Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
221
ISBN
9944588105
Baskı Sayısı
0. Baskı
32 Kısım tekmili birden...
Ayrı ayrı nedenlerle, farklı zamanlarda, farklı dergilerde daha çok Yolcu'da Edebiyat Karın Doyurmaz Çay İçerir ve Şiiri Özlüyorum'da Portreler başlığı altında yayımlanan yazıları ki kazandıracak bir bağlam oluşturmaya çalıştım.
Otuz İki Kısım Tekmili Birden başlığı altındaki isimlere, sinema yazılarımdan seçtiğim metinleri ekledim. Bu bölüm, araya girmiş parçalar biçiminde değerlendirilebilir.
Vedat Günyol
28.İnsana verdiği değeri ve duyduğu derin, içten sevgiyi göstermesi bakımından evinin kapısına iliştirdiği şu not oldukça önemlidir:
"Dostlar! Elektrik kesik. Kapıyı kıyasıya vurun. İçeriki odadayım. Sesinizi duyuramazsanız, lütfen bahçe kapısından geçerek pencerelerimi tıkırdatın. Sesinizi yine duyuramazsanız, balkona girip en iç odanın penceresine el atın. Gerekirse camı çerçeveyi aşağı alın. Çünkü, evdeyim. Geri dönmenizi istemem, görüşme ortamını, olanağını hiçe indirerek. Merhaba! V.G."
32.Muhsin Kızılkaya'ya göre "cennete gidecek tek ateisttir Vedat Günyol...
Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
221
ISBN
9944588105
Baskı Sayısı
0. Baskı
32 Kısım tekmili birden...
Ayrı ayrı nedenlerle, farklı zamanlarda, farklı dergilerde daha çok Yolcu'da Edebiyat Karın Doyurmaz Çay İçerir ve Şiiri Özlüyorum'da Portreler başlığı altında yayımlanan yazıları ki kazandıracak bir bağlam oluşturmaya çalıştım.
Otuz İki Kısım Tekmili Birden başlığı altındaki isimlere, sinema yazılarımdan seçtiğim metinleri ekledim. Bu bölüm, araya girmiş parçalar biçiminde değerlendirilebilir.
Turgut Uyar
1.İçli kırılgan bir çocuktur. Çok küçükken, daha o zamanlarda "ben sıkıntılıyım" der gibi bakar fotoğraflarda. Uzun yolculuklara hazır bir yüzü vardır. Ece Ayhan'a göre, ilkokul döneminde çektirdiği tüm fotoğraflarda sanki az önce ağlamış gibidir.
2.Doğuştan yakışıklıdır, ancak yakışıklılığına aldırmaz, dibine dek mutsuzdur bu dünyada. Temel bakış açısı karamsarlıktır.
7.Güzel bir dizeyi yanlışlıkla yazdığı zaman "Ay kalemimden kaçmış" der.
12.14'lü hece ölçüsüyle yazdığı ilk şiirinde: "Ufacık korumuzda dolaşırdım korkuyla / Ve Allah'ı arardım serçe yuvalarında" diyen bir şairdir.
18. Aşkı için en güzel dizelerinden birini yazar: "bozuk bir saattir yüreğim, hep sende durur"
29. Cemal Süreya ardından şunu yazar: "Öldüğü gün / hepimizi işten attılar"
30. Büyük Saatin altından "Herşey akıp gider, bir katı hüzün kalır" dizesiyle geçer.
31. Bir dizesinde serüveni özetler: "her insan bir uyumsuzluktur ölü olmayınca"
32. Göğe Bakma Durağı'nda beklerken her gülün solmaya yazgılı olduğunu bilir ve şöyle yazar: "herkes ne zaman ölür / elbet gülünün solduğu akşam..."
Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
105
Baskı Tarihi
Şubat 2009
Yazılış Tarihi
1936
ISBN
978-975-08-0510-0
Baskı Sayısı
25. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Onca Tapınç Uğurlu-Sevengül Sönmez
And The Oscar Goes To...
Ölümün karşısında, ne yapsak, muvaffak olmuş bir aktördan farkımız olmayacak. O kadar, muvaffak olmuş bir aktör.
Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
384
Baskı Tarihi
2005
Yazılış Tarihi
1982
ISBN
975-00125-1-8
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Halil Açıkgöz
Bu kitabın yazarı aslında Halil Açıkgöz ancak altını çizdiğimiz tüm satırlar Cemil Meriç'e ait olduğundan yazarı Cemil Meriç olarak girdik.
Şiir
Şiir bütün iptidai kavimlerde ve edebiyatlarda vardır. Şiirle düşünce aktarılamaz. Bir oyundur şiir. Sözün ölçüye sokulmasıdır. Refah devirlerinin insanının mahsulüdür.
Son devirde Yahya Kemal, Necip Fazıl ve Nazım Hikmet vardır şair olarak. Necip hecede ustadır. Nesrinde iş yoktur Necibin. Günümüzde şair yetişmez, yetişemez. Evlâdım, artık şiirle kavga yapılamaz. Kavganın vasıtası nesirdir.
Mehmed Akif bence şair bile değildir. Bir takım fikirleri, sözleri manzum söylemiştir, o kadar. Akif kuvvetli bir nasir de değildir. Zâten Akif bir vaizdir. İyi bir hatiptir.
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
2000
ISBN
975-7462-94-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılarından derlenen "Yaşadığım Gibi" yazarın, şair, hikayeci - romancı ve edebiyat tarihçisi olarak millî kültürümüzle ilgili özlü fikirlerini yansıtmaktadır.
Mukavemet
Bak dostum, Valery'nin bir cümlesi vardır ki, bütün hayatta bir düstur olabilir. Bu büyük şâir, her sabah düşüncelerini yazdığı defterlerden birinde, genç bir meslekdaşına soruyor:
"Her şeyden evvel bana söyleyin, mukavemetiniz nedir? Nelere karşı koyuyorsunuz?"
Bence ileriye hamle kadar, ki hayatın bütün yaratıcı sırrı oradadır, bu mukavemetin de bir yeri vardır. Çünkü hakikatin muzaffer olması gereğini ancak onun sayesinde buluruz. Gittikçe artan teklifleri, o mukavemet sıralar ve seçer. Biz bu mukavemet fikrini kaybettik. Çünkü mukavemet demek yeniye karşı sırtım çevirip oturmak demek değildir. Şişli cami'inde yaptığımız gibi. Mukavemet, her an uyanık olmak demektir. Ön siperdeki nöbetçi bölüğü gibi. Bizim mukavemetimiz yok. Demin fıkaralığı itham ettim. Servete karşı da yok. Ne eskiye, ne yeniye, hiçbir şeye mukavemet edemiyoruz.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
264
Baskı Tarihi
Eylül 2006
ISBN
978-975-14-1150-1
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Öner Ciravoğlu
Sabahattin Ali'nin Romanı
Neden Altını Çizdim?
Bir solcunun gözünden Atatürk ilkelerinden ödün verilmesi böyle görünüyor. Ödün verilmemesi için dikta yanlısı bir başbakanın görevde tutulması, her türlü din eğitiminin yasaklanması ve özel girişime izin verilmemesi gerekiyor!
Ödün
Demokrat Parti'nin tutucu ve dinci çevrelerde güçlenmesinden kuşku duyan CHP, o dönemde sağcılara bazı ödünler verme yollarının da arayışı içindeydi.
Atatürk ilkelerinden ödün verilmesine o dönemde başlandı . 2 Temmuz 1947'de "İslam dininin akide ve ibadet esaslarını öğretmek" üzere din dershanelerinin açılmasına karar verildi. Bu karar imam- hatip okullarının açılması için ilk basamaktı. Ama tutucu çevreler bununla yetinmiyordu ve laik eğitimin temellerini sarsacak hamlelere yöneliyorlardı . Bu alanda başı Necip Fazıl Kısakürek çekiyor ve okullarda din eğitiminin kabulü için başarılı bir kampanya yürütüyordu. Üniversite gençliği de "Din eğitimine karşıyız" diye gösteriler düzenliyordu.
CHP içinde Atatürk ilkelerinden ödün verilmesine hiç yanaşmayalar ılımlı bir politikayı savunanlar karşısında gittikçe kan kaybediyorlardı . İnönü'nün, dikta yanlısı olarak tanınan Başbakan Recep Peker' i görevden alarak yerine üniversite çevrelerinde dürüst davranışlarıyla tanınan Hasan Saka'yı getirmesi ılımlıların zaferi gibi yorumlanıyordu.
Kasım 1946 ortalarında toplanan CHP Kurultayı dikta yanlıları için tam bir yenilgi oldu. İnönü'nü n desteklediği Hilmi Uran Recep Peker'in karşısında büyük bir zafer kazandı . Parti artık sağ yönde ilerlemeye başlıyordu. Kurultayda Halkevleri ve Köy Enstitüleri de büyük saldırılara uğradı . Laiklik konusu sık sık gündeme geldi. Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu değiştirilerek büyük toprakların dokunulmazlığı istendi. Devletçilik ilkesi yeniden tanımlandı ve özel girişimcilere yeni olanaklar tanındı.
G. G. Knox'tan Sir Austen Chamberlain'e mektup
Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
2
Baskı Sayısı
0. Baskı
İngiliz Ulusal Arşivi (PRO)
India Office Library
IOR/L/PS/11/281
11 Nisan 1928, Ankara
G. G. Knox'tan Sir Austen Chamberlain'e mektup
İslam'ın Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nda (anayasa) devlet dini olmaktan çıkarılması üzerine:
"The important consideration for ourselves is that each step in the official secularisation of Turkey has put it increasingly out of the power of this country to use the weapon of religion against us in our Eastern dependencies. It has also undermined the general prestige of Islam and should weaken in all parts of the world its more militant side."
"Bizim açımızdan önemli olan şudur ki Türkiye'nin resmen sekülerleşmesi, bu ülkenin dini bir silah olarak Doğuda bize bağlı topraklarda (Hint alt-kıtası vs) bize karşı kullanma gücünü kırmaktadır. Bu aynı zamanda İslam'ın genel anlamda prestijine zarar vermektedir ve dünyanın dört bir tarafında İslam'ın daha militan (radikal) tarafını zayıflatması beklenir."
Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
108
Baskı Tarihi
Haziran 2010
Yazılış Tarihi
1606
ISBN
9789754588590
Baskı Sayısı
6. Baskı
Mütercimi
Sabahattin Eyüboğlu
Orijinal Adı
Macbeth
Oyunları ve şiirlerinde insanlık durumlarını dile getiriş gücüyle yaklaşık 400 yıldır bütün dünya okur ve seyircilerini etkilemeyi sürdüren bu efsanevi yazar, büyük olasılıkla 1606 yılınd yazdığı Macbeth'le "yükselme arzusu ve politik hırsın" kişiyi neye dönüştürebileceğini, dünü, bugünü ve yarını kapsayacak bir derinlikle öngörmüştür.
Yapmakla Olup Bitseydi..
Bir anda bu dünyayı olsun kazanıversen,
Zaman denizinin bir kumsalı olan bu dünyayı,
Öbür dünyayı gözden çıkarır insan.
Ama bu işlerin daha burada görülüyor hesabı.
Verdiğimiz kanlı dersi alan
Gelip bize veriyor aldığı dersi.
Doğruluğun şaşmaz eli bize sunuyor
İçine zehir döktüğümüz kupayı.
Osmanlı Emperyalizmi
Suriye,Filistin ve Hicaz'da :
_Türk müsünüz ?
Surusunun bir çok defalar cevabı:
_Estağfurullah ! idi.
Bu kıtaları ne sömürgeleştirmiş, ne de vatanlaştırmıştık.
Osmanlı İmparatorluğu buralarda , ücretsiz tarla ve sokak bekçisi idi.
Eğer mederese ve şuursuzluk devam etmiş olsaydı, Araplığın Anadolu yukarılarına kadar gireceğine şüphe yoktu.
Bizim emperyalimz, Osmanlı emperyalizmi, şu ana fikir üzerine kurulmuş bir hayal idi: Türk milleti kendi başına devlet yapamaz!