Türü
Roman
Sayfa Sayısı
419
Baskı Tarihi
2010
Yazılış Tarihi
1935
ISBN
978-975-07-0776-6
Baskı Sayısı
7. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Orijinal Adı
The Clown and His Daughter
Sinekli Bakkal, Halide Edip Adıvar'ın ünlü romanıdır. İlk olarak İngilizce The Clown and His Daughter, (Soytarı ile Kızı) adıyla 1935 yılında Londra'da yayımlanmıştır. Türkçe olarak ilk defa 1935 yılında Haber gazetesinde tefrika edildi. Daha sonra 1936 yılında kitap olarak basılmıştır. 2006 itibariyle 37. basımı yapılmıştır. Birçok yabancı dile çevrilen roman, 1942'de CHP Roman Armağanı'nı kaz
İstanbul, gümüş sisli bir sabah rüyası görüyor.
Karanlık dağıldı. Şehrin üstü inci beyazlığında bir dumana bürünmüş. Minareler, kuleler, uçlu, uçsuz bütün şekiller rüyada görülen şeyler gibi uzak, silik. Suların kurşunî yüzü uykuda. İstanbul, gümüş sisli bir sabah rüyası görüyor.
Galata rıhtımı... Üstünde siyah esvaplı adamlar, rıhtımın kenarında bir sürü sandal ve salapurya. Kürekçiler kürekleriyle oynuyor, sabırsızlanıyor, siyah esvaplı adamlar uzaktan gelen araba seslerini dinliyorlar.
Birbiri ardınca bir sıra kapalı araba geldi, durdu. Siyah esvaplı adamlar araba kapılarının açtılar, içlerinden kara çarşaflı, eli bohçalı, çocuklu, çocuksuz kadınlar, birkaç ihtiyar erkek ve Mevlevî dedesi çıkardılar. Arabalardan çıkanlar birbirine sokuldular, elleri dolu olanlar omuz omuza, boş olanlar elele, birbirine yapışıp kuvvet almak isteyen, canlı bir ıstırap kümesi gibi sandallara, salapuryalara indiler.
Rıhtımda ayak sesleri kesildi. Kayıklar kurşunî suların üstünde yayıldı, açıldı... Selimiye önünde demirleyen şevket-i derya'ya doğru yol aldılar.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
64
ISBN
9759059316
Baskı Sayısı
0. Baskı
Türünün tek örneği bir kitap. Türü ne mi? Hızlı roman..
Ebu Zerr(ra)'ın devrimci ruhunun son nefesi yüzyılları aşıp, günümüzde bir Ebuzer'i buluyor. Sepetli motosikletinde bir dostuyla yollara düşüyor Ebuzer. Nerelere düşmüyor ki yolları..
"Derviş devrimcilerin kuru ekmeği yolumuzu aydınlatıyor"
Sahici Bir Duruş
Sahici bir duruş görmek ister misin?
"İsterim üstad."
"O zaman İstanbul Üniversitesi'nin önüne gidelim."
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
2000
ISBN
975-7462-94-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılarından derlenen "Yaşadığım Gibi" yazarın, şair, hikayeci - romancı ve edebiyat tarihçisi olarak millî kültürümüzle ilgili özlü fikirlerini yansıtmaktadır.
İstanbul Tepelerinden
Hiçbir yerden vatanın kuruluşu dediğimiz şey, İstanbul tepelerinden olduğu kadar açıklıkla görülmez. Ancak Süleymaniye'nin avlusundan bakıldığı zaman, vatan orkestrasını teşkil eden sazların, tıpkı tersine bir Haydn senfonisi gibi teker teker canlandığı görülebilir, ilk önce Erzurum, Bingöl dağlannın yıldızlarının ışığından rahlesini yakar. Sonra Kayseri, sırtından Sezar mantosunu atarak, Erciyes'in yeşil eteklerinden toplanmış bir nağme ile ona katılır. Sonra Konya ve Ankara, kendi bozkırlarının ortasından bir çoban ateşi gibi hasretle dolu gelirler. Sonra gittikçe artan bu nağme dalgası, Ege şehirlerinin sarışın uğultularıyla zenginleşir. Nihayet Bursa, rahmanı neyini üflen arkasından Edirne'nin beş asır çınlayacak zafer borusu öter; Üsküp ve Manastır'ın, Rumeli şehirlerinin büyük ve heybetli kösleri döğülmeye başlar. Tunç ve demirden, en sonunda İstanbul bir birinci keman gibi gelir ve yerine oturduğu zaman vatan orkestrası, tarihlerde gördüğümüz ve kanımızda tanıdığımız gibi kurulmuştur. Artık bütün nağmeler onun sihirli işareti altında toplanacaktır, ona yoldaşlık edecektir; herşey en güzel ve taze tarafıyla ona gidecektir.
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
2000
ISBN
975-7462-94-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılarından derlenen "Yaşadığım Gibi" yazarın, şair, hikayeci - romancı ve edebiyat tarihçisi olarak millî kültürümüzle ilgili özlü fikirlerini yansıtmaktadır.
Yaşamak
Yaşamak, etrafımızdaki şeylerin şuuruna erdikçe bir dua olur. İstanbul'da yaşayan herkes, az çok bir güzellik içinde yaşadığını ve bu güzelliğin bu toprakta ve bizim elimizle açıldığını, bizim ruh bahçemiz olduğunu bilir.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
540
ISBN
978-975-802-04-92
Baskı Sayısı
2. Baskı
Mütercimi
İsmail Yerguz
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Amazonya'ya yerleşen 84 yaşındaki Elgar Grosrouvre, matematik fakültesinden eski arkadaşı ve Paris'te sahaflık yapan tekerlekli sandalye mahkumu Pierre Ruche'e çok değerli bir matematik kitapları kolleksiyonunu gönderdikten sonra evinde çıkan bir yangında ölür. Elgar, Pierre'e yazdığı mektuplarda ünlü matematikçi Fermat ve Goldbach'ın teoremlerini tanıtladığını yazmaktadır. Yangından kurtulan Elgar'ın papağanı "Nofutur", değerli kuş kaçakçılarının sayesinde Paris'e, Pierre'nin safah dükkanı "Binbir Sayfa"ya rastlantı sonucu ulaşır.
Hıristiyanlar Ve Türkler
Fibonacci ve Pacioli arasında önemli bir olay oldu. 1453’te Fatih Sultan Mehmet’in ordusu İstanbul’u almıştı. Yüzyıllarca Roma’yla Bağdat arasında bulunduğundan “merkez kent” olmakla böbürlenen İstanbul’un düşmesi Hıristiyan dünyasıyla Müslüman dünyasını karşı karşıya getirmiştir. Bu olay beklenmedik sonuçlar doğurdu. Yüzlerce Bizanslı bilgin ve çevirmen yüzlerce Yunan yapıtıyla birlikte kentten kaçtılar ve bunların toplu halde batıya gidişi olayların seyrini değiştirdi.
Türk düşman oldu. Tartaglia, döneminde yeni bir tür olan Matematik Eğlenceler’de şöyle bir soru sormuştur: İçinde 15 Türk ve 15 Hıristiyan bulunan bir gemi fırtınaya yakalanır.Gemi kaptanı yolcuların yarısının denize atılması emrini verir. Denize atılacak yolcuların seçimi için şöyle bir yöntem uygulanacaktır: Bütün yolcular bir daire oluşturacaklardır. Belli birisinden başlanarak sayılmaya başlanacak, her dokuzuncu yolcu denize atılacaktır.Soru şuydu: “Kurada yalnızca Türklerin çıkması ve denize atılmaları için yolcular nasıl yerleştirilmelidir?” Bu problemi çözmek için Hıristiyan kaptan, Tartaglia aracılığıyla Arapların bulduğu cebire başvurmak zorunda kalmıştır.