Bizim İmparatorluk
Kamame kilisesinin hristiyan milleter arasında bölünmüş olduğunu bilirsiniz.İçerisinin her parçası ve kilisenin her hizmeti bir başka cemaatindir.Bu cemaater yalnız anahtarı pay edememişlerdir.Anahtar bir hoca da durur.Bütün bu kıtalarda biz işte bu hocanın görevini yapıyoruz.Ticaret, kültür, çiftlik, endüstri, binalar herşey arapların veya başka devletlerin ...Yalnız jandarma bizim idi; jandarma bile değil , jandarmanın esvabı.
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
2000
ISBN
975-7462-94-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılarından derlenen "Yaşadığım Gibi" yazarın, şair, hikayeci - romancı ve edebiyat tarihçisi olarak millî kültürümüzle ilgili özlü fikirlerini yansıtmaktadır.
Tasvir dediğin...
Sabahleyin erkenden evime gelmiş, beni Yıldız bahçesine götürmüştü. Masmavi, kış mevsimi hakkında bütün bildiklerimizi inkâr eden tatlı bir göğün altında dolaşıyorduk. Kararmış gümüşten çok hayâlî parmaklıklara benzeyen yapraksız ağaçlar, onların sükût aralığından ağır viyolonsel sesleri gibi konuşan yemyeşil serviler ve çamlar ve nihayet gözümüz her takıldıkça bizi bilmediğimiz iklimlere çağıran lâcivert ve yaldızlı deniz, beni birdenbire alabildiğine âvâre yapmıştı.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
264
Baskı Tarihi
Eylül 2006
ISBN
978-975-14-1150-1
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Öner Ciravoğlu
Sabahattin Ali'nin Romanı
Görüşler
Cami Baykut Halide Edip Adıvar'dan ve Dr. Adnan Adıvar'dan da yazı alınmasını önermişti . Sabiha Sertel bu amaçla Halide Edip Hanım' ı evinde ziyaret ederek derginin amaçlarını anlattı . Dörtler'in de kadroda yer alacaklarını belirttikten sonra kendisinden sürekli yazı istedi. Halide Hanım'ın yanıtı şu oldu:
"Ben de ülkede demokratik bir rejimin kurulmasından yanayım. Bu diktatörlük sistemi Atatürk'ün kurduğu bir sistemdir. Biz buna karşı geldiğimiz için gadre uğradık ve ülkeden ayrılmak zorunda kaldık. Dünyanın bugünkü durumunda artık bu sistem yürütülemez. İnönü'nün istenen özgürlükleri vereceğine inanmıyorum. O bir politika cambazıdır . Bir gün totaliter sistemin başında olur, ertesi gün demokrasi yanlısı görünür . Bir başka gün faşist yöntemleri kullanır. Daha ertesi gün sosyalist olur. Bu değişmeler iktidarı elinde tutmak içindir. Celal Bayar yarın iktidara gelirse onun da bu özgürlükleri vereceğine inanmıyorum. "
Sabiha Sertel de güvenmiyordu, ama demokrasi yolunda bir şeyler yapılmasının gerektiğine inanıyordu. Şöyle dedi :
"Hangi istasyona kadar birlikte gidebilirsek kârdır. Gerçek demokrasinin kurulmasını isteyenleri birleştirmeliyiz. Görüşler dergisi değişik kişisel inançları , ideolojileri olan insanları demokrasi davasında birleştirmeye yönelik bir forum olacaktır."
Halide Hanım kadroyu olumlu karşıladı ve Cami Bey'in dergiye katılmasına sevindiğini belirterek şöyle dedi :
"Cami Bey dünyanın en namuslu insanıdır. İnançlarında samimidir . Atatürk'ün diktatörlüğüne karşı geldiği için onu yerden yere vurdular . Gerçek bir demokrasi savunucusudur. Tevfik Rüştü Aras'ın Sovyet dostluğu inancında samimi olduğuna inanıyorum. Bayar grubuyla birleşmesi kaybettiği yeri geri almak içindir. Behice Boranla bir toplantıda bulunmuştum. 'Dağları ben yarattım' gibi bir havası vardı . Bana karşı öyle küstahça konuştu ki bütün toleransıma rağmen kendisini azarlamak gereğini duydum. Bütün bunlara rağmen ben Görüşlere yazı yazarım. Ancak birinci sayı çıksın, ben ikinciye yazı veririm."
Adnan Adıvar, eşinin dergiye katılmasını hiç de iyi karşılamadı .
"Halide, Halide! Ne yapıyorsun?" diye kükredi.
"Biz İsmet Paşa'ya nasıl karşı çıkabiliriz? Bizim yurda dönmemiz için harcadığı çabalan unutuyor musun?"
Halide Hanım kendini İnönü'ye karşı borçlu saymıyordu. Şöyle dedi :
"Atatürk bize karşı çıktığı zaman, biz de Türkiye'den kaçma zorunda bırakıldığımız zaman İsmet Paşa'nın Atatürk'ü desteklediğini hiç unutmuyorum. Evet, sonra İsmet Paşa ülkeye dönmemiz için bize yardım etti. Ama bugün sorun ülkede demokratik bir rejimin kurulmasıdır."
Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
393
Baskı Tarihi
Kasım 2007
Yazılış Tarihi
1992
ISBN
9944-125-03-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İzmir
Editörü
Şeref Yılmaz
Yazan: AHMED ŞAHİN
Yazı Kaynağı: Zaman Gazetesi, Ailem Eki, Sayı: 228
Çileli bir devrin hikayesini Ali Ulvi Kurucu merhumun hatıralarından okumak büyük bir şans. Hayatını tamamen ilme adamış yüksek bir kâmet olan merhum Kurucu, hatıralarıyla da irşad vazifesini yerine getiriyor.
Müstehakız...
Runyun, 1960 27 Mayıs'ında yapılan hainâne hükümet darbesinden sonra bütün Demokrat Parti milletvekilleri Yassıada'ya hapsedildiği zaman, oraya gönderilmiş, daha sonra da zulüm adına kendilerine verilen mahkûmiyeti çekmek üzere Kayseri cezaevinde hapis yatmıştı. Burada kendisini ziyaret ettiğimiz bir gün konuşurken, şu hatırasını anlatmıştı:
"Yassıada'da arkadaşlarla oturmuş konuşuyorduk. Birisi şöyle dedi:
"Yahu bizi Atatürk düşmanlığı ile itham ediyorlar. Atatürk'ü Koruma Kanunu'nu çıkaran biz değil miyiz? Biz nasıl düşman sayılırız; nasıl böyle bir gerekçe ile muhakeme olunuruz?"
"Bunun üzerine dayanamayıp şunları söyledim:
"Yahu arkadaşlar, işte bizim başımıza gelenler de zaten o yüzden geldi ya! Hâlâ, neden oldu diye konuşuyoruz... Eğer, bir de Allah'a ve Resûlullah'a dil uzatılmasını, dine mukaddesata sövülmesini yasaklayan bir kanun çıkarabilseydik. Bunlar başımıza gelmezdi...
İlâhi adalet tecelli ediyor. Biz daha büyük cezalara müstahakız..."
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
231
Baskı Tarihi
2009
Yazılış Tarihi
2001
ISBN
975-539-379-X
Baskı Sayısı
5. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Müge Karolom
Mütercimi
Funda Uncu Irklı
Orijinal Adı
Choke
Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
408
Baskı Tarihi
Aralık 2007
ISBN
978-975-995-093-4
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
İnci Enigün
Geleceğe bakmak
Neyim? Kimim? Nelere muvaffak oldum? Hiçbir şey yapamadım mı? Ah, bir kere olsun kendi dışıma çıkıp kendimi görebilsem! Neye yarar? Benim için mühim olan bundan sonrası…
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
637
Baskı Tarihi
haziran 2009
ISBN
978-9944-88-666-6
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Ali Alkan İnal
Mütercimi
Ayşe Hacıhasanoğlu
Orijinal Adı
Воскресение
Diriliş büyük Rus yazar Lev Tolstoy tarafından, geçirdiği ruh ve inanç buhranın ortasındayken yazılır. Kurumsallaşmış "modern" kilisenin ikiyüzlülüğü ve gerçek Hıristiyan ruhundan uzaklaştığını düşünen yazar, bu fikirlerini romanın temelinin bir kısmını oluşturmak için kullanmıştır. Romanın temelinin diğer kısmını ise hayatının sonlarına doğru daha çok inanmaya ve savunmaya başladığı, insan yapımı yasaların asla hakkâni ve adîl olamayacağı fikri oluşturuyordu.
Türk flimi repliği gibi
Tamam, öğrenir bir şeyler yaparım. Fakat ben sizinle kendi işimizi konuşmak istiyordum. Size geçen sefer söylediklerimi anımsıyor musunuz?'' dedi.
Maslova gülümsemeye devam ederek ve başını iki yana sallayarak:
''Pek çok şey söylemiştiniz. O defa ne söylemiştiniz ki?'' dedi.
''Sizden beni bağışlamanız için yalvarmaya geldiğimi söylemiştim'' dedi
''Bağışlasam ne fark eder neye yarar...Siz en iyisi...''
''Yaptığım hatayı düzeltmek istediğimi söylemiştim'' diye devam etti Nehlüdov, ''hem sırf sözde değil,fiilen de düzelteceğimi söylemiştim. Sizinle evlenmeye karar verdim.''
Katyuşa'nın yüzünü bir anda korku ifadesi kapladı. Şehla gözleri durmuş,bakıyordu ama Nehlüdov'a mı ,başka bir yere mi baktığı belli değildi.
''Bu da nerden çıktı şimdi?''dedi kaşlarını çatarak.
''Tanrının huzurunda bunu yapmak zorunda olduğumu hissediyorum.''
''Hangi Tanrı'dan söz ediyorsunuz? Ne dediğinizi bilmiyorsunuz siz. Tanrı mı? Hangi Tanrı? Tanrı'yı o zamanlar aklınıza getirseydiniz keşke,'' dedi ve ağzı açık öylece kaldı.
Nehlüdov onun ağzından yayılan güçlü votka kokusunu daha yeni hissediyor ve canlılığının nedenini şimdi anlıyordu.
''Sakin olun'' dedi Nehlüdov.
''Ne sakin olacağım sarhoş mu sanıyorsun beni? Sarhoş olsam da ne söylediğimin farkındayım,'' dedi birden çok hızlı bir şekilde ve yüzü kıpkırmızı oldu. ''Ben bir kürek mahkumuyum,bir orospuyum,siz bir beyfendisiniz, prenssiniz, benimle elini kirletmeye ne gerek var. Sen prensselerine git, benim fiyatıma gelince benim fiyatım sadece bir yüzlüktür.''
Nehlüdov alçak sesle ve zangır zangır titreyerek:
''Ne kadar acı konuşursan konuş benim hissettiklerimi dile getiremezsin, karşında kendimi ne kadar suçlu hissettiğimi tassavur edemezsin!..''dedi
''Suçumu hissediyorum...'' diye öfkeyle taklit etti Katyuşa ''O zaman hissetmiyordun,elime yüz ruble tutuşturmuştun . İşte senin fiyatın der gibi...''
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Anna Karenina Lev Tolstoy tarafından yazılmış bir romandır. 1873-1877 yılları arasında bölümler halinde basılmıştır. 125 farklı yazarın belirlediği bir listede zamanımıza kadar yazılmış en iyi roman olarak görülmüştür.
Konu:
Romanın başlangıç cümlesi:
“ Happy families are all alike; every unhappy family is unhappy in its own way.
(Bütün mutlu aileler birbirine benzer; her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.)
”
Tanrım sen acı bize
Tanrım sen acı bize, ona ( Doğum yapmakta olan eşi için kullanıyor) yardım et!!
Dinsel inancı olmayan Levin'in hiç beklenmedik bir şekilde ağzından dökülen bu sözcükleri tekrarlayıp duruyor ve bunu sadece dudaklarıyla yapmıyordu. Şimdi şu anda sadece bütün şüphelerinin değil mantıksal nedenlerden ötürü (Tanrı'ya) inanmayışının da, kendinde çok iyi tanıdığı bu zaafın da, tuz gibi dağılıp ruhundan temizlendiklerini ve onu, Tanrı'ya yardıma çağırmaktan kesinlikle alıkoymadıklarını hissetti.
Kendini ve ruhunu avucunda tuttuğunu hissettiğini Tanrı'ya yalvarmayıp da kime yalvaracaktı ki?
Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
364
Baskı Tarihi
Kasım 1999
Baskı Sayısı
4. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Neden Altını Çizdim?
okurken Allahım böyle bir gelecekten sana sığınıyorum diye dua ediyorum
Kabus gibi bir hayat
Hayatımın üzerinde düşünmeğe başlamıştım. Bütün iradem,bütün gayretim bir daha o eski sukuneti bana iade ettiremedi.Gündelik hayatımla arama,yaşanmamış rüyaların azabı girmişti.Hayat oyunun en büyük ciddiyetle oynamaya hazırlandığım bir anda geçmiş yıllar ,karşıma dikiliyor ve benden hesabını soruyordu.O günden sonra artık bir an bile yalnız değildim;soframda,yatağımda,çalışma masamda bir misafir,dişleri hiddet ve kinden kısık,gözlerinde boşa gitmiş bir ömrün bütün bıkkınlığı toplanan bir zavallı vardı ve bana pişmanlığın şuuruyla kısılmış sesi durmadan fısıldıyordu:
''ömrünü ömrünü ne yaptın?'' Ve ben bütün uzviyetimde bir yılan gibi gezen bu zehirli sesin tembihi altında yapacağımı unutuyor,anı ve mekanı unutuyor,başta kendim olmak üzere her şeyden,yaşanmış ömrümden,gelecek senelerimden ,bütün etrafımdan nefret ediyor,kaçmak kaybolmak,kurtulmak istiyordum.
Artık uyku bile benim için şifa değildi.Çünkü onda da rüyaların zalim ısrarı vardı.Size bu rüyaları nasıl anlatmalı? Hemen her safhasında vaktiyle sevilmiş bir genç kızın,şimdi nerede olduğunu,nasıl bir talihle yaşadığını bilmediğim sarı saçlı,büyük mavi gözlü,nergis boyunlu genç bir kızın bir nevi ''laytmotif''gibi dolaştığı rüyalar...Bu,hasta kafanın kendi vehim ve gölgelerinden yarattığı değişici ve korkunç alem...
İşte bu yol bu küçük acayip yol,ben bu ruh haletinde iken karşıma çıktı ve benim için birdenbire yepyeni bir hayat imkanın kendi kendimi bundan sonra olsun gerçekleştirebilmek imkanın bir nevi müjdesi gibi oldu.
Evet pekala biliyorum ki,bir gün ben her şeyi bırakıp bu küçük yola dalarsam,onun bittiği yerde bütün saaadet ve hasretlerimi,eski yaşanmış rüyalarımı bulacağım,temiz yepyeni,mesut bir adam olacağım.
Bunu biliyorum,fakat yapamayacağımı da biliyorum.Halbuki bir ömür yaşanmağa değer bir şeydir.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Anna Karenina Lev Tolstoy tarafından yazılmış bir romandır. 1873-1877 yılları arasında bölümler halinde basılmıştır. 125 farklı yazarın belirlediği bir listede zamanımıza kadar yazılmış en iyi roman olarak görülmüştür.
Konu:
Romanın başlangıç cümlesi:
“ Happy families are all alike; every unhappy family is unhappy in its own way.
(Bütün mutlu aileler birbirine benzer; her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.)
”