Hadise |
Bütün teessürlerimiz, inkisarlarımız, hiddetlerimiz, karşımıza çıkan hadiselerin anlaşılmadık, beklenmedik taraflarınadır. |
23 |
|
Biriyle alay edip gülmek |
Sonradan, bu eve gidip geldikçe, bu çocukların hepsiyle ahbap oldum. Hiç de fena insanlar değillerdi. Yalnız boş, bomboş mahluklardı. Yaptıkları münasebetsizlikler hep buradan geliyordu. İçlerinin esneyen boşluğu karşısında ancak başka başka insanları istihfaf ve tahkir etmek, onlara gülmek suretiyle kendilerini tatmin edebiliyorlar, şahsiyetlerinin farkına varıyorlardı. Konuşmalarına dikkat ederdim. İktisat Vekâleti'nin en küçük iki memuru olan Vedat'la Cihat'ın daire arkadaşlarını, Raif efendinin büyük kızı Neclâ'nın da mektep arkadaşlarını çekiştirmekten, kendilerinde de aynen mevcut olan birtakım giyiniş ve hareket garabetlerini yalnız başkalarında görüp alaya alarak fıkır fıkır gülmekten başka işleri yoktu:
'' Muallâ'nın düğünde giydiği o tuvalet neydi ayol? Kıh, kıh, kıh!''
'' Kız bizim Orhan'ı nasıl tersledi, bir görseydin.. Kah, kah, kah!''
|
28 |
|
Anlaşılması zor bir mahluk |
İnsanlar birbirlerini ne kadar iyi anlıyorlar... Bir de ben bu halimle kalkıp başka bir insanın kafasının içini tahlil etmek, onun düz veya karışık ruhunu görmek istiyordum. Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!.. Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz? Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül tahatıyla öteye geçiveriyoruz?
|
37 |
|
Tahammül edebilmek |
Deli olacağım, yahut öleceğim dersem yalan söylemiş olurum. İnsan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor. Ben de yaşayacağım.. Ama nasıl yaşayacağım!... Bundan sonraki hayatım nasıl dayanılmaz bir işkence olacak!.. Ama ben dayanacağım... Şimdiye kadar olduğu gibi...
|
46 |
|
Kadın |
Kadın, benim için, muhayyilemi kamçılayan, sıcak yaz günlerinde zeytin ağaçlarının altına uzandığım zaman yaşadığım bin bir türlü maceraya iştirak eden, maddilikten uzak, yaklaşılmaz bir mahluktu. |
58 |
|
Gülümseme |
Dünyada bana hiçbir şey, tabiattan melül bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir. |
71 |
|
Maria ile Raif'in entarasan dialoğu |
"Burası Berlin'in en güzel yeridir..." dedi."Bu mevsimde,ziyaretçisi yok denecek kadar tenhadır...Sonra bu garip ağaçlar bana daima hasretini çektiğim uzak memleketleri hatırlatır...Onların alışıltıkl |
91 |
|
İnsan çok fazla artislik yapmamalıdır |
Hepimiz acınmaya layıkız; ama kendi kendimize acımalıyız.Başkasına merhamet etmek ,ondan daha kuvetli olduğunu zannetmektir ki,ne kendimizi bu kadar büyük,ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye |
93 |
|
Yılbaşı |
"Yılbaşının da sence hiçbir hususiyeti yok mudur?" diye sordum. "Hayır" dedi, "senenin diğer günlerinden ne farkı var sanki? Tabiat onu herhangi bir şekilde ayırmış mı? Ömrümüzden bir sene geçtiğini göstermese bile o kadar mühim değil; çünkü ömrümüzü senelere ayırmak da insanların uydurması... İnsan ömrü doğumdan ölüme kadar uzanan tek bir yoldan ibarettir ve bunun üzerinde yapılan her türlü taksimat sunidir..."
|
110 |
|
Yılbaşı |
Senenin diğer günlerinden ne farkı sanki? Tabiat onu herhangi bir şekilde ayırmış mı? Ömrümüzden bir sene geçtiğini göstermesi bile o kadar muhim değil; çünkü ömrümüzü senelere ayırmakta insanların uydurması.İnsan ömrü doğumdan ölüme kadar uzanan tek bir yoldan ibarettir ve bunun üzerinde yapılan her türlü taksimat sunidir...
|
110 |
|