Türü
Roman
Sayfa Sayısı
651
Baskı Tarihi
Kasım 2009
Yazılış Tarihi
1968
ISBN
975-273-133-3
Baskı Sayısı
7. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İthaki
Editörü
Sevengül Sönmez

Rüyâ

Bilirsin! Âdemoğluna düşler iki çeşit verildi. Biri Tanrısal düş... Öteki, şeytan aldatmaları... Tanrısal düşler hayırlıdır, olacakları sezdiricidir. Elçiliğinin bize düşmesi ne mutlu! Bu kez, İtburnu'nda, Şeyh Edebâli Efendi’mizin mübarek katında, hayırlı perşembeyi, hayırlı cumaya bağlayan gece, bir düş gördüm. Şeyh Edebâli Efendi’mizin mübarek kucaklarından bir ay doğdu, parıltısı karanlığı çalkadı çıktı, yükseldi, orak biçimindeyken dola dola sini değirmisine döndü. Dünyayı nura boğdu. Öyle ki, gözler kamaşıp bakmaya güç yetesi kalmadı. Baktım ki, sizin Osman Bey'iniz de iki dizi üstünde sağ yanındadır ve de tespihe girmiştir. Gökleri bezeyen ay, inip geldi, göğsüne yaslandı, gövdesine karıştı. "Aman nedir, ne hikmettir?" dememize kalmadı, ayın gömüldüğü yerde bir fidan belirdi, yeşerip büyüdü, göklere dal budak saldı. Toprağın, denizlerin yüzünü kapladı. Kaf dağlarının ve de Toros dağlarının ve de Atlas dağlarının ve Hosna dağlarının doruklarını gölgesine aldı. Fırat ırmağını, Dicle'yi, mübarek Nil'i, Frenk içindeki coşkun Tuna'yı kavradı. Uçsuz bucaksız çöller, bozkırlar, çayırlı çemenli ovalar, sahralar, yedi denizler ve de ağaç denizinden nişan verir derin ormanlar, uzakların parlak gümüş kubbeli, göğe baş çekmiş kuleli, Firavun çağından kalma nice nice anıtlı nice kentler geldi, hep bu ağacın altına sokuldu. Bize hayret elverdi. "Neyin nesi?" demeye kalmadan, bir esinti çıktı, yürekten sıkıntıyı, vesveseyi sürüp çıkaran yedi cennet yeli... Kendime geldim, sabaha kadar düşündüm, yazdım çizdim. Sabah namazından sonra, Şeyh Edebâli Hazretleri'ne düşümü açıp danışayım dedi, elini kaldırıp susturdu, "Gerekmez, sana açılan bize de göründü. Tanrı işaretidir" buyurdu. Beyinize büyük devlettir ve de büyük müjdedir.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
419
Baskı Tarihi
2010
Yazılış Tarihi
1935
ISBN
978-975-07-0776-6
Baskı Sayısı
7. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Can
Orijinal Adı
The Clown and His Daughter
Sinekli Bakkal, Halide Edip Adıvar'ın ünlü romanıdır. İlk olarak İngilizce The Clown and His Daughter, (Soytarı ile Kızı) adıyla 1935 yılında Londra'da yayımlanmıştır. Türkçe olarak ilk defa 1935 yılında Haber gazetesinde tefrika edildi. Daha sonra 1936 yılında kitap olarak basılmıştır. 2006 itibariyle 37. basımı yapılmıştır. Birçok yabancı dile çevrilen roman, 1942'de CHP Roman Armağanı'nı kaz

İstanbul, gümüş sisli bir sabah rüyası görüyor.

Karanlık dağıldı. Şehrin üstü inci beyazlığında bir dumana bürünmüş. Minareler, kuleler, uçlu, uçsuz bütün şekiller rüyada görülen şeyler gibi uzak, silik. Suların kurşunî yüzü uykuda. İstanbul, gümüş sisli bir sabah rüyası görüyor. Galata rıhtımı... Üstünde siyah esvaplı adamlar, rıhtımın kenarında bir sürü sandal ve salapurya. Kürekçiler kürekleriyle oynuyor, sabırsızlanıyor, siyah esvaplı adamlar uzaktan gelen araba seslerini dinliyorlar. Birbiri ardınca bir sıra kapalı araba geldi, durdu. Siyah esvaplı adamlar araba kapılarının açtılar, içlerinden kara çarşaflı, eli bohçalı, çocuklu, çocuksuz kadınlar, birkaç ihtiyar erkek ve Mevlevî dedesi çıkardılar. Arabalardan çıkanlar birbirine sokuldular, elleri dolu olanlar omuz omuza, boş olanlar elele, birbirine yapışıp kuvvet almak isteyen, canlı bir ıstırap kümesi gibi sandallara, salapuryalara indiler. Rıhtımda ayak sesleri kesildi. Kayıklar kurşunî suların üstünde yayıldı, açıldı... Selimiye önünde demirleyen şevket-i derya'ya doğru yol aldılar.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
157
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
İletişim Yayınları
Vikipedi, özgür ansiklopedi İnsancıklar, 19. yüzyıl Rus yazarlarından Dostoyevski'nin ilk romanı (1846). İlk Rus toplumsal romanı sayılır. Romanın ana teması diğer Dostoyevski romanlarında olduğu gibi "acıma" dır. Eserin ortaya çıkışı ilginçtir: Yazar eseri bitirir bitirmez bir arkadaşına (Grigoroviç) okutur, o da eserden o kadar etkilenir ki romanı hemen gecenin bir yarısı döneminin önemli şairlerinden Nikolay Nekrasov'a götütür.

Allah rızası için!

Ah Varenka, birisinin size elini uzatarak "Allah rızası için!.." diye yalvarmasını kuru bir "Allah versin" ile geçiştirmek ne kadar azaplı bilseniz. Bazı "Allah rızası için"ler yürekten oluyor. ("Allah rızası için"lerin de çeşitleri vardır anacığım!) Ama bazıları uzun, iniltili, ezberlenmiş, tam bir dilenci yalvarışıdır. Böylelerini boş geçmek insanı o kadar üzmez. "Bu yıllanmış, meslekten bir dilenci, dersin; işini bilir, nasıl olsa kendini kurtarır!" Bir de ham, korkunç bir "Allah rızası için!.." var; ben bugün çocuğun mektubunu alırken bahçe duvarının yanında bir adam duruyordu. Her geçenden istemiyordu. Bana, "Bir metelik ver, Allah rızası için bey!" dedi. Öyle kesik, öyle kaba bir sesle söyledi ki içimi saran korkunç histen ürperdim. Benden dilendiği meteliği vermedim, zaten yoktu.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
651
Baskı Tarihi
Kasım 2009
Yazılış Tarihi
1968
ISBN
975-273-133-3
Baskı Sayısı
7. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İthaki
Editörü
Sevengül Sönmez

Okun vurması baht işi değil, ceht işidir!

Hadi bir daha... Kur, çek, bırak... Olmadı. Ne denildiydi size dünkü gün? Okun ilki hedefe yapışmadan, ikinci yarı yolda, üçüncüsü yayda... Hani bakalım? Birinci hedefteyken, siz savruntuyu savuşturamamaktasınız. Hiç olmadı. Bu kaltabanlıkta usta okçuluğu altın bilezik edip takınamazsınız. Hızlılık isterim, vuruculuk isterim, delicilik isterim. Oka yaydayken güç yetirirsen yetirirsin, avanak Kerim, koyuverdin mi, gitti gider. Kaç kez dedim, "Okun vurması baht işi değil, ceht işidir! Pazı cehti sanma sırıtkan Mavro, bilim cehridir bu, şaplak gelmekte ensene... Hadi baştan... Aralıksız ok yağdıracağız, Allah'ın izniyle, hayın düşmana, yağmur gibi... Kur, çek, salıver... Sallantı istemem! Diri durulacak, demir kazık gibi...

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
712
Baskı Tarihi
2010 Mayıs
Yazılış Tarihi
1968 Mart
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Pozitif Yayınları
Editörü
Dursun Çimen

Mavi boncuk kimdedir?

Haber vereyim ki Atatürk ne yaptığını, nasıl yapacağını, kimlere ne yaptıracağını, kimleri nasıl ve nerede kullanacağını bilir pek hesaplı bir adamdı. Yapmış oldukları üzerinde istediğiniz tenkitlerde bulunabilirsiniz. Fakat kendi varmak istediğine ulaşmaktan başka bir şey düşünmiyen, dostluklarının, yakınlıklarının, sözde sırdaşlıklarının üstünde bilhassa ‘’kendi kendine vefalı’’ bir lider olduğu söz götürmez. Tarih boyunca bütün kendi gibi olanlara benzerdi. O da bal veren bir çiçek değil, her çiçeğin kendine göre balını almasını bilen bir arı idi. Her çiçeğin kovan peteklerinde şüphesiz bir payı vardır. Fakat çiçeklerden hiçbiri, eğer arı olmasaydı, petekteki balı yapabileceğini söyliyerek övünemez. Ama bu balı zehir sayanlar da bulunabilir.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
419
Baskı Tarihi
2010
Yazılış Tarihi
1935
ISBN
978-975-07-0776-6
Baskı Sayısı
7. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Can
Orijinal Adı
The Clown and His Daughter
Sinekli Bakkal, Halide Edip Adıvar'ın ünlü romanıdır. İlk olarak İngilizce The Clown and His Daughter, (Soytarı ile Kızı) adıyla 1935 yılında Londra'da yayımlanmıştır. Türkçe olarak ilk defa 1935 yılında Haber gazetesinde tefrika edildi. Daha sonra 1936 yılında kitap olarak basılmıştır. 2006 itibariyle 37. basımı yapılmıştır. Birçok yabancı dile çevrilen roman, 1942'de CHP Roman Armağanı'nı kaz

Özenti insan ve eşya ahengindeki falsolar

Bir musikişinasın kulakları, acemi bir orkestranın yaptığı falsolardan nasıl muazzep olursa Tevfik'in dürüst, yerli zevki de bu özenti insan ve eşya ahengindeki falsolardan öyle ıstırap duydu.

İttihat ve Terakki, Osmanlı İmparatorluğu'nun hiçbir hak ve nüfuzundan vazgeçmeye razı olmamıştır

Eğer tedhiş yapılmamış olsaydı, Suriye'de isyan çıkacak mıydı? Hicaz'ın ayaklanışı, tedhiş yapılmış olmasından mıdır? Tedhiş, Suriye'nin kaybolmasına yardım etmiş midir? Benim fikrim, üçünün de doğru olmadığıdır... Bugünkü Türk kafası, ileri bir kafadır. Bu kafanın şimdiki düşünüşü ile o zamanki Arap meselesi için karar vermek yanlış olur. Şunu hesaba katmalıdır ki, İttihat ve Terakki, Osmanlı İmparatorluğu'nun hiçbir hak ve nüfuzundan vazgeçmeye razı olmamıştır, İttihat ve Terakki; Arnavut, Ermeni, Rum ve Arap, bütün azınlıkların, milliyetçi ve istiklalci unsurların can düşmanı idi. Cemal Paşa, rahmetli Mahmut Kâmil Paşa hakkında bazı şüpheler olduğunu, Enver Paşa'ya yazarken: - Eğer, diyordu; Erzurum cephesinde vatana iyi hizmet ediyorsa hiç kurcalamayalım. Enver Paşa'nın bu şifreye: - Hiçbir vatan hizmeti, vatana yapılmış olan fenalığı mazur gösteremez, vesika bulursanız hemen bana bildiriniz... diye cevap vermiş olduğunu hatırlarım.

İtiraf

Filistin için tehcir, Suriye için tedhiş ve Hicaz için ordu kullandık. Yafa kıyılannda Balfur'un beyannamesini bekleşen hesaplı Yahudiler, bu uğurda kafa değil bir portakal bile feda etmediler. Hicaz ayaklandı; Suriye ise sustu.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
651
Baskı Tarihi
Kasım 2009
Yazılış Tarihi
1968
ISBN
975-273-133-3
Baskı Sayısı
7. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İthaki
Editörü
Sevengül Sönmez
Neden Altını Çizdim?
Romana ismini hediye eden satırlar...

Devlet Ana

Mavro tepeden tırnağa titremiş, bunu Bacıbey yaralı yüreğinde duymuştu. Osman Bey, içinde bulundukları durumda, bir Karacahisar reayasına nasıl arka çıkabileceğini hızla düşünerek gözlerini Mavro'nun dehşetle açılmış bakışlarından kaçırdı. Filatyos alıp giderse çocuğun başına neler geleceğini bilmek için keramet sahibi olmak istemezdi. Bereket Bacıbey kestirip attı. -Oğlumun yerine oğul buldum! Vermem! Birden kabadayılığı umutsuzluğa döndü. Yalvarır gibi ekledi. Kendi "Giderim" derse, o başka... -Gitmem, hayır! Öldürürler bunlar beni... Kırbaçladılar sabaha kadar. Verme beni, Devlet Ana!..