Tanrıya Dönüş Azığı

Yazarı
Türü
Akademik
Sayfa Sayısı
0
ISBN
975-8470-03-5
Baskı Sayısı
0
Yayın Evi
babil yayınları
Mütercimi
kenan demirayak
Orijinal Adı
Zâdu'l-me'âd

Kaynaktan Diğer Alıntılar

Başlık Altı Çizili Satır Sayfa Artan sıralama
Sınırsız kardeşlik, ölçüsüz babalık ve sonsuz analık... Bizler yaşamı nasıl seveceğimizi öğreninceye dek, içimizdeki ölüm acısını ve pisliğini yenemeyeceğiz. Ve bizler yaşamı nasıl seveceğimizi öğrenemeyeceğiz, onu hesapsızca, bir kazanç ummaksızın harcam 77
Felaket!.. Gökte cenaze töreni olabilecek yeryüzü düğünlerinde oynamamız ve gökte düğün olabilecek yeryüzü cenazelerinde ağlamamızdır felaket. . . . İnsanın, insanın felaketi olmasıdır, felaket! 76
Felaket!.. İnsan ölümden, ancak yaşamı tam anlamıyla sevemediği için hoşlanmamışrtır. İnsan yaşamından bir felaket yaratmasaydı, ölüm de bir felaket olmazdı. 75
Ölüm Bilgisi Size bilmecelerle konuştuğumu mu düşünüyorsunuz? 73
Akıl ve Mantık Akıl, yükseldiği zaman hayal olur. Mantık, eklemleri yumuşadığı zaman inanç olur. 67
Gelin onu taşlayalım!.. Deniz kenarına dizilip kendi aralarında şöyle konuşan pek çok kafatası bulacaksınız: "Bu deniz bizi uykunun tadından mahrum ediyor. Onun varlığından bir fayda görmüyoruz. Gelin onu taşlayalım!". 63
Masumiyet.. Hayatında ilk kez şehre gelen bedevinin karnı açmış, iştah açıcı kokuların geldiği bir yerden geçiyormuş ve vitrininde tatlı tabakları, insanların da oraya girip yediklerini ve sonra da çıkıp gittiklerini görmüş. Kendi kendine "ant olsun ki bu evin sahibi cömert biri ve büyük bir misafirperverdir." demiş. Lokantaya girip tıka basa yiyip içmiş, sonra konukseverliğine teşekkür etmek için ev sahibini sorunca lokanta sahibi kendisinden para istemiş. Bedevi hayatında konukluk karşılığında hiç para ödememiş olduğu için lokantacının ne demek istediğini anlamayınca lokantacı onu hakime şikayet etmiş. Hakim de ona teşhir cezası vermiş. Bunun üzerine uyuz bir eşeğe ters yönde bindirmişler, eşeğin önüne de bir davulcu koyup şehrin caddelerinde dolaştırmaya başlamışlar. İnsanlar da, bedevi ile alay ederek alkışlıyor, ıslık çalıp kahkahalar atıyorlarmış. Bedevi bu durumdayken aynı kabileden birisi bu şenliğin ne anlama geldiğini sormuş ona. O da, neşeli, gözleri sonsuz neşenin ışığıyla parlar bir şekilde cevap vermiş: "Kardeşim, kızarmış yemeği yedim, eşeğe bindim, çal davulcu çal!" Bu bedevinin iyi niyeti yüzlerce kötü niyetle tek başına mücadele etmiş ve onları zahmetsizce hezimete uğratmıştır. 60
Bir "aydınlık çağ" sıkıntısı olarak, çok dinlilik!.. Bilim ve sanatları, felsefeleri, icatları çok olan ve bilmediğim bir sebeple "aydınlık çağ" diye adlandırdıkları şu zamanda, din ve Tanrı hakkında konuşma cesareti gösterenler, insanların alay etmeleri tehlikesiyle karşı karşıya kalmışlardır. Bu ülkede veya başka ülkelerde bu çağın insanlarının "insanların sıkıntısı dinlerinin çok olmasındandır." dediklerini kaç kez duymuşumdur. 55
Kötüye değil, kötülüğe.. Kötülere değil, kötülüğe kin besleyiniz. Çünkü kötüye kin beslerseniz eğer, onun gibi kötülerden olursunuz. Kötülüğe kin beslediğinizde ise, öldürürsünüz kötülüğü ve iyiliğe yol bulursunuz. 50
Canlar ölesi değil!.. İnsanın taşlar üzerine bıraktığı eserler taşların yok olmasıyla yok olur gider. Fakat insanın, insan kardeşinin ruhuna nakşettiği eserler sonsuza dek kalıcıdır. Ruh sonsuza dek kalıcıdır çünkü. 48