Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
285
Baskı Tarihi
1990
ISBN
978-975-437-0288-1
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Türk dili üzerindeki tartışmalar devam etmektedir. Bir Türkçülük hareketi olarak başlatılan özleştirme akımı tam bir millî kültür yabancılaşması haline dönüştürülmüştür. Kelimeler -ve tabii onlarla birlikte millî kültür muhtevaları-atılıyor, uydurma kelimelerle gayri millî bir kültür kurulmaya çalışılıyor. Böylece nesiller birbirine ve yeni nesiller millî kültüre yabancılaş¬maya devam ediyor.
Cahil
../Çarpık yorumlara ve anlayışa dayanan (bir) okuyucu, gerilmiş, gerilmiş, bütün milli kültürümüze, tarihimize, Latin harflerinden evvelki edebi, felsefi, ilmi eserlerimize, kitaplarının çeşidi milyonu aşan milli kütüphanelerimize “ Canı cehenneme!” der gibi bir tekme savurmuş:
“Siz hangi milli kültürden bahsediyorsunuz?” diyor, birkaç “hafız” ile, birkaç “çelebi”nin, birkaç “şeyh”in yapıtları çevresinde toplanmış, çöreklenmiş ve çürümüş olan o doruk kültürden mi? O kültürle aramızdaki köprünün yıkılmış olmasına neden bu kadar hayıflanıyorsunuz? Değer mi? Evet, harf devrimi o köhne, o her yanı dökülen köprüyü yıkmıştır. İyi ki yıkmış. Ama onun yerine yeni kuşakları (nesilleri) Batı kültürüne bağlayan yepyeni ve sağlam bir köprü kurmuştur.
Besbelli ki bu genç okuyucunun bütün dünyada Aristo’dan sonra “ikinci üstad” lakabıyla tanınan Türk filozofumuz Farabi’den zamanımıza kadar geçen on asır içindeki Türk düşünce tarihimizin milli kütüphanelerimizde yatan sayısız mahsüllerinden de, Divân, Edebiyat-ı Cedîdi, Fecr-i Âti ve bizim nesil edebiyatlarının birçok yabancı dillere tercüme edilen eserlerinin dünyada uyandırdığı hayranlıktan da, bu eserlerin gerçek ve tam metinlerinden de, ölmez değerlerinden de haberi yoktur.
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
285
Baskı Tarihi
1990
ISBN
978-975-437-0288-1
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Türk dili üzerindeki tartışmalar devam etmektedir. Bir Türkçülük hareketi olarak başlatılan özleştirme akımı tam bir millî kültür yabancılaşması haline dönüştürülmüştür. Kelimeler -ve tabii onlarla birlikte millî kültür muhtevaları-atılıyor, uydurma kelimelerle gayri millî bir kültür kurulmaya çalışılıyor. Böylece nesiller birbirine ve yeni nesiller millî kültüre yabancılaş¬maya devam ediyor.
Nitelik-Nicelik
“Nicelik” gibi “Nitelik” de, hiçbir ilmi ve edebi otoritesi olmayanların, bilerek veya bilmeyerek dilimizi soysuzlaştırırken kullandıkları kelimelerdir.
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
285
Baskı Tarihi
1990
ISBN
978-975-437-0288-1
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Türk dili üzerindeki tartışmalar devam etmektedir. Bir Türkçülük hareketi olarak başlatılan özleştirme akımı tam bir millî kültür yabancılaşması haline dönüştürülmüştür. Kelimeler -ve tabii onlarla birlikte millî kültür muhtevaları-atılıyor, uydurma kelimelerle gayri millî bir kültür kurulmaya çalışılıyor. Böylece nesiller birbirine ve yeni nesiller millî kültüre yabancılaş¬maya devam ediyor.
Öztürkçeci...
Öztürkçeci bir yazar,
Doğa’nın tin üzerine olumlu etkileri…
Diye bir makale yazarsa, okuyucu evvela şaşırır, sonra kızar ve gazeteyi elinden atar. Çünkü cümlenin şu manasını anlamaz: “Tabiatın ruh özerine müspet tesirleri”
Mesela “Tabiat” manasına uydurulan “Doğa” kelimesi anadilinde yoktur; folklorda yoktur; okulda yoktur. (Tabiat Bilgisi kitaplarının adı Doğa Bilgisi değildir) eski ve yeni edebiyat dilinde yoktur;felsefe dilinde yoktur; tabiat ilimleri dilinde yoktur; okuyucu ararsa bu kelimeyi yalnız Türk Dil Kurumunun sözlüğünde bulur ve şu izahata rastlar: “Bir şeyin, dışardan gelen etkilere karşı gösterdiği tepkiyi belirleyen iç niteliği.” Bu cümleyi anlamak için de her kelime için aynı sözlüğe başvurursa: diğer izahları anlamak için yine her kelime için sözlüğü karıştıracağız. Yine her kelimenin izahını anlamak için sözlükte araştırmalara devam edecek ve bunun sonu gelmeyecektir.
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
285
Baskı Tarihi
1990
ISBN
978-975-437-0288-1
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Türk dili üzerindeki tartışmalar devam etmektedir. Bir Türkçülük hareketi olarak başlatılan özleştirme akımı tam bir millî kültür yabancılaşması haline dönüştürülmüştür. Kelimeler -ve tabii onlarla birlikte millî kültür muhtevaları-atılıyor, uydurma kelimelerle gayri millî bir kültür kurulmaya çalışılıyor. Böylece nesiller birbirine ve yeni nesiller millî kültüre yabancılaş¬maya devam ediyor.
Türkçe
1.Türkçe, dünyanın istisnasız her dili gibi mürekkeb (yani başka dillerden alınmış kelimelerden mürekkeb) bir dildir. Yeryüzünde tamamıyla saf bir dil gösterilemez.
2.Bir dilin içinde yabancı köklerden gelen kelimeler bulunması o dilin bir devlet dili olmasına mani değildir.İngilizcenin yüzde sekseni yabancı kelimelerdir ve bu yabancı kelimeleri ihtiva eden İngiliz dili, İngiltere Devletinin dilidir.Almanca, Fransızca, İtalyanca ilâh… diller de böyledir.
3.Dil milliyetçiliği, bir milletin yaşayan dilini yaşatmaktır.Halk ve aydın dilinde kullanılmayan hiçbir sözlükte mevcut olmayan, kaideye ve şiveye aykırı, manasız ve uydurma kelimelerden mürekkep bir dili yaşatmak değildir. Dil ırkçılığı hiç değildir.
4.Devrimcilik, bir dili devirip yerine bir milletin kullanmadığı uydurma bir dili getirmek değildir.
5.Milliyetçilik milli geleneklere dayanır.Geleneği olmayan milliyetçilik yoktur. Çünkü gelenek bir milletin geçmişinden bugüne canlı bir şekilde, sözle, yazı ile veya hareket tarzı ile intikal eden müşterek inanç ve duygularıdır. Geleneksiz milliyetçilik değil, millet bile yoktur.
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
285
Baskı Tarihi
1990
ISBN
978-975-437-0288-1
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Türk dili üzerindeki tartışmalar devam etmektedir. Bir Türkçülük hareketi olarak başlatılan özleştirme akımı tam bir millî kültür yabancılaşması haline dönüştürülmüştür. Kelimeler -ve tabii onlarla birlikte millî kültür muhtevaları-atılıyor, uydurma kelimelerle gayri millî bir kültür kurulmaya çalışılıyor. Böylece nesiller birbirine ve yeni nesiller millî kültüre yabancılaş¬maya devam ediyor.
Gramer
Herkes şu mütearifeyi bilir. Gramersiz lisan, lisansız düşünce, düşüncesiz ilim, edebiyat, kültür, maarif olmaz.
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
285
Baskı Tarihi
1990
ISBN
978-975-437-0288-1
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Türk dili üzerindeki tartışmalar devam etmektedir. Bir Türkçülük hareketi olarak başlatılan özleştirme akımı tam bir millî kültür yabancılaşması haline dönüştürülmüştür. Kelimeler -ve tabii onlarla birlikte millî kültür muhtevaları-atılıyor, uydurma kelimelerle gayri millî bir kültür kurulmaya çalışılıyor. Böylece nesiller birbirine ve yeni nesiller millî kültüre yabancılaş¬maya devam ediyor.
Muhafazakar
Muhafazakâr, tarihinden ve edebiyatından haberi olmayan bir cahilden çok daha ileri bir adamdır. Çünkü taassub ve irtica, bilginin değil, cehaletin öz kardeşidir ve irticaların en kötüsü bunun tersine inanmaktır.
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
285
Baskı Tarihi
1990
ISBN
978-975-437-0288-1
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Türk dili üzerindeki tartışmalar devam etmektedir. Bir Türkçülük hareketi olarak başlatılan özleştirme akımı tam bir millî kültür yabancılaşması haline dönüştürülmüştür. Kelimeler -ve tabii onlarla birlikte millî kültür muhtevaları-atılıyor, uydurma kelimelerle gayri millî bir kültür kurulmaya çalışılıyor. Böylece nesiller birbirine ve yeni nesiller millî kültüre yabancılaş¬maya devam ediyor.
Millet
Hukuki ve siyasi manasıyla millet, coğrafya hudutları müşterek, resmi lisanı ve kanunları müşterek, sayısı fetihlere çoğalıp yabancı devletlere arazi terkiyle azalan,tebaa dediğimiz insanların yekûnudur. Sosyolojik manasıyla millet yalnız tabiiyet ifade etmez. Milletin fertleri arasında, aynı coğrafya hudutlarının, aynı lisanın ve aynı kanunların vücuda getirdiği mekanik ve statik vahdetten fazla olarak, uzvî mükemmellikte bir bütünün, parçalarına sarî ve cemiyet müesseselerini doğuran bütün harsî vasıflarının da müşterek olması lazımdır. Birinci manasıyla, coğrafi hudutlar içinde yaşayan halk ve yalnız bu halk, millettir; ikinci manasıyla, bir milletin coğrafi hudutları dışında yaşayan ve yabancı bir devletin tâbiiyeti altında bulunan fertleri de milli camiaya dahildir.
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
285
Baskı Tarihi
1990
ISBN
978-975-437-0288-1
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Türk dili üzerindeki tartışmalar devam etmektedir. Bir Türkçülük hareketi olarak başlatılan özleştirme akımı tam bir millî kültür yabancılaşması haline dönüştürülmüştür. Kelimeler -ve tabii onlarla birlikte millî kültür muhtevaları-atılıyor, uydurma kelimelerle gayri millî bir kültür kurulmaya çalışılıyor. Böylece nesiller birbirine ve yeni nesiller millî kültüre yabancılaş¬maya devam ediyor.
Millet
Hiç şüphesiz milli camiamızın hudutları, siyasi coğrafya hudutlarımızdan ibaret değildir. Büyük bir milletin çocukları olmak gururunu toprağın üstündeki itibari bir çizginin kuşağıyla boğamayız. Bir milletin tarihi, coğrafyasının içine hapsedilemez, öyle olsaydı mekteplerde okuttuğumuz tarihi yeni baştan yazmamız lazım gelirdi. Türk milleti Sultan Osman’dan çok önce doğdu ve koskoca Osmanlı imparatorluğunun hudutları bile onun millî hudutlarını kuşatacak bir genişlikten mahrum kaldı.
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
285
Baskı Tarihi
1990
ISBN
978-975-437-0288-1
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Türk dili üzerindeki tartışmalar devam etmektedir. Bir Türkçülük hareketi olarak başlatılan özleştirme akımı tam bir millî kültür yabancılaşması haline dönüştürülmüştür. Kelimeler -ve tabii onlarla birlikte millî kültür muhtevaları-atılıyor, uydurma kelimelerle gayri millî bir kültür kurulmaya çalışılıyor. Böylece nesiller birbirine ve yeni nesiller millî kültüre yabancılaş¬maya devam ediyor.
Dile Müdehale
Yazımda tedric taraftarlarının haklı çıktıklarına işaret ettiği zaman, kasdım müdahalesiz tedric değildi.Ben de müdahale taraflısıyım.
Şunun için: Devlet cemiyetin şuurunu ve iradesini kendisinde uzuvlaştırır. Onun müdahalesi dışardan içeriye, bir yabancının kâhyalığı değil, cemiyetin kendi içinden, kendi kendisi üstüne yaptığı samimi bir tesirdir. Uzvî ıstıfayı kolaylaştırmak için cerrahın ve nebati ıstıfayı kolaylaştırmak için ormancının, bahçıvanın müdahalesi ne kadar zarurî ise, içtimaî ıstıfayı kolaylaştırmak için de devletin karışması o kadar gereklidir.Fakat yine dostumun izah ettiği gibi bu müdahale, kolektif şuurun zevkine ve eğilimlerine (temayüllerine) aykırı olduğu zaman tekâmülü köstekler.Evet, dille oyun olmaz.Ben de o yazımda “dil zora gelmiyor, bolluğu gelmiyor,aceleye gelmiyor” demekle dilin tabiatına aykırı müdahalelerin yanlışlığını belirtmek istemiştim. “Seve seve, azar azar ve yavaş yavaş” sözü yoktu.Bilirim ki spontane tekamülden verimli ve düzenli bir bahçe değil, ısırgan ve baldıran otlarıyla bir arada türeyen dağ çiçekleri fışkırır. Bu ısırganları ve baldıran otlarını devlet eli bulacak ve hatta kırları bahçe haline devlet eli sokacaktır. Bahçıvansız tekâmül, molozlu ve ağır bir dağ başı tekâmülüdür, başka bir şey değil.
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
285
Baskı Tarihi
1990
ISBN
978-975-437-0288-1
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Türk dili üzerindeki tartışmalar devam etmektedir. Bir Türkçülük hareketi olarak başlatılan özleştirme akımı tam bir millî kültür yabancılaşması haline dönüştürülmüştür. Kelimeler -ve tabii onlarla birlikte millî kültür muhtevaları-atılıyor, uydurma kelimelerle gayri millî bir kültür kurulmaya çalışılıyor. Böylece nesiller birbirine ve yeni nesiller millî kültüre yabancılaş¬maya devam ediyor.
Dile Müdehale
Eğer müdahaleden kasdiniz, kendi iradenizi dilin tabiatına zorla kabul ettirmeye kalkmaksa, hayır, bin kere hayır! Bahçemizdeki çiçeklerin kolay ve iyi büyümelerini sağlayan hayırlı bir müdahale yerine, bunları kökünden söker ve yerine kağıttan yapma uydurma çiçekler dikerseniz, bu suni bahçenin bir yağmurluk ömrü kalır.
Dil bahçesine yapma çiçekler dikmeyelim.