eğitim

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
207
ISBN
978-605-4195-17-6
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Düşün
Editörü
H.Ahmet Menteş
Neden Altını Çizdim?
Bugünün bakış açısından pek hamasi gelebilir bu sözler ama burada tarif edilen anlayış, bugün Fethullah Gülen hareketi tarafından birebir temsil ediliyormuş gibi geliyor. Nurettin Topçu'nun dergisinin adı "Hareket" idi, Gülen hareketinin dergisinin adı "Aksiyon"! "İnanmış bir ruhun, bu topraklar üzerinde cemaat şuuruyla varlığına sahip çıkması, vatan çocuklarına iman ve ideal aşısı yapacak münevver kadroların yetişmesi" ideali de tam olarak bu hareketin felsefesini tanımlamıyor mu?

Milletin ruh cephesindeki zaferi, millet ruhunu yapan maarifin başarısına bağlıdır.

O (Nurettin Topçu), milletin ruh cephesindeki zaferini, millet ruhunu yapan maarifin başarısına bağlıyordu. "En büyük emeli, ebedi olduğuna, inanmış bir ruhun, bu topraklar üzerinde cemaat şuuruyla varlığına sahip çıkması, vatan çocuklarına iman ve ideal aşısı yapacak münevver kadroların yetişmesi idi." Bütün gayretleri geleceğimizin sahibi olacak böyle bir neslin yetişmesini sağlamak için oldu.

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
2000
ISBN
975-7462-94-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Dergâh
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılarından derlenen "Yaşadığım Gibi" yazarın, şair, hikayeci - romancı ve edebiyat tarihçisi olarak millî kültürümüzle ilgili özlü fikirlerini yansıtmaktadır.

Ölü olarak yaşamayı kendiliğinden kabul etmiş gençler

Gençlerimiz ihtirassız, hatta heyecansız; gençlik bir takım meselelere açılmak, onları hararetle yaşamaktır. Boşlukta ne san'at eseri, ne de fikir olur. En dışımızda görünen bilgi bile içimizde yaşayan bir azap şeklinde olmalıdır. Mektep bitirmek için mektep bitirilmez. Her genç enginde bir gemi gibi her an kendi kendisine (ben neyim) -(niçin buradayım)- (Ne yapmak istiyorum) sualini sormalıdır. Bunu yapmayan genç hiçbir zaman genç olamayacak bir ihtiyardır. Yani ölü olarak yaşamayı kendiliğinden kabul etmiş demektir.

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
207
ISBN
978-605-4195-17-6
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Düşün
Editörü
H.Ahmet Menteş

Bir kitaba muhtacız

Bize bütün hareketlerimiz için değer ve kaide sunacak, satıcıdan siyasiye, doktordan gazeteciye, çocuktan ihtiyara kadar hepimizin yaşayışına ruh ve mânâ katacak, anlaşılmış, sistemleştirilmiş, hikmetleri, bütününün birliği içinde saklayarak her aleme pencerelerini açacak büyük mektebin temel hakikatlerini ihtiva eden bir kitaba muhtacız. Bu kitabı, asrın anlayışıyla, bütün hürriyet, bütün hikmet ve bütün hakikatiyle mektebimize temel yapmalıyız. Bu Kitap KUR'AN'dır.

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
2000
ISBN
975-7462-94-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Dergâh
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılarından derlenen "Yaşadığım Gibi" yazarın, şair, hikayeci - romancı ve edebiyat tarihçisi olarak millî kültürümüzle ilgili özlü fikirlerini yansıtmaktadır.

Faydasızı ciddiye almak kabiliyeti

Bizim orta okullarımız, liselerimiz bazı sergilerde boşuna işleyen makinalara benzer. Yani mücerrette çalışırlar. Çocuk 7 yaşında ilkokula başlar, 21'de yahut 25'de faydasızı ciddiye almak kabiliyetine göre üniversiteyi bitirir. Daha 1870'den evvel Bismarck lise mezunu proleterlerinden bahsediyordu. Biz şimdi onun bu alayının ikinci safhasında, yani devlet memuriyetinin dışında içtimaî fonksiyonu olmayan işsiz kalabalığı karşısındayız. Bu vakıa, önüne geçemezsek, yarın Türkiye'yi kökünden sarsacaktır. Bu o kadar gözle görülür bir hakikattir ki söylemekle hiçbir keramette bulunmuyorum.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
264
Baskı Tarihi
2005
Yazılış Tarihi
1981
ISBN
975-437-016-8
Baskı Sayısı
14. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Ötüken Neşriyat

Medrese

Medrese, bugünkü gibi, çeşitli ilim sahalarında öğrenci yetiştirecek kadar ihtisas kazanmış kimselerin kendilerine talip olan öğrencilere sistemli bilgi vermesi esasına dayanır. Burada eğitim bakımından en önemli husus, öğrenimin belli kalıplar içinde dondurulmamış olmasıdır. Sınıf yerine ders esası vardır. Bir öğrenci istediği hocadan, istediği dersi alır; bütün öğretimini bir tek medresede başlayıp bitirmeside gerekmez. Herhangi bir ders sahasında başka bir yerde çok meşhur olmuş bir hoca varsa, oraya giderek o dersi okuyabilir. Böylece son derece verimli bir akademik rekabet esası getirilmiştir. İmtihanlar da sadece dersin hocası tarafından değil, bir imtihan heyeti tarafından yapılır. Ayrıca hocaların tayin, terfi, vs. meseleleri bizim şimdi kullandığımız usulden daha çok İngiliz ve Alman üniversitelerindekine benzemektedir.

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
384
Baskı Tarihi
2005
Yazılış Tarihi
1982
ISBN
975-00125-1-8
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Doğu Kütüphânesi
Editörü
Halil Açıkgöz
Bu kitabın yazarı aslında Halil Açıkgöz ancak altını çizdiğimiz tüm satırlar Cemil Meriç'e ait olduğundan yazarı Cemil Meriç olarak girdik.
Neden Altını Çizdim?
Üstadın sivri dili müthiş!

Manzara Meydanda

Aslında "Cumhuriyet eğitiminin etkileri yarışması" iyi bir fotoğraf yarışması olur. Manzara meydanda...

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
438
Baskı Tarihi
Mayıs 2008
ISBN
978-975-9169-77-0
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kırmızı
Editörü
Fahri Özdemir
"Bu çıkmazı aşmak için, bir zihin devrimine gerek vardır. Türkiye'de çağdaş ve özgürlükçü düşünce, kendisini yetmiş veya seksen yıldan beri cenderesine alan ipoteği atmalı, Türk modernleşmesinin tarihi eleştirel bir gözle yeniden değerlendirilmelidir." Ancak bu kambur atıldıktan sonradır ki, Kemal Atatürk adındaki parıltılı ve trajik insan, gerçek boyutlarında ele alınabilir; Türkiye gibi toplumlarda yüzyılda bir yetişen bu büyük kabiliyet, olağanüstü ihtirasları ve olağanüstü hatalarıyla, tarihte ait olduğu yere konabilir."

Tek parti rejiminde din eğitimi politikası

1924'te medreselerin kapatılmasıyla, mesleki amaçlı din eğitimi devletin rersmi görevleri arasına katılmıştır. BU nedenle Maarif Vekaleti tarafından açılan 29 adet imam hatip okulundan sadece ikisi 1925-26 yılımda ayakta kalabilmişlerbunlarda 1930'da öğrencisizlikten kapatılmışlardır. Medrese sisteminin üst düzeyini temsil eden Fatih ve Süleymaniye medereseleri 1924'te İstanbul Darülfünunnu bünyesindeki İlahiyat fakültesiyle birleştirilmiştir. 1924-25 ders yılında 284 talebesi olan bu fakülte 1933 üniversite reformu sonucunda yüksek islam Enstitüsüne çevrilmiş ertesi yıl sadece 20 öğrencisi kaldığından kapatılmıştır. BU tarihten ilahiyat fakültesenin yeniden kurulduğu 1949 yılına kadar Türkiyede herhangi bir yasal bünyede İslam dini eğitimi verilmediği anlaşılıyor. Devlet tarafından kurulan din okulları kapatılmıştır;sivil okullarda da din eğitimi kaldırılmıştır; devlet okulları dışında din eğitimi verilmesi 1924 yılından itibaren suç haline getirilmiştir.. Ek olarak 1928'den itibaren eski yazıyla eğitim yaptrmak da yasaklanmıştır. Günümüzde İslam dinin Türkiye'deki entellektüel kadrolarında tesbit edilen bazı zaafların kaynağını, o halde, İslam dinine özgü geleneklerden çok Cumhuriyet rejiminin eğitim politikalrında aramak daha doğru olacaktır. Cahil bıraktırılmış kişileri cahillikle suçlamak, herhalde adil bir yaklaşım sayılmaz

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
540
ISBN
978-975-802-04-92
Baskı Sayısı
2. Baskı
Yayın Evi
Güncel Yayıncılık
Mütercimi
İsmail Yerguz
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Amazonya'ya yerleşen 84 yaşındaki Elgar Grosrouvre, matematik fakültesinden eski arkadaşı ve Paris'te sahaflık yapan tekerlekli sandalye mahkumu Pierre Ruche'e çok değerli bir matematik kitapları kolleksiyonunu gönderdikten sonra evinde çıkan bir yangında ölür. Elgar, Pierre'e yazdığı mektuplarda ünlü matematikçi Fermat ve Goldbach'ın teoremlerini tanıtladığını yazmaktadır. Yangından kurtulan Elgar'ın papağanı "Nofutur", değerli kuş kaçakçılarının sayesinde Paris'e, Pierre'nin safah dükkanı "Binbir Sayfa"ya rastlantı sonucu ulaşır.

Bilim Metodu

Ne birinin piramidi, ne öbürünün kuyusu ne de üçüncüsünün aletleri gereklidir bilimsel gerçeğin oturtulması için, tanıtlamaların kesinliğini de güçlendiremez bunlar. Hayal gücünü etkilemek ve “bu gerçek bizi niçin ilgilendiriyor?” sorusuna cevap vermekten ibarettir bunların işlevleri. İnsanları inandırmak için güzel hikayelerle süslemek gerekir bilimin gerçeklerini. Burada mitin işlevi gerçekle rekabet etmek değil, insanların, önem verdikleri ve kendilerine düşler kurduran şeylerle yakınlık kurmalarını sağlamaktır.