İnsan hakları

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
219
Baskı Tarihi
1996
Yazılış Tarihi
1996
ISBN
975-355-187-8
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İz
Yazdığı tüm eserlerde "Müslümanca düşünme" kaygısını öne çıkaran Rasim Özdenören'in 1996 baskılı bu eseri, 28 Şubat döneminin baskıları altında dahi gayet mutedil şekilde kaleme alınmış ve "yeni dünya düzeni" persektifinden Müslüman'a İslam'a teslim olmayı öğreten bir eser.

İnsan hakları mı dediniz? VI

Cumhuriyetin ilanı, özünde Padişahı ve Halife'yi bertaraf etme amacını güdüyor idiyse de, bu amaçla iç içe olarak keza Hristiyan azınlığın haklarını teminat altına almak da hakim gayeler arasında sayılmalıdır. Cumhuriyet, bu gayesini gerçekleştirmekte o kadar kararlı ve o kadar ileri giden bir tutum sergilemiştir ki, Hristiyan alemine mahsus hukuku bu ülkede yaşana Müslim gayrimüslim bütün insanları kapsayacak hale getirmiştir. .. Peki bu ülkede yaşayan Müslüman çoğunluğa reva görülen muamele ne olmuştur? Onlar, kendilerine has giyim kuşamlarını giymekten yasaklanmıştır; onlar Hristiyan şapkası giymeye zorlanmıştır, giymeyenler ölümle cezalandırılmıştır; onların medreseleri kapatılarak dini eğitim görmeleri önlenmiştir; onların gazetelerde dini yayınlar yapmaları yasaklanmıştır; sureta din ve vicdan özgürlüğü öngörülmüş olmasına rağmen, dine dayalı örgütlere izin verilmemiştir.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
219
Baskı Tarihi
1996
Yazılış Tarihi
1996
ISBN
975-355-187-8
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İz
Yazdığı tüm eserlerde "Müslümanca düşünme" kaygısını öne çıkaran Rasim Özdenören'in 1996 baskılı bu eseri, 28 Şubat döneminin baskıları altında dahi gayet mutedil şekilde kaleme alınmış ve "yeni dünya düzeni" persektifinden Müslüman'a İslam'a teslim olmayı öğreten bir eser.

İnsan hakları mı dediniz? V

Roger Garaudy, 1985 yılında, Fransız Millet Meclisi'nde, bir milletvekilinin insan hakları konusunda şu konuşmasını aktarıyor: "Şunu açıkça söylemeliyiz ki, üstün ırkların aşağı ırklar üzerinde tabiidir ki, hakları vardır..." Milletvekilinin bu sözü, insan haklarının ilan edildiği bir ülkede bunu söylemeye nasıl cesaret ettiği biçiminde itiraza uğrayınca, aynı milletvekili bu itiraza şu cevapla karşı çıkar: "Eğer bu itiraz haklıysa, İnsan Hakları Beyannamesi Ekvator Afrikası'nın siyahları için yazıldı ise, hangi hakla onları mübadeleye, ticarete zorlayacaksınız? Sizi çağırmıyorlar ki onlar" Ve devam eder: "İnsan hakları söz konusu olamaz, geri kalmış halkların üzerinde Batı'nın mutlak üstünlüğü vardır"

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
219
Baskı Tarihi
1996
Yazılış Tarihi
1996
ISBN
975-355-187-8
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İz
Yazdığı tüm eserlerde "Müslümanca düşünme" kaygısını öne çıkaran Rasim Özdenören'in 1996 baskılı bu eseri, 28 Şubat döneminin baskıları altında dahi gayet mutedil şekilde kaleme alınmış ve "yeni dünya düzeni" persektifinden Müslüman'a İslam'a teslim olmayı öğreten bir eser.

İnsan hakları mı dediniz? IV

Durum böyle olunca Tanzimat Fermanları (1839, 1845, 1856) ile olsun, Meşrutiyet Anayasaları ile olsun Müslümanlarla gayrımüslimlerin kanun önünde eşit saılması hususunda direnilmesi, aslında gayrımüslim Osmanlı tebaasının farkettiği gibi, onlara bir hak kazancı sağlamış olmuyor, fakat sahip oldukları bazı imtiyazları ellerinden almış olmak gibi bir sonuç doğuruyordu. Fakat buna rağmen Avrupa Devletlerinin (özellikle İngiltere'nin) bu hususta ısrarlı olmasını nasıl açıklamalıyız? Bu soruya bugünden geriye bakarak ve Tazminat'ın müncer olduğu sonuçları göz önünde bulundurarak cevap vermemiz zor değildir. Nitekim "tedabir-i müessirenin ittihazı" zımnında katedilen mesafe, I. ve II. Meşrutiyet idarelerinden geçerek Cumhuriyete kadar ulaşmıştır. Buna bakarak Fermanlarda öngörülen eşitliğin, aslında, uzun vadede, Müslümanlara ve gayrımüslümlere İslam hukukunun uygulanmasını sağlamak yerine, onlara Hristiyan Batı hukukunun uygulanmasını hedef tutmuş olduğunu söyleyebiliriz.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
219
Baskı Tarihi
1996
Yazılış Tarihi
1996
ISBN
975-355-187-8
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İz
Yazdığı tüm eserlerde "Müslümanca düşünme" kaygısını öne çıkaran Rasim Özdenören'in 1996 baskılı bu eseri, 28 Şubat döneminin baskıları altında dahi gayet mutedil şekilde kaleme alınmış ve "yeni dünya düzeni" persektifinden Müslüman'a İslam'a teslim olmayı öğreten bir eser.

İnsan hakları mı dediniz? III

1793 yılında karışıklık çıkaran rahiplerin idamına karar verilir. Aynı yıl, bir yasa çıkartılarak iç ya da dış düşmanlarla işbirliği yapan din adamlarının idamına hükmedilir. İşbirliğinin tespiti için iki tanık yeterli sayılmaktadır. Devrim partizanları, artık din düşmanı pozisyonunu benimsemişlerdir. Hristiyanlığa karşı oluşan hareket, Paris'teki bütün kiliselerin, tapınakların kapatılmasının, bütün din veya inançların en kısa zamanda önlenmesinin öngörüldüğü bir noktaya ulaşır. Bir kilisenin veya tapınağın açılmasını isteyen kimse tutuklanacaktır; rahipler bütün kamu görevlerinden ve kurumlarından uzaklaştırılacaktır. Ne var ki, bu tür tedbirlerin İnsan Hakları Bildirisi'nin getirdiği özgürlük ilkesine aykırı olduğu çabuk farkedilir. Rebespierre, din karşıtı tedbirlerin ve tanrıtanımazlığın aristokrat bir yön taşıdığını açıklayarak Hristiyanlığa karşı çıkanların hainler, düşman ajanları olduklarını belirtir. Keza Danton, "dine karşı girişilen maskaralığa" son verilmesini ister. Çıkartılan bir yasayla "inanç özgürlüğüne karşı her türlü şiddet hareketi ve tedbiri" yasaklanır. .. 1794'te Konvansiyon, Devletle Kilise'yi ayırır. 1795 yılı içinde inanç özgürlüğü ilan edilir, Kilise mensuplarına kiliselerinden yararlanma izni verilir, onlardan şöyle bir bildirimde bulunmaları istenir: "Fransız yurttaşlarının tamamının egemenliğine inanıyorum, Cumhuriyet yasalarına boyun eğip saygı göstermeye söz veriyorum" .. 19. yüzyılın ilk yarısında İngiltere ve Fransa, insan hakları konusunda Osmanlı Devleti'ni zorlarken, henüz kendi içlerindeki sürtüşmeleri ve çatırdamaları teskin edebilmiş değillerdi.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
219
Baskı Tarihi
1996
Yazılış Tarihi
1996
ISBN
975-355-187-8
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İz
Yazdığı tüm eserlerde "Müslümanca düşünme" kaygısını öne çıkaran Rasim Özdenören'in 1996 baskılı bu eseri, 28 Şubat döneminin baskıları altında dahi gayet mutedil şekilde kaleme alınmış ve "yeni dünya düzeni" persektifinden Müslüman'a İslam'a teslim olmayı öğreten bir eser.
Neden Altını Çizdim?
İnsan hakları, Kilise'ye karşı mücadelenin anahtar kelimesiydi. Özgürleşen ve halkarını kendisi alıp, kendi haklarını da kendisinin tanımlayabileceğine inanan insan, seküler ve profan insandır. Acaba Müslüman böyle olabilir mi?

İnsan hakları mı dediniz? II

Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi (1789), Amerikan özgürlük belgelerinden ve özellikle Bağımsızlık Bildirisi'nden yararlanmış olsa bile etkisi ve yaygınlığı ondan daha fazla olmuştur. Bayet, bu bildiri için: "...Ne yazık ki, Bildiri herkesçe benimsenmiş değildir. 29 Mart 1790 tarihinde Papalık, herkese "din konusunda istediği gibi düşünme ve düşüncesini serbestçe açıklama özgürlüğünü tanıyan" maddeleri şiddetle mahkum etti. Böylece mücadele başlamış oldu. Bu mücadele 1790 Temmuzunda, Meclis'İn papaz takımının sivil örgütünün kuruluşunu karar altına lması ve bütün din adamlarının "yurttaş yemini" etmelerini istemesi üzerine iyice kızıştı. Din adamlarının büyük bir kısmı reddetti bunu. Bir yandan "anayasacılar"ın yani "yeminliler"in, öte yanda "kafa tutanların" yani "yemin vermeyenlerin" birbirine karşı dikeldikleri görülür. 1792'den sonra bu sonuncular halk düşmanı ilan edilmişlerdir.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
219
Baskı Tarihi
1996
Yazılış Tarihi
1996
ISBN
975-355-187-8
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İz
Yazdığı tüm eserlerde "Müslümanca düşünme" kaygısını öne çıkaran Rasim Özdenören'in 1996 baskılı bu eseri, 28 Şubat döneminin baskıları altında dahi gayet mutedil şekilde kaleme alınmış ve "yeni dünya düzeni" persektifinden Müslüman'a İslam'a teslim olmayı öğreten bir eser.

İnsan hakları mı dediniz? I

... Çünkü insan hakları adı altında toplanan hakların tümü, son tahlilde, insanların Kilise karşısında özgü düşünmelerinin yolunu açmak ve kilise karşısında insanın tâbi olacağı kanunu kendi eliyle meydana getirebilmek amacına matuf olmuştur. Olay, bu mahiyeti itibariyle hem sekülerdir, hem profandır. .. İnsanlar, dinlerin ve vicdanların özgür olduğunu, dolayısıyla herkesin dinini seçmekte serbest olduğunu kime karşı ileri sürüyordu? Böyle bir talep, Hristiyan Batı dünyasında soyut ve keyfi bir anlam taşımıyordu. Bu talebin doğrudan muhatabı Kilisenin kendisidir.