Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
2000
ISBN
975-7462-94-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Dergâh
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılarından derlenen "Yaşadığım Gibi" yazarın, şair, hikayeci - romancı ve edebiyat tarihçisi olarak millî kültürümüzle ilgili özlü fikirlerini yansıtmaktadır.
Neden Altını Çizdim?
Münteha: Son, en son derece, en son yer, nihayet. Son uç.


Zî-hayat: Hayatlı, hayata sâhip, canlı.

Gece, Vapur ve Deniz

O (deniz), bu haliyle bir tabiat parçası olmaktan çıkmış, esrarengiz bağlarla her parçası birbirine bağlı, en dağınık unsurları bile birbirine cevap veren, büyük karanlıklarından müteşekkil sükûtları, fikrin serhatlerini tesbit eden aydınlık noktaları ve kesif vardeninde zîhayat birer hiyeroglif gibi çalkalanan nadir yıldız akisleriyle âdeta bir şiir, kulakla değil, gözle zevkine varılan ve güzelliğine ancak eski bir tılsım gibi buruşuk ve asıl ceylân derisinden sahife üzerinde gözle erişilen, hiç yazılmamış kadar güzel ve müstesna bir şiir olmuştu. Kalabalığa rağmen hiç kimse konuşmuyordu. Gece, belli ki bin bir kollu bir ahtapot gibi hepimize sarılmış, kendisine bendetmiş, mutlak bir duruşu muhafaza etmekten ibaret olan kısa ve kat'î nizamım herkese kabul ettirmişti. Bu sükût, perdeleri indirilmiş ve lâmbaları karartılmış vapurda da böylece devam etti; mücerret ruhlar olmuştuk ve zaman denizinde terkettiğimiz hayatın hatıraları ile mahzun ve onlarla baştanbaşa dolu olduğumuz halde bir müntehaya doğru gidiyorduk.

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
384
Baskı Tarihi
2005
Yazılış Tarihi
1982
ISBN
975-00125-1-8
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Doğu Kütüphânesi
Editörü
Halil Açıkgöz
Bu kitabın yazarı aslında Halil Açıkgöz ancak altını çizdiğimiz tüm satırlar Cemil Meriç'e ait olduğundan yazarı Cemil Meriç olarak girdik.
Neden Altını Çizdim?
İlim sahibi olmadan irfan sahibi olabileceğini sanan çakma ariflere ve irfan sahibi olmadan ilminin kıymet-i harbiyesi olmayacağını göremeyen sözde alimlere ithaf olunur...

İlim ve İrfan

İslâmda âlim olmayan ârif, ârif olmayan âlim olamaz.

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
384
Baskı Tarihi
2005
Yazılış Tarihi
1982
ISBN
975-00125-1-8
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Doğu Kütüphânesi
Editörü
Halil Açıkgöz
Bu kitabın yazarı aslında Halil Açıkgöz ancak altını çizdiğimiz tüm satırlar Cemil Meriç'e ait olduğundan yazarı Cemil Meriç olarak girdik.
Neden Altını Çizdim?
"Osmanlı İmparatorluğu" lafına bu yüzden karşı çıkıyor Cemil Meriç...

İmparatorluk

Ben kelimelerde asalet ararım. "İmparatorluk" kelimesi lanetli bir kelimedir. İslam'da bu kelime var mı?

Türü
Köşe Yazısı
Sayfa Sayısı
231
Baskı Tarihi
1999
ISBN
975-437-031-1
Baskı Sayısı
5. Baskı
Basım Yeri
Özener Matbaası
Yayın Evi
Ötüken Neşriyat

Bazı Kadınlar

Bazı kadınların modern ve devrimci görünmek istemeleri ileri bir sosyal emele sahip olmalarından değil, din ve ahlak baskısından kurtulup diledikleri gibi serbest yaşamaya can atmalarındandır.

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
533
Baskı Tarihi
2006
ISBN
978-975-07-0665-3
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Can Yayınları
Mütercimi
Saadet Özen
Fernando Pessoa, 1935’te öldüğünde, sandığında bıraktığı yapıtlarının sayısını kimse tahmin edemezdi. Onun elinden çıkmış şiirlerin, yazıların altında genellikle başka imzalar vardı. Ama bunlar yalnızca birer takma ad değil, öyküsü, geçmişi, yazgısı, dünya görüşü olan farklı kişiliklerdi. Pessoa’nın ölümünden sonra elyazmaları derlenmeye başladığında, bitmemiş yapıtlar da bulundu içlerinde. Bernardo Soares imzalı Huzursuzluğun Kitabı da bunlardan biriydi. Tarihten, mitolojiden, edebiyattan, ruhbilimden haberdar bir 20.

Kıpırtısızlık Yasası

Günümüzün modern toplumlarında yaşayan üstün varlıklar için bir kıpırtısızlık yasası çıkarabilmeyi isterdim.

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
2000
ISBN
975-7462-94-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Dergâh
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılarından derlenen "Yaşadığım Gibi" yazarın, şair, hikayeci - romancı ve edebiyat tarihçisi olarak millî kültürümüzle ilgili özlü fikirlerini yansıtmaktadır.
Neden Altını Çizdim?
Ne şairane bir cümle: "hakikî rüyası olan her şeyde karanlığın bir hissesi vardır."

Hakikî Rüyası Olan Her Şeyde Karanlığın Bir Hissesi Vardır

Aydınlığı, vuzuhu herkes gibi severim; hayatı yapan şüphesiz ki onlardır. Fakat hakikî rüyası olan her şeyde karanlığın bir hissesi vardır. Gölgesini aydınlıkta bile yanısıra gezdiren insanoğlunun yan tarafını karanlık, esrarengiz gayrişuur yapan asıl hazine, bizi kâinat dediğimiz büyük manzumeye ithal eden bağların mecmuası karışık ve mufassal benliğimiz onda saklıdır. Bunun içindir ki bilhassa sanat, karanlıktan kendini kurtaramamış, hatta nâdir olarak elde ettiği gölgesiz aydınlıklar bile bizzat vuzuhun şiddetiyle hiç olmazsa gözlerimizi kamaştırmıştır.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Aşk hakkında

Aşk, Sarmaşık Demektir

Sakın sen kûy-ı cânânı uzakdur sanma ey Mecnûn Seher yola giren âşık gece Leylâ'da akşamlar (Bursalı İsmail Beliğ(ö.1729) Ey Mecnun! Aşka tutulduğun andan itibaren sevgilinin yurdunu kendine uzak sanma artık. Çünkü seher vakti yola çıkan her âşık, daha o gece Leylâ'da akşamlar.. ...... Aşk (ışk) kelimesinin sözlük anlamı "sarmaşık" demektir.Bahçeye düşen sarmaşık tohumu nasıl bütün bahçeyi sarıp sarmalar,hatta dışarı taşarsa;gönle düşen aşk tohumu da bütün bedeni sarıp sarmalar,oradan etrafa yayılır. ....... Sarmaşığın özelliği,sarıldığı ağacı içten içe kurutması,bitirmesi,sonunu hazırlamasıdır.Nitekim aşk da insanı sarınca onu içten içe eritip yok eder.Dıştan görünen yanlızca aşktır ve aşık da çevresini görmez olur.Çünkü sarmaşık onu öyle çevrelemiştir ki,dışarıda olup bitenleri ne duyar,ne görür;hatta duymak ve görmek de istemez. Aşka tutulan ağaçta artık bütün buyruklar sarmaşık tarafından verilir ve âşık "herkesi kör;dört yanı duvar sanır." Dıştan bakanlar onun sarmaşığını görürler ama ağaç sarmaşıktan fırsat bulup çevresini göremez.Sarmaşık nasıl hızlıca büyüyüp ağacı kaplarsa, aşk da öyle hızlı gelişir ve âşık (Mecnun) daha sabahtan akşama varmadan aşk sarmaşığıyla sarılıp geceyi onun koynunda geçirir (Leylâ'nın hayaliyle sarılıp yatar)

Yasal evlat

Yirmi bir yaşındayım. Soyadım Dolgorukiy. Yasal babam, Versilov'ların eski kölesi Makar İvanov Dolgorukiy. Her ne kadar sözcüğün tam anlamıyla yasadışı bir evlatsam, bu konuda kimsenin en küçük bir kuşkusu yoksa da, yasal bir babamın bulunması beni yasal bir evlat sayılmama yetiyor. Dinleyin anlatayım...

Söylediklerimle söylemek istediklerim arasındaki ayrılık

Yazmak, sanırım başka hiçbir dilde Rusça'da olduğu kadar güç de değildir. Buraya kadar yazdıklarıma şöyle bir göz attım, kafamdakilerin yazdıklarımdan çok daha üstün, akıllıca oldukları kaçmadı gözümden. Akıllı bir kişinin söylediklerinin kafasındakilerden çok daha bayağı, basit olup çıkmasının nedenini de hep düşünmüşümdür. Çok kereler geldi başıma bu. Özellikle bu son, uğursuz yıl süresince insanlarla olan sözlü ilişkilerimde bu ikilik yani söylediklerimle söylemek istediklerim arasındaki ayrılık çok acı çektirdi bana.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
231
Baskı Tarihi
2009
Yazılış Tarihi
2001
ISBN
975-539-379-X
Baskı Sayısı
5. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Ayrıntı
Editörü
Müge Karolom
Mütercimi
Funda Uncu Irklı
Orijinal Adı
Choke

Jesus Christ

İşin aslına bakarsanız, eğer İsa çarmıha gerildiğinde kahkahalarla gülmüş olsaydı, Romalıların üzerine tükürseydi veya acı çekmekten başka bir şey yapabilseydi, çocuk kiliseyi çok daha fazla sevebilirdi.