Niçin idareciler, profesyoneller ve teknisyenler kendilerinin Taylorizme ve teknik denetime bağışık olacakları beklentisindedir? Daha önce gördüğümüz gibi, bilimsel yönetimin tüm işçi düzeyleri ve tiplerinde uygulanması amaçlanmıştı. Ve birçoklarının fark ettiği gibi, tam da yeni teknolojiyi tasarlayan ve işleten insanlar böylelikle kendilerini riske atıyorlardı. Vonnegut’un Player Piano (1952) adlı romanı, bilgisayara kendi becerilerini öğrettikten sonra kendilerini kapının önünde bulan yüksek vasıflı mühendislerin perişanlığını uzun süre önce canlı bir şekilde göstermişti. İmalat alanında, bilgisayarın sayısal olarak denetlediği makineler "atölye düzeyindeki hassas delme, işleme ve tornacılık gibi en yüksek vasıflı ve tatmin edici işlerin ve yüksek düzeyde vasıflı iş uygulamalarının bazılarının" yerini almaya çoktan başlamıştır.
Bu kitapta tartıştığımız kuramlar çokluk batı toplumları üzerinde odaklanmıştır. Ama batı, daha önce hiç olmadığı ölçüde, dünyanın geri kalanının bir parçası olmuştur. Bu dünyanın hatırı sayılır bir kısmını, ister iyi diyelim ister kötü, batı denetlemektedir. İncelediğimiz sanayi sonrası toplum kuramlarının bu durumun tamamen farkında oldukları söylenebilir.