Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
0
ISBN
9789759014179
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Kalem Yayınları
Mütercimi
Ahmet Çelen
http://www.islamkutuphanesi.com/turkcekitap/online/nehculbelaga_all/nehc.html

Sınır

İlimde otorite olanlar, saklı gizlenmişleri tefsiri konusunda cahil oldukları gizlenmiş ğaybi bilgiyi ortaya çıkarma hevesinden onları alıkoymuştur. İlimleriyle kuşatıp kavrayamadıkları şeylerdeki acizliklerini kabul etmeleri sebebiyle Allah da onları övmüştür. Allah onların kendi künhünden bahsetmekle mükellef olmadıkları konularda derinleşmemelerini, bilgide ileri gidiş olarak tanımlamıştır. Şu yüce ve münezzeh olan Allah'ın azametini aklınla takdir etmeye kalkışma; sonra helak olanlardan olursun. Kudretinin sonunu bilmek için çırpınan vehimlerin erişemeyeceği; kudret alemindeki gizliliklere dalmaya kalkışan vesveselerden arınmış düşüncelerin ulaşamayacağı; aşkla sıfatlarının keyfiyetini kuşatmaya çalışan gönüllerin erişemeyeceği, sıfatlarından Zatı'nı bilmeye özenip inceden inceye kavramaya çalışan akılların başarısız kalarak geri döneceği mutlak Kadir O'dur.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
0
ISBN
9789759014179
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Kalem Yayınları
Mütercimi
Ahmet Çelen
http://www.islamkutuphanesi.com/turkcekitap/online/nehculbelaga_all/nehc.html

Cuma

Bütün övgüler, görülmeksizin bilinen, düşünmeye gerek duymadan her an yaratıp tedbir ve tasarruf eden, her an kaim ve daim olan Allah'a hastır. Burçları bulunan gökler yaratılmadan, bütün kapıları örten, perdeler gerilmeden, karanlık gece zifiri karanlığa bürünmeden; azgın deniz durgunlaşmadan, geniş yoldan, yeryüzü döşenmeden, güvenilecek ve dayanılacak hiçbir şey olmadan önce kaim ve daim olan O'dur. Eşsiz, örneksiz olarak mahlukatı yaratan, onların mabudu ve râzıkı olan; onlardan sonra da baki olan O'dur. Güneş ve Ay, O'nun rızasını dileyerek dönüp durur, her yeniyi yıpratır, her uzağı yaklaştırır. Onların rızklarını taksim eden, izlerini amellerini, soluklarının sayısını, haince bakışlarını, gönüllerinden geçeni, kendilerinden bile gizledikleri şeyleri, analarının rahimlerinde konaklayacaklarını, babalarının bellerinden zuhur edeceklerini, zamanların sonuna, çağların nihayetine dek sayan, tesbit eden ve bilen de O'dur. Rahmetinin genişliği içinde düşmanlarına olan kahrı, azabı daralan, çetinleşen; azabının darlığı içinde; evliyasına rahmetini genişleten, ibadet edilen O'dur. Kendisine karşı üstünlük güdeni kahreder, savaşa girişeni helak eder, düşmanlık edip uzaklaşanı zelil eder. Düşmanlık edene galip gelir. Kim O'na dayanırsa O, ona kafidir. Kendisinden isteyene cevap verir, yolunda borç verenin, kendisine şükredenin mükafatını da verir. Ey Allah'ın kulları! Yaptıklarınız tartılmadan önce kendinizi tartın. Hesaba çekilmeden önce kendiniz hesaba çekin, boğazınız sıkılmadan önce nefes alın. Zorla sürülüp götürülmeden râm olun. Bilin ki ; kendisine yardım etmeyip, ümit vermeyen, nefsini sakındırıp korkmayan kimseye, başka bir kimsenin öğüdü ve korkutması fayda vermez.

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
1983
ISBN
9789754063110
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Cem Yayınevi

Çöl ve Özgürlük..

İrade özgürdür, yani çölü dilediğinde özgürdü. Çölden geçerken tutacağı yolu kendi seçebileceği, yürüyüş biçimini kendisi belirleyebileceği için özgürdür; ama çölü geçmen gerektiği için de özgür değildir; seçilecek her yol, bir labirent gibi çölün hiçbir parçasına uğramadan geçmeyeceği için özgür değildir.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
0
ISBN
9789759014179
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Kalem Yayınları
Mütercimi
Ahmet Çelen
http://www.islamkutuphanesi.com/turkcekitap/online/nehculbelaga_all/nehc.html

Bu adamı hayretle karşılayın!

Gözündeki yağ parçasıyla gören, dilinin et parçasıyla konuşan, kulağının kıkırdak kemiğiyle işiten, burundaki delikle teneffüs eden bu adamı hayretle karşılayın!

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
0
ISBN
9789759014179
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Kalem Yayınları
Mütercimi
Ahmet Çelen
http://www.islamkutuphanesi.com/turkcekitap/online/nehculbelaga_all/nehc.html

Sandık

Akıllının göğsü sırrının sandığıdır.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
0
ISBN
9789759014179
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Kalem Yayınları
Mütercimi
Ahmet Çelen
http://www.islamkutuphanesi.com/turkcekitap/online/nehculbelaga_all/nehc.html

Dünya

Dünya sıkıntılarla örülmüş, ihanetle tanınmış bir evdir. İyilikleri devamlı olmaz, belalarından kurtulmaz. Dünya hayatı kötülenmiş, orada emniyette olmak imkansız kılınmıştır. Orada dünya ehli, hedef tahtası yapılmış; Dünya, onlara oklarını atıyor, kargısıyla hayatlarına son veriyor. Ey Allah'ın kulları, kendinizi iyi tanıyınız.

Türkü

Akşam oldu mu pencerenin yanına otururdu. Kaç gündür sokakta küçük bir çocuk peyda olmuştu. Her akşam elinde boş bir şişe veya başka bir kap, evlerinin önünden, türkü söyleyerek geçerdi. Mümtaz, daha sokağın başında iken onun sesini tanırdı: Akşam oldu yakamadım gazımı Kadir Mevlâm böyle yazmış yazımı Doya doya sevemedim kuzumu Ben ölürsem yavrum seni döverler... Mümtaz annesinin her başını kaldırdıkça, üstüne dikilmiş bakışlarında bu türkünün güftesine benzer bir mâna bulunduğunu zannederek içi sızlardı. Bununla beraber onu dinlemekten de vazgeçemezdi... Evlerinin biraz ilerisinde, aşağıya doğru giden sokağın tam başında türkü değişirdi. Ses birdenbire yükselir, aydınlanırdı. o kadar ki, evlerin duvarlarında, yol üstünde, hatta havaya çarptıkça sanki çok parlak akislerle kırılırdı: Şu İzmir'in minaresi sedeften, annem sedeften Sen doldur ben içeyim kadehten, aman kadehten... Mümtaz, bu ikinci türkü ile küçücük ömrünün henüz mânasını dahi kavramadığı kederleri içinden çıkar, birdenbire çok ışıklı, taptaze; fakat bununla beraber yine hasret ve ıstırapla dolu başka bir dünyaya girerdi. Bu, bir ucu İzmir'in Kordonboyu'nda başlayan, öbür ucu babasının hiç anlayamadığı ölümünde biten dünya idi. Orada kendi çocuk muhayyilesine sığmayan bir yığın şey, orada da ölüm gurbet, kan, yalnızlık ve içinde çöreklenen o yedi başlı ejder hüznü vardı. (..) Annesi o hafta içinde bir gece sabaha karşı öldü. Ölmeden evvel oğlundan su istemiş, sonra ona bir şeyler söylemeye çalışmış, fakat bir türlü muvaffak olamamış, sonra yüzü sapsarı kesilmiş, gözleri kaymış, dudakları bir iki defa titredikten sonra kaskatı kesilmişti. Mümtaz'ın hafızası bu son ânı olduğu gibi tespit etmişti. Bu ölümün arkasında da bir türlü dolduramadığı uzun bir boşluk vardı.

Kalabalık...

Bu kalabalığın gündüz ışığında bile insanı ürperten bir manzarası vardı. Onlar canlı bir tabiat manzarasından ziyade, kim bilir hangi felaketle oldukları vaziyette donup kalmış mahlûklara benzerlerdi. Fakat asıl korkuncu, muhayyilenin durduğu anlardaki manzaralarıydı. O zaman hayattan boşaltılmış, ebediyyen ona yabancı, onu inkâr eden bir çehre takınırlardı. Sanki "Biz hayatın dışındayız." derlerdi. Hayatın dışında... O, herşeyi besleyen hayat suyu bizden çekilmiştir. Ölüm bile bizim kadar kısır değildir."

Boşluğun aynası

Mümtaz, bu karanlık aynada henüz başlangıçta olan ömrünün dost hayallerini, babasının altında yattığı ağacı, olduğu gibi bıraktığı çocuk saatlerini, han odasında bâkir tenine çok derin bir aşı gibi yapışan köylü kızını, büyük siyah gözlerini her an uğultulu davete koşmaya hazır bir ürperme ile arar, sonra onun sadece boşluğun aynası olduğunu görünce yerinden kalkar, kâbuslu bir rüyadan çıkar gibi kayaların dev gölgeleri arasından her adımda sendeleyerek solumaya çalışırdı.