Sayfa Sayısı
370
Baskı Tarihi
2004 – Aralık
ISBN
975923404-1
Baskı Sayısı
1. Baskı
Yayın Evi
Alteo Yayınları
Mütercimi
Şükrü Zafer Serinken
Orijinal Adı
The School For Gods

Hayat; tıpkı bana yaptığı gibi, sizi de, bir mengenede soluğunuz kesilinceye kadar sıktığında, sizi içinden çıkamayacağınız hayal kırıklıklarına uğrattığında ve hiç bir çıkışyolu bulamadığınızda... işte ancak o zaman bu Kitap, biranda elinize geçecek ve sizi bulacaktır. Böylece Bireysel Devrim'iniziçin, bir insanın hayal edebileceği en büyük maceraya hazırolduğunuzu bileceksiniz: Bütünlüğün üzeve yolunu kaybettiğiniz cennetinize yeniden kavuşmak.

Oluş'umuz yaşamımızı yaratır.

Dünya sen böyle olduğun için böyledir

Dünya sen böyle olduğun için böyledir.


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
412
Baskı Tarihi
Mart 2015
Yazılış Tarihi
2013
ISBN
978-605-5029-35-7
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kolektif Kitap
Editörü
Cihan Kara
Mütercimi
Ertuğrul Genç
Orijinal Adı
Sapiens A Brief History of Humankind

İsrailli Yazar ve Tarih Profesörü Yuval Noah Harari’nin kaleme aldığı Hayvanlardan Tanrılara Sapiens, son yılların en çok ses getiren kitapları arasında yer alıyor. Başlangıçtan bugüne insanın tarihsel yolculuğunu ele alan eser, bugünü meydana getiren tüm koşulları fenni ve sosyal bilimler ışığında detaylandırıyor.

İnsan türünün çocukları

Bir çocuk büyütmek, ailenin diğer üyelerinden ve komşulardan sürekli yardım almayı gerektirir, bu yüzden bir insanı büyütmek için bütün kabileye ihtiyaç vardır. Evrim böylelikle, güçlü sosyal bağlar kurabilenleri desteklemiştir. Buna ek olarak, insanlar az gelişmiş olarak doğduklarından diğer tüm hayvanlardan daha çok eğitilebilir ve daha çok sosyal ilişki kurabilirler. Pek çok memeli, anne karnından fırından çıkan toprak kap gibi çıkar, onları yeniden şekillendirmeye çalışmak onlara zarar verir. İnsanlar ise anne karnından bir ocaktan çıkan erimiş bir cam gibi çıkarlar ve şaşırtıcı oranda şekillendirilebilirler. Bu yüzden bugün çocuklarımızı Müslüman veya Budist, kapitalist veya sosyalist, savaşçı veya barışçıl olarak eğitebiliyoruz.


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
84
Baskı Tarihi
2020
Yazılış Tarihi
2012
ISBN
978-605-316-08-92
Baskı Sayısı
5. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Metis Yayınları
Editörü
Semih Sökmen
Mütercimi
Haluk Barışcan
Orijinal Adı
Transparenzgesellschaft

“Şeffaflık neoliberal bir aygıttır. Enformasyona dönüştürmek amacıyla her şeyi içine girmeye zorlar. Günümüzün gayrı maddi üretim ilişkileri koşullarında daha fazla enformasyon ve daha fazla iletişim, üretkenlik ve hızda artış demektir. Buna karşılık gizlilik, yabancılık ve ötekilik sınırsız iletişime engel oluşturur. Şeffaflık adına bunlardan kurtulmak gerekir.

Şeffaflık toplumu, güven değil kontrol toplumudur

Günümüzde "şeffaflık" sözcüğü hayatın tüm alanlarında kol geziyor- sadece siyasette değil ekonomi alanında da. Demokrasinin, enformasyon özgürlüğünün ve verimliliğin artması bekleniyor şeffaflıkla birlikte. Yeni dogma, şeffaflığın güven yarattığı şeklinde. Burada unutulan nokta ise şeffaflık konusundaki bu ısrarın "güven" kelimesinin anlamının büyük ölçüde hasar görmüş olduğu bir toplumda gerçekleştiği.

Enformasyon elde etmenin günümüzdeki gibi çok kolay olduğu durumda toplum düzeni güvenden kontrole dönüşür. Şeffaflık toplumu, güven değil kontrol toplumudur.


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
412
Baskı Tarihi
Mart 2015
Yazılış Tarihi
2013
ISBN
978-605-5029-35-7
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kolektif Kitap
Editörü
Cihan Kara
Mütercimi
Ertuğrul Genç
Orijinal Adı
Sapiens A Brief History of Humankind

İsrailli Yazar ve Tarih Profesörü Yuval Noah Harari’nin kaleme aldığı Hayvanlardan Tanrılara Sapiens, son yılların en çok ses getiren kitapları arasında yer alıyor. Başlangıçtan bugüne insanın tarihsel yolculuğunu ele alan eser, bugünü meydana getiren tüm koşulları fenni ve sosyal bilimler ışığında detaylandırıyor.

Yatırım aracı olarak savaş

Savaşın kendisi de, tıpkı afyon gibi meta haline gelebiliyordu. 1821'de Yunanlar, Osmanlı İmparatorluğu'na karşı ayaklandılar. Bu ayaklanma İngiltere'nin liberal ve romantik çevrelerinde büyük sempati topladı, hatta şair Lord Byron isyancılarla birlikte savaşmak için Yunanistan'a gitti. Öte yandan, Londralı finansçılar burada bir fırsat da gördüler. İsyanın liderlerine Londra borsasında işlem görebilecek Yunan isyanı senetlerini teklif ettiler. Eğer bağımsızlık kazanılırsa Yunanlar bu senetleri faiziyle birlikte ödemeyi kabul edecekti. Bireysel yatırımcılar da kâr etmek için veya Yunanların davasına sempati duydukları için (ya da ikisi birden) bu senetlerden aldılar. Yunan isyanı senetlerinin Londra borsasındaki değeri, Yunanistan'ın savaş meydanındaki başarılarına ve başarısızlıklarına göre inip çıktı. Türklerin zamanla savaşta üstün geldiği ve isyancıların yenilmesi an meselesi olduğunda, hissedarlar tüm paralarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldılar. Onların çıkarı milli çıkar anlamına geldiğinden, İngilizler uluslararası bir filo hazırlayarak Osmanlı'nın ana donanmasını 1827'de Navarin'de batırdı. Sonuçta, yüzyıllardır süren boyunduruktan sonra Yunanistan nihayet özgürdü, ancak özgürlük ülkenin asla ödeyemeyeceği bir borç yükü karşılığında elde edilmişti. Bağımsızlıktan sonra Yunan ekonomisi, on yıllar boyunca İngiliz finansörlere bağımlı kaldı.


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
84
Baskı Tarihi
2020
Yazılış Tarihi
2012
ISBN
978-605-316-08-92
Baskı Sayısı
5. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Metis Yayınları
Editörü
Semih Sökmen
Mütercimi
Haluk Barışcan
Orijinal Adı
Transparenzgesellschaft

“Şeffaflık neoliberal bir aygıttır. Enformasyona dönüştürmek amacıyla her şeyi içine girmeye zorlar. Günümüzün gayrı maddi üretim ilişkileri koşullarında daha fazla enformasyon ve daha fazla iletişim, üretkenlik ve hızda artış demektir. Buna karşılık gizlilik, yabancılık ve ötekilik sınırsız iletişime engel oluşturur. Şeffaflık adına bunlardan kurtulmak gerekir.

Mutluluk için boşluk gerek

Şeffaflık toplumunun ne enformasyonda ne de görüş alanında "boşluğa" tahammülü vardır. Ama gerek düşünce gerekse ilham "boşluğa" gerek duyar. Üstelik Almancada "mutluluk" (glück) kelimesi "boşluk"tan (lücke) gelir. Bu kelime Ortaçağ Almancasında henüz gelücke şeklindeydi. yani boşluğun olumsuzluğuna yer vermeyen bir toplum mutluluk içermeyen bir toplum olacaktır.

Görme alanında boşluk bırakmayan aşk pornografidir. Bilgide boşluk bırakmayan düşünce ise bozularak hesaplamaya dönüşür.


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
412
Baskı Tarihi
Mart 2015
Yazılış Tarihi
2013
ISBN
978-605-5029-35-7
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kolektif Kitap
Editörü
Cihan Kara
Mütercimi
Ertuğrul Genç
Orijinal Adı
Sapiens A Brief History of Humankind

İsrailli Yazar ve Tarih Profesörü Yuval Noah Harari’nin kaleme aldığı Hayvanlardan Tanrılara Sapiens, son yılların en çok ses getiren kitapları arasında yer alıyor. Başlangıçtan bugüne insanın tarihsel yolculuğunu ele alan eser, bugünü meydana getiren tüm koşulları fenni ve sosyal bilimler ışığında detaylandırıyor.

Büyük beyin vücutta büyük yük demektir.

Evrimin daha büyük beyinleri seçmesi bize oldukça basit gelebilir. Yüksek zekamızdan o kadar eminiz ki, beyin kapasitesinin daha fazlasının daha iyi olacağını varsayıyoruz. Ama eğer böyle olsaydı, kedi ailesi de hesap yapabilen kediler üretirdi. Hayvan krallığında, neden Homo cinsi bu kadar büyük düşünme makineleri üretebilmiş tek cins? 

Aslında büyük bir beyin vücutta büyük bir yük demektir. Taşıması zordur, özellikle de büyük bir kafatasının içindeyken. Enerji sağlaması daha da zordur. Homo sapiens 'te beyin toplam vücut ağırlığının yalnızca yüzde 2 ila 3'ünü oluşturur, fakat dinlenme halinde vücudun tükettiği enerjinin yüzde 25'ini harcarken, diğer maymunların beyni dinlenme anında enerjinin sadece yüzde 8'ini kullanır. Arkaik insanlar geniş beyinlerinin bedelini iki şekilde ödediler. Birincisi, gıda ararken daha çok zaman harcadılar. İkincisi, kasları köreldi. Savunmadan eğitime para aktaran bir yönetim gibi, insanlar bisepslerden nöronlara enerji aktardılar. Bunun savanda hayatta kalmak için iyi bir strateji olduğu şüphelidir. Bir şempanze Homo sapiens 'le yaptığı bir sözlü tartışmayı kazanamaz, fakat maymun insanı bir oyuncak bebek gibi parçalayabilir.

Bugün büyük beyinlerimiz çok işe yarıyor, çünkü hem şempanzelerden çok daha hızlı hareket etmemizi sağlıyor hem de güvenli bir mesafeden onlara ateş edebildiğimiz arabalar ve silahlar üretebiliyoruz. Ama arabalar ve tüfekler nispeten yeni şeyler. İki milyon yıldan uzun bir süre boyunca insanın sinir ağları giderek büyüdü, fakat çakmaktaşından birkaç bıçak ve sivri sopa dışında insanlar bununla pek az şey yapabildiler. Peki, bu iki milyon yıl boyunca insan beyninin evrimini sürdüren şey neydi? Dürüst olmak gerekirse bu sorunun cevabını bilmiyoruz.


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
187
Baskı Tarihi
1998
Yazılış Tarihi
1947
ISBN
975-342-189-3
Baskı Sayısı
4. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Metis
Editörü
Müge Gürsoy Sökmen
Mütercimi
Orhan Koçak
Orijinal Adı
The Eclipse of Reason

Bu kitap, Frankfurt Enstitüsü’nün ve kurucusu Max Horkheimer’in (1895-1973) temel yapıtlarındandır. Kitap, yazarın ülkesini terk etmek zorunda kaldığı İkinci Dünya Savaşı yıllarında, ABD’de, Avrupa felsefe geleneğine yabancı Amerikalı okurların düzeyi göz önünde tutularak ve İngilizce olarak yazılmıştır. Belki de bu yüzden, “zorluğuyla” ünlü Frankfurt okulu kuramcılarının en açık, en “kolay” metinlerinden biridir.

Neden Altını Çizdim?
İnsanın şahsi çıkarlarını gerçekleştirmesine fayda sağlayan düşünme tarzını akıllıca buluyoruz. Ama bunun ötesinde "akıllıca" bir şey olamaz mı? Mesela insanın ömrü boyunca tabii kaynakları müsrifçe tüketmesi kendisine faydalı ama topluma zararlıdır. Burada akıllıca olan nedir?

Objektif akıl diye bir şey var mıdır?

Evet, yasalar, adetler ve gelenekler kadar, her durumun kendine özgü koşulları da dikkate alınmalıdır elbet. Ama akla uygun davranışları sonuçta mümkün kılan kuvvet, özgül içerik ne olursa olsun, sınıflandırma, çıkarsama ve tümdengelme yeteneğidir: düşünme aygıtının soyut işleyişi. Bu tür akla, öznel akıl adı verilebilir; esas olarak, araçlar ve amaçlarla ilgilidir; az çok baştan kabul edilmiş amaçlara ulaşmak için seçilen araçların yeterli olup olmadığı üzerinde durur. Amaçların kendilerinin de akla uygun olup olmadığı sorusunu bir yana bırakmıştır. Amaçlarla ilgilenecek olduğunda da, daha baştan, bunların da öznel anlamda akla uygun olduğunu, yani öznenin varlığını (bu, bireyin varlığı da olabilir, bireyin hayatının bağlı olduğu topluluğun varlığı da) sürdürmesine hizmet ettiklerini kabul eder. Bir hedefin herhangi bir öznel kazanç ya da çıkardan bağımsız olarak, kendi başına taşıdığını sezdiğimiz erdemleriyle akla uygun olabileceği düşüncesi, öznel akla tümüyle yabancıdır; en yakın faydacı değerlerin ötesine geçip, kendini toplumsal düzenin bütünüyle ilgili düşüncelere adadığında bile böyledir bu.


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
187
Baskı Tarihi
1998
Yazılış Tarihi
1947
ISBN
975-342-189-3
Baskı Sayısı
4. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Metis
Editörü
Müge Gürsoy Sökmen
Mütercimi
Orhan Koçak
Orijinal Adı
The Eclipse of Reason

Bu kitap, Frankfurt Enstitüsü’nün ve kurucusu Max Horkheimer’in (1895-1973) temel yapıtlarındandır. Kitap, yazarın ülkesini terk etmek zorunda kaldığı İkinci Dünya Savaşı yıllarında, ABD’de, Avrupa felsefe geleneğine yabancı Amerikalı okurların düzeyi göz önünde tutularak ve İngilizce olarak yazılmıştır. Belki de bu yüzden, “zorluğuyla” ünlü Frankfurt okulu kuramcılarının en açık, en “kolay” metinlerinden biridir.

Neden Altını Çizdim?
"Akıl nedir" sorusu gerçekten üzerinde düşünülmesi gereken bir soru...

Akıl nedir?

Sıradan insandan akıl teriminin anlamını açıklamasını isteyin: hemen her zaman bir duraksamayla, sıkıntılı bir çaresizlikle karşılaşırsı­nız. Bunu, sözlerle anlatılamayacak kadar derin bir sezişin ya da çetrefil bir düşüncenin belirtisi saymak yanlış olur. Bu tepkiyi gösteren insan, aslında uzun uzadıya düşünülecek birşey olmadığına, akıl kavramının zaten kendi kendini açıkladığına ve sorunun da gereksiz olduğuna inanmaktadır. Gene de açık bir cevap vermesi için sıkıştırıldığında, akla uygun şeylerin yararlı şeyler olduğunu ve her akla uygun insanın da kendisine neyin yararlı olduğunu bilmesi gerektiğini söyleyecektir.
 


Viva Zapata (1952)

Viva Zapata 1952 ABD yapımı biyografik dramatik western filmdir. Filmin adı İspanyolcada Yaşasın Zapata anlamına gelmektedir. Film Türkiye'de ilk kez Aralık 1953'te sinemalarda[1], son olarak da 4-19 Nisan 2009 tarihleri arasında yapılan 28. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde gösterilmiştir [2].

Senaryosunu Pulitzer ve Nobel Edebiyat Ödüllü Amerikalı yazar John Steinbeck'in, Edgecumb Pinchon'ın 1941 yılında yayımladığı Zapata the Unconquerable (Yenilmez Zapata) adlı biyografik kitabına[3] dayandırarak yazdığı (bu durum jenerikte belirtilmemiştir) filmi Elia Kazan yönetmiş başlıca rollerinde Marlon BrandoJean Peters ve Anthony Quinn oynamışlardır. Yapımcılığını Darryl F. Zanuck'un üstlendiği filmin özgün müziğini Alex North bestelemiş, siyah beyaz görüntülerini ise Joseph MacDonald çekmiştir.

Film 1910'dan 1917'ye kadar süren Meksika Devrimi'nin en önemli kişiliklerinden biri olan köylü lider Emiliano Zapata'nın, Meksika'nın gaddar diktatörü Porfirio Díaz'ın yozlaşmış ve baskıcı rejimine karşı başlattığı mücadelenin öyküsünü anlatmaktadır. Filmin tanıtım sloganı şöyledir: "Efsane olmuş bir haydut!... Meksika'nın beyaz atlı kaplanının kükreyen öyküsü"[4]

1953'te Anthony Quinn'in "en iyi yardımcı aktör" Oscar'ını kazandığı Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi töreninde film 4 dalda daha ödüle aday gösterilmişti. Bunlar "En iyi aktör" (Marlon Brando), "en iyi senaryo" (John Steinbeck), "en iyi müzik" (Alex North) ve "en iyi dekor" ödülleriydi. Marlon Brando'ya ayrıca Cannes Film Festivali ve BAFTA "en iyi aktör" ödülleri verildi.

 

Kaynak: https://tr.wikipedi0.org/wiki/Viva_Zapata_(film)

Zapata

"Bu toprak sizin! Evleriniz yaktıklarında yeniden yapın. Ekinlerinizi yaktıklaırnda yeniden yetiştirin. Çocuklarınızı öldürdüklerinde gene çocuk yapın." "Güçlü bir adamı zayıf bir halk meydana getirir.Güçlü bir halkın ise güçlü adama ihtiyacı olmaz." Emiliano Zapata

Viva Zapata (1952)