İslam Tasavvufunun Meseleleri
Hicret'in 15. asrına girdiğimiz şu yıllarda 'İslam bir inanç sistemi ve hayat nizamı olarak bütün dünyanın ilgisini çekmektedir. ''İslamın Bugünkü Meseleleri'' adıyla neşrettiğimiz eserde yazar, bu meseleyi sosyal ilimci gözüyle incelemişti. Bu kitapta ise, aynı metodla tasavvuf meselelerini ele almaktadır. Günümüzde tasavvuf Türk aydınının zihnini ne bakımlardan meşgul etmektedir? Çağımızın tarih, felsefe, sosyoloji-psikoloji bilgileri hesaba katıldığında, tasavvuf üzerinde nasıl bir değerlendirme yapılabilir? Tasavvufi düşüncenin geleceği ne olabilir? Tasavvufun İslam'daki yeri nedir? Tasavvufi düşünce İslam'a yabancı doktirinlerden mi gelmiş, yoksa onun içinde mi teşekkül etmiştir? Tasavvufta dış tesirler varsa, bunlar nelerdir ve İslam ile ne derece te'lif edilmiştir?...
''İslam Tasavvufunun Meseleleri'' bu soruları tarihi-sosyolojik açıdan incelemiş, akaid ve kelam ile ilgili hükmü, o sahaların mütehassıslarına bırakmıştır.
Kaynaktan Diğer Alıntılar
Başlık |
Altı Çizili Satır |
Sayfa
Azalan sıralama
|
|
Zâhir ilmi bâtın ilmi |
Hallâc’a kadar (ö. 922) gelen ilk mutasavvıfların doktrinleri ve yaşayışları hakkındaki bilgilerin çoğu ikinci, üçüncü elden anekdotlar halinde bize intikal etmiştir. |
57 |
|
Tasavvufun zühd devrinde sünnî itikadı ile herhangi bir çatışma olmamıştır |
Dokuzuncu yüzyıldan itibaren zühd hareketi daha çok mistik bir karakter kazanmaya başlıyor ki, bu istihalenin başında meşhur sufî Haris Muhâsibî’yi (781-837) görüyoruz. |
58 |
|
İslâm mistisizmine panteizmin girişi |
(tasavvufun sadece zühd anlamından çıkıp başka anlamlar kazanmaya başladığı) Bu dönüm noktasının en renkli simaları arasında Zünnün-ı Mısrî (ö. 861), Bâyezid-i Bistamî (ö. |
60 |
|
İlm-i tasavvuf |
(tasavvufun artık zühd safhasını çoktan aştığı, mistik doktrinlerin teşekkül etmeye başladığı) Bu safhada sûfî doktrininin meşrûiyet kazanabilmesi için uzun yıllar devam edecek olan yeni bir metodun o |
62 |
|
Sûfilerin yolarının Kur’ân ve Sünnet’e dayandığını gösterme çabaları |
Sufî doktrini ile şeriat, yahut ehl-i sünnet itikadı arasında birlik ve uygunluk sağlamak üzere gayret sarfeden önemli şahsiyetler arasında Tirmizî [ehl-i sünnet müslümanları arasında ilk defa filozof |
64 |
|
Gazâli ve Tasavvuf |
Sünnî Müslümanlıkla sûfı hareketi arasındaki bağlantının muhafazası ve sûfîliğin İslâm-dışı bir istikamet tutturmaması için sarfedilen gayretlerin en büyüğü ve en önemlisi Gazâlî’nin çalışmalarıdır. |
66 |
|
Veli Nebi Tezadı |
Selçuklular Ortadoğu’ya indikleri zaman Bağdad Şiî Büveyhoğulları’nın eline geçmiş, Mısır’da ise bir Şiî devleti (ve halifeliği) kurulmuş bulunuyordu. |
70 |
|
Peygamberi Kurtarmak |
Zâhir ve bâtın ayırımı, velâyet-nübüvvet tezadı Gazâli’nin anladığı sünnî tasavvufa tamâmen zıt idi ve bu cereyanlar Gazâlî’den sonra da devam etti. |
71 |
|
Suhreverdi |
Yeni-Eflâtuncu bilgi (ma’rifet) nazariyesi Fârâbî ve İbni Sînâ’da büyük yankılar yapmış olmakla birlikte bunlar şahsî hayatlarında sûfî yolunu seçmedikleri için onların tasavvuftaki tesirleri çok dola |
72 |
|
İbn-i Arabi |
Felsefenin dinle karışmasından sonra ortaya çıkan düşüncenin en parlak ve en tartışmalı şahsiyeti Muhyiddin İbni Arabi’dir. |
73 |
|