27 Mayıs İhtilali Ve Sebepleri
Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
18
Baskı Tarihi
2006
Baskı Sayısı
0. Baskı
Neden Altını Çizdim?
Tarihte gelişen olayların benzerleri, günümüzde de sanki yaşanmakta..
İsmet İnönü'nün tehditi
Muhalefetin bu sert hücumları, hükümetin çalışmalarını felce uğratıyordu. Derken iktidar, hükümet açısından dayanılmaz hale gelen bu puslu havayı kendi lehine berraklaştırmak için 18 Nisanda, görünüşte genel nitelikli, gerçekteyse CHP'ye yönelik bir tedbir almıştı: Bir meclis soruşturmasının açılması ve bu maksatla da muhalefet partisinin yeraltı faaliyetlerini ve mali kaynaklarınızı araştırmakla yükümlük bir komisyon kurulması.
Bu kararla çılgına dönen CHP çevreleri, çok sayıdaki kışkırtma odaklarını, özellikle de kendi nüfuzları altında bulunan üniversite gençlik komitelerini harekete geçirdiler. Buna karşılık, Demokrat Parti meclis grubu, hükümet tarafından teklif edilen yetki kanunu tasarısını kamuoyunu dikkate almaksızın onayladı. Hemen ardından da Meclis, görülmedik bir şiddetteki tartışmalar sonrasında salonu terketmek zorunda kalan CHP milletvekillerinin sert muhalefetine rağmen bu kanunu kabul etti.
İstanbul ve Ankara'daki gençlerin başkaldırışının ertesinde, bilhassa da Harp Okulu öğrencilerinin sessiz yürüyüşünden sora iki parti arasındaki gerginlik öylesine arttı ki, iki tarafın milletvekilleri defalarca birbirlerinin üzerlerine yürüdüler ve kıyasıya dövüştüler.
Hatta bir keresinde Meclis'i çok dehşetli bir şekilde sarsan bu tartışmalardan birinde CHP lideri İsmet İnönü kürsüden Demokrat Parti milletvekillerine ve hükümet üyelerine şu esef verici, aynı zamanda da tarihi sözleri söyledi: "Sizleri öylesine acı bir son bekliyor ki, sizi ondan ben bile kurtaramam!!" O anda bu sözlerin ne manaya geldiği tam olarak kavranamadı; bununla neyin kastedildiği ancak 27 Mayıs sabahı anlaşıldı.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
424
Baskı Tarihi
2009
ISBN
978-975-05-0714-4
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Gönül İşleri Bakanlığı'nda basın müşaviri dövüş ustası Fu.
Başkalarının intikamını alarak hayatını kazanan Gıcırbey.
Tarih öğretmeni dilber Şebnem Şibumi.
Padişah yorganları satıcısı Enver Paşa.
Dul gangster Hayati Tehlike.
Mr. Spock, Abdülcabbar, Ruhiye Hanım, papağan Huduni, cin Jajha, Atom Bombacıyan, Uçan Kız, Abidin Dandini, Leyla Kalahari ve diğerleri...
Korkma Ben Varım'ın her sayfası sürprizlerle dolu.
Aşk, dostluk, intikam, yalnızlık ve şiddetin ustaca harmanlandığı roman, olağanüstü bir enerji saçıyor.
Neden Altını Çizdim?
Bu çok daha akıllı ve bilgili adamın adı Bernard Shaw'dur.
Hayat
Benden çok daha akıllı ve bilgili bir adamın başedilmez vecizesini hatırladım: "Hayat insanlar güldüğünde ciddiyetinden kaybetmediği gibi, insanlar öldüğünde de gülünçlüğünden kaybetmiyor."
Umuma Ait Hadiseler Ve Vakalar
24 Kasım 1985'te Şapka Hadisesi Günü Hükümet önünde meçhul kurşunlarlavurulanlar:(Salasorlu Tosun Bey,ayrıca meçhul bir şahıs,bilihare vurulmuş olarak cesedi Vani Efendi Camiinin avlusunda sabahleyin bulunan Kırbaşzade Fevzi Bey).
Yine bu hadise dolayısıyla divan-ı harbi örfice idamına karar verilerek asılan 21 kişiden bazıları:(Kullebi Akif Ağa- Manav Hacı Ali-Pırtın İmamı - Hacı Galip Efendi - Culfa Mehmet Usta -Demirci Şevki - Karga Mehmet - Bayburtlu Amele İsmail - Kadın Tellal Şöhret - Gez Mehleli iyi sesli Hafız - Erzincanlı Demirci Ethem Usta).
İşte O An...
"Anladınız mı ? Ölümden sonra insanın ruhunun yaşamsının veya herhangi bir şekilde bir hayat olmasının olasılığı ne kadar az olursa olsun, Pascal'ın dine bağlı bir hayat yaşamsından beklidiği getiri, yine de dünyevi zevklerle hedonistik bir yaşam sürüp de sonsuza dek lanetlenmeyi göze alacağı bir durumun getirisinden daha büyüktür."
"Pascal bunu anladığı anda da hayatının geri kalanını dine adaması gerektiği açıktı."
Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
364
Baskı Tarihi
Kasım 1999
Baskı Sayısı
4. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Deprem
Toprağın sarsıntısı denizin fırtınasına benzemiyor,büsbütün ayrı bir şey; denizde her zaman müteyakkız bulunuyoruz;deniz,biliyoruz ki insanoğlu için güvenilecek bir unsur değildir.Onu başından düşman aldığımız için su bizde mukavemet , müdafa ve zafer sevkitabii ihtiyaçlarını uyandırıyor...
Halbuki toprak böyle değil;o insanlığın en güvendiği unsurdur.Saadetini ,refahını , emniyetini ona bağlamıştır.Onun her zaman itiaatli, müşfik veyahut hiç olmazsa lakayt ve sakin görmeğe alışmışızdır.Toprağın sarsılması işte bu emniyetin yıkılmasıdır ve bir dost tarafından hançerlenmeğe benzer vahim bir hali vardır. Onun için denizden gelen tehlike karşısında atik ve cesaretli kesilen insan, topraktan gelen tehlike karşısında maneviyatını kaybetmiş bir sürü şekline giriyor.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
264
Baskı Tarihi
Eylül 2006
ISBN
978-975-14-1150-1
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Öner Ciravoğlu
Sabahattin Ali'nin Romanı
Neden Altını Çizdim?
Sabahattin Ali'nin kendini affettirmek için yazmış olduğu şiir.
Affedilme Uğruna...
Bakan bu kez şöyle dedi :
"Sizin korumaya değer bir genç olduğunuzu birkaç kişi, birkaç kez bana söyledi. Fakat ben elimde sizin fikir ve zihniyetinizin değiştiğini kanıtlayan bir belge olmadıkça bir şey yapamam. Siz bana bir belge getirin."
Bakan Bey'in ondan hoşlandığı kesindi . Ama korkuyordu, elinden bir şey gelmiyordu.
O günlerde Hasan Âli Yücel Ortaöğretim Müdürlüğüne, Reşat Şemsettin Sirer de İlköğretim Müdürlüğüne getirilmişti. İkisi de Müdürlük Encümeni üyesiydiler ve Sabahattin Ali'nin yakın dostlarıydılar. Bu kez de Encümen, okulların dışında bir yöneticilik görevine atanmasını uygun gördü. Ama bir türlü kendisine
uygun bir görev bulunamıyor ve bakan bu işi biraz savsaklıyordu.
Sabahattin Ali bunun üzerine kendini temize çıkarmak amacıyla Gazi'ye aşağıdaki şiiri yazdı:
Benim Aşkım
Sensin, kalbim değildir, böyle göğsümde vuran
Sensin ülke adıyla beynimde dimdik duran
Sensin çeyrek asırlık günlerimi dolduran
Seni çıkarsam ömrüm başlamadan bitiyor
Hem bunları ne çıkar anlatsam bir
Hisler kambur oluyor döküldükçe yazıya
Kısacası gönlümü verdim Ulu Gazi'ye
Göğsümde şimdi yalnız onun aşkı yatıyor
Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
438
Baskı Tarihi
Mayıs 2008
ISBN
978-975-9169-77-0
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Fahri Özdemir
"Bu çıkmazı aşmak için, bir zihin devrimine gerek vardır. Türkiye'de çağdaş ve özgürlükçü düşünce, kendisini yetmiş veya seksen yıldan beri cenderesine alan ipoteği atmalı, Türk modernleşmesinin tarihi eleştirel bir gözle yeniden değerlendirilmelidir."
Ancak bu kambur atıldıktan sonradır ki, Kemal Atatürk adındaki parıltılı ve trajik insan, gerçek boyutlarında ele alınabilir; Türkiye gibi toplumlarda yüzyılda bir yetişen bu büyük kabiliyet, olağanüstü ihtirasları ve olağanüstü hatalarıyla, tarihte ait olduğu yere konabilir."
Peçeli Ermeni Hanımları
Osmanlı devletinin reform sürecine baktığımızda bizi hayrete düşüren şey, eğitim ve meslek alanında kadınların sağladığı gelişmenin, Batı örneklerini ne kadar yakından izlediğidir. Bunda çok önemli bir faktör, şüphesiz, Tanzimat'la birlikte Batı'yla hızlı bir kültürel bütünleşme sürecine giren Osmanlı gayrımüslimleri olmuştur. Osmanlı Hıristiyanlarının eski geleneklerinin, Hıristiyan Batı'dan çok müslüman Doğu'ya yakın olduğu, bu arada belirtilmelidir: örneğin İstanbullu Ermeniler en az 1830'lara kadar peçe kullanmış ve haremlik-selamlık adabını izlemişlerdir.
Yakın Şark İşeri Konferansı'ndan ,AB'ye Kemalizm
"Yakın Şark İşleri Konferansı " Türkiye'de pek bilinen birşey değildir. Fakat, bu "konferans" bugünkü Türkiye'yi oluşturan global sistemin en önemli metnini ortaya koymuştur. Öyleyse bilinmesi şarttır; bilinmemesi ,saklanması mümkün değildir.
Türkiye'de bu konferans "Lozan (Sulh-Barış )Konferansı" olarak bilinir ve yüceltilir.
"Yakın Şark İşleri Konferansı", 20.yüzyılın başında patronluğunu İngiltere'nin yaptığı batı sisteminin "resmi" adlandırmasıdır. Onlar için mesele " şark meselesi" dir ve yeni Türkiye Devleti batılıların bu mesleye yaklaşımları çerçevesinde oluşturulacaktır.O zaman batı sisteminin patronu İngiltere Krallığı idi. Türkiye tarafı konferansın başlangıcında ısrarla bu adlandırmayı değiştirmeye teşebbüs etmesine rağmen sonuç alamamıştır, bu yüzden iç kamuoyuna ",Lozan Konferansı" ve " Lozan Zaferi" adlandırmaları kabul ettirilmiştir.
Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
393
Baskı Tarihi
Kasım 2007
Yazılış Tarihi
1992
ISBN
9944-125-03-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İzmir
Editörü
Şeref Yılmaz
Yazan: AHMED ŞAHİN
Yazı Kaynağı: Zaman Gazetesi, Ailem Eki, Sayı: 228
Çileli bir devrin hikayesini Ali Ulvi Kurucu merhumun hatıralarından okumak büyük bir şans. Hayatını tamamen ilme adamış yüksek bir kâmet olan merhum Kurucu, hatıralarıyla da irşad vazifesini yerine getiriyor.
Mesaj Evrenseldir
Haftada bir gün hapishanelere, bir gün çingenelerin mahallesine vaaz etmeye giderdi. Kitabı, kıbleyi, nikâhı, talâkı bilmeyen, câhil kalmış, ihmâl edilmiş o vatandaşlarımızın ayağına gidiyordu. O çingeneler de, cenazesinin arkasından, "Hocam bizleri kimlere bıraktın da gittin?" diye ağlamışlar...
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
201
Baskı Tarihi
Şubat 2007
ISBN
978-975-363-636-9
Baskı Sayısı
14. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Birhan Keskin
Mütercimi
Çoşkun Yerli
Orijinal Adı
The Catcher in the Rye
Çavdar Tarlasında Çocuklar (Özgün adıyla: The Catcher in the Rye), J. D. Salinger`in romanıdır. Birleşik Devletler`de ilk olarak 1945 ve 1946 yıllarında seri olarak yayımlandı. İngiltere ve ABD`de ise 1951'de kitap olarak basıldı. ^