Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Anna Karenina Lev Tolstoy tarafından yazılmış bir romandır. 1873-1877 yılları arasında bölümler halinde basılmıştır. 125 farklı yazarın belirlediği bir listede zamanımıza kadar yazılmış en iyi roman olarak görülmüştür. Konu: Romanın başlangıç cümlesi: “ Happy families are all alike; every unhappy family is unhappy in its own way. (Bütün mutlu aileler birbirine benzer; her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.) ”
Neden Altını Çizdim?
Okuduğum kitabın 3. cildinden alıntılanmıştır.

Yoldan geçen iki yayaya bakarak

Yoldan geçen iki yayaya bakarak, ''Nasıl da korkunç, anlaşılmaz, merak uyandıran bir şeye bakar gibi bana baktılar.'' diye düşündü. ''Biri, ötekine böyle ateşli ne anlatabilir? İnsan, hissettiklerini başkalarına anlatabilir mi? Ben de Dolli'ye anlatmak istedim, ama anlatamadım. Uğradığım felaket onu ne çok sevindirdi! Sevincini belli etmezdi, ama başlıca duygusu, beni kıskandığı tattığım hazlar yüzünden cezamı bulduğum için hissedeceği sevinç olurdu. Kiti daha da çok sevinirdi. Nasıl da içini okuyorum! Kocasına aşırı yakınlık gösterdiğimi biliyor, kıskanıyor, benden nefret ediyor, üstelik beni küçümsüyor.Onun gözünde ahlaksız bir kadınım, ama ahlahsız bir kadın olsaydım, isteseydim kocasını kendime âşık edebilirdim. Evet, bunu istedim de.''

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Anna Karenina Lev Tolstoy tarafından yazılmış bir romandır. 1873-1877 yılları arasında bölümler halinde basılmıştır. 125 farklı yazarın belirlediği bir listede zamanımıza kadar yazılmış en iyi roman olarak görülmüştür. Konu: Romanın başlangıç cümlesi: “ Happy families are all alike; every unhappy family is unhappy in its own way. (Bütün mutlu aileler birbirine benzer; her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.) ”
Neden Altını Çizdim?
Okuduğum kitabın 3. cildinden alıntılanmıştır.

Hayat Kavgası ve Kin

İnsanları birbirine bağlayan tek şey, hayat kavgası ve kindir.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
İletişim Yayınları

Korku yüreksiz bir insanın nefretidir.

Haci İskender, bunları anlatırken gözlerinde beliren iman ışıltıları sanki cehennem aleviydi. O böyle şeyleri anlatırken camidekilerin soluğu kesilir, betleri benizleri atardı. Vaazdan sonra ateşten o kadar korkarlardı ki evlerinde birkaç gün mangal yakmadıkları dahi olurdu. Ne var ki, korku yüreksiz bir insanın nefreti; nefret de cesur bir insanın korkusu olduğundan mıdır Sofuayyaş sakinleri önce Kalın Musa ve mahdumu Veysel Bey, torunu Davut ve semai kahvehanesi işleten amcaları Muhayyer Hüseyin Efendi'yle selamı sabahı kestiler.

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
2000
ISBN
975-7462-94-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Dergâh
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılarından derlenen "Yaşadığım Gibi" yazarın, şair, hikayeci - romancı ve edebiyat tarihçisi olarak millî kültürümüzle ilgili özlü fikirlerini yansıtmaktadır.

Yeni Mimari

Yeni mimarînin kudretine ve faziletlerine inananlardanım. Bugüne ait her şey benim için bir davadır; çünkü yaşadığm zamanı severim. Bugünkü mimarîye gelince, ayrı malzeme ve ayrı imkânlarla ortaya çıktığı için oradaki ihtilâlin çok esaslı olduğuna kani'im. Aynca mimarlarımızın çalışmalarını da yakından bilirim. Elbette günün bîrinde bize ait bir üslûp doğacaktır. Fakat bu tecrübeyi tarihin malı olan bir meydanda yapmayalım. Her kadın mücevheri sever, fakat kendi kulağını kestirip yerine elmastan bir kulak veya benzeri kıymetli bir süs takmasını isteyecek kadın yoktur.

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
2000
ISBN
975-7462-94-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Dergâh
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılarından derlenen "Yaşadığım Gibi" yazarın, şair, hikayeci - romancı ve edebiyat tarihçisi olarak millî kültürümüzle ilgili özlü fikirlerini yansıtmaktadır.

Hatıralar ve Tarih

Bir şehirde hatıralar ve tarih yalnız kitaplarda yaşarsa, o şehir kendi zamanlarını kaybetmiş demektir. Çünkü asıl canlı hatıralar, zamanla kutsîlik kazanmış, tılsımın usta eli dokunduğu için canlanmış, ruh sahibi olmuş maddenin taşıdığı hatıralardır.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
519
Baskı Tarihi
2007
ISBN
978-975-6197-26-4
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kashna Eğitim Danışmanlık Ltd. Şti.
Sevdim mi Mecnun gibi sevip düşme çöle... Sevdin mi Ferhat gibi sev hiç olmazsa, git dağ del, su getir köyüne de aşkın bir işe yarasın!

Allah aşkı diye bir şey yoktur..

Allah aşkı diye bir şey yoktur! Durduk yerde ağlamak ya da ağlamak için kendini zorlamak da yoktur dinde. Dinler insanları ağlatmak için değil güldürmek, mutlu etmek için vardır. Aciz olmamız için değil. Düşünsene, gidip 'Allah aşkı'yla yanıp tutuştuğunu iddia ediyor ve akşam sabah ağlıyorsun. Amacın ne olabilir? Şirinlik mi yapıyorsun? Babasını kandırmaya çalışan çocuklar gibisin! Ağlamak yerine anlamak lazım. Duygusallığın anlamı yok!

1897-1913. Beyitler

1897. Ey birâder, aklı artık topla sen, Her baharın, sonbahar gelmiş hemen 1898. Tazedir gör, yemyeşil gönlün bağı, Yâsemin, selvi ve güller yaprağı! 1899. Gül ve yaprak çoklaşır, dal gizlenir. Yaprak örter, köşk ve yollar gizlenir. 1900. Akl-ı küllden, söylenen sözlerdi bu, Bahçe dolmuş, selvi, sümbülden koku. 1901. Gülse yok, yok burda gülden bir koku, Yoksa mey, yoktur meyin coşkunluğu. 1902. Gösterir yol, korkma rehberlik dolu, Kevser'in nehriyle, cennettir yolu. 1903. Gözde nûrlar üzre dermandır koku, Açtı göz, gördürdü birden Yâkûb'u 1904. Pis kokan şeyler karartmıştır gözü, Hoş kokan şey var ya, aydınlık özü. 1905. Sen Yusuf olmaz isen gel Yâkûb ol, Ağlayıp hem bitmeyen bir aşkla dol! 1906. Bir nasîhat der, Hakîm-i Gaznevî, Der kurulsun, köhneden bir feyz evi! 1907. Nâz için güller gibi bir yüz gerek, Böyle bir yüz yoksa, yok nâz eylemek. 1908. Nazları gelmiş soğuk çirkinlerin, Dertleri bir başka derttir körlerin. 1909. Sen Yusuflar üzre artık etme nâz, Gel de Yâkûb misli et hep âh, niyâz! 1910. Öldü tûtî, hem de kastıymış niyâz, Hem niyâz, ölmek fazilet, öl biraz! 1911. Üflesin İsâ nefes, gel sen diril, Sen mübârek ol yücel, İsâ misil. 1912. İlkbahar gelsin yeşermez asla taş, Toprak ol, sürsün çiçekler sende baş. 1913. Hep gönül yırttın, taş oldun bunca yıl, Öğren artık bir zaman toprak kesil.

"Allah'ın dilediği olur, dilemediği olmaz" hadisinin açıklaması

1879. Biz öğütler neyse bir bir söyledik, Her ne dersek Hak inâyetten dedik. 1880. Allah'tan ihsan ve yardım gelmesin, Bir melek ol, defterin kirdir kesin! 1881. Ey Hüda, ey ihtiyaçlar def eden, Sen ki varsın, başka şey anmak neden? 1882. Cümle irşat oldu ihsânın yine, Bunca aybım vardı, örttün sen yine. 1883. Ey Hüda, verdin ilimden damlayı, Sende deryâ; sen, nasip et dalmayı! 1884. Rûhda vârolmuş ilimden damla bu. Hem hevâdan, ten kilinden sen koru. 1885. Toprak örtmezden de evvel, sakla sen, Toprak emmez, yel kurutmazdan hemen.

Aşk

1775. İnlerim elbet iniltim hoş ona, Çifte âlemden murat: Gamdır bana! 1776. Böyle hâllerden nasıl ben inlemem, Aşığından ayrı kalmışken de hem! 1777.Gül yüzünden ayrılık olmuş gecem, Hem karanlıktır bu demler neylesem? 1778. Cân feda, cân inciten cânanıma, Hoş görünmez, her tecelli, hoş bana. 1779. Âşığım sultanımın isteklere, Âşığım, hicrânla gelmiş dertlere!