Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
312
Baskı Tarihi
2010
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Beyan Yayınları
Bir Değirmendir Bu Dünya, şiirlerinden, anı yazılarından ve hikâyelerinden tanıdığımız Zarifoğlu`nu başka bir açıdan tamamlamaktadır. O herkesin entel takıldığı bir zamanda çevresindeki meraklı insanlara, dostlarına, okuyucularına ilmihal okumayı tavsiye ediyordu. Namazların tadil-i erkân üzere kılınmasını, gece namazlarına kalkılmasını, hanımlara iyi davranılmasını, çocukları adam yerine koyarak karşımıza almamızı, yollarda zikirle yürümemizi telkin ediyordu.

Tepki

Vurana vurursunuz. Vuramazsanız kaçarsınız. Kaçamazsanız eğer, yersiniz dayağı.

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
312
Baskı Tarihi
2010
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Beyan Yayınları
Bir Değirmendir Bu Dünya, şiirlerinden, anı yazılarından ve hikâyelerinden tanıdığımız Zarifoğlu`nu başka bir açıdan tamamlamaktadır. O herkesin entel takıldığı bir zamanda çevresindeki meraklı insanlara, dostlarına, okuyucularına ilmihal okumayı tavsiye ediyordu. Namazların tadil-i erkân üzere kılınmasını, gece namazlarına kalkılmasını, hanımlara iyi davranılmasını, çocukları adam yerine koyarak karşımıza almamızı, yollarda zikirle yürümemizi telkin ediyordu.

Tepki

Televizyon bir şamardır. Hem de kendi hanemizde kendi elimizle suratımıza inen büyük bir şamar. Bize neler yasak, şunlar bunlar. İşte bu yasakları, bu haramları televizyonun bizim hanemizin içine kadar getirir her çeşidini, barını, umumhanesini, meyhanesini ve biz oturur Müslümanlığımızla, karımızla onu seyrederiz. Ve sonra deriz ki, nasıl oluyor da mukaddesâtımız elden giderken, bize vurularken ses etmez, vurana vuramayız. Düşünün bakalım televizyon karşısında muhallebi gibi gevşemiş bir Müslümanda değil cihat etmek, acaba kalkıp bir farzı ifa edecek kuvvet ve istek kalmış mıdır?

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
312
Baskı Tarihi
2010
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Beyan Yayınları
Bir Değirmendir Bu Dünya, şiirlerinden, anı yazılarından ve hikâyelerinden tanıdığımız Zarifoğlu`nu başka bir açıdan tamamlamaktadır. O herkesin entel takıldığı bir zamanda çevresindeki meraklı insanlara, dostlarına, okuyucularına ilmihal okumayı tavsiye ediyordu. Namazların tadil-i erkân üzere kılınmasını, gece namazlarına kalkılmasını, hanımlara iyi davranılmasını, çocukları adam yerine koyarak karşımıza almamızı, yollarda zikirle yürümemizi telkin ediyordu.

Bir Değirmendir Bu Dünya

Adaşım Cahidî Ahmet Efendi’nin bir beyiti var, şöyle: Akil isen can gözün aç, tut kulak bu sözüme Bir değirmendir bu dünya öğütür bir gün bizi. (...) Güzel bir rüya görmüşsün. Elbette servete sahip olmak, onu çoğaltmak gereklidir. Serveti çoğaltmak demek ise onu tasadduk etmek, muhtaçları arayıp onlara dağıtmak ve sevdiklerine hediyeler vermektir…

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
312
Baskı Tarihi
2010
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Beyan Yayınları
Bir Değirmendir Bu Dünya, şiirlerinden, anı yazılarından ve hikâyelerinden tanıdığımız Zarifoğlu`nu başka bir açıdan tamamlamaktadır. O herkesin entel takıldığı bir zamanda çevresindeki meraklı insanlara, dostlarına, okuyucularına ilmihal okumayı tavsiye ediyordu. Namazların tadil-i erkân üzere kılınmasını, gece namazlarına kalkılmasını, hanımlara iyi davranılmasını, çocukları adam yerine koyarak karşımıza almamızı, yollarda zikirle yürümemizi telkin ediyordu.

Labirentimiz

Sanki sarılacağımız hiçbir ip kalmamış. Sanki boyanacağımız hiçbir boya yok. Sanki daha yakın, en yakın olabilme imkanı için vücudumuzun alacağı hiçbir şekil, sanki alnımızı koyacağımız bir alınlık temiz bir yeryüzü kalmamış. (...) Acaba ışık saçan bir adım atabilmek için alınyazımızda bir ihtimal var mı? Gözlerimize eski büyüklerin bakışlarından bir bakış demeti yansıyabilecek mi? (...) Mümkün müdür labirentte ne kadar rezil olursak olalım, bakışımız bulanıklaşmış olsun, ama basiretimiz kapanmasın..

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
238
Baskı Tarihi
1995
Baskı Sayısı
14. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İletişim

Düşünce

Yeniçeriler kapıyı zorlarken Uzun İhsan Efendi hala malum konuyu düşünüyor, fakat işin içinden bir türlü çıkamıyordu. "Rendekar doğru mu söylüyor? Düşünüyorum öyleyse varım. Oldukça makul. Fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmadığım, bir düş olduğum sonucu da çıkar: Düşünen bir adamı düşünüyorum. Düşündüğümü bildiğim için, ben varım. Düşündüğünü bildiğim için düşlediğim bu adamın da var olduğunu biliyorum. Böylece o da benim kadar gerçek oluyor. Bundan sonrası çok daha hüzünlü bir sona varıyor. Düşündüğünü düşündüğüm bu adamın beni düşlediğini düşlüyorum. Öyleyse gerçek olan biri beni düşlüyor. O gerçek ben ise bir düş oluyorum." Kapı kırıldığında Uzun İhsan Efendi kitabı kapadı. Az sonra başına geleceklere aldırmadan kafasından şunları geçirdi: "Dünya bir düştür.Evet dünya...Ah! Evet , dünya bir masaldır."

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
312
Baskı Tarihi
2010
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Beyan Yayınları
Bir Değirmendir Bu Dünya, şiirlerinden, anı yazılarından ve hikâyelerinden tanıdığımız Zarifoğlu`nu başka bir açıdan tamamlamaktadır. O herkesin entel takıldığı bir zamanda çevresindeki meraklı insanlara, dostlarına, okuyucularına ilmihal okumayı tavsiye ediyordu. Namazların tadil-i erkân üzere kılınmasını, gece namazlarına kalkılmasını, hanımlara iyi davranılmasını, çocukları adam yerine koyarak karşımıza almamızı, yollarda zikirle yürümemizi telkin ediyordu.

Labirentimiz

Şeytanî bir duygu önümüzde paralı askerlerini, kiralık katillerini, gerillalarını indirmektedir. Arkamızı verdiğimiz kaya duvar, siyaset laboratuarlarında üretilen mikroplar tarafından için için kemirilmiştir bile. Gerileyip, arkamızı sağlama aldık diye güvenip yaslandığımız anda belki de başımıza yıkılacaktır. O zaman katillerimiz mızraklarını kalbimize saplamadan önce kahkahalarla gülecekler. Ve Bezay Saray'ın ve Kremlin'in bahçesindeki zafer kütüğüne bir çivi daha çakılacak. Bir kabus bu.

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
349
Baskı Tarihi
1996
Yazılış Tarihi
1974
ISBN
975-470-580-1
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İletişim
Editörü
Mahmut Ali Meriç
Umrandan Uygarlığa zengin bir birikimin ürünü olan denemelerden oluşmaktadır. Bu ülke ile aynı yıl yayımlanan bu kitap öncelikle Umran kavramına ışık tutuyor. Cemil MERİÇ kitabı 5 ana bölüme ayırmış bölümlerin başlıkları ise şöyle 1-)Çağdaş Uygarlık Düzeyi 2-)Medeniyetin Ölümü 3-)Araftakiler 4-)İdeoloji 5-)Traduttore Traditore ÇAĞDAŞ UYGARLIK DÜZEYİ Yunan mucizesi başlığını attığı ilk konusunda Avrupa’nın bizi nasıl tanıdığını tespit ederek başlar. Yazar der ki: Bütün Kur’anları yaksak, bütün camileri yıksak, Avrupalının gözünde biz yine de OSMANLIYIZ. Osmanlı, yani İslam.

Bütün Kur'an'lan yaksak. bütün camileri yıksak, Avrupalının gözünde Osmanlıyız; Osmanlı, yani İslam.

Bütün Kur'an'lan yaksak. bütün camileri yıksak, Avrupalının gözünde Osmanlıyız; Osmanlı, yani İslam. Karanlık, tehlikeli, düşman bir yığın! Avrupa, maddeciliğine rağmen Hıristiyandır. sağcısıyla, solcusuyla Hıristiyan. Hıristiyan için tek düşman biziz: Haçlı ordularını bozgundan bozguna uğraratan korkunç ve esrarlı kuvvet. Genç cüce, müselsel zilletler sonunda ihtiyar devin zaaflarını keşfeder. ahde vefa, civanmertlik, merhamet... Aşağıdan alır, hulüs çakar, yaltaklanır ve ... nihayet alteder devi. Cenk meydanlarında değil, yatak odalarında kazanılan bir zafer. Zavallı Türk aydını ... Batılı dostları alınmasınlar diye hazinelerini gizlemeye çalışır. Sonra unutur hazineleri olduğunu. Düşmanın putlarını takdis eder, hayranlıklarını benimser. Dev, papağanlaşır.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
701
Baskı Tarihi
2009
Yazılış Tarihi
1941
ISBN
978-975-10-3025-2
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İnkılâp
1888 yılında Beylerbeyi’nde doğan Refik Halid, 18.yüzyıl sonlarında bir kolu Mudurnu’dan İstanbul’a göçen Karakayış ailesindendir. Galatasaray Sultanisi ve Mekteb-i hukuk da okuyan yazar, Meşrutiyet sıralarında gazeteciliğe başlamıştır.Kısa sürede üne kavuşmuş Fecri Ati edebiyat topluluğunun kurucularından olmuştur. Kirpi adıyla taşlamaları ve siyasal yazıları sonucu İttihat Terakki hükümetince Anadolu ‘nun çeşitli illerinde 5 yıl sürgüne gönderilmiş, ancak 1.Dünya Savaşı’nın son yılı İstanbul’a dönebilmiştir.Dönüşünde Robert Kolej’de Öğretmenlik, Sabah Gazetesi başyazarlığı, ilk kez Posta-Telgraf Genel Müdürlüğü yapan Refik Halid, bu ara tanınmış Aydede mizah dergisini de çıkarmıştır. Bazı siyasal davranışları yüzünden memleketten ayrılmak zorunda kalan yazar, Haleb’e yerleşerek Vahdet Gazetesini çıkarmış, Hatay’ın Türkiye’ye bağlanmasında yazıları ve çalışmaları ile katkıları olmuştur. 1938’de yurda dönen Refik Halid, çeşitli dergi ve gazetedeki günlük yazıları ve 20 kadar romanı ile yaşamını sürdürmüştür. 18.7.1965 tarihinde İstanbul’da ölen yazar; tekniği, dilinin güzelliği, taşlamalarının inceliği ve tasvirlerinin kuvveti ile ün yapmış, Modern Türk Edebiyatı’nın temel taşlarından biri olmuştur. (Arka Kapak)

Çiçeklerin de ışık ve hava tesiri altında daha hoş göründükleri günler saatler vardır, kadınların da...

.. o gün güzelliği büsbütün üstündeydi; belki bunu o günün ışığına, havasına borçluydu. Zira çiçeklerin de ışık ve hava tesiri altında daha hoş göründükleri günler saatler vardır, kadınların da...

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
248
Baskı Tarihi
Temmuz 2009
Yazılış Tarihi
1990
ISBN
978-975-550-004-9
Baskı Sayısı
17. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Düşün Yayıncılık
İnsanlar "kuru et yiyen bir kadının oğlu" olan bir Peygamber yerine, elmas taçlı, sırma kaftanlı bir "Peygamber" tasavvur ediyorlardı. Yalnız tasavvur etmekle kalmıyorlar, ömrü boyunca bunlardan nefret eden ve uzak duran Nebi´den geriye kalan hatırayı bu tasavvura uygun aksesuarlarla süslüyorlardı. Yani insanlar "bir kul gibi yeyip bir kul gibi yaşayan" bir peygambere inanmak yerine, tasavvurlarında kayser ve kisra´ya benzettikleri bir peygambere inanmayı yeğliyorlardı. Özetle insanlar "bir kul gibi yaşamak"tan daha çok "kayser ve kisra gibi yaşamaya" taliptiler.

İmam, sırtına cübbe geçirmeyi beceren değil, kılıcını kuşanandır.

İmam, sırtına cübbe geçirmeyi beceren değil, kılıcını kuşanandır. Zeyd bin Ali İmam Azam'ın hocalarından olan Zeyd b. ali, Hz. Hüseyin'in torunu ve İmam Muhammed Bakır'ın kardeşidir. Çağının önde gelen fakihlerinden sayılan Zeyd b. Ali bugün de yaşayan İslam mezheplerinden Zeydiyye'nin imamıdır.

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
192
Baskı Tarihi
Ocak 2013
ISBN
978-605-08-0273-3
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Timaş
Editörü
Sakine Korkmaz
Neden Altını Çizdim?
Aslında seyrettiğimiz dizilerin, filmlerin bizi etkileyen senaryoları, burada anlatılan türden, basit ama çok önemli bir takım formüllere göre yazılıyor. Belki "bizim" senaryoların naifliği bu basit formülü ihmal etmekten kaynaklanıyor olabilir. Belki de iyimser bir yorumla, batılı kafanın hayatın derin "trajedileri" -herşeye rağmen hala bir tarafıyla müslüman kalabilmiş- hayatlarımızda karşılık bulamıyordur...

Trajedinin formülü

Tragedya, bir değerler çatışmasıdır. Tragedyada bir değerin mutlak suretle diğerine tercih edilmesi gerekir ve sonunda da mutsuzluk ya da ölüm vardır. Bunlardan birinin olmaması halinde ve özellikle de ilki ve sonuncusu olup, ikincisi yoksa, diğer bir deyişle, bir değerler çatışması yaşanıyor ve sonunda mutsuzluk oluyor fakat değerlerden birinin tercih edilmesi gerekmiyorsa, bu durum, 'aşırı durum' olarak adlandırılır. Ancak şöyle bir parantez açmakta yarar görünüyor: Değerlerin seçilmesi zorunluluğu, dedik; ama bir değerin seçilmesi zorunluluğu, değerlerin eşdeğer olması durumunda mümkün olacaktır. Değerlerden biri ötekinden üstün ise, böyle bir zorunluluktan, dolayısıyla da bir 'trajik durum'dan söz edilemez.