Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
360
Baskı Tarihi
2009
Yazılış Tarihi
1938
ISBN
978-975-10-2981-2
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Aslıhan Karay Özdaş
"İstanbul'dan bahsedecektik. Uzakta kalanlar için İstanbul'un kaldırımları bozuk değildir, sokaklarda çamur ve süprüntü yoktur; tramvaylarda ve vapurlarda azap çekilmez. Musluklardan Terkos yerine kevser akar, sersemletici lodos ılık bir buse, dişleyici poyrazı bir serin nefestir.
Uzakta kalanlar için İstanbul
Uzakta kalanlar için İstanbul'un kaldırımları bozuk değildir, sokaklarda çamur ve süprüntü yoktur; tramvaylarda ve vapurlarda azap çekilmez. Musluklardan Terkos yerine kevser akar, sersemletici lodos ılık bir buse, dişleyici poyrazı bir serin nefestir. Bilhassa çölde onu konuşurken hep beyaz yelkenlerin kayıp gittiği şurup renkli denizler, avize gibi şıkırdayan pınarlar, çınar ve çitlembik gölgeleri, çilek tarlaları, fulya bahçeleri, tüy gibi ince kadınlar ve ağızlarından şekerleme kadar tatlı sözler dökülen kızlar görürsünüz.
Sayfa Sayısı
352
Baskı Tarihi
1997
Yazılış Tarihi
1979
ISBN
975-437-065-6
Baskı Sayısı
8. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Türkiye’deki anarşinin otopsisidir. Romanda, yalnız boşa giden gençliklerin hikâyesini değil, içine düşürüldüğümüz kaosun çarpıcı grafiğini de bulacaksınız. Yıllardan beri Türkiye’de bütün görevleri, ödevleri ve sorumlulukları, dolayısı ile de toplum hayatımızı paslandıran kalleş demagojileri sergilemektedir. eri ve sorumlulukları, dolayısı ile de toplum hayatımızı paslandıran kalleş demagojileri sergilemektedir. İnsana ve insanın gerçek hayatına kurulan tuzağın romanlaşmasıdır bu kitap.
Temmuz Öğlesi Gevşekliği
Ağaçlar temmuz öğlesinin gevşekliğindedir. Kuşlar, böcekler, sinekler de güneş bitkinliğinde. Yaprak kımıldamıyor, bahçe sessiz. İçerisi de öyle.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
242
Baskı Tarihi
2007
Yazılış Tarihi
1943
ISBN
975-7663-92-1
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Aysel Yüksel
Bu kitap, uzun yıllar boyunca geçirdiği çilelerle, "güneşi seyrettiğin göklere bak, aksettiği kalıplara değil" diyecek bir iç olgunluğuna varan, böylece gerçek aşkı bularak "Son Menzil"e ulaşan kişinin serencâmını anlatır.
Bir yaz gecesi tasviri
Aziz, bir yaz akşamı, günün geceye yaklaşan şu saatinde bu bahçenin ne demek olduğunu çok iyi bilir. Etrâfını saran hanımelleri, akşam safâları, mor salkımlar, Okçu’nun bir arkadaş bağlılığı ile sadâkat gösterdiği bütün bu çiçekler, sanki konuşmaktan utanan mahçup birer âşinâdır. Aziz, burada birçok akşamlar geçirmiştir. Güneşin, iğde ağacının son yapraklarına sürtünerek çekilişi ve tahta perde ile bölünmüş komşu bahçelerden gelen tufeyli sesler, hatta belki de genç adamı, buradan uzak olduğu zamanlarında bile, ılık bir hatırlayışla zaman zaman oyalar. Hele o su serpintisi gibi içini okşayan kıvrak kadın gülüşleri bir başka dünyâdan çarpan dalgalar gibidir. Sonra belki bir çardak altında, bir ağaç dibinde başlayan akşam yemeği hazırlıkları, bakır sininin, sahan ve kaşıkların mâdeni gürültüleri, genç bir dudağın yansını ezip çiğnediği bir şarkı nakarâtı, nihâyet kalı ve yorgun bir erkek sesi ve günün son ışıklarından istifâde ederek bahçede yenen neşeli bir yemek sahnesi...
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
312
Baskı Tarihi
Ekim 2010
Yazılış Tarihi
1969
ISBN
978-975-273-154-7
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Sevengül Sönmez
"Kurtlukta düşeni yemek kanundur" korkusunu her an enselerinde hissederek yaşayan köşeye kıstırılmış, kendileriyle ve geçmişleriyle, içinde bulundukları zamanla hesaplaşan insanları anlatıyor Kemal Tahir, Kurt Kanunu'nda. Cumhuriyetin en bunalımlı dönemlerinden biri olarak değerlendirilen "İzmir Suikasti" olayına karışan ve karıştırılanların dramı olarak da okunabilecek roman, İttihatçılar arasındaki iktidar kavgasını ve tasfiye sürecini de acımasız bir yalınlıkla ve özeleştiriyle ortaya koyuyor.
Esir Şehir Üçlemesi'nde taşıdığı umudu Yol Ayrımı'nda yitirmeye başlayan Kemal Tahir, Kurt Kanunu'nda mücadelenin kime ve neye karşı yapıldığının pek de öneminin kalmadığı günleri "hayal kırıklığını satır aralarına gizleyerek" ustalıkla betimliyor.
Neden Altını Çizdim?
Tasvir ilgimi çekti
Ancak gölgede yaşayabilen bitkiler gibi, bir erkeğin arkasına sinerek tedirginlikten kurtulur kadınlardandı.
Perihan, on yedisinde abisinin komitacı arkadaşlarından bir doktorla evlendiği zaman, olağanüstü ürkek, gözü gerçekten her şeye kapalı bir kızcağızdı. Sokağın ıssızlığından ne kadar kor-karsa, kalabalığından da o kadar korkuyor, günün açık, ya da kapalı oluşundan, sessizliğinden, fısıltıdan, bağırtılardan karan¬lık ya da mehtaplı geceden hep aynı ürküntüyü duyuyordu. Ancak gölgede yaşayabilen bitkiler gibi, bir erkeğin arkasına sinerek tedirginlikten kurtulur kadınlardandı.
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
136
Baskı Tarihi
1999
ISBN
975-7013-12-9
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
Ankara
Lisedeyken, okuldan eve dönüşlerimde, Akbaşı dediğimiz kırsal bir yerden geçerdim. Öylesine çok su akardı oralarda ki, öğrendiğim yeni bir Fransızca sözcük varsa, eğilip su içerken onlar da arınırdı, yıkanırdı o soğuk sularla. Eve varır varmaz, o sözcükleri defterimin sayfalarında kurular, onları yeniden düzene koyarak yarınki savaşa hazırlardım. Kendilerine iyi baktığım için, bu sözcükler de hiç mi hiç bırakmazlardı beni. En iyi arkadaşlarım, bu öğrendiğim Fransızca sözcükler olurdu.
Kahvelerde okuduğum kitapların tadı bir başka oluyor.
Sıcaklık
Elimi kalbime iyice bastırarak, bu bedeblerin son sıcaklıklılarını duymak.,: ileriye doğru yürürken, bu son sıcaklığı olsun -ne umut!- korumak istiyorum.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
139
Baskı Tarihi
1999
ISBN
975-437-02-30
Baskı Sayısı
9. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yazar bu romanında Tanzimat'tan kopup gelen, Millî Mücadelede ve sonraki yıllarda alevlenen batılılaşma hareketlerinin Türk tipindeki ve cemiyetindeki etkilerini incelemektedir.
Birbirinden giderek kopmaya ve birbirini reddetmeye başlayan iki hayat tarzı arasında yaşanan çatışma ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Tramvay yoluyla birbirine bağlanan ama birbiriyle bağdaşması mümkün olmayan iki semt: Fatih ve Harbiye. Bir genç kızın bu ikisi arasındaki gelgitleri, madde ile mana, albeni ile muhteva, göz ile kalp arasındaki çırpınışlarının hikâyesidir.
Azap Izdırap Intibah
(kendi evinde) Bütün gece neşeli geçti. Neriman bu mahallede, bu evin içinde , bu gaz lambası, bu ihtiyar adam, bu dökülmüş sıvalar, bu eğrilmiş korniş, ve çatlamış eski atlas perdeler karşısında, bu yeni silinmiş küflü tahta kokuları arasındainsanın mes'ut olabileceğini görüyordu ve bu evde geçen neş'eli günlerini hatırladı. Şinasi de, koca olarak bu eve gelebilir ve herkesin paylaştığı müşterek bir saadet içinde, Neriman, vicdan azabı duymadan mes'ut olabilirdi. Fakat ne idi, arasıra Neriman'ı yakalayan o kuvvetli arzu ki bunların hepsine karşı nefret, isyan uyandırıyordu.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
139
Baskı Tarihi
1999
ISBN
975-437-02-30
Baskı Sayısı
9. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yazar bu romanında Tanzimat'tan kopup gelen, Millî Mücadelede ve sonraki yıllarda alevlenen batılılaşma hareketlerinin Türk tipindeki ve cemiyetindeki etkilerini incelemektedir.
Birbirinden giderek kopmaya ve birbirini reddetmeye başlayan iki hayat tarzı arasında yaşanan çatışma ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Tramvay yoluyla birbirine bağlanan ama birbiriyle bağdaşması mümkün olmayan iki semt: Fatih ve Harbiye. Bir genç kızın bu ikisi arasındaki gelgitleri, madde ile mana, albeni ile muhteva, göz ile kalp arasındaki çırpınışlarının hikâyesidir.
Azap Izdırap Intibah
(Neriman) Hep Şinasi'nin vakur ve muztarip yüzünü hatırladı. Büyük bir utançla başı yastığın çukuruna batıyordu. Izdırabın verdiği intibah zamanlarında, kendi kendini aldatmak, başkalarını kandırmak kadar basit değildi ve insan kendi içindeki adaletten ürkmeye başlar.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
139
Baskı Tarihi
1999
ISBN
975-437-02-30
Baskı Sayısı
9. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yazar bu romanında Tanzimat'tan kopup gelen, Millî Mücadelede ve sonraki yıllarda alevlenen batılılaşma hareketlerinin Türk tipindeki ve cemiyetindeki etkilerini incelemektedir.
Birbirinden giderek kopmaya ve birbirini reddetmeye başlayan iki hayat tarzı arasında yaşanan çatışma ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Tramvay yoluyla birbirine bağlanan ama birbiriyle bağdaşması mümkün olmayan iki semt: Fatih ve Harbiye. Bir genç kızın bu ikisi arasındaki gelgitleri, madde ile mana, albeni ile muhteva, göz ile kalp arasındaki çırpınışlarının hikâyesidir.
Modernite
(Neriman) Basini silkeliyor ve hararetli sakaklariyla yastigin soguk tarafini ariyor, yanaklarini oraya sürtüyor, bu muvakkat serinligin verdigi uyaniklik geçince yeniden Maksim salonu gözünün önüne geliyordu.
Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
364
Baskı Tarihi
Kasım 1999
Baskı Sayısı
4. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
364
Baskı Tarihi
Kasım 1999
Baskı Sayısı
4. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Kadın
Kadın koyu kestane renkli gözleriyle ona gülümsedi. Sabri bir lahza berrak bir pınarda yıkandığını sandı. Bütün varlığı bu kapanık havada tıpkı bahçenin son gülleri gibi her türlü gerçek fikrini reddediyor gibiydi. Bir insandan ziyade bu bahçenin bir köşesinde bu güzel yaz gecesinden kalmış bir rüyâ olabilirdi.