Eşkıya
Eşkıya, başrollerini Şener Şen ve Uğur Yücel'in paylaştığı 1996 yapımı film. Yavuz Turgul'un yönettiği ve senaryosunu yazdığı Eşkıya, 1996-1997 sezonunda 2 milyon 568 bin 339 kişi tarafından izlenerek o tarihe kadar Türk sinemasının en yüksek gişe hasılatı elde eden filmi oldu. Bu başarı, 1980'li yıllardan itibaren üretim ve seyirci sayısı bakımından büyük bir çöküş yaşayan Türk sinemasının kaderini değiştiren bir dönüm noktası sayılmaktadır. Kasım 1996'da gösterime giren Eşkıya, kırdığı seyirci rekorunu 2001 yılına kadar elinde tuttu. http://tr.wikipedia.org/wiki/E%C5%9Fk%C4%B1ya_(film)

Ses...

Baran: Keje.. beni hapiste vurdular keje.. ölmedim.. hastalandım.. bir ciğerimi orda bıraktım, gene ölmedim.. çok dövdüler beni.. kan kustum, ama ölmedim.. yaşadım.. seni bir kez daha görebilmek için yaşadım.. şimdi bana dediler ki; kimse sesini duyamıyormuş.. susmuşsun.. benimle de konuşmayacak mısın Keje.. sesini duyamayacak mıyım..? Keje: Eşkiyalar ölünce kayan yıldız olur..
Eşkıya
Malcolm X
Malcolm X, Spike Lee tarafından yönetilen, Afrikalı-Amerikalı aktivist Malcolm X'in hayatını anlatan 1992 yapımı biyografi filmi. Hikâye Alex Haley'in yazdığı The Autobiography of Malcolm X kitabından alınmıştır.

Malcolm X

Bana bir kapitalist gösterin, ben de size bir kan emici göstereyim.
Malcolm X
Matrix
Matrix (Özgün adı: The Matrix), Larry ve Andy Wachowski kardeşlerin yazıp-yönettiği bir bilim kurgu film. 1999 yılında gösterime girdi. Filmde Keanu Reeves, Laurence Fishburne, Carrie-Anne Moss ve Hugo Weaving gibi yıldızlar yer almaktadır.

Beynine Saplanmış Bir Kıymık Parçası Gibi

Bu açıklanamaz, ama hissedersin. Hayatın boyunca dünyayla ilgili bazı şeylerin yanlış olduğunu hissetmişsindir. Ne olduğunu bilmezsin, ama o ordadır; beynine saplanmış bir kıymık parçası gibi... Seni deli eder...
Matrix
Eşkıya
Eşkıya, başrollerini Şener Şen ve Uğur Yücel'in paylaştığı 1996 yapımı film. Yavuz Turgul'un yönettiği ve senaryosunu yazdığı Eşkıya, 1996-1997 sezonunda 2 milyon 568 bin 339 kişi tarafından izlenerek o tarihe kadar Türk sinemasının en yüksek gişe hasılatı elde eden filmi oldu. Bu başarı, 1980'li yıllardan itibaren üretim ve seyirci sayısı bakımından büyük bir çöküş yaşayan Türk sinemasının kaderini değiştiren bir dönüm noktası sayılmaktadır. Kasım 1996'da gösterime giren Eşkıya, kırdığı seyirci rekorunu 2001 yılına kadar elinde tuttu. http://tr.wikipedia.org/wiki/E%C5%9Fk%C4%B1ya_(film)

Sus...

-Bir gün çıkıp gelebilirim Keje... -Ben susarım Baran, sen gelene kadar susarım.
Eşkıya
Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
416
Baskı Tarihi
Nisan 2013
ISBN
978-975-352-011-9
Baskı Sayısı
9. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Pınar
Allah (c.c), kendi yolunun küllenmiş işaretlerini hatırlatmak için zaman zaman peygamberler göndermiştir. Bu peygamberler, mesajlarını yaymaya çalışırken hem kendilerini engellemek isteyenlerin, hem de taraftarlarının zulümlerine maruz kalmışlardır. Bu taraftarlardan bir kısmı peygamberin getirdiği sahih inancı olduğu gibi yaşamaya çalışırken, bir diğer kısmı kitabı tahrif etmek, bidat ve hurafelere tâbi olmak ve peygamberlerini adeta ilahlaştırmak gibi durumlara düşmüşlerdir.

Keşf ve Marifet Ehlinin Elde Ettiği Bilgi

Müslüman olduğunu söyleyen insanların kafası, vahye alternatif iddiası taşıyan aklın yol açtığı karışıklıklarla dopdolu iken yeni birşey daha gündeme getirilmekte gecikilmez. Bu yeni şeyin mensupları kendilerini Keşf veya Marifet ehli olarak tanımlarlar. Keşf veya Marifet ile elde ettikleri bilginin ise tartışılmaz doğru olduğunu iddia ederler. Bunlar öncelikle, Kelamcılar ve filozoflar tarafından yüceltilen aklı tahtından indirme girişiminde bulunurlar. Aklın sınırlı ve herşeyi kavrayamayacağı, bilemeyeceğini haklı olarak dile getirirler. Ancak buraya kadar olan düşünceleri asıl iddialarının önyatırımı olur. Bu haklı düşüncelerini kabul ettirince, asıl söylemek istediklerini gündeme getirirler. Onlara göre İlahi bilgi keşf ve marifet ehlinin elde ettiği bilgidir. Bir insanda ilahi bilgi arayışı varsa bu kişinin üç safhadan birinde bulunacağını ve ancak üçüncü safhada amacına ulaşabileceğini söylerler. Onlara göre birinci safha, ilm el-yakin olup, akıl sahiplerinin bulunduğunu ve ilahi bilgiyi elde etme gücünün olmadığını ikincisinin ayn el-yakin safhası olduğunu ve Ilahi bilgiye büyük oranda yaklaşıldığını, üçüncüsünün ise hak el-yakin safhası olduğunu ve bu safhada olanın Allah'ı vasıtasız olarak görebileceğini, İlahi bilgiyi olduğu gibi elde edebileceğini iddia ederler. Bunlar bu düşünceleriyle kelamcıları bilgi arayışında olan, ancak birinci safhayı aşamayan kişiler olarak aşağılarlar. Bunun yanısıra üçüncü safhaya erişen kişi aracısız bir şekilde bilgi'yi elde eder ve bu kişi Hakk'a ermiş kişidir. Bilginin kaynağı ve niteliği ile ilgili olarak bu inancı sistemleştirip felsefi bir temele oturtan Muhyiddin ibn Arabi, Fahreddin Razi'ye gönderdiği mektubunda ve Fütühat'ında bu inancı savunur ve ilahi bilgiyi elde etmenin tek yolu olarak gösterir. Ona göre ilimde kemal derecesine ulaşmak için vasıtasız bilgiyi elde etmek gerekir. Bu bilgi nakle ve hocaya dayanmayan, doğrudan Allah'tan elde edilen bilgidir. Bu nedenle bir ömrü bilgi elde edeceğim diye, sıkıntılara girip, kitaplar okuyup, hocalardan dersler alarak harap etmek yerine Allah'tan vasıtasız olarak almak gerekir. Belirttiğine göre kendisi bu duruma erişmiştir. Vasıtasız olarak bilgi elde edebilen bir kişidir. Bundan dolayı yazdıklarını (kitaplarını) kendi iradesiyle değil, vasıtasız bilgiye ulaşmanın sonucu elinde olmadan, ilahi iradenin zorlamasıyla yazmaktadır.

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
175
ISBN
6054056293
Baskı Sayısı
5. Baskı
Yayın Evi
Şule Yayınları
Bu kitap bence orijinal bir fikrin mahsülü. Yazar her harften -genellikle- bir kelime seçmiş, her kelimeye bir deneme yazmış. Ve bir kelimeyi aramış..

Tövbe

"Dönüş, tehiri terk etmektir" diyor onlardan biri. Bu tuhaf söz sahibiyle konuşma arzusu uyanıyor bende. Çekinerek yaklaşıyorum. -Adınız nedir? -Sehl b. Abdullah -Ne garip bir ad. Yabancısınız galiba. -Yabancı yada garip! -Tehiri terk etmek dediniz. -Evet. -Nasıl olacak bu? -Gecikmenin yolunu keserek. -Nereye gecikmenin? -Dönüşe! -Dönüşün anlamı ne? -Tövbe Bu söz üzerine koşuyorum kütüphaneye. Sözlüklerin bulunduğu rafları karıştırırken bir el omzuma dokunuyor. Kütüphane memuru olamaz bu! Bir minyatür kitabından dırlamış, başında sarık, sırtında cüppe. -Ne arıyordun. -Bir kelime... -Nedir o kelime? -Tövbe. -Tövbe dönüş demektir evlat. "Tâbe" fiilinden gelir."Tevbe yâ Rabbi hata Râhına gittiklerime/ Bilip ettiklerime, bilmeyip ettiklerime." -Şair misiniz? -Evet. -Adınız ne? -Gaib! Ben de "Mağlup" demek geliyor içimden.

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
192
Baskı Tarihi
Ocak 2013
ISBN
978-605-08-0273-3
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Timaş
Editörü
Sakine Korkmaz

Hıristiyanlık Teolojisi

Hıristiyan öğretisine göre, İsa çarmıha gerildikten üç gün sonra dirilip Tanrılığını ve insanın ölümsüzlüğünü kanıtlamıştır. Bu tekrarlanırsa, yeniden Tanrı'nın cennetin ve o sonsuz yaşama dönüş mümkün olabilecektir. İnsanın ölümsüz olabilmesi için, günah işleme içgüdüsünden kurtulması gerekir. Aziz Paulus burada kiliseyi devreye sokar ve insanın salt kendi başına günahtan kurtulamayacağını söyler. Tanrı, insanlara onları dünyaya mahkûm ettiğini, günahtan kurtulabilmenin yolunun İsa'nın ve Tanrı'nın mukadderatına katılmak olduğunu söyler. Doğru yol, İsa'nın yaptıklarını yapmaktan (imitatio Christi) geçer. Ölümü idrak ettikten sonra insanlar da dirilecek ve cennete gidecektir. İşte dinin anlamı ve işlevi de burada karşımıza çıkar. Kötülüğü içselleştirmiş olan insanı arındırıp cennete ulaştırmak, kilisenin görevidir.

Türü
Roman
Mütercimi
Server Tanilli
Candide, ou l’Optimism, (Candide, ya da iyimserlik) Aydınlanma Çağı‘nın ünlü filozofu Voltaire‘in 1759‘da yazdığı Pikaresk türünde olan en önemli yapıtlarından biridir. Birçok yerde Candide, hikâyeci Voltaire’in asıl karakterini açığa vuran bir kitap olarak anılmaktadır. Ülkeleri, kralları, ulusların adetlerini ve geleneklerini, kendi çağının insan karakterini alaycı bir yaklaşımla ele alan Voltaire, bu eseriyle kendi döneminin dünyası hakkında dikkate değer bilgiler vermektedir.

Çalışma bizden üç büyük eksikliği uzaklaştırır...

Kandid Türk'e: - Geniş ve görkemli bir toprağınız olsa gerek? dedi. Türk: - Yalnız yirmi dönümlük! Bu toprağı, çocuklarımla birlikte eker biçerim; çalışma, bizden üç büyük eksikliği, can sıkıntısını, kötü alışkanlıkları ve yoksulluğu uzaklaştırır, dedi.

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
2000
ISBN
975-7462-94-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Dergâh
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılarından derlenen "Yaşadığım Gibi" yazarın, şair, hikayeci - romancı ve edebiyat tarihçisi olarak millî kültürümüzle ilgili özlü fikirlerini yansıtmaktadır.

İçtimai Münevverimiz

Hiçbir milletin münevveri, bizim kadar içtimaî olamaz. Eğer ferde ait bazı tabii hakların bile peşinden koşmamışsak bu, daimî bir tehlike içinde yaşamamızdan gelir. Türk milleti, iki yüz sene muhasara edilmiş bir kale nizamiyle yaşadı. Muhasara şiddetlendikçe fert kendisini cemiyete bağışladı.

Braveheart (Cesur Yürek)
Cesur Yürek; (İngilizce: Braveheart) Mel Gibson'in yönettiği ve başrolünü oynadığı tarihî, yarı kurgusal film. William Wallace'ın hayatını anlatır. Film Türkiye sinemalarında yıllarca gösterilerek bir rekora imza atmıştır. 1996 yılında 10 dalda Oscar'a aday olan yapım, yönetim, görüntü yönetimi, efekt, makyaj ve en iyi film dallarında ödüle layık görülmüştü. https://tr.wikipedia.org/wiki/Cesur_Y%C3%BCrek

Feda

Savaşırsanız, belki ölürsünüz. Kaçarsanız, yaşarsınız... En azından bir süre... Ve bugünden yıllarca sonra, yatağınızda ölürken, bugünden-o güne kadar ki tüm günlerinizi, buraya tekrar gelebilme şansı için, buraya tekrar gelip düşmanlarımıza canlarımızı alabileceklerini, ama özgürlüğümüzü asla alamayacaklarını söylemek için feda etmez miydiniz?
Braveheart (Cesur Yürek)