Tan Hadisesinin İç Yüzü |
Tan hadisesinin iç yüzünü anlatayım.
O devirde her gazetenin belli bir fikri vardır, her devirde olduğu gibi. Cumhuriyet nazist ve faşist. Tasvir ile Tan da buna karşı. Çok partililikten ve demokrasiden yanadırlar. CHP'ye de muhalifler. Tan'da Hikmet Bayur, İsmet İnönü'nün ve CHP'nin İsviçre bankalarındaki servetlerinin listesini yayınlayacağını yazdı. İsviçre'ye de o sırada Ali Karacan, büyük elçi olarak gönderilmişti, parti göndermişti tabi. Oradaki serveti işletsin diye.
İşta Tan hadisesi. Hadise İnönü'nün ve devrin CHP'sinin bir tertibidir. Herifin matbaasını parçaladılar, listeyi bulmak için. Listenin Hikmet Bayur'da olduğu sanılıyordu. Herifi (Zekeriya Sertel'i) sonra sürdüler dışarı. O da Türkistan'a gitti, belki iş falan bulurum diye. Tabiî bulamadı döndü Paris'e.
|
125 |
|
Şiir |
Şiir bütün iptidai kavimlerde ve edebiyatlarda vardır. Şiirle düşünce aktarılamaz. Bir oyundur şiir. Sözün ölçüye sokulmasıdır. Refah devirlerinin insanının mahsulüdür.
Son devirde Yahya Kemal, Necip Fazıl ve Nazım Hikmet vardır şair olarak. Necip hecede ustadır. Nesrinde iş yoktur Necibin. Günümüzde şair yetişmez, yetişemez. Evlâdım, artık şiirle kavga yapılamaz. Kavganın vasıtası nesirdir.
Mehmed Akif bence şair bile değildir. Bir takım fikirleri, sözleri manzum söylemiştir, o kadar. Akif kuvvetli bir nasir de değildir. Zâten Akif bir vaizdir. İyi bir hatiptir.
|
149 |
|
Kafalardan istibdadı silmek gerek. |
Türkiye'de gençlik iki kaynaklı. Biri tamamen karanlıktan geliyor. Ülkücüler. Ülkücü hareket tamamen haklı ve yerli. Bir nefis müdâfaası ve aksülamel. |
163 |
|
Şiir bir iman sanatıdır |
İman saf aklın konusu değildir. Îman saf aklın kanatlanışıdır. Seyyâl ve müphem hayallere yer verecektir şiir. Sezilir, hissediler ve inanılır. Allah'ın ne varlığı ne yokluğu isbât edilir. Dosto ve Weber çırpınıyorlar inanmak için. En bedbahtlar kafirlerdir. Çünkü neyi kaybettiklerini biliyorlar. İnanmaya ihtiyaç duyuyorlar çünkü. "Men aczel idrâke dereke" Yâni idrâk edemeyeceğini idrâk eden aslında idrâk etmiştir.
Necib bir çileden söz eder. Kitabının ismi de Çile'dir zaten. Hakikatte çile ile iman aynı yerde bulunmaz. Teslimiyetin olduğu yerde çile yoktur. Kendi kendisini inandırmanın cehdi içerisindedir Necib.
İslam, imana varmaktır, kabul etmektir. İnanan adamda tereddüdün verdiği endişe kalmaz. Sonra artık imanın mükellefiyetlerine layık olmak gelir. Allah'a yaklaşırken lâyık olmak için gösterilen gayretler vardır.
Şiir bir iman sanatıdır.
|
171 |
|
Bize bir uşağa öğretilmesi gerekeni öğrettiler |
Biz Batı'yı tanımadık. Bize bir uşağa öğretilmesi gerekeni öğrettiler.. Halbuki, bizim seçmemiz lazım.
Bizim üstün tarafımız imanımız. Onu muhafaza ederek batıyı almalıyız.
|
172 |
|
Tanpınar'ın Yalnızlığı |
Ahmet Hamdi'nin (Tanpınar'ın) şimdi, niçin yalnız kaldığını anlıyorum. Ne Necib, ne Nâzım bu adamla mukayese edilebilir. Diğerleri onun yanında kapıcı dahî olamaz.
Mes'ele bu: Niye bu kadar düştük? Bu istisnaî olarak kayayı çatlatan incir çekirdeği. Pek çok insanla tanıştım, bunu değil anlayabilmek,okuyabilecek idrâk seviyeleri bile yoktu.
Onun muhiti benim de muhitimdi. Tanışmak istemiştim. "Yahu ne yapacaksın? Basit, serseri bir adam. Zamanını kaybedersin" dediler. Çevresi adamı böyle görüyor. Ne yapsın? Yalnız.
|
172 |
|
Bozuk Düzen! |
Bozuk düzen ne demek? Düzen, "nizam" karşılığı. Nizam bozuksa nizam değildir. |
173 |
|
Kurtuluş Savaşı |
Kurtuluş Savaşı mitinin bu kadar yaşatılmasında fayda görmüyorum. Diğer milletlerde mitlerin yaşı elli senedir. Kurtuluş savaşı mitleri elli seneden fazla yaşatılmaz. İstila büyük milletler için bir kazadır. İkide bir anılmaz, hatırlanmaz. Fransa ve Paris iki defa işgal edilmiş. Hiç bir Fransız "kurtuluş günü" yapmaz.
|
174 |
|
Dehşet |
Benim doğumum 1917. Halk Partisi'ni bütün dehşetiyle yaşadım. Faşisttir Halk Partisi, kelimenin tam mânâsıyle faşist. |
178 |
|
Sınıfsız bir cemiyet |
Osmanlı Avrupa'nın daha önce gördüğü rüyayı gerçekleştirmiş: Sınıfsız bir cemiyet. Avrupa bu idealle yaşamış daima. Biz ise bunu gerçekleştirmişiz. Fakat 1838 İngiliz Ticaret Anlaşması'yle biz Batı'ya teslim olmuşuz. O günden beri yarı sömürgeyiz. Yarı sömürge, tam sömürgeden çok daha fena. Tam sömürgede milli hisler şahlanır. Bunda ise öyle değil. Tam bir metres hayatı. Nikahsız evlilik. Bu anlaşmanın resmen kabulü Tanzimat Fermanı ile 1839'da. O günden beri kapitalizm girmiş ülkemize. Ve sınıflı bir cemiyet hâline gelmeye doğru gidiyoruz. Yani Batı'nın hastalığını biz de kapıyoruz, kapitalizmi almakla.
|
179 |
|