Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
393
Baskı Tarihi
Kasım 2007
Yazılış Tarihi
1992
ISBN
9944-125-03-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İzmir
Yayın Evi
Kaynak
Editörü
Şeref Yılmaz
Yazan: AHMED ŞAHİN Yazı Kaynağı: Zaman Gazetesi, Ailem Eki, Sayı: 228 Çileli bir devrin hikayesini Ali Ulvi Kurucu merhumun hatıralarından okumak büyük bir şans. Hayatını tamamen ilme adamış yüksek bir kâmet olan merhum Kurucu, hatıralarıyla da irşad vazifesini yerine getiriyor.

Kuşlar görüyorsun, kanadı var, uçması yok...

Akif Bey'den duymuştum. Esterâbâdî'nin bir beyti var. Beytül kasîddir, mısra-ı bercestedir, hakkında cilder yazılsa, şerhi bitmez. Beyit şudur: Alimanra ilm hest ü nist Mürganra bal hest pervaz nist Bu Farsça beytin kısa manası şudur: "Âlimler görüyorsun, ilmi var, irfanı yok. Kuşlar görüyorsun, kanadı var, uçması yok..." Hayredlere sezadır ki, âlim görüyorsun, irfanı yok, derunî tarafı yok; ilmiyle âmil değil, ilmini hazmedip kendine hâl edinmemiş; dışı var içi yok; cismi var, ruhu yok... Cevheri yok, cihadı yok, gayesi yok, davası yok...

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı

Medeniyet seviyesi

Eğer medeniyet seviyesi eşittir tüketim miktarı diye bellemişseniz, homo economicus olmadan medeni olamayacaksınız demektir. Günümüzde anlayış budur. Bu nedenledir ki toplumların ileri ya da geri olduklarına, fert başına düşen milli gelirlerine göre karar verilir.

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
384
Baskı Tarihi
2005
Yazılış Tarihi
1982
ISBN
975-00125-1-8
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Doğu Kütüphânesi
Editörü
Halil Açıkgöz
Bu kitabın yazarı aslında Halil Açıkgöz ancak altını çizdiğimiz tüm satırlar Cemil Meriç'e ait olduğundan yazarı Cemil Meriç olarak girdik.

Sınıfsız bir cemiyet

Osmanlı Avrupa'nın daha önce gördüğü rüyayı gerçekleştirmiş: Sınıfsız bir cemiyet. Avrupa bu idealle yaşamış daima. Biz ise bunu gerçekleştirmişiz. Fakat 1838 İngiliz Ticaret Anlaşması'yle biz Batı'ya teslim olmuşuz. O günden beri yarı sömürgeyiz. Yarı sömürge, tam sömürgeden çok daha fena. Tam sömürgede milli hisler şahlanır. Bunda ise öyle değil. Tam bir metres hayatı. Nikahsız evlilik. Bu anlaşmanın resmen kabulü Tanzimat Fermanı ile 1839'da. O günden beri kapitalizm girmiş ülkemize. Ve sınıflı bir cemiyet hâline gelmeye doğru gidiyoruz. Yani Batı'nın hastalığını biz de kapıyoruz, kapitalizmi almakla.

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
306
Baskı Tarihi
temmuz 2006
ISBN
975-7032-31-x
Baskı Sayısı
4. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Dergah Yayınları
Editörü
Ezel Erverdi,İsmail Kara
Eser Nurettin Topçu'nun 1952-1958 yılları arasında yazdığı hikâyelerden oluşmaktadır. Bu kitap esasen bir fikir adamı olan Topçu'nun sanatçı kişiliğini ortaya koyuyor. Eserde ter alan metinler yazıldığı yıllarda Anadolu insanının meselelerini, aydın kesimin çıkmazlarını ve Topçu'nun mistik-metafizik dünyasını dile getiriyor.

Mihriban bu şimdiki geçimsiz karısı mı idi?

Mihriban bu şimdiki geçimsiz karısı mı idi? Hadi sevda zamanla eridi diyelim, masum bakışları ile ipekten kalbi ne oldu bu kızın? Hayat ne tuhaf, kadının sadece derisini değiştirmiyor, biz farkında olmadan derinin içindeki dilberi alıp yerine bir acuze yerleştiriyor. Evet, hayat arkadaşı, dert ortağı imiş kadın. Acaba dert kaynağı olmayanı da var mı bu cinsin? Üstelik bir de akrabalık derdi vardır bunun. Kocanınkileri yılan gibi gören kadınlar kendi akrabaları ile birleşip kocalarını mahvederler.

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
306
Baskı Tarihi
temmuz 2006
ISBN
975-7032-31-x
Baskı Sayısı
4. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Dergah Yayınları
Editörü
Ezel Erverdi,İsmail Kara
Eser Nurettin Topçu'nun 1952-1958 yılları arasında yazdığı hikâyelerden oluşmaktadır. Bu kitap esasen bir fikir adamı olan Topçu'nun sanatçı kişiliğini ortaya koyuyor. Eserde ter alan metinler yazıldığı yıllarda Anadolu insanının meselelerini, aydın kesimin çıkmazlarını ve Topçu'nun mistik-metafizik dünyasını dile getiriyor.

Hayat acılarının tedavisi için kadını arar

Hayat acılarının tedavisi için kadını arar, evliliğe koşar, aile içinde selamet umarız. Bilmeyiz ki izzeti nefsimizin en büyük düşmanı en yakınımızdaki kadındır.

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
438
Baskı Tarihi
Mayıs 2008
ISBN
978-975-9169-77-0
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kırmızı
Editörü
Fahri Özdemir
"Bu çıkmazı aşmak için, bir zihin devrimine gerek vardır. Türkiye'de çağdaş ve özgürlükçü düşünce, kendisini yetmiş veya seksen yıldan beri cenderesine alan ipoteği atmalı, Türk modernleşmesinin tarihi eleştirel bir gözle yeniden değerlendirilmelidir." Ancak bu kambur atıldıktan sonradır ki, Kemal Atatürk adındaki parıltılı ve trajik insan, gerçek boyutlarında ele alınabilir; Türkiye gibi toplumlarda yüzyılda bir yetişen bu büyük kabiliyet, olağanüstü ihtirasları ve olağanüstü hatalarıyla, tarihte ait olduğu yere konabilir."

Emelen Müttehit

Atatürk'ün yazdığı Medeni Bilgiler kitabının ilk cümlesine göre, "Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir." Dikkat edilirse, "TC dahilinde oturan," "tabiiyetinde bulunan", "vatandaş olan" vb. değil, kuran. Çünkü millet, Atatürk'e göre, belli sınırlar dahilinde oturan lalettayin bir topluluk değil, bir irade ve ülkü birliğidir; "emelen müttehit" bir varlıktır. Türkler için bu ittihadın esası ise, Türkiye Cumhuriyetinde tecelli eden bağımsızlık, milliyetçilik, laiklik, cumhuriyetçilik, muasır medeniyetçilik vb. ülküsüdür. Cumhuriyet idealini ve onun bütünleyici ögeleri olan Türk dili ve kültürünü benimseyen herkes, din ve soy ayrımı olmaksızın kendine Türk diyebilir. Tıpkı İslamiyete girmek için kelime-i şehadetin yeterli sayılması gibi, o halde, yeni anlamıyla Türklüğün şartı da bir siyasi amentüdür. "Türklüğü" tesis eden irade beyanı, Kurtuluş Savaşı, Millet Meclisi, padişahın ve halifenin kovulması, Sakarya, Dumlupınar, düşmanın denize dökülmesi, laiklik, Medeni Kanun, şanlı ordu, Latin alfabesi, 19 Mayıs, 23 Nisan, 30 Ağustos, 9 Eylül, 29 Ekim gibi birtakım temel kavram ve sembolleri içeren, kısaca "vatan-millet-sakarya" deyimiyle özetlenen bir formüldür. Bu formülü kabul ve beyan etmekle "Türk" olunur. Cumhuriyetçi tanımın teorik öncülleri Yukarıdaki listede dikkati çeken bir özelliğe parmak basmalıyız. Dikkat edilirse, "Türklüğü" tesis eden kavram ve semboller dizisinin tümü ortak bir tarihi özneye – aktöre – sahiptir. Kendisine (sözgelimi Ulutürk, Yücetürk, Kahramantürk vb. değil) Atatürk adı verilmesi tesadüf değildir. Çünkü cumhuriyetin kurucusu yalnız Türklerin lideri, rehberi, en büyüğü, en değerlisi vb. değildir: Türk milletini vareden aktif ilkedir. Türk milleti, O'na boyun eğmekle millet olur. Anadolunun rahmindeki şekilsiz cenin, O'nun müdahalesiyle "Türk" olmuştur!

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
2000
ISBN
975-7462-94-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Dergâh
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılarından derlenen "Yaşadığım Gibi" yazarın, şair, hikayeci - romancı ve edebiyat tarihçisi olarak millî kültürümüzle ilgili özlü fikirlerini yansıtmaktadır.

Zihnin hazmı

Zihnin hazmı konuşma ile oluyor. Biz düşüncelerimizi başkalarının dikkatinde, başkalarının kayıtsızlığında veya hiddetinde, hattâ zulmünde yaşarız.

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
2000
ISBN
975-7462-94-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Dergâh
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılarından derlenen "Yaşadığım Gibi" yazarın, şair, hikayeci - romancı ve edebiyat tarihçisi olarak millî kültürümüzle ilgili özlü fikirlerini yansıtmaktadır.

Seyahat denen yalnızlık mektebi.

Seyahat denen yalnızlık mektebi. Hep ayni hızla çok uzaklara sıçrayan, geldikleri yere dönmek veyahut büsbütün kaybolmak için bir yığın şeyin bize gelmesi, bize çarpması, bir taraflarımızı kanatması, acıtması. Dün akşam Champs-Elysees'de oturduğum kahvede büyük bir kuş sürüsünü ürkütmüş bir adama benziyordum.Bana doğru gelen bir yığın renkli ve telâşlı uçuş, yüzümü, gözümü sıyırıp geçen kanatlar. Ve sonra boşluk... Bazan bu kadarı bile olmuyor. Her şey, bütün hayat, ölü bir dalga gibi ayaklarınızın ucunda kırılıyor. Ve siz, kirli bir suda bir yığın çakıltaşı, yosun parçalan arasında yanlızlığınızı seyrediyorsunuz.