ülkücülük

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
438
Baskı Tarihi
Mayıs 2008
ISBN
978-975-9169-77-0
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kırmızı
Editörü
Fahri Özdemir
"Bu çıkmazı aşmak için, bir zihin devrimine gerek vardır. Türkiye'de çağdaş ve özgürlükçü düşünce, kendisini yetmiş veya seksen yıldan beri cenderesine alan ipoteği atmalı, Türk modernleşmesinin tarihi eleştirel bir gözle yeniden değerlendirilmelidir." Ancak bu kambur atıldıktan sonradır ki, Kemal Atatürk adındaki parıltılı ve trajik insan, gerçek boyutlarında ele alınabilir; Türkiye gibi toplumlarda yüzyılda bir yetişen bu büyük kabiliyet, olağanüstü ihtirasları ve olağanüstü hatalarıyla, tarihte ait olduğu yere konabilir."

Türk ırkı tezinin gayr-i Türk müellifleri...

Türk ırkı tezini ilk ortaya atan yazar, Osmanlı devlerine sığınarak Mustafa Celaleddin Paşa adını alan Polonyalı Konstantin Borzecki'dir (Les Turcs anciens et modernes, Paris 1870). Türk kamuoyu açısından asıl etkili olan isim ise Fransız tarihçi Leon Cahun'dür (Introduction à l'histoire de l'Asie, Paris 1896). İçte Türkçü düşüncenin ilk kapsamlı ürünü olan Necip Asım'ın Türk Tarihi (İstanbul 1900) Cahun'den adapte edilmiştir.

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
384
Baskı Tarihi
2005
Yazılış Tarihi
1982
ISBN
975-00125-1-8
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Doğu Kütüphânesi
Editörü
Halil Açıkgöz
Bu kitabın yazarı aslında Halil Açıkgöz ancak altını çizdiğimiz tüm satırlar Cemil Meriç'e ait olduğundan yazarı Cemil Meriç olarak girdik.
Neden Altını Çizdim?
21 Nisan 1977 tarihinde söylenmiş bu sözler adeta kehanet gibi... ve ne kadar isabetli bir teşhis: ülkücülük de solculuk da Kemalist kaynaklı ve bu yüzden ikisi de müstebitlik çıkmazında...

Kafalardan istibdadı silmek gerek.

Türkiye'de gençlik iki kaynaklı. Biri tamamen karanlıktan geliyor. Ülkücüler. Ülkücü hareket tamamen haklı ve yerli. Bir nefis müdâfaası ve aksülamel. Korkum, bazı tahriklerin bu hareketi saptırmaları. Bunların hepsi fakir aile çocukları. Diğerleri solcular. Her bir burjuva ve kapitalist çocuğu. Ülkücülere nispetle bir avantajları var, Batı'yı bilmeleri. Onlar da Şarklı, gördüklerini nasslaştırıyorlar hemen. Aslında solculuk da, ülkücülük de Atatürkçülüğün devamı. İkisi de Kemalist kaynaklı. Kafalardan istibdadı silmek gerek.

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
614
Baskı Tarihi
Nisan 2004
ISBN
975-293-203-7
Baskı Sayısı
5. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Doğan Kitap
Soner Yalçın'ın 2004'te yayımlanan romanıdır. 1875 yılında başlıyor hikâye ile bir ailenin köklerini araştırıyor, bunu yaparken de Türkiye’nin geçmişindeki gizleri ortaya çıkarıyor ister istemez. Çünkü bu ailenin de gizleri var.
Neden Altını Çizdim?
Bunlar geniş kitlelerce pek bilinmeyen bilgiler...

Türk milliyetçiliği fikrinin ilk ideologları

Osmanlı'nın "gizli başkenti" Selanik kaybedildi! Yahudi, Sabetayist ve Müslüman tebaanın, Osmanlı'dan başka gidecek vatanı yoktu! Tarihî koşullar bu üç unsuru dün nasıl İttihat ve Terakki Cemiyeti'nde yan yana getirdi ise o gün de "Türkiye" kavramında buluşturmuştu ! Yeni vatan Türkiye'ydi... Ve tüm bunlar "Türk ulusçuluğunun" doğmasına neden oldu! "Türk ulusçuluğunun kilometre taşlarını kimlerin döşediğini" bilmemiz için araya girip minik bir not yazmak istiyorum: Yukarıda adı geçen Yüzbaşı Konstantin Polkozic Borzecki,1849 Polonya ihtilali sonrası önce Paris'e sonra Osmanlı'ya sığındı. "Mustafa Celaleddin" adını aldı. Osmanlı ordusunda paşalığa kadar yükseldi. 1869'daLes Turcs Anciens et Modernes (Eski ve Yeni Türkler) kitabını yazdı. Bu çalışma, Osmanlı'da Türkçülük akımının başeserleri arasında yer aldı. Kitap, "Türklerin ve Hunların veya Moğolların ırk olarak akraba oldukları fikri yanlıştır. Türkler ve Avrupalılar büyük Touro-Aryan ırkının üyesidir" tezini ileri sürüyordu. "Doğu'da yalnızlaşmış Türklüğü Avrupa'yla birleştirmeyi" savunuyordu. Başta Mustafa Kemal olmak üzere İttihatçı subaylar, Mustafa Celaleddin Paşa'nın bu kitabını ellerinden düşülmüyorlardı... Bu yeni politikanın tarihsel dönemecini Babıâli Baskmı'yla başlatabiliriz. Babıâli Baskını hem Osmanlı hem de İttihatçılar için dönüm noktası oldu. Bu sadece beş yıllık özgürlükçü ortamın bitmesi değildi, aynı zamanda İttihatçıların Rum, Ermeni, Arnavut, Arap örgütleriyle kurduğu işbirliğinin sona erdiğinin tarihiydi. "Osmanlıcılık" artık rafa kaldırılıyordu. İttihatçılar artık yeni itttifaklar kuruyordu. Ya da daha önce kurdukları ittifakları, Osmanlı'nın devlet politikası haline getiriyorlardı ! Bu ittifakın temel tezi "Alman devlet anlayışından" alınmıştı: ne pahasına olursa olsun devletin varlığı korunacaktı! Bunun yolu da "Türk ulusçuluğundan" ve dolasıyla "millî burjuvazi" oluşturmaktan geçiyordu. "Millî iktisat" fikrini İttihatçılar arasında ortaya atanlardan birisi de Selanik Yahudisi Moiz Kohen'di. Siyonistlere karşı çıkıp, Yahudileri Osmanlı topraklarına çağıran ve Selanik kaybedildikten sonra İstanbul'a yerleşen Moiz Kohen, Yahudilerin esasta Türk ya da, Türk Yahudisi olarak kendilerini tanımlamaları fikrini savunuordu. Moiz Kohen o kadar "Türklüğe" inanıyordu ki, dinini değil ama adını "Tekinalp" olarak değiştirdi! "Yahudilerin kendilerini Türk olarak tanımlaması" fikrini savunan sadece Moiz Kohen (Tekinalp) değildi; İzmir Yahudisi Selim Mizrahi gibi isimler de benzer görüşü yayan birçok yazı kaleme aldılar. İttihat ve Terakki Cemiyeti hakkında yaptığı araştırmalarla bilinen Feroz Ahmad, İttihatçıların ekonomideki Hıristiyan hegemonyayı yıkmak için, Türklerle birlikte Yahudileri de teşvik ettiğini, bu iki grubun yaratılmak istenen millî burjuvazinin temel unsuru olduğunu belirtiyor.