Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
592
Baskı Tarihi
2009
Yazılış Tarihi
1951
ISBN
975-7663-95-6
Baskı Sayısı
6. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Aysel Yüksel
Neden Altını Çizdim?
"Hayat muammasının kabuğuna tırnak sürmek" ifadesi hoş bir ifade olmuş.
Hayat muammasının kabuğuna tırnak sürmek
.. materyalist felsefeye kur yapan ondokuzuncu asır ilim adamının îmâna dudak büken alaylı edası genç doktorda bariz olarak sezilmektedir. Onun için de hayat muammasının kabuğuna hiç tırnak sürmemiş, hiç kazıyıp derinlere gitmeye lüzum görmemiş olan, zamanının münevver bir tipidir.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
701
Baskı Tarihi
2009
Yazılış Tarihi
1941
ISBN
978-975-10-3025-2
Basım Yeri
İstanbul
1888 yılında Beylerbeyinde doğan Refik Halid, 18.yüzyıl sonlarında bir kolu Mudurnudan İstanbula göçen Karakayış ailesindendir. Galatasaray Sultanisi ve Mekteb-i hukuk da okuyan yazar, Meşrutiyet sıralarında gazeteciliğe başlamıştır.Kısa sürede üne kavuşmuş Fecri Ati edebiyat topluluğunun kurucularından olmuştur. Kirpi adıyla taşlamaları ve siyasal yazıları sonucu İttihat Terakki hükümetince Anadolu nun çeşitli illerinde 5 yıl sürgüne gönderilmiş, ancak 1.Dünya Savaşının son yılı İstanbula dönebilmiştir.Dönüşünde Robert Kolejde Öğretmenlik, Sabah Gazetesi başyazarlığı, ilk kez Posta-Telgraf Genel Müdürlüğü yapan Refik Halid, bu ara tanınmış Aydede mizah dergisini de çıkarmıştır. Bazı siyasal davranışları yüzünden memleketten ayrılmak zorunda kalan yazar, Halebe yerleşerek Vahdet Gazetesini çıkarmış, Hatayın Türkiyeye bağlanmasında yazıları ve çalışmaları ile katkıları olmuştur. 1938de yurda dönen Refik Halid, çeşitli dergi ve gazetedeki günlük yazıları ve 20 kadar romanı ile yaşamını sürdürmüştür. 18.7.1965 tarihinde İstanbulda ölen yazar; tekniği, dilinin güzelliği, taşlamalarının inceliği ve tasvirlerinin kuvveti ile ün yapmış, Modern Türk Edebiyatının temel taşlarından biri olmuştur. (Arka Kapak)
Neden Altını Çizdim?
Bu cümleler başkalarında nasıl etkiler yapıyor bilmiyorum ama bende tiksinti uyandırıyor.
Biz bilemeyiz; herhalde onda bir tecelli sezmiştir.
Memhure istemeye istemeye civarda Saraçhanebaşı'ndaki evine gittikten sonra kalanlar küçük bir odada baş başa verdiler, birer kahve içtiler, Afitap anlattı: Neşide büsbütün dayanmış; bir daha konağa ayak basmayacağını, ısrar ederlerse anasının yanına kaçacağını söylüyormuş. Öyle şirretleşmiş ki! İlave etti:
"Bey de tutturdu; bir türlü vazgeçmiyor. Bu toy, yavan kızda ne buluyor bilmem!"
Melal epeyce ukala ve biraz da heyecanlı tavırla cevap verdi:
"Biz bilemeyiz; herhalde onda bir tecelli sezmiştir. Asıl olan Neşide'nin kendisi değildir; verdiği muhabbettir. Aşk perdede iyan olunca Hûda'dan başka ne varsa gözden nihan olur. Aşk sıfata değil, 'zat'a yetiştirir. 'Aşk ister Yaratan'a, ister yaratığa tapışın şeklinde tecelli etsin bir mabuddur' diyor Shakespeare! Fakat en güzelini Michelangelo söylemiştir: "Aşk, Allah'ın kendisine kadar yükselmesi için insana verdiği kanattır.' Fuzuli için ise, her neşenin kaynağı aşktır. Fakat Buda aşkı daha belagatle izah etmiştir: 'Kâinatta bir ruh vardır, bu da aşk olan Allah'ın ruhudur. Mesafeler, hava, okyanuslar, arz, hayvanlar ve nebatlar, yıldızlar ve rayihalar, hepsi o şekilleri alan aşktır." Biraz durdu:
"Fakat," dedi, "hazret aşkı büsbütün başka türlü anlatır; der ki: 'Aşk ideal bir nura ulaşmak ve bu nur içinde safa bulmak için ruhun pervaneleşmesidir; lamba ateşinde yanıp kavrulan pervane bir âşık değil, yolunu şaşırmış sersemdir.' ne güzel söz"
Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
592
Baskı Tarihi
2009
Yazılış Tarihi
1951
ISBN
975-7663-95-6
Baskı Sayısı
6. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Aysel Yüksel
Neden Altını Çizdim?
Bu bir iftira gibi geliyor bana! Aradım Hz. Ali'nin böyle bir sözünü bulamadım.
Güzellerde gözleri temizlemek!
Hazret-i Ali'nin şu sözü, mert olduğu kadar masum bir ağıza yakışan latif bir itiraftır: "Ben güzellerde gözlerimi temizlerim; haşa niyetim kötülük değildir." Bin üç yüz sene evvel söylenmiş bir söz, değerini değiştirmeden bugünün hayatında neden yer almasın? Esasen William Mc Dougal'in dediği gibi: "Ebedi hakikat mazide mevcuttur. Ebedi hakikat bugün de mevcuttur. Ebedi hakikat yarın da mevcut olacaktır."
Eğer Ken'an Rifai'nin kadın anlayışı hakkında bir hüküm vermek lazım gelirse, ilerdeki fasıllarda da görüleceği veçh ile onu hep bir buçuk yaşının ismeti içinde mütalaa etmek tek doğru teşhis olur.
Sevmesini herkesten iyi bilen bu büyük insan için cinsiyetin esas itibariyle mühim bir rolü olmamıştır. Nitekim onu daha 9-10 yaşlarında iken kendi akranı bir arkadaşa bir sevgi şelalesi dökmüş görüyoruz. Fakat ne yazık ki bu büyük aşk kahramanının hikayesini, aşkı dar bir anlayışla ele alanlara izah etmek güç, belki muhaldir. Bu yüzden de onun alemşümul sevgisi, pek az kimse tarafından anlaşılabilmiştir.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
651
Baskı Tarihi
Kasım 2009
Yazılış Tarihi
1968
ISBN
975-273-133-3
Baskı Sayısı
7. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Sevengül Sönmez
Döşek nedir ermişlere
-Buyrun... Yağımız balımız yoksa da bir kaşık çorbamız vardır. Atlas döşeğimiz yoksa, yumuşak otumuz var!
Herif dümbeleği bir iki gümletip türküyle karşılık verdi:
Döşek nedir ermişlere
Yerden gelen yata yere
Cehennemden beter nire
Anda bile safadayız!
Hudur Allah, safadayız!
Mesnevi ve Şerhi 3.Cilt
Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
573
Baskı Tarihi
1973
Baskı Sayısı
0. Baskı
Mütercimi
Abdülbaki Gölpınarlı
Dokuz yüz katlı insan...
Aziz dost! Sen tek bir kişi değilsin! Sen derin ve çok büyük bir denizsin. Ey insan-ı kamil! O senin muazzam varlığın, belki dokuzyüz kattır; dibi, kıyısı olmayan bir denizdir. Yüzlerce alem, o denize gark olmuştur.
Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
240
Baskı Tarihi
2003
ISBN
975-6998-70-5
Baskı Sayısı
1. Baskı
Editörü
Seda Darcan Çiftçi
Mütercimi
Seda Darcan Çiftçi
Orijinal Adı
Die Reise Nach Innen
Psikolog Dervişenin Hac Günlüğü ve Bir Mânevi Uyanışın Hikâyesi:
Herşey 1960’ların sonlarına doğru başlar. Michaela Mihriban Özelsel’in tıp doktoru olan babası, Almanya’ya gidecek Türk işçileri sağlık kontrolünden geçirmek üzere Alman hükümeti tarafından Türkiye’ye gönderilir. Michaela da babası, annesi ve erkek kardeşiyle beraber henüz 15 yaşındayken vatanı Almanya’dan ayrılarak İstanbul Nişantaşı’nda yaşamaya başlar. Alman Lisesi’ne devam ederken tanıştığı Türk eşiyle peri masalını andıran bir düğünle evlenir. Genç çift üniversite eğitimi için Amerika’ya gider. 3 çocukları dünyaya gelir. Eğitimden sonra Almanya’ya yerleşirler.
Michaela 35 yaşındayken yıllar önce Konya’da Mevlânâ’nın türbesinde yaşadığı bir deneyimin de etkisiyle Müslüman olur. O andan itibaren hayatta en önem verdiği şey Allah’a ve Hz. Muhammed’e duyduğu aşktır. Manevi yönden gelişmek en büyük arzusudur. Halvete girer. 40 gün boyunca bir odada ibadet ve tefekkürle meşgul olur. Yaşadıklarını Halvette 40 Gün adlı kitabında binlerce kişiyle paylaşır. İkinci kitabı Kalbe Yolculuk ise Michaela Mihriban Özelsel’in manevi arayışlarının ortasında, tesadüfler eseri kendini bulduğu Hac yollarında kaleme aldığı otobiyografisidir.
Michaela Mihriban Özelsel, Hac deneyiminin muazzam etkisini, Doğu’da ve Batı’da yaşamış Müslüman bir bilim insanının penceresinden anlatıyor. Hac izlenimlerini 12. yüzyıl Müslüman âlimlerinden alıntılarla süslüyor. Michaela Mihriban Özelsel, Hac yolculuğu sırasında iç dünyasının da derinliklerine dalıyor. Geçmişi hatırlıyor. Allah yoluna girişinin öyküsünü anlatıyor. Manevi uyanış sürecini yeni baştan yaşıyor ve okuyucuyla paylaşıyor. Kalbe Yolculuk, “Bu hayatta iyi bir eğitim, iyi bir kariyer, aşk, iyi bir evlilik, mutlu bir aile ve konforlu bir yaşamın ötesinde birşeyler var” diyenlerin mutlaka okuması gereken bir yaşam öyküsü.
öğrenmek...
Eski bir sufi deyişi şöyledir: "Öğrenmeyi gerçekten istiyorsan, karşına sana birşeyler öğretecek birisi çıktığında sakın şaşırma." Bu karşılıklı çekimin, manyetizmin çeşitli durumlarda ne kadar değişik şekillere büründüğü şaşırtıcıdır.
Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
229
Baskı Tarihi
2002
ISBN
975-6698-52-7
Baskı Sayısı
1. Baskı
Editörü
Seda Darcan Çiftçi
Mütercimi
Petek Budanur Ateş
Orijinal Adı
40 TAGE:ERFAHRUNGSBERİCHT EİNER TRADİTİONELLEN DERWİSCHKLAUSUR
Avrupa, Asya ve Amerika’da yaşamış, maneviyata eğilimli bir psikoterapistin halvet hikayesi:
Kendini aşmak...
Sufi geleneğinde insanın tekamülü Batı'daki gibi "kendini gerçekleştirmek (self- actualization)" değil kendini aşmaktır.
Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
229
Baskı Tarihi
2002
ISBN
975-6698-52-7
Baskı Sayısı
1. Baskı
Editörü
Seda Darcan Çiftçi
Mütercimi
Petek Budanur Ateş
Orijinal Adı
40 TAGE:ERFAHRUNGSBERİCHT EİNER TRADİTİONELLEN DERWİSCHKLAUSUR
Avrupa, Asya ve Amerika’da yaşamış, maneviyata eğilimli bir psikoterapistin halvet hikayesi:
AŞK
AŞK, düşünerek veya zorlayarak ulaşılabilecek birşey değildir. AŞK, isabet ettiğinde bu hakikatten bir rahmettir.
Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
229
Baskı Tarihi
2002
ISBN
975-6698-52-7
Baskı Sayısı
1. Baskı
Editörü
Seda Darcan Çiftçi
Mütercimi
Petek Budanur Ateş
Orijinal Adı
40 TAGE:ERFAHRUNGSBERİCHT EİNER TRADİTİONELLEN DERWİSCHKLAUSUR
Avrupa, Asya ve Amerika’da yaşamış, maneviyata eğilimli bir psikoterapistin halvet hikayesi:
Sırlar...
Sufiler arasında denir ki "Sırlar kendilerini açığa vurmazlar." Bunun anlamı deneyimlerin sadece onları almaya hazır olanlara gerçekten aktarılabildiğidir.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
ISBN
6051144351
Baskı Sayısı
0. Baskı
Kocatepe Camii’nin karşısında, Olgunlar Sokak’ın başında eski bir apartman vardır, Vefa Apartmanı. Kapısında, Vefa 38 yazılı bir levha asılıdır… Bu aziz insanın, Tevfik İleri’nin hikâyesi oradadır…
Engel senin senliğindir!
Öyledir efendim, dünyanın hayal olduğunu bile bile ona kanarız. Rahmetli babamı hastanede bir deri bir kemik görünce bunu iliklerime kadar hissetmiştim. Annem, elini tutup yaşlı ve hala ona aşık gözlerle baktığında, “Vasfiyem” demişti, “ne diyordu Hazret, ‘Allah gayrı değil ki ona vasıl olasın. Perde olan senin kendi varlığındır. Sen sensiz Allah’a git, aranızdaki, engel hep senin senliğindir’”