Hafız Saadeddin Kaynak |
Hafız Saadeddin Kaynak'ın, Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki cereyana kapılıp ayağının kaydığı zamanları duymuş olan Osman Efendi, sonra, şunları da ilâve etmişti:
"Hacca çıkan ilk izinde kalkıp hemen b |
60 |
|
Serbest Fırka Hâdisesi |
Köyden Konya'ya döndüğümüz 1930 yılının ortalarıydı;
Konya'yı ve bütün memleketi heyecana getirip dalgalandıran meşhur Serbest Fırka hâdisesi yaşandı.
Fethi Okyar Bey çıkmış, yeni bir fırka kurmuş... |
60 |
|
Millet Size Duacıdır Fethi Bey |
O (Serbest Fırkanın kurulduğu) günlerde, valide tarafından bize akraba olan, Göçülü Aşık Mehmed Ağa bu meseleye dair bir manzume yazmıştı.
Köylü aşığın, hece vezniyle nazm ettiği destan bastırılmış, elden ele dağıtılıyordu. Bütün Konya'ya yayılmış, okunuyordu. Halk heyecan içindeydi.
Uzun manzumeden birkaç satır hatırımda kalmış:
Fethi Bey de sözlerime bakaydı
Gazyağı da ucuzlayıp yakaydı
Şeker kibrit inhisarı kalkaydı
Millet size duacıdır Fethi Bey
Çalıştım çiftime yapmadım hile
Yüzelli dönümden çıktı on kile
Benim tohumuma yetmiyor bile
Bankaya ben ne vereyim Fethi Bey
Geçim derdi pek acıdır Fethi Bey
Millet size duacıdır Fethi Bey
|
61 |
|
Dine Bu Kızgınlık Neden |
"Biz harpten muzaffer çıkan,istiklalini alan bir millet değil miyiz? Evet. |
66 |
|
Konyalı İşgali Bilmez |
Konyalı, düşman işgaline uğramadığı için, Millî Mücadele'yi de bilmez. |
68 |
|
Cemil Efendi Hoca'nın Sözleri |
O günlerde hakikaten büyük bir ihtiyaç içinde idim. Babanızın söylediği gibi, derse bakmak için lâmba yakmak lâzımdı, ama gazyağı alacak param yoktu. |
72 |
|
İrtica |
Babamın mescidinde çoculdara yaptığı Kur'an dersleri, yasağın şiddeti arttıkça, arada bir kesiliyor, sonra tekrar başlıyordu. Polislerin gelip gitmesi 1934-35 yıllarında sıklaştı. Basla arttı. Derslere sık sık ara vermek zorunda kalındı.
Bunlardan, bana çok acı gelen bir hâdiseyi hâlen unutamam:
Birgün, daha gün doğmadan, mahallenin sığırları, inekleri ahırlarından çıkıp yayılmaya gitmeden, ağnam yani hayvan vergisi memuru, tahsildar, hayvanları saymak için yanında bir polisle gelmiş. Ona göre vergi yazacak.
Bu sırada babamdan ders okuyup evlerine dönen birkaç çocuğa rastlamışlar. Çocukların ellerinde Kur'an cüzleri var.
"Nereden geliyorsunuz?"
"Camiden."
"Nerede cami? Kim okutuyor? Hocanız kim?"
Doğru camiye gelmişler. Peder onların dış kapıdan girdiklerini görmüş...
Babamın birdenbire bir atlayışı, bir telâşı, bir koşması var... O hâlin, bizde uyandırdığı ürküntüyü, korkuyu ve dehşeti,katiyyen unutamam...
|
77 |
|
Bu cinayetleri, elbette tarih yazacak |
Müslümanlara baskı yapan, ezana, minareye, camiye, her türlü din tedrisatına şiddetle düşman olan hükümet, halkın dünyası ile de alâkadar değildi. Millet aç, perişan, parasızdı. |
81 |
|
Kâmil Mü'min Timsâli |
Merhum dedem Hacı Veyis Efendi, vaktine çok dikkat eden, vakte çok kıymet veren bir zattı. Boş ânı yoktu. |
104 |
|
Gıybet Neden Kötü |
Meselâ gıybet dille yapılır. Meselâ, yine hiç biriniz sormadınız: Yahu gıybet, bir adamın arkasından, onun hoşlanmadığı şeyleri konuşmakmış... Bu iş neden bu kadar kötü oluyor? Bunun manası nedir? Sormadınız ama ben size söyleyeyim: Kur'an-ı Kerim niçin onun üzerinde bu kadar duruyor?
"Gıybette hukuka, insanın hakkına tecavüz vardır... İnsanın malını çalan, canına kasdeden, ırzına namusuna musallat olan kimsenin adı canidir. Cinayeti, tecavüzü ve teaddisi vardır... Gıybette de insanın manevî şahsiyetine taarruz ve tecavüz vardır. O şahıs burada olsa, münakaşasını yapar, müdafaasını yapar. Ama ortada yok... İşte İslâm, İslâm'ın kitabı Kur'an-ı Kerim, o şahsın yokluğunda, onun manevî kıymetini koruyor.
|
124 |
|