kamu

Sayfa Sayısı
320
Baskı Tarihi
Aralık 2015
Yazılış Tarihi
2011
ISBN
978-605-171-161-4
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Alfa
"Bu kitap, 2003-2007 yılları arasında yaşanan ve kamu yönetiminde yeniden yapılanma projesi ekseninde dönen olayları, değişim sürecini, siyasî çıkarlar ve güç mücadelesi yapılırken ülkemizin geleceğinin nasıl göz ardı edildiğini hikâye ediyor. Bir bütün olarak başlatılan değişim programının bir parçası olan Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma Projesi'nin öyküsünü ve projenin yürütülmesi sırasında karşılaşılan olayların perde arkasını anlatıyor.

Ama Sayın Müsteşarım, reformun bütün özünü yok ettiniz

Projenin önemini ve kapsamını içselleştiren kamu görevlileri ise, bütün iyi niyetlerine rağmen, uzun yılların oluşturduğu alışkanlıkların veya geleneklerin etkisiyle kendi imtiyazlarını artıracak hükümleri araya sıkıştırmaya çalışıyorlardı.Her kanun tasarısı taslağında ya reformun özüne aykırı olarak yeni birimler kurulması ve ilave kadrolar verilmesi veya çalışanların özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik çabalar yeniden yapılanma ekibini yoruyor ve gereksiz tartışmalara sevk ediyordu. Bu durum için ilginç bir örnek “Gelir İdaresi Kanun Tasarısı” taslağıydı. Kurumun yönetici ve uzmanları yukarıda zikredilen pek çok dürtüden uzak ve iyi niyetle, teşkilatlarını yeni bir bakış açısı ve ülke sorunlarına cevap üretecek şekilde yeniden yapılandırmışlardı. Gerçekten takdire şayan bir çalışma olmuştu. Ancak taslakta idarenin çalışanlarının maaş, ek gösterge ve diğer imkânlarında iyileştirmeler de öngörülmüştü. Bu tür düzeltmeler, “Devlet Personel Rejimi” gözden geçirilirken ele alınacağı gerekçesi ile taslaktan çıkarıldığı zaman, taslağı sunan yöneticinin tepkisi kayda değerdi: “Ama Sayın Müsteşarım, reformun bütün özünü yok ettiniz.”


Sayfa Sayısı
320
Baskı Tarihi
Aralık 2015
Yazılış Tarihi
2011
ISBN
978-605-171-161-4
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Alfa
"Bu kitap, 2003-2007 yılları arasında yaşanan ve kamu yönetiminde yeniden yapılanma projesi ekseninde dönen olayları, değişim sürecini, siyasî çıkarlar ve güç mücadelesi yapılırken ülkemizin geleceğinin nasıl göz ardı edildiğini hikâye ediyor. Bir bütün olarak başlatılan değişim programının bir parçası olan Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma Projesi'nin öyküsünü ve projenin yürütülmesi sırasında karşılaşılan olayların perde arkasını anlatıyor.

Kamu Reformu Girişimi Neden Başarısız Oldu?

Beşinci sorun olarak, siyasî iktidarın birçok aktörünün ortak bir vizyon ve misyon etrafında azim ve sebatla durmayışı söylenebilir. Özellikle bütün bakanların, Meclis grup başkan vekillerinin ve partinin politika belirleyicilerinin ortak bir hedef için kararlı olması başarının en önemli faktörüdür. Bakanlar Kurulu, ortak bir vizyon ve hedef oluşturmak için iki kez gündemi sadece “Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma Projesi” olan toplantı yapmasına rağmen, bazı bakanlar eleştiriler karşısında siyasî bir refleksle kenarda durmayı tercih ettiler. Sayın Başbakanın ısrarlı ve kararlı desteği ile AK Parti grubunun yoğun çabası projenin en önemli şansı oldu.

Sayfa Sayısı
320
Baskı Tarihi
Aralık 2015
Yazılış Tarihi
2011
ISBN
978-605-171-161-4
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Alfa
"Bu kitap, 2003-2007 yılları arasında yaşanan ve kamu yönetiminde yeniden yapılanma projesi ekseninde dönen olayları, değişim sürecini, siyasî çıkarlar ve güç mücadelesi yapılırken ülkemizin geleceğinin nasıl göz ardı edildiğini hikâye ediyor. Bir bütün olarak başlatılan değişim programının bir parçası olan Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma Projesi'nin öyküsünü ve projenin yürütülmesi sırasında karşılaşılan olayların perde arkasını anlatıyor.

Değişim bir süreçtir

Her şeyden önce, değişimin tek seferlik bir çaba değil bir süreç olduğu vurgulanmalıdır. Özellikle kamu yönetim alanında yapılacak değişikliklerin sistemik değişiklikler ve buna bağlı alt ögelerin uyumlu hale getirilmesi bir dizi düzenlemeyi gerekli kılan Yeniden Yapılanma Projesinin ilk safhası yedi yıllık bir plandı, daha sonraki safhalarda yeni planlarla devam edilecekti. Değişim her karardan ve her uygulamadan sonra gözlemleyeceğiniz, ortaya çıkan uygulama sorunlarını çözeceğiniz ve daha sonra değişen dünya karşısında yeniden bir adım daha atacağınız bir geliştirme çabasıdır ve dolayısıyla sürekli bir süreçtir. Reform süreçleri bir defalık karar verme, bir tek kanun çıkarma çabası değildir. Reform sürecinin liderliğini yürütme sorumluluğu genel anlamda siyaset kurumuna, daha dar kapsamda siyasi iktidara aittir. Başta iktidar olmak üzere topyekün siyaset kurumu değişime liderlik yaptığı ölçüde, toplumun ve gelecek nesillerin ortak çıkarlarını koruyabilir. Değişimin risklerine ve maliyetlerine sadece iktidarın katlanmasını bekleyen siyaset kurumu sosyal sorumluluğunu yerine getirmiş sayılmaz. Kısa dönemli ve kendi dar çıkarlarını genel çıkarların üstünde gören muhalefete rağmen gerekli eleştirileri ve maliyetleri göğüsleyen siyasetçiler hem kendilerine hem de siyaset kurumuna hak ettiği saygınlığı kazandırabilir. Değişim süreci uzman ve tecrübeli bir ekip işidir; güçlü bir yapılanma ve koordinasyon gerektirir. Reform çalışmaları bir ekip işidir ve kendini adamayı gerektiren bir görevdir. Tek kişinin veya birkaç kişinin yapacağı veya diğer görevlerini yürütürken bir ucundan tutacağı bir sorumluluk da değildir.

Sayfa Sayısı
320
Baskı Tarihi
Aralık 2015
Yazılış Tarihi
2011
ISBN
978-605-171-161-4
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Alfa
"Bu kitap, 2003-2007 yılları arasında yaşanan ve kamu yönetiminde yeniden yapılanma projesi ekseninde dönen olayları, değişim sürecini, siyasî çıkarlar ve güç mücadelesi yapılırken ülkemizin geleceğinin nasıl göz ardı edildiğini hikâye ediyor. Bir bütün olarak başlatılan değişim programının bir parçası olan Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma Projesi'nin öyküsünü ve projenin yürütülmesi sırasında karşılaşılan olayların perde arkasını anlatıyor.
Neden Altını Çizdim?
Güzel tespitler...

Değişememenin Getirdiği Sorunlar

../2000'li yıllara gelindiğinde, Türk kamu idare sistemi oldukça önemli yapısal sorunlar yaşamaya başlamıştır. Değişememenin getirdiği sorunlar aşağıdaki gibi özetlenebilir: 1. Otoriter ve merkezi bir devlet, hak ve özgürlükleri yerine görev ve sorumlulukları olan bir vatandaşlık anlayışı, 2. Gelecek yönelimli olmaktan çok geçmişe bakan ve günlük sorunlarla meşgul olan yönetim yaklaşımı, 3. Merkezde toplanmış bir yönetim yapısı, kan ve mekanik bir bürokrasi, aşırı büyümüş çok sayıda kurum ve kuruluş, amaç ve hedeflere yönelmek yerine sorun çözme yönelimli çabalar, 4. Siyasi nedenlerle kurulmuş ve yüksek maliyetli çok sayıda il, ilçe ve belde teşkilatlanması ve gereğinden fazla belediye, 5. Her bir alt sistemin kendi amaç ve çıkarları doğrultusunda farklılaştığı ve ortak yön duygusunu kaybettiği sistemler, koordinasyon ve işbirliği imkanlarının zayıflığı, 6. Yüksek maliyetli, düşük verimli hizmet üretimi ve önceliklendirilmemiş yatırımlar, 7. Çalışanların inisiyatifinin olmadığı ve herkesin yakından kontrol edildiği bir çalışma ortamı; ödüllendirme yerine cezalandırma, denetleme yerine teftiş, hesap sorma yerine koruma sistemleri, 8. Devleti temsil eden memur zihniyeti, performansa bağlı olmayan iş, ehliyet ve liyakate dayanmayan terfi sistemi, ödenen primden bağımsız makama dayalı emeklilik ile imtiyazlı kamu çalışanı uygulaması (ki bu uygulama tüm çalışma hayatının niteliğini de bozmaktadır), 9. Ortak değerler etrafinda toplanma yerine çatışma kültürü, ideolojik rekabetler, siyasi veya kişisel tercihlerin hâkimiyeti.

Sayfa Sayısı
320
Baskı Tarihi
Aralık 2015
Yazılış Tarihi
2011
ISBN
978-605-171-161-4
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Alfa
"Bu kitap, 2003-2007 yılları arasında yaşanan ve kamu yönetiminde yeniden yapılanma projesi ekseninde dönen olayları, değişim sürecini, siyasî çıkarlar ve güç mücadelesi yapılırken ülkemizin geleceğinin nasıl göz ardı edildiğini hikâye ediyor. Bir bütün olarak başlatılan değişim programının bir parçası olan Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma Projesi'nin öyküsünü ve projenin yürütülmesi sırasında karşılaşılan olayların perde arkasını anlatıyor.

Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma

"Geniş alana yayılan toplumsal hizmetlerin etkin ve rasyonel bir şekilde sunulma modeli" olan klasik bürokrasi, sanayi toplum yapısı içinde verimliliğin ve refahın gelişimine katkı sağlamış, ancak bilgi toplumu şartlarında yetersiz kalmıştır. Sürekli değişen çevre karşısında yasal olarak belirlenmiş görevler, katı hiyerarşi ve prosedürler yerini girişimci, esnek ve sonuç odaklı örgütlere bırakmaya başlamıştır. Örgütler sadece bütçe kontrolü, verimlilik ve kâr üzerine odaklanan yapılar değil, öncelikle bilgi işleyen süreçler olarak gelişiyor. Sürekli değişen teknolojiler ve yönetim teknikleri karşısında büyük ve çok fonksiyonlu yapılar yetersiz kalmış, dolayısıyla girişimcilik ve yenilik yapma, küçülme ve çeşitlendirme gibi yeni stratejik tercihlere yönelinmiştir. Bu genel eğilim devlet, vatandaş, kamusal alan ve birey tanımlarını ve algısını değiştirmeye başlamıştır. Bireysel hak ve özgürlüklerin daha çok talep edildiği, yönetimde vatandaşın merkeze alındığı ve devletin vatandaş için hizmet üreten bir kurum olarak tanımlanmaya başladığı bir niteliğe dönüşmüştür. Kısaca küresel gelişmeler ve çağdaş yönetim uygulamaları; otorite yerine demokrasi, devlet yerine halkı merkeze alan anlayış, devletten halka tek yönlü akış yerine katılmcı yönetim, mümkün olduğu kadar büyük yapılar yerine küçük ve değişime çabuk cevap verebilen esnek yapılar, standartlaşma ve tek tipleşme yerine çeşitlilik yönünde ivme kazanmıştır.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
358
Baskı Tarihi
Nisan 2001
Yazılış Tarihi
1954
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Yapı Kredi
Editörü
Turan Alptekin
Neden Altını Çizdim?
Kamu kurumlarında iş yapmaya kalktığınızda bu tabloyu öyle sık yaşıyorsunuz ki!... Bugün bile...

Hakikati olduğu gibi görmek bozgunculuktur!

Bakın Hayri Bey, ben karar verdim, beraber çalışacağız bundan sonra... Onun için anlaşmamız lazım. Realist olmak hiç hakikati olduğu gibi görmek değildir. Belki onunla en faydalı şekilde münasebetimizi tayin etmektir. Hakikati görmüşsün ne çıkar? Kendi başına hiçbir mânâsı ve kıymeti olmayan bir yığın hüküm vermekten başka neye yarar? İstediğin kadar uzatabileceğin bir eksikler ve ihtiyaçlar listesinden başka ne yapabilirsin? Bir şey değiştirir mi bu? Bilakis yolundan alıkor seni. Kötümser olursun, apışır kalırsın, ezilirsin. Hakikati olduğu gibi görmek... Yani bozguncu olmak... Evet bozgunculuk denen şey budur, bundan doğar. Siz kelimelerle zehirlenen adamsınız, onun için size eskisiniz dedim. Yeni adamın realizmi başkadır.