiş bir maceradır. Bu macera kitaplardan geçti.
Papağan Teoremi -
Sayfa 226
-
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
540
ISBN
978-975-802-04-92
Baskı Sayısı
2. Baskı
Mütercimi
İsmail Yerguz
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Amazonya'ya yerleşen 84 yaşındaki Elgar Grosrouvre, matematik fakültesinden eski arkadaşı ve Paris'te sahaflık yapan tekerlekli sandalye mahkumu Pierre Ruche'e çok değerli bir matematik kitapları kolleksiyonunu gönderdikten sonra evinde çıkan bir yangında ölür. Elgar, Pierre'e yazdığı mektuplarda ünlü matematikçi Fermat ve Goldbach'ın teoremlerini tanıtladığını yazmaktadır. Yangından kurtulan Elgar'ın papağanı "Nofutur", değerli kuş kaçakçılarının sayesinde Paris'e, Pierre'nin safah dükkanı "Binbir Sayfa"ya rastlantı sonucu ulaşır.