Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
220
Baskı Tarihi
1998
Yazılış Tarihi
1982
ISBN
975-437-042-7
Baskı Sayısı
7. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Ötüken
Hicret'in 15. asrına girdiğimiz şu yıllarda 'İslam bir inanç sistemi ve hayat nizamı olarak bütün dünyanın ilgisini çekmektedir. ''İslamın Bugünkü Meseleleri'' adıyla neşrettiğimiz eserde yazar, bu meseleyi sosyal ilimci gözüyle incelemişti. Bu kitapta ise, aynı metodla tasavvuf meselelerini ele almaktadır. Günümüzde tasavvuf Türk aydınının zihnini ne bakımlardan meşgul etmektedir? Çağımızın tarih, felsefe, sosyoloji-psikoloji bilgileri hesaba katıldığında, tasavvuf üzerinde nasıl bir değerlendirme yapılabilir? Tasavvufi düşüncenin geleceği ne olabilir? Tasavvufun İslam'daki yeri nedir?

Eflatun'un ideler alemi ve aşk

Bütün idelerin ortak bir özü vardır ki, herşeye özünü veren bu ortak öz Tanrı'dır. İşte felsefenin gayesi olaylar (fenomenler)dan hareket ederek onların gerisindeki gerçek âleme ve nihayet Tanrı'ya ulaşmaktır. İnsan ruh ve beden olmak üzere ikili bir varlıktır. Beden bizi dünyaya bağladığı için özleri kavramamıza engel teşkil eder. Ruhumuz bir bedene bağlanmış olmakla birlikte ondan tamamen ayrıdır. Beden dünyevi şeylere yöneldiği halde ruh ebedi olanla ilgilidir. Fakat ebedi özlere, yani idelere erişebilmek için bedenin esaretinden tamamiyle sıyrılmamız gerekir. Şu halde hakikati bulmak isteyen insanın ilk işi ruhunu her türlü dünyevi istekten arıtmak olmalıdır. Böylece zühd, mutlak ve bir olana varmanın şartlarından biri oluyor. Fakat bizi oraya götüren asıl yol aşk'tır. İlim varlığın görüntüleriyle uğraştığı halde aşk doğrudan doğruya hakikate yönelmiştir. çünkü insanın ruhu tabiata sahiptir ve oradan ayrılıp dünyevi bir be- denle birleşmiş olmak dolayısiyle kaybettiği o eski birliğe susamıştır. Eflatun kendisinden önceki Yunan filozoflarından bilhassa Pitagoras, Parmenides, Herakleitos ve Sokrates'ten tesirler taşımaktadır. Bunlar arasında Pitagoras'ın -ismi pek zikredilmese de- tesiri çok büyük olmuştur. Eflatun'daki dini temayül, ölümsüzlük inancı, öbür dünya kaygısı, kısacası Mağara İstiaresi'nde anlatılan herşey, bu arada matematiğe saygı, mistisizm hep Pitagoras'tan geliyor. Parmenides ise -bizim konumuz açısından- bütün değişmelerin aldatıcı olduğu, gerçekte değişme olmadığı fikrinin başlıca ilham kaynağıdır. Eflatun'un asıl mistik tarafı inançlarında esas itibariyle başkasına intikali imkansız bir kat'iyetin bulunmasıdır; bu ifadesi imkansız şey ancak hayat tarzı halinde intikal edebilir. Pitagorasçılar kendi tarikatlerine giren kimseleri belli bir zihni ve ahlaki disipline sokuyorlardı. Eflatun da ayni şeyi düşündü, Bir insanın iyi bir devlet adamı olmak için "iyi"yi bilmesi lazımdı, bu da ancak zihni ve ahlaki bir disiplinden geçerek sağlanabilirdi.

Tatar Ramazan
Tatar Ramazan, Kerim Korcan`ın aynı isimli eserinden uyarlanan serinin ilk filmi. Olaylar II. Dünya Savaşı`nın bütün hızıyla sürdüğü 1942 yılında geçmektedir. Ahmet Kaya`nın müziklerini yaptığı film Cumhuriyet gazetesinin o dönem attığı manşetlerle anılır. Kerim Korcan'ın aynı isimli eserindeki 9 hikayeden sürgüne gönderilişine kadar olan hikayeleri içeren bu ilk filmin konusu; toprak sahiplerinden Abidin Ağa`nın oğlunu vuran Tatar Ramazan dört yıl hapis yatmıştır. Çıktığında Zeynep ailesinin baskısına rağmen Tatar Ramazan`ı karşılar, köye dönerler. Oda sahnesinde, Ramazan evi satıp beraber İzmir ya da İstanbul`a gitmeyi planladığını söyler. Fakat Abidin Ağa`nın oğlu Necmi yakasını rahat bırakmaz ve kısa bir süre sonra yağmurlu bir günde Hamdi`yle birlikte Ramazan`ı sıkıştırır, Ramazan yaralanır fakat bıçağıyla Hamdi`yi öldürür. Necmi kaçar. Bu olay üzerine 11 yıl hapis yiyen Ramazan tekrar hapishaneye düşer. Bu arada Zeynep de sürekli aile baskısı altındadır. Gittiği hapishanede kimseye bulaşmamaya çalışan Tatar Ramazan esrar satan, kumar oynatan bir koğuş ağasıyla karşılaşır. Başlarda "rahat durmadı demesinler" diye kimseye bulaşmamaya çalışır. Aynı zamanda hapishanede İdamlık Hüseyin`e de ağabeylik eder ve hapisane müdürüne Ankara'ye mektup yazması için konuşur. Fakat bu konuda da hapishane müdürü onu aldatır. Zamanla koğuş ağasının (Koca Mustafa ve Cıbıl Halil) da gardiyanlarla beraber olduğunu görür. Sonunda dayanamayarak Mustafa`ya bir tokat patlatır. Gariban kesimi arkasına alır ve gariban kesim arasında sevilen sayılan birisi olur. Mustafa bu tokadı sindiremeyerek geceleyin Tatar Ramazan`ı arkadaşlarıyla öldürmek ister fakat Ramazan olayı anlar ve Mustafa`yı bıçaklayarak öldürür. 7 sene daha alır ve sürgüne gönderilir...700 kasaba.70 vilayet.7 düvelde namı söylendi... Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Tatar_Ramazan_(film)

Devlet

Devlet adil olduğu sürece güçlüdür.
Tatar Ramazan
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
192
Baskı Tarihi
Ocak 2013
ISBN
978-605-08-0273-3
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Timaş
Editörü
Sakine Korkmaz

Neden Roma?

Hiçbir entelektüel dönüşüm, boşlukta olamayacağından, bunu toplumsal yapıda aramak ve bunun neden Roma'da gerçekleştiğine bakmak gerekmektedir. Geleneksel hukuk sistemi, örf ve âdet hukukudur, somut problemler üzerine inşa edilmiştir. Kavramsal değildir ya da kavramların sınırları iyi belirtilmemiştir. Örneğin, 'mülkiyet' kavramı, geleneksel hukukta da yer alır, ama sınırı çizilmiş olmadığı için, 'intifa' ve 'tasarruf hakkı, mülkiyet hakkından ayrılmış değildir. Dolayısıyla, kavramlar arası ince farkları göz ardı eden geleneksel hukuk, yeterince kuşatıcı sayılmaz. Bu durumda hukukun temel amacı olan, adaletin sağlandığından da emin olunamaz.

Sayfa Sayısı
120
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Dergah Yayınları
1941'de ölen Tagore arkasında pek çok eser bıraktı. Bunlarda güzellik, çocuk sevgisi ve sadelik gibi konuların yanısıra asıl olarak Tanrının varlığı meselesini işledi. Bu kitap, Hint sanat ve düşüncesinin zirvelerinden biri olan yazarın en çok tanınan eserlerindendir

Sorgu dolu gözlerin

Sorgu dolu gözlerin hüzünlü. Denizin dibini araştıran ay gibi, onlar da ne demek istediğimi anlamaya çalışırlar. Hiçbir şey saklamadan, gizlemeden hayatımı inceden inceye gözlerinin önüne serdim. İşte bunun için sen beni tanımazsın. Eğer o bir mücevher olsaydı, boynuna takmak için yüz parçaya bölüp bir gerdanlık dizebilirdim. Eğer o, sadece yuvarlak, küçük ve latif bir çiçek olsaydı, kökünden koparıp, saçlarının arasına takabilirdim. Fakat o bir kalpdir,sevgilim. Nerde onun dibi, nerede kıyıları?

Cyrano De Bergerac
Cyrano de Bergerac Cyrano de Bergerac'ın gerçek hayat öyküsünden esinlenlerek, Fransız şair ve oyun yazarı Edmond Rostand tarafından yazılmış, Jean-Paul Rappeneau'nun yönettiği, Jean-Claude Carrière ve Rappeneau tarafından uyarlanan Fransız komedi-dram filmidir. Film, En İyi Yabancı Dilde Film Altın Küre Ödülünü kazandı. Film, Fransa'da 4.732.136 kişi tarafından izlenmiştir. Cyrano de Bergerac, 2010 yılında Empire dergisinde "Dünya Sinemasının En İyi 100 Filmi" içerisinde 43. sırada yer aldı. Cyrano de Bergerac'ı canlandıran Gérard Depardieu, 1990 Cannes Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülünü kazandı. Kaynak:http://tr.wikipedia.org/wiki/Cyrano_de_Bergerac_(film,_1990)

İstemem! Eksik olsun!

- Ne yapmak gerek peki? Sağlam bir arka mı bulmalıyım? Onu mu bellemeliyim? Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi Önünde eğilerek efendimiz sanmak mı? Bilek gücü yerine dolanla tırmanmak mı? İstemem! Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım Le Bret? Sonradan görmelere övgüler mi yazmalıyım? Bir bakanın yüzünü güldürmek için biraz şaklabanlık edip, Taklalar mı atmalıyım? İstemem! Eksik olsun! Her sabah kahvaltıda kurbağa mı yemeli? Sabah akşam dolaşıp pabuç mu eskitmeli? Onun bunun önünde hep boyun mu eğmeli? İstemem!
Cyrano De Bergerac
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
144
Yazılış Tarihi
1979
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İz Yayıncılık
Anadolu’nun bir taşra kentinden Yeni Dünya’nın metropollerine kadar uzanan bir coğrafyada kaynaşan insanımız... Modernleşmiş olanlarla kişiliklerini koruma çabasıyla bunun dışında kalanlar... Her iki kesitte yaşayan insanların kendi kendileriyle gerek çevreleriyle olan çatışmalarından doğan dram... Eksik kalmış aşklar, eksik bırakılmış eylemler... Bu kitabı okurken Batı kültürünün baskısı ile çaresiz bırakılmış insanımızın bocalayışını, gizli protestolarını ve gizli kabullenişlerini göreceksiniz...

Elli Yıl

Ama elli yıldır ilk kez şimdi fikrimi değiştiriyorum. Eve kapanıp kalmakla insan değiştirmek istediği bir dünyayı değiştiremez. Ama bunu anlamam için elli yılın geçmesi gerekiyormuş.

Doğu ve Batı

Doğuyu Batıyı bilmeliyim. Eski uygarlıkları derinlemesine incelemeliyim. Yükseliş ve düşüşlerin sebeplerini derinden derine araştırmalıyım. Allah'ın insanoğluna en büyük nimeti olan İslâm inanç ve medeniyetine mensup olan bir toplum nasıl olur da bugünkü acıklı duruma düşer? Bunun mutlaka bir veya bir çok sebebi vardır. Bunu bilmeliyim. İşte bütün bu konuları incelemekte ilim benim rehberim olacaktır.

Tatar Ramazan
Tatar Ramazan, Kerim Korcan`ın aynı isimli eserinden uyarlanan serinin ilk filmi. Olaylar II. Dünya Savaşı`nın bütün hızıyla sürdüğü 1942 yılında geçmektedir. Ahmet Kaya`nın müziklerini yaptığı film Cumhuriyet gazetesinin o dönem attığı manşetlerle anılır. Kerim Korcan'ın aynı isimli eserindeki 9 hikayeden sürgüne gönderilişine kadar olan hikayeleri içeren bu ilk filmin konusu; toprak sahiplerinden Abidin Ağa`nın oğlunu vuran Tatar Ramazan dört yıl hapis yatmıştır. Çıktığında Zeynep ailesinin baskısına rağmen Tatar Ramazan`ı karşılar, köye dönerler. Oda sahnesinde, Ramazan evi satıp beraber İzmir ya da İstanbul`a gitmeyi planladığını söyler. Fakat Abidin Ağa`nın oğlu Necmi yakasını rahat bırakmaz ve kısa bir süre sonra yağmurlu bir günde Hamdi`yle birlikte Ramazan`ı sıkıştırır, Ramazan yaralanır fakat bıçağıyla Hamdi`yi öldürür. Necmi kaçar. Bu olay üzerine 11 yıl hapis yiyen Ramazan tekrar hapishaneye düşer. Bu arada Zeynep de sürekli aile baskısı altındadır. Gittiği hapishanede kimseye bulaşmamaya çalışan Tatar Ramazan esrar satan, kumar oynatan bir koğuş ağasıyla karşılaşır. Başlarda "rahat durmadı demesinler" diye kimseye bulaşmamaya çalışır. Aynı zamanda hapishanede İdamlık Hüseyin`e de ağabeylik eder ve hapisane müdürüne Ankara'ye mektup yazması için konuşur. Fakat bu konuda da hapishane müdürü onu aldatır. Zamanla koğuş ağasının (Koca Mustafa ve Cıbıl Halil) da gardiyanlarla beraber olduğunu görür. Sonunda dayanamayarak Mustafa`ya bir tokat patlatır. Gariban kesimi arkasına alır ve gariban kesim arasında sevilen sayılan birisi olur. Mustafa bu tokadı sindiremeyerek geceleyin Tatar Ramazan`ı arkadaşlarıyla öldürmek ister fakat Ramazan olayı anlar ve Mustafa`yı bıçaklayarak öldürür. 7 sene daha alır ve sürgüne gönderilir...700 kasaba.70 vilayet.7 düvelde namı söylendi... Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Tatar_Ramazan_(film)

Ekmek

Ramazan: Bir ekmeği beraber bölüşerek yemektir hüner.
Tatar Ramazan
Bab'Aziz
Tunuslu yonetmen Nacer Khemir'in 2005 yılında filmini çektiği bir yol hikayesi...

Bab'Aziz

‘Dünyadaki ruhlar kadar , tanrıya giden yol vardır..’ – Bab'Aziz ... ‘Sanki suyla temaşa halinde görünmektedir ve suda gördüğü, kendi görüntüsü değildir. Çünkü sadece aşık olmayanlar , kendi yansımalarını görürler..’ – Bab'Aziz ... ‘Yürümek kafidir sadece yürü.. Davet edilenler yollarını bulacaktır..’ – Bab'Aziz ... ‘Herkes yolunu bulmak için en değerli hediyesini kullanır; senin için sesindir, şarkı söyle oğlum, yol sana görünecektir..’ -Bab'Aziz .. İshtar : ‘Bab'Aziz ya kaybolursan?’ Bab'Aziz : ‘Ben yolumu bulurum, inancı olanlar asla kaybolmazlar, barış içinde olan kişi asla yolunu kaybetmez..’
Bab'Aziz
Vizontele
Vizontele, 2001 yapımı Yılmaz Erdoğan - Ömer Faruk Sorak filmidir. Senaryosunu da Yılmaz Erdoğan'ın yazdığı film Hakkâri'de geçmekteyse de, burada çekim yapmanın zorluğu nedeniyle çekimler, Van'ın Gevaş ilçesinde yapıldı. Çoğunlukla BKM oyuncularının rol aldığı filmin 2004 yılında Vizontele Tuuba adlı bir devam filmi çekildi.

Güvercinler

Emin : İçinizde takla atmayan güvercinler var, kendini keklik zannedenler var, siz taklacı güvercinisiniz kardeşim; içinizde koca bir günü iki taklayla savuşturanlar var, hangilerinizden bahsettiğimi sizde çok iyi biliyorsunuz ama ben burda isim verip hiçbirinizi arkadaşlarınızın içinde şey etmek istemiyorum ama bu böyle gitmez kardeşim, bu böyle gitmez... Bundan sonra takla yok yem yok, takla yok yem yok. Yeter be, ee sen takla atma, o takla atmasın. Ben mi atacak taklayı? ...
Vizontele