1984

Distopik bir evrende geçen film 3. Dünya Savaşı'nın henüz sonlandığı dünyamızda geçer. Dünyanın en büyük devleti olan Okyanusya, günümüz Londra'sının yerine kurulmuştur. Okyanusya deyim yerindeyse tam bir korku imparatorluğudur. Bu ülkede yaşayayan herkes, yönetim diktesinin buyurduğu her şeye harfi harfine uymak zorundadır. Bu evrende ne kitap okumak serbesttir ne de aşık olmak... Hükümetin haberleşme ve sansür işlerinin yürütüldüğü bakanlıkta çılan Winston Smith, diğer çalışanlar gibi görevi gereğince halkı farklı yalanlarla uyutmak ve sahte gerçeklikler yaratmak zorundadır. Ancak Okyanusya'ya ait her şeyin kocaman bir yalandan ibaret olduğunu öğrendiği an vatanseverliğini ve hayatını üzerine kurduğu bu sahte dünyayı sorgulamaya başlar. 

George Orwell'ın klasik romanından beyaz perdeye uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda Michael Radford bulunuyor.

Kaynak: http://www.beyazperde.com/filmler/film-1791/

İnsan kalabilmektir mühim olan

Sadece hayatta kalmak önemli değil, asıl önemli olan "insan" kalabilmek.
1984
1984

Distopik bir evrende geçen film 3. Dünya Savaşı'nın henüz sonlandığı dünyamızda geçer. Dünyanın en büyük devleti olan Okyanusya, günümüz Londra'sının yerine kurulmuştur. Okyanusya deyim yerindeyse tam bir korku imparatorluğudur. Bu ülkede yaşayayan herkes, yönetim diktesinin buyurduğu her şeye harfi harfine uymak zorundadır. Bu evrende ne kitap okumak serbesttir ne de aşık olmak... Hükümetin haberleşme ve sansür işlerinin yürütüldüğü bakanlıkta çılan Winston Smith, diğer çalışanlar gibi görevi gereğince halkı farklı yalanlarla uyutmak ve sahte gerçeklikler yaratmak zorundadır. Ancak Okyanusya'ya ait her şeyin kocaman bir yalandan ibaret olduğunu öğrendiği an vatanseverliğini ve hayatını üzerine kurduğu bu sahte dünyayı sorgulamaya başlar. 

George Orwell'ın klasik romanından beyaz perdeye uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda Michael Radford bulunuyor.

Kaynak: http://www.beyazperde.com/filmler/film-1791/

Müthiş bir tespit...

Geçmişi kontrol eden geleceği de kontrol eder Şu anı kontrol eden geçmişi de kontrol eder.
1984
Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
389
Baskı Tarihi
2014
ISBN
978-605-86097-8-5 İ
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
Ankara
Yayın Evi
SAGE Yayıncılık

Türkiye’nin güvenlik stratejilerine, yurt içindeki siyasi, ekonomik, teknolojik, çevresel ve sosyo-kültürel problemlerine yönelik bilimsel araştırmalar yapmak; karar alıcılara milli menfaatler doğrultusunda çözüm önerileri, karar seçenekleri ve politikalar sunmak Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM)’nin kuruluş amaçları arasında yer almaktadır.

Muhafızların muhafızlığını kim yapacak?

Serra, Juvenal’ın “muhafızların muhafızlığını kim yapacak” sözünü aktararak sivil-asker ilişkilerini doğuran temel problematiğe işaret eder. Lipson ise, dışarıda düşmanlara ve içeride yasalara uymayanlara karşı korunmanın güvence altına alındığı noktada başka sorunların ortaya çıkabileceğini vurgulayarak ilişkilerdeki sorunsala dönük şu soruları sorar:

(1) Ne kadar güç örgütlenecektir?

(2) toplum kendini koruyucularına karşı koruyabilir mi?

(3) bir tür özgürlüğün korunması, başka bir özgürlüğü tehlikeye atar mı? 

Lipson, bu soruları takiben şu tespitte bulunur: “Bir ulusun dışsal denetimden kurtulup özgürlüğe kavuşmasına önderlik eden ‘kurtarıcı’, bazen içeride karşıtlarını baskı altına alır.” Bu tespitlerde, sivil-asker ilişkilerindeki iki temel probleme işaret edilmektedir. Bunlardan birincisi, ordunun sivil denetim altına alınarak toplumun kendi koruyucusuna karşı korunması; ikincisi ise sivil denetim altına giren ordunun, rakiplerine karşı kendi egemenliğini güçlendirmek için hükümetler tarafından kullanılmasıdır.
 


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
523
Baskı Tarihi
2000
Yazılış Tarihi
1992
ISBN
975-470-514-3
Baskı Sayısı
7. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İletişim
Mütercimi
Yasemin Saner Gönen
Orijinal Adı
Turkey, A Modern History

1800'lerden bugüne, özgün, karmaşık, tartışmalı hatta kavgalı bir süreç olarak yaşanan modernleşme tarihimiz üzerine derinlikli bir inceleme... Zürcher'in emeği, hem yeni bilgiler sunuyor okurlara hem de tutarlı bir yaklaşım. Üçüncü Selim'den, Zürcher'in tanımlamasıyla "Üçüncü Cumnuriyet"e, yani 1980 sonrasına.
(Tanıtım Bülteninden)

"Nizam-ı Cedid" reformları

Askerî alandaki program, mevcut orduyu, yani Yeniçerileri, Sipahi feodal atlı askerini ve topçular, top arabacıları gibi ihtisas birliklerini daha yeterli kılma girişimleriyle başlamıştı. Bu program, rüşvet fırsatını bertaraf etmek için tam
anlamıyla askerî olan işleri subayların idari görevlerinden ayırmış ve geçen on yıl içindeki savaşlarda görevlerini ihmal etmiş olan askerlerin (büyük çoğunluk) çıkartılması yoluyla rütbelilerde azaltma yapmış ve bu arada geri kalan
askere de katı disiplini zorlamış ve düzenli para ödemeyi garanti etmişti. Sistemin içinden gelen engellemenin bu türden bir yeniden örgütlenmeyi neredeyse tamamen etkisiz hale getirdiği kısa zamanda anlaşıldı. O zaman padişah ve adamları daha kökten bir çözüme, yani var olan yapının dışında yeni bir ordu meydana getirmeye karar verdiler. Yeni ordu için çalışmalara 1794’te başlandı ve bu yeni ordu, Selim’in saltanatının sonunda, 1807’de, o zamanın gözlemcilerine göre nispeten iyi donanımlı ve iyi talim görmüş hemen hemen 30 bin askerden oluşuyordu. Ayrıca deniz kuvvetleri de yeniden örgütlenmişti.
 


Türü
Akademik
Sayfa Sayısı
560
Baskı Tarihi
2007
ISBN
9756277033
Baskı Sayısı
2. Baskı
Yayın Evi
Salyangoz
Mütercimi
K. Uğur Kızılaslan
Orijinal Adı
The Soldier and the State

Samuel P. Huntington'un bu çalışmada gündeme getirdiği birçok tespit, bugün ülkemizde yaşadığımız sivil-asker ilişkilerine dair çoğu sorunun 50 yıl önce farklı şekillerde ABD'de de yaşandığını göstermektedir. Askeri bütçe, askerlerin siyasi faaliyetleri, diplomasi ve iç siyasete etkileri, toplumla ve siyasi erkle ilişkileri, askeri kurum ve kuruluşların yapısı ve işlevleri gibi Huntington tarafından bu kitapta ABD bağlamında tartışılan sorunlar, günümüz Türkiyesi'nde de hararetle tartışılmaktadır.

Amerika'da Asker - Sivil İlişkileri

Amerika Birleşik Devletlerinde bir şekilde yaygın kabul gören tek sivil-asker ilişkileri kuramı, Amerikan liberalizminin temelindeki önkabullerin türevi olan karmaşık ve sistemsiz varsayımlar ve inançlar bütünüdür. Bu fikirler yumağı birçok önemli olguyu kapsamına dahil etmemesi açısından yetersiz, kö­kenlerinin, çağdaş dünyada geçerlilikleri şüpheli bir değerler hiyerarşisine dayanması açısından ise atıldır.
 


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
528
Baskı Tarihi
2015
Yazılış Tarihi
1991
ISBN
978-975-01164-8-3
Baskı Sayısı
8. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Sentez Yayıncılık
Editörü
Ümit Tatlıcan
Mütercimi
Özlem Balkız - Gülhan Demiriz - Hacer Harlak - Cevdet Özdemir - Şebnem Özkan - Ümit Tatlıcan
Orijinal Adı
Key Ideas in Sociology

Sosyolojide Temel Fikirler, ondokuzuncu ve yirminci yüzyılların büyük sosyolojik düşüncelerine bir giriş çalışması olarak hazırlanmıştır. Hedef kitlesi sosyoloji ve ilişkili sosyal bilim derslerine devam eden Lisans ve Hazırlık Sınıfı öğrencileridir. Kitabın ilgi odağı, sosyoloji ve toplumsal düşüncenin -içinde yaşadığımız dünyayı anlama, yorumlama ve bazı örneklerde değiştirme aracı olarak- gelişiminde etkili olan temel fikirlerdir. Kitap üç ana kesim veya döneme bölünmüştür: 

1. Klâsik Dönem: Kurucu Babalar ve Çağdaşları,
2. Modern Dönem,

Demokrasiden söz eden aslında örgütten, örgütten söz eden gerçekte oligarşiden söz etmektedir

Michels'ın tezine göre, örgüt demokratik göründüğünde bile, her zaman ve her yerde oligarşi, yani azınlık yönetimi kaçınılmazdır. Daha da kötüsü, azınlık yönetimi kaçınılmaz olmakla, bir Tunç Yasa olmakla kalmayıp, nihayetinde her zaman azınlığın çıkarlarının bir yönetimidir.

Devrimci örgütler, hatta 1920'lerin sosyalist partileri bile, amaçları ve tutkuları ne kadar radikal olursa olsun, ne kadar demokratik görünürlerse görünsünler, nihayetinde temsil ettikleri kitlelerden ziyade tepedekilerin ihtiyaçları ve tutkularına hizmet edeceklerdir. "Demokrasiden söz eden aslında örgütten, örgütten söz eden gerçekte oligarşiden söz etmektedir" (Michels, 1911).


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
389
Baskı Tarihi
2014
ISBN
978-605-86097-8-5 İ
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
Ankara
Yayın Evi
SAGE Yayıncılık

Türkiye’nin güvenlik stratejilerine, yurt içindeki siyasi, ekonomik, teknolojik, çevresel ve sosyo-kültürel problemlerine yönelik bilimsel araştırmalar yapmak; karar alıcılara milli menfaatler doğrultusunda çözüm önerileri, karar seçenekleri ve politikalar sunmak Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM)’nin kuruluş amaçları arasında yer almaktadır.

Sivil-Asker İlişkilerine en çok zarar verecek şey

Mevcut tecrübeler, sivil-asker ilişkilerinde “demokratik sağlamlaştırma sürecine en fazla zarar verebilecek ögenin, kendisini hami güç olarak ileri süren ya da kendi özerk alanını yaratarak, siyasi karar alanlarını hükümetin elinden alan ordu olduğunu göstermektedir. Silahlı kuvvetler, kendisini ulusun özünün ve kalıcı çıkarlarının garantörü olarak gördüğünde hami rolünü üstlenir ve bu konumla, seçilmiş hükümet üzerinde etki kurar.”

Sivil-asker ilişkilerini problem boyutuna taşıyan önemli bir ayrıntı da askerlerin yönetilmekten kaçınma ve özerk davranma eğilimleridir. Sivil-asker ilişkilerine askerlerin gözüyle bakıldığında; Feaver’a göre ordu, yapılacak şeyin ne olduğuna bakılmaksızın, kendisinden istenenleri asgari düzeyde sivil müdahale ve idare altında yapmak ister. Bu ve benzer tercihler, sivillerin ne istediğine bakmaksızın, ordunun kendi isteğine yönelmesi olasılığını da ortaya çıkarmaktadır.
 


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
523
Baskı Tarihi
2000
Yazılış Tarihi
1992
ISBN
975-470-514-3
Baskı Sayısı
7. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İletişim
Mütercimi
Yasemin Saner Gönen
Orijinal Adı
Turkey, A Modern History

1800'lerden bugüne, özgün, karmaşık, tartışmalı hatta kavgalı bir süreç olarak yaşanan modernleşme tarihimiz üzerine derinlikli bir inceleme... Zürcher'in emeği, hem yeni bilgiler sunuyor okurlara hem de tutarlı bir yaklaşım. Üçüncü Selim'den, Zürcher'in tanımlamasıyla "Üçüncü Cumnuriyet"e, yani 1980 sonrasına.
(Tanıtım Bülteninden)

Nizam-ı Cedid

1792’de Osmanlıların askerî durumunun kötüye gitmesiyle, Rusya ve Osmanh İmparatorluğu İngiltere ile Prusya’nın arabuluculuklarını kabul etmiş ve bu da, esasen Küçük Kaynarca Barışı’nın bir teyidi olan  ve ilave olarak da Rusya’ya Karadeniz kıyılarında biraz toprak kazancı sağlayan Yaş Barışı’nı getirmişti.

Barışın tamamlanmasının hemen ardından padişah, “Nizam-ı Cedid” denilen reform (ıslahat) programını başlattı.

Bu program esas olarak, merkezî devlet örgütünün gücünü hem dış düşmana (bilhassa, felaket getiren iki savaştan sonra Osmanlı gücüne karşı en büyük tehdit olarak ortaya yı­kan Rusya’ya) hem de iç düşmana (yarı bağımsız ayana) karşı artırmayı hedefliyordu. Bunlar, Selim'in 18, yüzyıldaki seleflerinin başına dert olmuş sorunlardı ve onun bu sorunları çözme girişimleri de esas itibariyle geleneksel tarzdaydı: Selim suistimal ve rüşvetle mücadele ederek ve geleneksel sistemi ve böylece adaleti yeniden tesis ederek, devlet aygıtını (özellikle de orduyu ve vergi tahsilatı işini) güçlendirmeye girişti. Bütün topluluk ve bireyler yine kendi hudutları içinde kalmaya zorlanacaktı. Selim’in -bilhassa gayrimüslim reaya için- geleneksel giyimi ve bina kısıtlamaları­nı güçlendiren hatt-ı hümayunları onun siyasetinin bu yö­nünü açıkça göstermektedir.
 


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
80
Baskı Tarihi
2011
ISBN
978-605-61822-3-5
Baskı Sayısı
1. Baskı
Yayın Evi
Kilit

Üç Tarz-ı SiyasetYusuf Akçura'nın 1904'te Kahire'de Türk adlı gazetede kaleme aldığı makale. Daha sonra kitap olarak basılmıştır.

Osmanlıcılık İslamcılık Türkçülük

Osmanlı ülkelerinde, garpten feyz alarak, kuvvet kazanmak ve terakki arzuları uyanalı, belli başlı üç siyasî yol tasavvur ve takip (ebaucher) edildi sanıyorum: Birincisi, Osmanlı Hükümetine tabi muhtelif milletleri temsil ederek ve birleştirerek bir Osmanlı milleti vücuda getirmek. İkincisi, hilafet hakkının Osmanlı Devleti hükümdarlarında olmasından faydalanarak, bütün İslâmları söz konusu hükümetin idaresinde siyâseten birleştirmek (Frenklerin "Panislamisme" dedikleri). Üçüncüsü, ırka dayanan siyasî bir Türk milleti teşkil etmek.


Türü
Akademik
Sayfa Sayısı
560
Baskı Tarihi
2007
ISBN
9756277033
Baskı Sayısı
2. Baskı
Yayın Evi
Salyangoz
Mütercimi
K. Uğur Kızılaslan
Orijinal Adı
The Soldier and the State

Samuel P. Huntington'un bu çalışmada gündeme getirdiği birçok tespit, bugün ülkemizde yaşadığımız sivil-asker ilişkilerine dair çoğu sorunun 50 yıl önce farklı şekillerde ABD'de de yaşandığını göstermektedir. Askeri bütçe, askerlerin siyasi faaliyetleri, diplomasi ve iç siyasete etkileri, toplumla ve siyasi erkle ilişkileri, askeri kurum ve kuruluşların yapısı ve işlevleri gibi Huntington tarafından bu kitapta ABD bağlamında tartışılan sorunlar, günümüz Türkiyesi'nde de hararetle tartışılmaktadır.

Basitleştirme -> Soyutlama -> Teori

Kavrayış, kuramı; kuram, soyutlamayı; soyutlama ise gerçekliğin basitleştirilmesi ve düzenlenmesini gerektirir.

Hiçbir kuram tüm olguları açıklayamaz ve bu kitabın okuyucusu da kimi durumlarda, kitabın kavram ve ayrıştırmalarının oldukça sivri hatlarla belirlenip kesinleştirildiğini ve böylelikle gerçeklikten bir hayli uzaklaştı­rıldıklarını düşünebilir.

Açıkçası gerçek dünya, karışımların, akıldışılıkların ve uyumsuzlukların dünyasıdır: gerçek şahıslar, kurumlar ve inanışlar kesin hatlarla belirlenmiş mantıklı kategorilere sığdırılamazlar. Ancak eğer bir insanın yaşadığı gerçek dünya hakkında fayda sağlayacak şekilde düşünce geliştirmesi ve bundan daha geniş bir uygulama ve kullanım için dersler çıkarması gerekiyorsa, kesin hatlarla belirlenmiş mantıklı kategorilere gereksinimi vardır. O, insan aklının yasalarına pek uygun biçimde işlemeyen fenomenler hakkında genellemeler yapmaya mecburdur. Kuramlarla ilgili ölçütlerden biri, herhangi bir kuramın ilgili olduğu tüm olguları kapsama ve açıklama seviyesidir. Diğer ve daha önemli bir ölçüt ise sözkonusu kura­
mın ilgili olduğu tüm olguları kapsama ve açıklama seviyesinin diğer tüm kuramlardan daha iyi olmasıdır.