

Başlık | Altı Çizili Satır | Sayfa | |
---|---|---|---|
Değişmeyecek Olan | Değişmeyecek olan, hayata şekil veren, ona bizim damgamızı basan şeylerdir. |
21 | |
Sıcak ekmek gibi hasreti türkünün | "Bulut gelir pâre pâre |
303 | |
Nevâkâr | "Macide gökyüzüne bayılır." dedi. "Bulutlu olmamak şartıyla...Bulutlu olursa tahammül edemiyorum. O zaman hep kendi içime bakıyorum..." |
243 | |
Türkü | Akşam oldu mu pencerenin yanına otururdu. Kaç gündür sokakta küçük bir çocuk peyda olmuştu. Her akşam elinde boş bir şişe veya başka bir kap, evlerinin önünden, türkü söyleyerek geçerdi. |
35 | |
Kalabalık... | Bu kalabalığın gündüz ışığında bile insanı ürperten bir manzarası vardı. |
32 | |
Boşluğun aynası | Mümtaz, bu karanlık aynada henüz başlangıçta olan ömrünün dost hayallerini, babasının altında yattığı ağacı, olduğu gibi bıraktığı çocuk saatlerini, han odasında bâkir tenine çok derin bir aşı gibi |
32 | |
Ölüm mayası | Karanlıkta su sesi, insanın içindeki ölüm mayasının dilini konuşur. |
32 | |
Saz parçası... | Elbisesini giyinirken "İnsan denen bu saz parçası..."diye bir kaç defa tekrarladı. Çocukluğunun mühim bir devrinde çok yalnız kalan Mümtaz, kendi kendisiyle konuşmayı severdi. ... |
14 | |
Zalim Düşünceler | Mehmet, yıpranmamış insanlıktı. inceliklerini kendisinde bulurdu. şimdi de cins horoz gibi lokantanın dibinde kendi kendine kibirleniyordu. bu, maddesine hürmet ve hayranlıktı. |
172 | |
Huzur... | fakat işin garibi, aynı merhalelerden geçmelerine, içlerinde aynı zemberekler çalışmasına rağmen, kendisinde belki onlarla en iyi anlaşacak taraftan habersizdi. |
129 |