Gariplerin Kitabı

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
147
Baskı Tarihi
Son baskı : Ağustos / 2010
ISBN
975-6841-14-1
Baskı Sayısı
14. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Şule
Mütercimi
İsmet Özel
Orijinal Adı
The Book of Strangers
Son baskısı Şule Yayınları'ndan...

Adı: Gariblerin Kitabı

Sen Arşiv Yetkilisi’sin. Kitapları kullanıyorsun. Ama bilgi sahibi değilsin, Şimdi bilgiyi bulacaksın.Seni onun yakınına kadar götüreceğim. Senin aradığını içeren bir kitab var. Adı Gariblerin Kitabı. İçinde bu dünyada ve sonrasında bilmek istediğin herşey var.

Gariplerin Kitabı

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
147
Baskı Tarihi
Son baskı : Ağustos / 2010
ISBN
975-6841-14-1
Baskı Sayısı
14. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Şule
Mütercimi
İsmet Özel
Orijinal Adı
The Book of Strangers
Son baskısı Şule Yayınları'ndan...

Sır: Bulanlar arayanlardandır.

Gözlerimi yumdum. ''Onu aşağı indir ve öbür yüzünde yazılanı oku" Nefesim kesildi. Nereden gelmişti bu zorlayıcı istek? (s. 17...) Resmin sırtında birşeyler yazılıydı, alıp ışığa tuttum. Şöyle diyordu: "Bu bilgiyi arayarak elde edemezsin, ne var ki onu bulanlar yalnızca aramış olanlardır. Bistam'lı Bayezid...

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
277
Baskı Tarihi
Ocak 2010
ISBN
978-975-289-670-3
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Everest Yayınları
Ece Temelkuran, kalplerin yağmalandığı yerden anlatıyor hikâyesini; Ortadoğu'dan. Bizden alıp döküntülerini iade ettikleri hikâyelerimizi geri almak için… Aşklarımızı, acılarımızı, haysiyetimizi… Yağmalandıkça kapattığın kalbini aç şimdi. Çünkü bu senin hikâyen. Sen de Ortadoğulusun!
Neden Altını Çizdim?
( http://video.google.com/videoplay?docid=5595181022911987823# )

Bu kitabı aldığımda ilk sayfasını bu şarkıyla açmıştım. Beyrut kendini anlatmış, kendini bize benzeterek, bizi kendimize yakınlaştırarak, içimize dokuna dokuna...


Beyrut

Çok tanıyanı var, ama kimsesi yok, bakma. Fena halde öksüz o. [...] Herkes onda kendi yaşadığını seviyor. Sor, herkes söyleyecektir. Hayatlarının en önemli dönemecini onunla aldıklarını anlatırlar. Çünkü herkesten, herşeyden koparır seni. Kendinle bırakır. Ne istediğini bir tek o zaman bilirsin, sana kendini itiraf ettirir. [..] Aramızda bir yerde oturuyor. Bizimle yaşıyor gibi ama... Sorsan kimse gösteremez yerini. Efkarlı bir yerimiz var. Ne zaman ansak onun adını, ne zaman " Beyrut" desek, oramız sızlıyor.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
93
Baskı Tarihi
2007
ISBN
975-8692-07-0
Baskı Sayısı
3. Baskı
Yayın Evi
Bilge Adam
Editörü
Adnan İnanç
Mütercimi
Ali Aydın
Dine dinsizlik mi karşı yoksa başka şeyler mi bu konu hakkında güzel bir eser.

Proudhon, Dostoyevski ve Ebu Zer

Evinde yiyecek bir şey olmadığı halde, kılıcını çekip de insanlara saldırmayan kimseye şaşarım. Avrupa'da bazen bu sözü söylerdim ancak kimin söylediğini belirtmezdim. O zaman bazıları bu sözün Proudhon'a ait olduğunu sanırdı. Zira Proudhon herkesten keskin ve sert konuşur. Dedim ki Proudhon halt etmiş, bu derece sert bir sözü söylemek onun ne haddine! Ya da bu sözün Dostoyevski'ye ait olabileceğini sanırlar. Oysa Dostoyevski şöyle demekteydi: "Eğer bir yerde biri öldürülüyorsa, o olayda parmağı olmayan kimseler de o suça ortaktır." Nitekim doğru söylüyor. Ancak Ebuzer'in söylediğine bakın: "Evinde yiyecek bir şey olmadığı halde, kılıcını çekip de insanlara saldırmayan kimseye şaşarım." Burada konuşan bir dindar değil, dindir aslında. Ebuzer sadece fakirliğine sebep olana ve onu sömüren kimseye ve kesime kılıç çekmekten söz etmiyor. Aksine halka kılıç çekmekten söz ediyor. Neden? Zira böyle bir toplumda yaşayan herkes yaşadığı ve buna müdahale etmediği için, o da fakiriğimin ve açlığımın sorumlusudur. Peki ne kadar sorumludur? Bir sömürgeci ve bir düşman kadar...

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
YKY
Mütercimi
Ahmet Güntan
Orijinal Adı
El Ingenioso Hidalgo Don Quijote De La Mancha
http://tr.wikipedia.org/wiki/Don_Kişot

Önemli olan...

Görülebilecek, işitilebilecek mesafeye geldiklerinde Don Quijote kibirli bir edayla, yüksek sesle dedi ki: "Dünya yüzünde La Mancha imparatoriçesi, eşsiz Dulcinea Del Tobosso'dan daha güzel bir kadın olmadığını herkes itiraf etmedikçe kimse kıpırdamasın." Bu sözleri duyan ve konuşan tuhaf adamı gören tüccarlar durdular. Hem görünüşünden, hem de sözlerinden, deliliğini hemen fark ettiler, ama kendilerinden beklenen itirafı iyice anlamak istediler, aralarından biraz alaycı ve çok esprili olan bir tanesi konuştu: "Saygıdeğer şövalye, sözünü ettiğiniz soylu hanımı biz tanımıyoruz. Onu bize gösterin, eğer dediğiniz kadar güzelse, hiç direnmeden, seve seve, bizden istediğinizi yapar, gerçeği itiraf ederiz." "Onu size gösterirsem," dedi Don Quijote, "apaçık bir gerçeği itiraf etmiş olacaksınız. Önemli olan, kendisini görmeden inanmanız, itiraf etmeniz, onaylamanız, yemin etmeniz ve savunmanızdır. Aksi takdirde, benimle savaşacaksınız, garip, kibirli beyler!"

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
277
Baskı Tarihi
Ocak 2010
ISBN
978-975-289-670-3
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Everest Yayınları
Ece Temelkuran, kalplerin yağmalandığı yerden anlatıyor hikâyesini; Ortadoğu'dan. Bizden alıp döküntülerini iade ettikleri hikâyelerimizi geri almak için… Aşklarımızı, acılarımızı, haysiyetimizi… Yağmalandıkça kapattığın kalbini aç şimdi. Çünkü bu senin hikâyen. Sen de Ortadoğulusun!

Başka türlü...

Onda güzel ne diye sorsan, kimse söyleyemez. Ben söyleyeyim. Senden habersiz bir şey yaptığını sanırsın hep. Müptelası olduğu budur herkesin. O seni bulana kadar onu bulamayacağın için, oturup ne yapıyor diye düşünürsün. Merak edersin, öfkelenirsin ve o seni bulduğunda şaşarsın kendine, nasıl hiç kızmamış gibi onu yeniden sevdiğine. Onun yanında zayıfsın işte, bu halini seviyorsun. Ağzına tükürüşünü seviyorsun, seni böyle aşılayışını, kendine benzetmesini. Bir gün öyledir, bir gün böyle. Kafasının taşı atmışsa, derhal kendine bir sığınak bulacaksın, yerin altına kaç. Keyfi yerindeyse çık beraber Korniş'e, denize karşı nargilesini sanki biraz önce ortalığı kurşunlayan kendisi değilmiş gibi tüttürür. Ve pek haşhaşlıdır. Başka türlü katlanamıyor kendine muhakkak. Uyuyamıyor başka türlü...

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
277
Baskı Tarihi
Ocak 2010
ISBN
978-975-289-670-3
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Everest Yayınları
Ece Temelkuran, kalplerin yağmalandığı yerden anlatıyor hikâyesini; Ortadoğu'dan. Bizden alıp döküntülerini iade ettikleri hikâyelerimizi geri almak için… Aşklarımızı, acılarımızı, haysiyetimizi… Yağmalandıkça kapattığın kalbini aç şimdi. Çünkü bu senin hikâyen. Sen de Ortadoğulusun!

Güzelliğin diri tutar seni..

Anlattırır. Demeyeceğin ne varsa dedirtir sana. Ağzından karnın dökülür, karnının dibinde ne tuttuysan. Bu yüzden yenilirsin her seferinde. O hikayeler anlatır ama sana hep kendini anlattırır. Dibini gördün mü anla ki sen onunla birliktesin. Git, başkalarına git, dene. Yok olmaz. Döner gelirsin. Dibini gördün ya, kendinin esiri olursun. O yine sana anlatsın istersin, kendi dibini unutmak için artık, dinlersin. Artık ancak onun hikayeleri unutturur sana kendinde gördüğünü. Onun için hep daha güzel olmak istersin, hep seni beğenmeyeceğinden korkarak. Bu, diri tutar seni.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
277
Baskı Tarihi
Ocak 2010
ISBN
978-975-289-670-3
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Everest Yayınları
Ece Temelkuran, kalplerin yağmalandığı yerden anlatıyor hikâyesini; Ortadoğu'dan. Bizden alıp döküntülerini iade ettikleri hikâyelerimizi geri almak için… Aşklarımızı, acılarımızı, haysiyetimizi… Yağmalandıkça kapattığın kalbini aç şimdi. Çünkü bu senin hikâyen. Sen de Ortadoğulusun!

Dünü olmayan bir çocuk...

İtip kakardı insanı. Ancak yediği dayakları affede affede büyümeyi öğrenmiş bir çocuksan seversin onu. Çünkü nefret etmeyi de bilmelisin eğer onu seveceksen. Bunu bilmeyenler gelir geçer. Anlatamadıklarını hep bildikleri, yine de durmadan anlattıkları bir hikayeyi alıp ondan, giderler. Niye ona gelip duruyorlar, biliyor musun? Çünkü her seferinde gençliklerini geri veriyor onlara. Onda öyle bir şey var, kim tanısa öyle der. Demeyebilirler belki ama döne döne ona gelmelerinin sebebi bu. Anlattıkları yüzünden! Her gün yeniden anlatabildiği hikayeler yüzünden. Sonrasını merak ediyorsun ya, o seni çocuk yapıyor bir bakıma. Soysuz, sopsuz, hesap vereceği bir evi olmayan bir çocuk. Hep yarın var, dün yok onda. O yüzden sen de dünün olmadığı bir yaşında donup kalıyorsun onunla olunca.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
277
Baskı Tarihi
Ocak 2010
ISBN
978-975-289-670-3
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Everest Yayınları
Ece Temelkuran, kalplerin yağmalandığı yerden anlatıyor hikâyesini; Ortadoğu'dan. Bizden alıp döküntülerini iade ettikleri hikâyelerimizi geri almak için… Aşklarımızı, acılarımızı, haysiyetimizi… Yağmalandıkça kapattığın kalbini aç şimdi. Çünkü bu senin hikâyen. Sen de Ortadoğulusun!

Zamanın tozu akardı yarasından, kurum gibi...

Kurşun yaraları vardı başından beri. Yağmur yağdığında zamanın tozu akardı yarasından, kurum gibi! Ama gözü alışınca insanın, yaraları görmezsin. Bizim gözümüz böyle alıştı. Zaten hepimiz biraz ona benzemiştik sonunda. Acıyan yerlerimizi birbirimize dayayarak susturmayı ondan öğrenmiştik. Bırakıp gitsen, çok seven bir kadını terk etmek gibi bir çentik bırakır sen de. Geri dönsen, "Ben seni hiç çağırmadım ki" diyen bir erkek olur, zalim.