Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Everest Yayınları
Nereye giderseniz gidin, ülkeniz peşinizden gelir. Artık siz orada yaşamasanız da o içinizde yaşar. Afganistan'ın Khaled Hosseini'de yaşadığı gibi... Bin Muhteşem Güneş, ilk romanı Uçurtma Avcısı'yla tüm dünyada inanılmaz bir başarı yakalayan Hosseini'nin ikinci romanı. Yazar bu romanında da yine doğduğu toprakları anlatıyor. Bu kez iki kadının kesişen yaşamları ve dostlukları üzerinden... Küçük yaşta evlendirilen kızlar, çocuğu olmayan kadınlar, babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan, geçmişe gömülmüş aşklar...

Tanım:

O hafta Leyla, bir insanın çekebileceği bütün çilelerin arasında, eli kolu bağlı, öylece beklemekten daha ağırı olmadığı sonucuna vardı

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Everest Yayınları
Nereye giderseniz gidin, ülkeniz peşinizden gelir. Artık siz orada yaşamasanız da o içinizde yaşar. Afganistan'ın Khaled Hosseini'de yaşadığı gibi... Bin Muhteşem Güneş, ilk romanı Uçurtma Avcısı'yla tüm dünyada inanılmaz bir başarı yakalayan Hosseini'nin ikinci romanı. Yazar bu romanında da yine doğduğu toprakları anlatıyor. Bu kez iki kadının kesişen yaşamları ve dostlukları üzerinden... Küçük yaşta evlendirilen kızlar, çocuğu olmayan kadınlar, babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan, geçmişe gömülmüş aşklar...

Oğlanların dostluğu..

Oğlanların dostluklara da güneşe davrandıkları gibi davrandığını anlamaya başlamıştı: varlığını tartışılmaz, mutlak kabul etmek, parlaklığının tadını çıkarmak, ama üzerine kafa yormamak.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
43
ISBN
978-975-07-0998-2
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Can Yayınları
Mütercimi
Işık Ergüden
Şeytanın Saati de, Pessoa'nın ardında bıraktığı sandıktan çıkan metinlerden. Bu kısa metin, yazarın önemli takıntılarının, büyü, mistisizm ve simya gibi hiç vazgeçmediği konuların bir panoramasını sunuyor nerdeyse. Aslında, şeytanla girişilen bu diyalog, yazarın yapıtlarının belli başlı niteliklerini küçük ölçekte sunan bir bütün. Alaycı, kuşkucu Pessoa'nın gerçeği arama yolculuğunun bir parçası sayılabilecek düşsel bir diyalog.

Ben herşeyin karşı koyduğu şeyim

Ama siz bir şeyi hem inkâr edip hem de nasıl doğrulayabiliriz? "Yaşamın yasası bu,bayan. Beden, haddinden çok ayrışmaksızın ayrıştığı için yaşar. Her an ayrışmasaydı bir mineral olurdu. Ruh, direnmesine rağmen, sürekli ayartıldığı için yaşar. Her şey, bir şeye karşı koyduğu için yaşar. Ben, herşeyin karşı koyduğu şeyim. Ama eğer ben var olmasaydım hiçbir şey var olmazdı, çünkü karşı konulacak birşey olmazdı; tıpkı hafif havada iyi uçtuğu için, havasız yerde daha iyi uçabiliceğini sanan, müridim Kantîn güvercini gibi."

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
533
Baskı Tarihi
2006
ISBN
978-975-07-0665-3
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Can Yayınları
Mütercimi
Saadet Özen
Fernando Pessoa, 1935’te öldüğünde, sandığında bıraktığı yapıtlarının sayısını kimse tahmin edemezdi. Onun elinden çıkmış şiirlerin, yazıların altında genellikle başka imzalar vardı. Ama bunlar yalnızca birer takma ad değil, öyküsü, geçmişi, yazgısı, dünya görüşü olan farklı kişiliklerdi. Pessoa’nın ölümünden sonra elyazmaları derlenmeye başladığında, bitmemiş yapıtlar da bulundu içlerinde. Bernardo Soares imzalı Huzursuzluğun Kitabı da bunlardan biriydi. Tarihten, mitolojiden, edebiyattan, ruhbilimden haberdar bir 20.

Sıkılma gönlüm sıkılma

Sıkıntı… Belki de aslında inançtan mahrum bıraktığımız derin ruhumuzun tatminsizliği bu, tanrısal oyuncağını elinden aldığımız biz hüzünlü çocukların çektiği derin, büyük üzüntü. Belki de kendisine kılavuzluk edecek bir ele ihtiyaç duyan, ama derin duyguların karanlık patikalarında, düşünememenin sessiz gecesinden, hissedememenin bomboş yollarından başka bir şey hissedemeyen varlığın kaygısı…

Mesnevi ve Şerhi 1.Cilt

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
666
Baskı Tarihi
1973
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı Kültür Yayınları
Mütercimi
Abdülbaki Gölpınarlı

Dünyadan Geçmek

Dünya nedir? Tanrı'dan gafil olmak; Kumaş,para,ölçü, tartı, kadın dünya değildir. Malı, din için, Tanrı için yüklenirsen, Peygamber buna, "Ne de güzel mal" dedi. Geminin içindeki su gemiyi batırır; Geminin altındaki suysa gemiye arka olur. Malı mülkü gönlünden sürmüştü de Bu yüzden Süleyman, ancak yoksul adını takınmıştı. Ağzı kapalı testi uçsuz bucaksız denizin üstünde, Hava dolu bir gönülle yüzer gider. İçte yoksulluk havası oldu mu, insan, Dünya denizin üstünde eğleşir. Bu dünya, tümden onun mülküdür de, Gönlünün gözünde hiçbir şey değildir mal mülk. Şu halde gönlü ağzını yum, mühürle; Onu "Min Ledün" ululuğunun yeliyle doldur. Çalışma da haktır, devâ da hak, dert de hak; Fakat inkâr eden, çalışmayı inkâr etmeye uğraşır.

Neden Altını Çizdim?
(sy.128) "Bu dünyada gerçek erkeklerin sayısı üçtür Emir. Atak, kurtarıcı Amerika, Britanya ve İsrail. Gerisi.. püff.. Dedikoducu kocakarılardan farksız."

"Gerçek erkekler adası.."

Ona(Baba'ya) göre İsrail, aklı fikri petrolün kaymağını yemekte olduğu için kendisiyle ilgilenmeye vakit bulamayan Arapların ortasında bir "gerçek erkekler" adasıydı. Alaycı, abartılı bir Arap aksanıyla, "İsrail şunu yaptı, İsrail bunu yaptı," diye sızlanırdı. "Öyleyse bir şeyler yapın, kardeşim! Harekete geçin. Madem Arapsınız, o halde Filistinlilere yardım edin!"

Hülasası..

"Gözlerimi bavullarımıza çevirdim. Bu görüntü, içimi Baba'ya karşı acımayla doldurdu. Yaptığı, tasarladığı, uğruna dövüştüğü, kaygılandığı, düşlediği onca şeyden sonra, yaşamının özeti işte buydu: Tepeden tırnağa bir hayal kırıklığı olan bir oğul, iki tane de bavul."

Gariplerin Kitabı

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
147
Baskı Tarihi
Son baskı : Ağustos / 2010
ISBN
975-6841-14-1
Baskı Sayısı
14. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Şule
Mütercimi
İsmet Özel
Orijinal Adı
The Book of Strangers
Son baskısı Şule Yayınları'ndan...

Rüyalar Bazen Gerçek Olur

Şafak vaktine yakın bir zamanda rüya gördüm. Bir yükseklikte, rüyaların rüya olduğu bir yerdeyim. Yanı yöresi belirgin değildi bulunduğumuz yerin. Altı ve üstü yoktu. Hep beyazlar giyinmiştik. Anlamadığım bir dilden duyduğum sesler kulağımdan eksilmiyordu. Kendimi bir adamın önünde secde eder halde gördüm. Adam ışıltılı bir canlılık içine gömülmüştü ve adamdan yayılan enerji benim gözeneklerime işliyordu. Ona bakamıyor ama onun bana baktığını hissediyordum. Hem korku, hem de tatlı bir korunma duygusu içindeydim. Beni o güne kadar duymadığım, uyanınca da hatırlamadığım bir adla çağırdı...

Türü
Akademik
Sayfa Sayısı
0
ISBN
975-8470-03-5
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
babil yayınları
Mütercimi
kenan demirayak
Orijinal Adı
Zâdu'l-me'âd

Gelin onu taşlayalım!..

Deniz kenarına dizilip kendi aralarında şöyle konuşan pek çok kafatası bulacaksınız: "Bu deniz bizi uykunun tadından mahrum ediyor. Onun varlığından bir fayda görmüyoruz. Gelin onu taşlayalım!". Yaşamdır bu deniz. Kafa tasları ise, derinliğini ölçmek ve sırlarını anlamak için bu denizin içine dalamayan ve çağıldamasından başka bir şey duymayan algılamalarınızdır. Haydi ağır bir taşa bağlayınız bu algılamalarınızı ve atınız denize. Çünkü o, içinde boğulmadıkça tanıyamayacaktır denizi.