Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
411
Baskı Tarihi
2004
ISBN
9754703566
Baskı Sayısı
6. Baskı
Editörü
Ümit Meriç Yazan
Elinizdeki kitapta, yazan değil konuşan Cemil Meriç var. Sosyoloji Notları ve Konferanslar, Cemil Meriç'in İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü'nde 1965'ten 1969'a kadar anlattığı dersleri, verdiği birkaç konferansın metnini ve bazı sohbetlerinden alınan notları içeriyor. Bu metinlerde Cemil Meriç, 'Cemil Hoca' yüzüyle görünüyor. Kendini ' yazar ve hocayım' diye tanımlamamış mıydı? Donmuş bir müfredatı anlatan bir 'hoca' değil, öğrencileriyle ve dinleyenleriyle birlikte sesli düşünen bir fikir adamı, Cemil Meriç. Bu sesli düşünmeler.
İki deli
Müsbet ilimler, insanın eline hudutsuz bir kuvvet verdi.
İki deli, dünyadan hayatı silebilir.
İnsanın eline bu kadar şeytanî bir kuvvet veren ilim mi sorumlu bundan?
Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
191
Baskı Tarihi
1995
Yazılış Tarihi
1953
ISBN
975-8068-00-8
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
Ankara
Mütercimi
Mehmet Akif Ersin
Orijinal Adı
Muhammed at Mecca
Ben şahsen, Muhammed'in, kendisine vahiy olarak gelen şeyin kendi bilincinin ürünü olmadığına inanmakta samimi olduğuna Kani oldum. Hz. Muhammed'in gerçekten bir peygamber olduğuna inanıyor ve biz hıristiyanların, 'Onları meyvelerinden tanırsın' anlamındaki hıristiyan prensibi gereğince bunu kabul etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Çünkü asırlar boyunca İslam, birçok üstün ve zühd sahibi insan yetiştirmiştir. Eğer O (Muhammed) bir peygamberse, o zaman
Kutsal Ruhun peygamberler vasıtasıyla konuştuğuna dair hıristiyan doktrinine uygun olarak da Kur'an'ın ilahi kaynaklı olduğu kabul edilmelidir.
Neden Altını Çizdim?
Bizim kitabımız hakkında batılı ilim adamlarının vukufiyetleri hem şaşırtıcı hem can yakıcı...
Din Gelişen Bir Şey Midir?
Batılı alimler, bir çok nedenden dolayı, Kur'ân'ın çeşitli bölümlerinin ne zaman vahyedildiğine dair, en azından, kabaca bir fikir edinmenin yararlı olacağını düşünürler. Bu, onların müslüman cemaatin büyüyüp yeni ve farklı ihtiyaçlarla karşı karşıya kaldığında Kur'âni mesajdaki vurguların nasıl değiştiğini incelemelerine imkan tanır. Batılı alimler için bugün bir dinde yaşayan, büyüyen ve dolayısiyle değişen ya da -onların tercih ettikleri bir ifadeyle- gelişen bir şeyler görmek bilinen bir hakikattir. Hz: Muhammed'in dönemindeki Araplar için değişim nefret uyandıran bir şeydi ve gerçek olan şey değişmeyendi. Değişime karşı duyulan bu tür bir hissiyat İslam'da da varlığını devam ettirdi ve bugün bile çok az müslüman kendi dinini gelişen bir şey olarak düşünmeye hazırdır.
19'uncu Yüzyılda, Sir William Muir ve Hubert Grimme gibi Avrupalı alimler Kur'ân'ın kronolojisini çıkarmaya çalıştılar. Bunların en başarılısı Theodor Nöldeke idi.4 Geleneksel `esbab-ı nüzul'den elde edilen malzemeleri kullanarak; erken döneme ait olduğu kabul edilen 'sürelerin kısa âyetli, geç döneme ait olduğu düşünülenlerin de uzun âyetli olduğunu gözlemledi. Sonunda, âyetlerin ortalama uzunluğuna göre, kısaların erken dönemde, uzunların geç dönemde, orta uzunlukta olanların da orta dönemde indiğine dair kabaca bir belirleme yaparak bir sürenin tarihinin tesbit edilebileceğine ilişkin teoriyi ortaya attı. Müslüman alimler süreleri Mekki ve Medeni olarak ayırmışlardı (yani Hicretten önce ve Hicretten sonra); fakat Nöldeke, Mekke dönemini de kendi içinde üçe ayırdı. Bu dört dönemin her biri içinde her süreye belirli bir yer tayin etti; böylelikle aslında tüm Kur'ân"ı yeniden düzenledi. Nöldeke'nin Kur'ân tarihlemesi Batılı alimler arasında geniş bir kabul görmüştür.
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
278
Baskı Tarihi
1990
Yazılış Tarihi
1976
ISBN
975-437-035-4
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Objektif serisinin sekizinci kitabı.
Batı'yı Niçin Yanlış Anlıyoruz
Geçen asrın ikinci yarısında, telefonun, dinamonun ve birçok elektrik cihazlarına münhasır gibi ahaliyi hayretlere düşüren, ilmin mucizelerine iman ettiren keşifler "Scientiste-İlimci" adını alan nesiller yetiştirdi. Bu gençlerin Taine, Renan ve Berthelot gibi üstadlan, müsbet ilmin insana ait bütün meseleleri halledeceğine, gıdaları bile fabrikalarda imâl edeceğine, dünyada açlık, harp, ihtilâl, adaletsizlik, müsavatsızlık bırakmayacağına, sosyal ve ferdî ahlâk yaratacağına inanmışlardı. İlmin hakikatleri mutlaktı ve hiçbir metafizik düşünceye ihtiyaç bırakmıyordu.
Fransa'da ve Batı Avrupa'da bu hayâl uzun ömürlü olmadı. Emile Boutroux, Hamelin ve yirmi kadar büyük ilim adamı ve filozof, ilim kanunlarının kesin ve mutlak olmadığını, çünkü ölçülerimizin yetersiz olduğunu ispat ettiler. Sonsuz karışıklığı içinden ilmin tamamıyla indî olarak elverişli ve itibarî hadiseleri aldığım, bu hadiselerin de eşyanın sırrı ve mahiyeti değil, insan zekâsıyla eşya arasında bir uzlaşmadan, aşağı yukarı bir gerçekten ibaret olduğunu, mutlak (absolu) olmadığını izah ettiler.
Türk Düşüncesi, 1 Şubat 1959
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
278
Baskı Tarihi
1990
Yazılış Tarihi
1976
ISBN
975-437-035-4
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Objektif serisinin sekizinci kitabı.
İlim - Teknik
İlmin boş kalan tahtını, hiçbir şeyi izah. davasında olmayan teknik yakaladı. Teknik! Şu var ki, on dakikada yemek pişiren sihirli tencerenin içinde kâinata ve insana ait muammaların anahtarlarını değil, sadece vitamini ve
lezzeti kaçmış bir soğanlı yahni bulabilirsiniz. Sizi üç buçuk saatte Roma'ya götüren uçağın kazandırdığı zamanın mahiyeti gene münakaşalıdır; mekân ve dördüncü boyut (buut) hakkındaki bilgilerimizin gene faraziyeden üstün değeri yoktur.