Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
69
ISBN
9753500173
Baskı Sayısı
8. Baskı
Yayın Evi
İşaret Yayınları
Mütercimi
Prof. Dr. Hüseyin Hatemi
Orijinal Adı
Çehar zindan-ı insan

Dr. Ali Şeriati (1933-1977), İranlı toplumbilimci ve İslam düşünürü. Paris'te doktora yaptıktan sonra İran'a döndü. Kadro, unvan ve serveti değil, mustaz'aflar uğruna kendini adama yolunu seçti. Tutuklandı ve "serbest" bırakıldıktan sonra da düşünmeyi ve konuşmayı sürdürdü. Kısa süren hayatı; düşünme, konuşma, yazma ve yol gösterme ile dolu geçti. İran gençliği üzerindeki etkilerinden rahatsız olan yönetim, daha önce de denenmiş bir düzene başvurdu: Ali Şeriati'ye yurtdışına çıkış izni verdi (Mayıs 1977).

Insanın Dört Zindanı

İnsan ilk zindanından, “Doğa” (Naturalizm) zindanından, bilincini, irade ve yaratıcılığını, Doğa’yı tanımakla yani bilimle kurtarabilir ve elde edebilir. İkinci zindan olan “Historizm” zindanından Tarih Felsefesini ve Tarihsel determinizmin nasıl yönlendirileceğini kavramakla Tarih bilimi ile kurtulabilir. Üçüncü zindanından “Sosyolojizm”den Toplumsal Düzen zindanından da bireyler yine bilim ile kurtulabilir, ve kendi toplumsal düzenlerinin kurucusu olabilirler. Dördüncü zindan, zindanların en kötüsüdür, insan bu zindanda tutsakların en acizi durumundadır. Bu zindan “Kendimdir”. Kolayca ele geçirilemeyen bu korkunç dördüncü zindandan, insan aşk gücü ile kurtulabilir. Aşk, akıl ve mantığın ötesinde, bizi kendimize başkaldırmaya ve kendimizi (nefs-i emmare) yadsımaya çağırır. Gereğinde bir ülkü veya başkası uğruna fedakarlık etmeye çağırır. Bu insan olma sürecinin en üst aşamasıdır.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
231
Baskı Tarihi
2009
Yazılış Tarihi
2001
ISBN
975-539-379-X
Baskı Sayısı
5. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Ayrıntı
Editörü
Müge Karolom
Mütercimi
Funda Uncu Irklı
Orijinal Adı
Choke

Aptal

Ve çocuk bir resmin, bir heykelin veya hikâyenin, sevilen birinin yerini alabileceğini sanacak kadar aptaldı.

Türü
Köşe Yazısı
Sayfa Sayısı
231
Baskı Tarihi
1999
ISBN
975-437-031-1
Baskı Sayısı
5. Baskı
Basım Yeri
Özener Matbaası
Yayın Evi
Ötüken Neşriyat

Modern Adam Üzerine II

Sahici modern adam, üç zaman içinde yaşamasını bilendir.Modernliği, bugüne münhasır olmadığı için, devamlıdır. Geçmişi bugunü ve yarını aynı liyakatla temsil eder. Modern olduğu kadar muhafazakar ve muhafazakar olduğu kadar da inkılapçıdır. Gençliğe vereceğimiz inkılap fikrinde, zamanın üç unsurundan hangisini ihlal edersek, onun bizden acı bir şekilde intikam alması ihtimali vardır. Tarihi inkar edersek, irtica tehlikesi, geleceği inkar edersek, ihtilal tehlikesi, günün icaplarını inkar ederek, yerine göre her iki tehlike de karşımıza çıkar. Sosyolojide, sosyal dinamik adını alan toplum sıkışmalarının neticeleri çok defa bunlardır.

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
345
Baskı Tarihi
Eylül 2009
Baskı Sayısı
2. Baskı
Yayın Evi
Timaş
Editörü
Neval Akbıyık

Deniz Gibi Bir Kadın

Çoğu insan, intizamlı çekmeceler ve askılarla düzenlenmiş, gürültü patırtıdan uzak bir hayat diler... Ama onun hayatı tam tersine, ağzı bir türlü kapatılmayan şişkince bir bavula benzerdi.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
125
Baskı Tarihi
Eylül 2009
ISBN
978-975-6107-25-6
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
İstanbul Sistem Matbaacılık
Yayın Evi
Lacivert Yayıncılık
Mütercimi
İhsan Özdemir

Önemli olan

Önemli olan tek bir an vardır, o da 'şimdi'dir. En önemli an şu andır çünkü bir tek ona sözümüz geçer. İnsana en gerekli olan kişi şu an yanında olan kişidir. Çünkü hiç kimse günün birinde bir başkasına işinin düşüp düşmeyeceğini bilemez ve de insan için en önemli uğraşı o an yanında olan kişiye iyilik yapmaktır. Zira bu, insanın yeryüzüne gönderiliş gayesidir!

Türü
Şiir
Sayfa Sayısı
117
Baskı Tarihi
2006
ISBN
9789754588033
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
İş Bankası Yayınları / Hasan Ali Yücel Serisi
Mütercimi
Tahsin Yücel

Utanç

Susuzluğumuzdan daha büyük olan bardaklarımız, sürahilerimiz yüzünden biraz utanıyordum.

Türü
Şiir
Sayfa Sayısı
117
Baskı Tarihi
2006
ISBN
9789754588033
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
İş Bankası Yayınları / Hasan Ali Yücel Serisi
Mütercimi
Tahsin Yücel

Değnek

Çiçeklerle yapraklı dalların değnek için mi yapıldığı, yoksa değneğin dallarla çiçeklerin güzelliğini göstermek için bir bahane mi olduğuna hangi düşüncesiz ölümlü karar verebilir?

Türü
Şiir
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı

Kabulleniş

Eğer miras olarak bunca şeyin içinde Fırtınalar kalıyorsa bana, bilinmeyen Tehlikelerle dolu kayalar üzerinde, Boralarla savaşa katlanmalıysam eğer ben, Yanlışlık bendeydi, savunmacı sözcüklerle Hatalarımın üzerini örtmek istemem; Düştüğüm durumun sorumlusu yine benim Teknemi kayalıklara doğru ben sürükledim.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
157
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
İletişim Yayınları
Vikipedi, özgür ansiklopedi İnsancıklar, 19. yüzyıl Rus yazarlarından Dostoyevski'nin ilk romanı (1846). İlk Rus toplumsal romanı sayılır. Romanın ana teması diğer Dostoyevski romanlarında olduğu gibi "acıma" dır. Eserin ortaya çıkışı ilginçtir: Yazar eseri bitirir bitirmez bir arkadaşına (Grigoroviç) okutur, o da eserden o kadar etkilenir ki romanı hemen gecenin bir yarısı döneminin önemli şairlerinden Nikolay Nekrasov'a götütür.
Neden Altını Çizdim?
Dostoyevski ilk romanı olan İnsancıklar'ı yazdığında 24 yaşındadır. "çizmeye gururumu korumak için ihtiyacım var." dediği sıralarda Gogol'un Palto'su da yayınlanmıştı. Palto'nun sarsıcı tarafı "bir insan hayatını neye bağlarsa, umudu her neydeyse onunla yaşar, onda nefes alır, onunla ayakta kalır. Varoluşuna o anlamı yükler sadece ve elinden kendini hayata bağlayan tek ve en önemli tutanağı alırsanız, ölür." cümlesini hiç acımadan yüzümüze çarpıyor oluşuydu. İnsancıklar'ın yukarıda alıntıladığım bölümününse bende başka çağrışımları oldu. Elim ayağım buz keserken, yazmadan geçemedim.
Peki, insanların soğuğundan korunmak için ruhumuza ne giydireceğiz? "İnsan içine çıkmak" çizmeyle, kürkle, paltoyla, koca bir nasreddin hoca fıkrasına çevirdiğimiz hayat... ve insanlar neden bir çıplak gördüklerinde, ona acıyarak, aslında sırtlarının pek oluşundan gurur duyar? İnsan neden kendinden herhangi bir ölçütte altta olanı ezme, aşağılama güdüsündedir? Ruhumuzu ezme fırsatını vermeyelim diye neleri giyiyoruz üstümüze?
Dostoyevski'nin ve benim sorum bu.

İnsan paltoyu başkaları için giyer!

Yarın daireye giderken ne giyeceğim ayağıma? Bu düşünce insanı perişan etmeye yeter de artar Varvara'cığım. Aslını ararsanız, kendim için üzülmüyorum. Dondurucu soğukta paltosuz, yalınayak da dolaşabilirim. Ne yapayım, katlanırım. Uysal, küçük bir insanımdır... Ama elalem ne der? Dili zehir saçan o canavalar daireye paltosuz geldiğimi görünce neler söylemezler! İnsan paltoyu- belki çizmeyi bile- başkaları için giyer. Çizmeye gururumu korumak için ihtiyacım var.