Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
2000
ISBN
975-7462-94-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılarından derlenen "Yaşadığım Gibi" yazarın, şair, hikayeci - romancı ve edebiyat tarihçisi olarak millî kültürümüzle ilgili özlü fikirlerini yansıtmaktadır.
Zinciri Tanımak
Ben bir oluşun parçası, yarın ortaya geçecek son halkasıyım. Zinciri tanımazsam olur mu?
Öğretmen olsaydım...
Anne ve babalar ilginçtir. Kendi çocukları akla gelebilecek en berbat kişi olsa bile, onun harika biri olduğuna inanırlar.
Bazı ana-babalar daha da ileri gider. Hayranlık gözlerini o kadar köreltir ki, çocuklarının bir dahinin özelliklerine sahip olduğu konusunda kendilerini ikna etmeyi başarırlar.
Aslında bunda pek yanlış bir şey de yoktur. Dünya böyledir. Ancak ana-babalar mide bulandıran yavrularının ne kadar parlak olduklarını bize anlatmaya başlayınca, biz de, “bize bir tas verin; kusacağız!” diye bağırmaya başlarız.
Okul öğretmenleri gururlu ana-babalardan bu tür gevezelikleri dinlemek durumunda kaldıkları için epeyce sıkıntı çekerler, ancak bunun acısını genellikle dönem sonu notunu atarken çıkarırlar. Eğer ben öğretmen olsaydım, çocuklarına hayran böyle ana-babaların çocukları için yazacak dahiyane şeyler bulurdum. “Oğlunuz Maximilian” diye yazardım, “tam bir serseri. Umarım aileniz bir iş sahibidir de, okulu bitirdikten sonra onu oraya yerleştirebilirsiniz, çünkü başka hiçbir yerde iş bulamayacağından eminim.” Ya da kendimi şair gibi hissediyorsam, şöyle yazabilirdim: “Çekirgelerin işitme organlarının karın boşluğunun iki yanında olmaları ilgi çekici bir gerçektir. Bu dönem öğrendiklerine dayanarak kızınız Vanessa’yı değerlendirirsek, işitme organı dahi olmadığını söyleyebiliriz.”
Tabiat bilgisi konularının altını üstüne getirebilir ve şöyle söyleyebilirdim: “Ağustos böceği yerin altında koza içinde altı yıl, yerin üstünde, güneş ışınlarından ve havadan yararlanan özgür bir yaratık olarak altı gün geçirir. Oğlunuz Wilfred bu okulda yerin altında altı yıl geçirdi ve hala kozasından çıkmasını bekliyoruz.” Özellikle zehirli bir küçük kız beni sokup şunları söyletebilir: “Fiona tıpkı bir buzdağının güzelliğine sahip ama buzdağından farklı olarak, yüzeyin altında hiçbir şeyi yok.”
Babam olsaydı...
Okulumuz, tek katlı, kırmızı tuğlalı, gecekondu gibi küçük bir köy okuluydu. Ön kapının üzerindeki tuğlaların içinde, gri bir taş blok çimentoyla yapıtırılmıştı ve bu taşın üzerinde şöyle yazıyıyordu:
BU OKUL, SOYLU EKSELANSLARI KRAL YEDİNCİ EDWARD'IN TAÇ GİYİŞİNİN ANISINA 1910'DA İNŞA EDİLMİŞTİR.
Bu yazıyı bin kez okumuşumdur. Kapıdan her girişimde gözüme çarpar. Sanırım bu nedenle yazılmış. Ama aynı yazıyı tekrar tekrar okumak oldukça sıkıcıydı ve her gün oraya değişik ve gerçekten ilginç şeyler koysalar, ne kadar hoş olacağını düşünürdüm. Babam bu işi çok güzel yapardı. Bu düz gri taşa, bir parça tebeşirle yazabilirdi ve her sabah yeni bir şey bulurdu. Şöyle şeyler yazabilirdi:
KÜÇÜK, SARI KELEBEĞİN EŞİNİ SIK SIK SIRTINDA GEZDİRDİĞİNİ BİLİYOR MUYDUNUZ?
Başka bir seferinde şöyle diyebilirdi:
GUPİ'NİN KOMİK HUYLARI VARDIR. BAŞKA BİR GUPİ'YE AŞIK OLDUĞUNDA ONU POPOSUNDAN ISIRIR.
Ve başka bir kez:
KURUKAFA GÜVESİNİN CIRLADIĞINI BİLİYOR MUYDUNUZ?
Ve yine başka bir zamanda,
KUŞLARIN HEMEN HEMEN HİÇ KOKU ALMA DUYULARI YOKTUR. AMA GÖZLERİ ÇOK KESKİNDİR VE KIRMIZI RENKLERİ SEVERLER. SEVDİKLERİ ÇİÇEKLER KIRMIZI VE SARIDIR, AMA ASLA MAVİ DEĞİLDİR.
Ve belki başka bir gün tebeşirini çıkarıp şöyle yazabilirdi:
BAZI ARILARIN HEMEN HEMEN KENDİ BOYLARININ İKİ KATI KADAR UZATABİLDİKLERİ DİLLERİ VARDIR. BU, ÇOK UZUN VE DAR AĞIZLARI OLAN ÇİÇEKLEREN BALÖZÜ TOPLAMALARINA YARDIM EDER.
Ya da şöyle yazabilir:
BAHSE GİRERİM Kİ, BAZI BÜYÜK İNGİLİZ MALİKANELERİNDE, UŞAKLARIN HALA EFENDİLERİNİN KAHVALTI MASALARINA GAZETELERİNİ GETİRMEDEN ÖNCE ÜTÜLEDİKLERİNİ BİLMİYORSUNUZDUR.
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
256
Baskı Tarihi
Eylül 2008
Baskı Sayısı
0. Baskı
"Çünkü sen Süleyman'ı görmedin/ Kuşların dilini nereden bileceksin?" diyen Sühreverdi'nin, "konuşan yalnız Hakikat'tir" diyen Bediüzzaman'ın, "ayrılığa ulaşsaydık, ona kendi acısını tattırırdık" diyen İbn Arabi'nin, "üzüm sarhoşluğu değil benim sarhoşluğum/ benim sarhoşluğumun sonu yok" diyen Mevlana'nın, "mantıku't-tayrın lugat-ı mutlakından söyleriz" diyen Niyazi Mısri'nin, "teknolojik burjuva uygarlığı, bir protezler medeniyetidir, insanların ruhlarını sakatlıyor, onlara protezler takmaya çalışıyor" diyen Tarkovski'nin, "düşünme, yüzyıllardır kutsanan aklın, düşünmenin önündeki en büyük eng
Zaman
Zaman müstakim bir hat üzerinde hareket etmiyor ki, başlangıç ve sonu birbirinden uzaklaşsın. Belki dünyanın hareketi gibi bir daire içinde dönüyor. Bazen gelişme içinde yaz ve bahar mevsimi gösterir. Bazen gerileyiş içinde kış ve fırtına gösterir. Her kıştan sonra bir bahar, her geceden sonra bir sabah olduğu gibi, insanlığın da bir baharı ve bir sabahı olacaktır.
Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
330
Baskı Tarihi
2002
ISBN
9757012254
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yalçın Küçük'le Şebeke Adlı Kitabı ve Edebiyat Üzerine Söyleşi... (Ahmet Yıldız)
(Edebiyat ve Eleştiri, Ocak/Şubat 2002, sayı: 59)
Ahmet Yıldız : Edebiyata ilginiz nereden geliyor? Bir iktisatçı ve bilim adamı olmanıza karşın sezgilerinizin bilgiden önce geldiğine inandığınızdan mı? Türk-İslam “taarruzu”na karşı saldırı için mi? Ayrıntı merakınızdan mı? Yoksa toplumsal değişme ve patlama önce edebiyatta sanatta başlar yargısından mı?
Yalçın Küçük : Doğrusu sorularınızdan beni en çok yadırgatan bu soru oldu. Çünkü böyle bir soru ile karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim. Neden?
Temmuz, Ağustos
Temmuz, Anadolu ilahlarından, Ağustos Roma diktatörlerinden birisidir. Topraklarımızda, yaşıyorlar.
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
2000
ISBN
975-7462-94-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılarından derlenen "Yaşadığım Gibi" yazarın, şair, hikayeci - romancı ve edebiyat tarihçisi olarak millî kültürümüzle ilgili özlü fikirlerini yansıtmaktadır.
Dehanın miyarı
Sizce dehânın miyarı nedir?
Dikkat... İnsan dikkatidir. Dikkati nisbetinde büyüktür, kuvvetlidir. Çünkü dikkat bize, eşyanın ve kendimizin kapılarını açar.
Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
207
ISBN
978-605-4195-17-6
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
H.Ahmet Menteş
Bir kitaba muhtacız
Bize bütün hareketlerimiz için değer ve kaide sunacak, satıcıdan siyasiye, doktordan gazeteciye, çocuktan ihtiyara kadar hepimizin yaşayışına ruh ve mânâ katacak, anlaşılmış, sistemleştirilmiş, hikmetleri, bütününün birliği içinde saklayarak her aleme pencerelerini açacak büyük mektebin temel hakikatlerini ihtiva eden bir kitaba muhtacız. Bu kitabı, asrın anlayışıyla, bütün hürriyet, bütün hikmet ve bütün hakikatiyle mektebimize temel yapmalıyız.
Bu Kitap KUR'AN'dır.
Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
438
Baskı Tarihi
Mayıs 2008
ISBN
978-975-9169-77-0
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Fahri Özdemir
"Bu çıkmazı aşmak için, bir zihin devrimine gerek vardır. Türkiye'de çağdaş ve özgürlükçü düşünce, kendisini yetmiş veya seksen yıldan beri cenderesine alan ipoteği atmalı, Türk modernleşmesinin tarihi eleştirel bir gözle yeniden değerlendirilmelidir."
Ancak bu kambur atıldıktan sonradır ki, Kemal Atatürk adındaki parıltılı ve trajik insan, gerçek boyutlarında ele alınabilir; Türkiye gibi toplumlarda yüzyılda bir yetişen bu büyük kabiliyet, olağanüstü ihtirasları ve olağanüstü hatalarıyla, tarihte ait olduğu yere konabilir."
Savunulan, bir fikir veya prensip değil, bir kadrodur...
İçi boşalmış, ahlaki ve teorik bir jüstifikasyona dayanmayan ulus düşüncesinin uygulamadaki tek faydası, devlet hakimiyetinin yabancılara değil, o ulustan olan insanlara ait olduğu düşüncesine zemin sağlamasıdır.
"Biz müslümanız, Kitaba göre yönetilmeliyiz" veya "biz Sovyet halkıyız, sosyalistçe; biz Amerikalıyız, özgürce... yönetilmeliyiz"
formülünün Türkiye'deki karşılığı, "biz Türküz, Türklerce yönetilmeliyiz" iddiasıdır. Aradaki farka dikkat edilmelidir: Savunulan
şey, ne kadar muğlak olursa olsun bir fikir veya prensip değil, bir kadrodur. "Türklerce" deyiminin yerine konabilecek bir teorik, ahlaki, ideolojik kavram yoktur. "Türk" olmak, devleti yönetme (ve ekonomik kaynaklara sahip olma) iddiasının gerekli ve yeterli koşuludur. Dolayısıyla devlet yönetimine (ve ekonomik güce) talip olanlar dışında, "Türk" kavramının kimseyi cezbedebilecek, heyecanlandıracak bir özelliği yoktur.
Cumhuriyetçi tanımın Türk devlet eliti arasında kazandığı popülerliği sanırız bu olgu yeterince açıklamaktadır.
Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
384
Baskı Tarihi
2005
Yazılış Tarihi
1982
ISBN
975-00125-1-8
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Halil Açıkgöz
Bu kitabın yazarı aslında Halil Açıkgöz ancak altını çizdiğimiz tüm satırlar Cemil Meriç'e ait olduğundan yazarı Cemil Meriç olarak girdik.
Mecnunlar içinde kaldım eyvah!
Caniler içinde kaldı Naci
Tahlisine yok mu bir duacı?
Muallim Naci
Mecnunlar içinde kaldım eyvah
Tahlisime kerem kıl ey Allah
Cemil Meriç
Okumuş adam
Babam sizin eğitim görmüş dediğiniz adamlardan değildi. Hayatında yirmi kitap okuduğundan bile şüphe ederim. Ama harika bir masal anlatıcısıydı. Her gece, bana bir uyku masalı uydururdu ve en güzelleri de diziye dönüşen ve geceler boyu sürenlerdi.