varlık

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Yenilik Yayınevi
Mütercimi
Prof.Dr.Ali Nihat Tarlan
Orijinal Adı
Peyam-ı Meşrık
Şarktan Haber ismiyle yayınlanan bu kitapta “Zebûr-i Acem” ve “Peyâm-ı Maşrık” bir araya getirilmiştir. İkbal Peyâm-ı Maşrık’ı 1923’te Farsça, Zebûr-i Acem’i de 1927’de yine Farsça olarak kaleme almıştır. Ayrı zamanlarda yazılmış iki eseri yayınevi mütercimin tercihi doğrultusunda tek kitap olarak yayınlamıştır. “Zebûr-i Acem”, gençliğe yeni bir ruh vermek ve İslam dünyasına uyanış bilinci kazandırmak üzere kaleme alınan bu eser, “Gülşen-i Râz-ı Cedîd” ve “Bendeginâme” adlı mesnevileri de kapsamaktadır. Gazel tarzı şiirlerden oluşan oluşan eser iki bölümdür.

O'nun nazının şehidi

Varlık bezmi O'nun nazının şehididir. (Tur Lalesi Faslı)

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
256
Baskı Tarihi
Eylül 2008
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Etkileşim
"Çünkü sen Süleyman'ı görmedin/ Kuşların dilini nereden bileceksin?" diyen Sühreverdi'nin, "konuşan yalnız Hakikat'tir" diyen Bediüzzaman'ın, "ayrılığa ulaşsaydık, ona kendi acısını tattırırdık" diyen İbn Arabi'nin, "üzüm sarhoşluğu değil benim sarhoşluğum/ benim sarhoşluğumun sonu yok" diyen Mevlana'nın, "mantıku't-tayrın lugat-ı mutlakından söyleriz" diyen Niyazi Mısri'nin, "teknolojik burjuva uygarlığı, bir protezler medeniyetidir, insanların ruhlarını sakatlıyor, onlara protezler takmaya çalışıyor" diyen Tarkovski'nin, "düşünme, yüzyıllardır kutsanan aklın, düşünmenin önündeki en büyük eng
Neden Altını Çizdim?
Tüm yaratılmışların Allah'ın mutlak varlığından taşan bir hal olması aynı zamanda "Öyle Zahir'dir ki zuhurunun şiddetinden Batın'dır" hakikatini anımsatıyor. Yalnızca taşan kısımlarını görüyor olmak, bir kabın taşacak kadar dolu olduğunu da tasdik etmeyi gerektirmez mi?

Mutlak Varlık

Arifler, varlık ünvanını Cenab-ı Hakk'a layık görür, varolana bir ünvan olarak yakıştırmazlar. Varolan, gerçekte Esma ve Sıfat'ın tecellisidir. Bu, bir görünüm, bir belirmedir. Tıpkı denizin dalgaları gibi. Dalga, denizden ayrı bir varlık değildir, onun bir halidir. Tüm yaratılmışlar da, Allah'ın mutlak varlığından "taşan" bir haldir. Bu anlamda, varolanların, Allah'ın Esma ve Sıfat'ının tecellisi olduğu söylenir.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
527
Baskı Tarihi
Eylül 2010
ISBN
978-605-5482-00-8
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
Ankara 2010
Yayın Evi
FECR YAYINEVİ
Mütercimi
Prof.Dr.Hicabi Kırlangıç - Prof.Dr.Derya Örs
Orijinal Adı
Hubut der Kevir
Birden elindeki elmayı uzattı ve gözleriyle benden onu dişlememi istedi. Fakat ben dudaklarımı daha sıkı kapattım. Yüreğimdeki dilsiz bir duygu diyordu ki an, büyük bir inkılâp anıdır. Bütün varlık olduğu yerde durmuş heyecanla bekliyordu. O, bir isyan alevi gibi karşımda dalgalanıyor ve sabırsız yakıyordu beni. Bense kalbinde korkunç bir volkanın patlamak için sabırsızlandığı dağ zirvesinin sakinliğine sahiptim. O her an daha kararlı ve saldırgan, ben her an daha tereddütlü ve ezgin. Günah duygusu.

Ömür güzergahı...

Yabancılık, uçsuz bucaksız "varlık" âlemini boğucu bir darboğaz haline getirir. Dar ve karanlık hücrede tek başına hapse mahkum olan kimsenin hücresinin tavanı, tanıdık birinin getirildiğini duyunca, göğe kadar yükselir ve duvarları her yandan yeryüzü ufuklarının ötesine kadar uzaklaşır ve mahkum, zindanını dört yönden "O"nunla sınırlı tanıdık bir iklim olarak bulur. "Mesaj" sahibi olan ruh ne mürit ister ne âşık. "Ömür" güzergahında bekleyen gözlerle durur. "Varlığı" tanıdık birini çağıran bir "sesleniş"tir. "Hayat"ı boşuna gelip geçen bu mükerrer, mesuliyetsiz, bekleyişsiz ve ızdırapsız yüzler kalabalığında alışılmış ve mahrem bir akraba yüzü bulma ümidinde, "hayret" dalgasına düşmüş bir bakıştır. İki gözü, bu sığınaksız dünyada tıpkı annesini kaybetmiş iki çocuk gibi ne yapacağını bilemez haldedir.

Sayfa Sayısı
94
ISBN
978-605-5953-24-9
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
ankara
Yayın Evi
düş ülkesi yayınları

Büyükler..

Eğer büyüklere, “Küçük prensin güler yüzlülüğü, tatlılığı ve bir koyun istiyor olması, onun var olduğunu gösterir. Birisi bir koyun istiyorsa, bu onun varlığının kanıtıdır,” derseniz size inanmazlar dalga, geçerler. Ama onlara, “Küçük prensin geldiği gezegenin adı Asteroid B-612’dir,” derseniz, işte o zaman size inanıverirler ve sıkıcı sorular sormazlar.”

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
527
Baskı Tarihi
Eylül 2010
ISBN
978-605-5482-00-8
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
Ankara 2010
Yayın Evi
FECR YAYINEVİ
Mütercimi
Prof.Dr.Hicabi Kırlangıç - Prof.Dr.Derya Örs
Orijinal Adı
Hubut der Kevir
Birden elindeki elmayı uzattı ve gözleriyle benden onu dişlememi istedi. Fakat ben dudaklarımı daha sıkı kapattım. Yüreğimdeki dilsiz bir duygu diyordu ki an, büyük bir inkılâp anıdır. Bütün varlık olduğu yerde durmuş heyecanla bekliyordu. O, bir isyan alevi gibi karşımda dalgalanıyor ve sabırsız yakıyordu beni. Bense kalbinde korkunç bir volkanın patlamak için sabırsızlandığı dağ zirvesinin sakinliğine sahiptim. O her an daha kararlı ve saldırgan, ben her an daha tereddütlü ve ezgin. Günah duygusu.

Hubût

Yabancılık, uçsuz bucaksız "varlık" âlemini boğucu bir darboğaz haline getirir. Dar ve karanlık hücrede tek başına hapse mahkûm olan kimsenin hücresinin tavanı, tanıdık birinin getirildiğini duyunca, göğe kadar yükselir ve duvarları her yandan yeryüzü ufuklarının ötesine kadar uzaklaşır ve mahkûm, zindanını dört yönden "O"nunla sınırlı tanıdık bir iklim olarak bulur! "Mesaj" sahibi olan ruh ne mürit ister ne âşık. "Ömür" güzergâhında bekleyen gözlerle durur. "Varlığı" tanıdık birini çağıran bir "sesleniş"tir. "Hayat"ı boşuna gelip geçen bu mükerrer, mesuliyetsiz, bekleyişsiz ve ızdırapsız yüzler kalabalığında alışılmış ve mahrem bir akraba yüzü bulma ümidinde, "hayret" dalgasına düşmüş bir bakıştır. İki gözü, bu sığınaksız dünyada tıpkı annesini kaybetmiş iki çocuk gibi ne yapacağını bilemez haldedir.

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
533
Baskı Tarihi
2006
ISBN
978-975-07-0665-3
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Can Yayınları
Mütercimi
Saadet Özen
Fernando Pessoa, 1935’te öldüğünde, sandığında bıraktığı yapıtlarının sayısını kimse tahmin edemezdi. Onun elinden çıkmış şiirlerin, yazıların altında genellikle başka imzalar vardı. Ama bunlar yalnızca birer takma ad değil, öyküsü, geçmişi, yazgısı, dünya görüşü olan farklı kişiliklerdi. Pessoa’nın ölümünden sonra elyazmaları derlenmeye başladığında, bitmemiş yapıtlar da bulundu içlerinde. Bernardo Soares imzalı Huzursuzluğun Kitabı da bunlardan biriydi. Tarihten, mitolojiden, edebiyattan, ruhbilimden haberdar bir 20.

Sıkılma gönlüm sıkılma

Sıkıntı… Belki de aslında inançtan mahrum bıraktığımız derin ruhumuzun tatminsizliği bu, tanrısal oyuncağını elinden aldığımız biz hüzünlü çocukların çektiği derin, büyük üzüntü. Belki de kendisine kılavuzluk edecek bir ele ihtiyaç duyan, ama derin duyguların karanlık patikalarında, düşünememenin sessiz gecesinden, hissedememenin bomboş yollarından başka bir şey hissedemeyen varlığın kaygısı…

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
144
Baskı Tarihi
2009
ISBN
9752560716
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Kaknüs

adı: aşk

Var Eşrefoğlu Rumi bil hakikat Vücudu fani etmektir adı aşk Varın gidin siz de öyleyse, düşün yollara hakikati bilmek için hakikat adına, aşk adına, aşkın adına. Mecali kalmamış ellerinizi hiç değilse son bir defa kaldırın da kapı yüzünüze kapanmadan evvel o kapıyı siz kendiniz kendi yüzünüze kapamayı deneyin! Varlığa gelen her ademin kendini varlığa getirene ihtiyacı iki cihettendir; ilki varlığa getirdiği için, ikincisi varlığını sürdürmesini sağladığı için. Evet varlığa gelmenin bir sebebi olduğu gibi, var kalmanın, varlıklı olmanı da bir sebebi vardır. İki farklı sebepten değil, bir sebebin iki cihetinden sözediyoruz aslında. Var olabilmemiz için muhtaç olduğumuza varlığımızı sürdürmek için de muhtaç olmaktan...Böylelikle varolanların tümü iki sıfatla muttasıf olmak zorunda: vücud ve beka. Demek ki aşk vücudu baki kılmak için çırpınanların değil, vücudu fani kılmak için çabalayanların mesleki. O halde Cenab-ı Aşk yâriniz ve yardımcınız olsun efendim!

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
278
Baskı Tarihi
1990
Yazılış Tarihi
1976
ISBN
975-437-035-4
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Ötüken
Objektif serisinin sekizinci kitabı.

Tarih, Insan, Tabiat, Varlık Ve Felsefe

XIX. yüzyılın endüstri devrimi pek iyi bildiğiniz birçok sosyal ve ekonomik meseleler getirmiştir. Bunlara girmeden evvel, bunların dibinde ve kökünde insanın tabiatla ve varlıkla münasebetine ait daha derin ve temelli meseleleri düşünmek ister. Yani tarihe, insana, tabiata ve varlığa verilecek mânâ anlaşılmadan sosyal meseleler halledilemez. Çünkü bunlar bir varlık bütününü dolduran elemanların yalnız birkaç tanesidirler. Parçanın ışığında bütün görülemez.